3

1507 Words
. Sırtımı kapıya dayayarak derin bir nefes aldım. Şu an bu tuvalet kabininden çıkmak istemiyordum. Beni nasıl bulmuştu her hangi bir fikrim yoktu ama bu duruma henüz hazır olmadığımı biliyordum. Nasıl davranmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ona yazmak baştan beri saçmalıktı. Bölüm birincisi olduğum okulu bırakmak istemiyordum! "HeRan? Orada mısın?" Bıkkın bir nefes verdim. "Buradayım ve çıkmayı düşünmüyorum." Chin Sun, kapıya kıracak gibi vurduğunda göz devirdim. Bu kızın algılamak ile alakalı büyük problemleri vardı. "Kulüp toplantısı var çıkmak zorundasın." Bıkkın bir nefes verip kapıyı araladı ve dudaklarımı büzerek kabinden çıktım. Şaşkınlıkla bana bakan Chin Sun'u göz ardı etmeye çalışıyordum. "Ne oldu?" Jungkook'a sahte hesaptan yazdığımı biliyordu ve sanırım bu durumu onunla paylaşabilirdim. Tam ağzımı açıp söyleyecek iken tuvalette olduğumuz aklıma geldi. Ben arada insanları dinliyorsam onlarda bizi dinleyebilirdi. "Sonra anlatırım. Toplantıya gidelim." Kolundan çekiştirerek tuvaletten çıkardık ve toplantının olduğu sınıfa ilerledim. Şu kulüp işlerinden nefret ediyordum ama ileride işime yarar diye katlanıyordum işte. ... "Nasıl anlamış ki?"  Chin Sun'a omuz silkerek yürümeye devam ettim. Kendimi çok kötü hissediyordum ve ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. "Baştan beri saçmalıyorsun, sana kendi hesabından yaz demiştim." Yaptığım şeyin hala arkasındaydım yine olsa yine sahte hesaptan yazardım. Rahatsız olduğum şey yakalanmaktı. "Hem okulun sayılı güzelleri içerisindesin yani bizim fakültede oldukça beğenilen bir tipsin niye böyle bir şey yaptın anlamıyorum." Chin Sun'a göz devirip kafamı iki yana salladım. "Kendin söylüyorsun tipim. Jungkook, kızlarla genelde takılır ve tipime bakarak benimle de takılacaktı. Bunu istemiyorum." Chin Sun alaycı bir ifadeyle gülüp kafasını iki yana salladı. "Peki şu an sana aşık mı?" Bıkkın bir nefes verip omuzlarımı düşürdüm. Bu kadar çabuk deşifre olacağımı düşünmüyordum. Daha doğrusu deşifre olacağımı da düşünmüyordum. "Konuşmaya devam edecek misin?" Chin Sun, ben konuşmayınca bu sefer farklı bir soru sordu. Birazdan yağmur başlayacaktı ve yanımda şemsiye yoktu, adımlarımı hızlandırmak zorunda kaldım. "Etmeyeceğim. Sanırım buna yüzüm yok. Hızlan yağmur yağacak." Chin Sun'a dönüp baktığımda gülümseyerek bana el salladı ve otobüs durağına doğru ilerledi. Ailesiyle yaşıyordu ve eve otobüsle gidip geliyordu. Benim evim yakın olduğu için yürümek yeterliydi ama bu havalarda zor oluyordu işte. Hızlı adımlarla yürümeye devam ettiğim an caddenin karşısında elinde şemsiyeyle direğin dibinde duran bedeni görünce nefesimi tuttum. Ayaklarım şu an beynime itaat etmiyor ve sanki yürümeyi unutmuş gibi olduğu yerde sabit duruyordu. Beni görmemişti ve görmemesi gerekiyordu. Henüz böyle bir yüzleşme için hazır değildim. Muhtemelen birini bekliyordu ve bu ben değildim. "Yağmur başladı. Bırakmamı ister misin?" Önümde duran arabanın içine bakmak için hafifçe eğildim ve konuşan kişiyi görmeye çalıştım. Üst sınıflardan jimin'i görünce hafifçe tebessüm ettim. "Zahmet olmasın?" Çok fazla bir muhabbetimiz yoktu, arada kulüpte karşılaşıyorduk ve normalde asla binmezdim ama eve gidebilmek için jungkook'un önünden geçmem gerekiyordu. "Sorun yok, atla." Kafamla onu onaylayarak gülümsedim. Arabaya binmeden hemen önce bakışlarım jungkook ile buluştu bana bakıyordu. Göz göze geldiğimiz an duruşunu dikleştirdi ama yüzünde ki düz ifadeden hiç bir şey anlamamıştım. "Islanıyorsun hadi." Jimin'in sesi ile kendime geldim ve arabaya bindim. Kaçmak fayda değildi. Okulu değiştirmediğim sürece onunla karşılaşacaktım. En iyisi bir an önce konuşup bu saçma şeye son vermekti. .......... Jungkook: seni bulduğuma göre artık karşıma çıkabilirsin? Minnie: beni nasıl buldun? Jungkook: doğruyu söylemek gerekirse çok zor olmadı. Minnie: peki nasıl oldu? Jungkook: bana bitki çayı ve yemek getirdiğin gün Taehyung apartmandan çıkan bir kız görmüş yabancı. Bana seni tarif etti, ertesi gün sizin fakülteye geldim ve seni göremedim, daha doğrusu bulamadım.   Bugün Taehyung ile beraber geldim ve seni o gösterdi. Minnie: insanlık ölmüş. Bu zamanda kimseye iyilik yapmayacaksın. Yakalanacağımı bilsem asla sana bir şeyler getirmezdim. Jungkook: bu beni üzer Minnie: bu benim umrumda olmaz. Jungkook: yakalandığın için gerginsin anlıyorum ama abartmasan mı? Minnie: abarttığım falan yok tamam mı? Sadece saçmaladım ve yapmamam gereken bir şey yaptım. Bu olan saçmalığı unutalım lütfen? Jungkook: düşünmem gerekiyor. Minnie: düşünecek bir şey yok sadece unut. Sen haklıydın çocukça bir şey yaptım. Jungkook: ben her zaman haklıyımdır. Neyse konu bu değil. Tam olarak benden ne istiyorsun? Minnie: ben sana yazmadım sen de beni bulmadın. Biz hiç tanışmadık. Nasıl? Jungkook: güzel ama bu söylediklerinin hepsi oldu. Ayrıca benden hoşlandığını sanıyordum. Minnie: saçmaladım sadece. Derslerden bunalmıştım ve kendime boş heyecanlar aradım. Yakalanınca da saçmaladığımı anladım. Jungkook: bence şu an daha çok saçmalıyorsun? Minnie: Tanrı aşkına ne olsun istiyorsun? Jungkook: hiç bir şey. Bana yazan sendin değil mi? Seninle konuşmak için ısrar falan etmeyeceğim kafana göre takıl. Minnie: bu durum aramızda? Jungkook: Taehyung biliyor sadece o da seni bulmama yardım etti. Minnie: tamam teşekkürler. ...... Jungkook: sana yazmayacaktım ama üç gündür okula gelmiyorsun. Arkadaşın hasta olduğunu söyledi ve merak ettim. HeRan: numaramı nereden buldun? Jungkook: Chin Sun sanırım, arkadaşın? HeRan: onu nasıl buldun? Jungkook: geçen gün jimin hyungun arabasına binerken gördüm seni ona sordum ve o da arkadaşının bileceğini söyleyip onu gösterdi. Sorgulaman bittiyse artık, iyi misin? HeRan: iyiyim sadece biraz üşüttüm. Jungkook: benden kaçıyor falan olamazsın değil mi? HeRan: saçmalama bu sorunu halletmiştik. Jungkook: seni bulduğum günden sonra okula gelmemen böyle hissettirdi. HeRan: yanlış hissetmişsin. Jungkook: yalnız mısın? İlaç falan aldın mı? HeRan: bu kadar düşünceli olma gözlerim yaşaracak. Jungkook: ne alaka ya? Ben hastayken sen ilgilenmiştin ondan şey ettim ben. HeRan: iyiyim sorun yok ilaç aldım. Jungkook: yalnızsın? HeRan: değilim. Jungkook: kim var? HeRan: tanımazsın. Jungkook: o kadar kötü bir yalancısın ki yazarken bile belli oluyor. HeRan: seni inandırmak için uğraşmayacağım. Jungkook: aman ben de seninle uğraşmayacağım. Olaya bak kim platonik belli değil. HeRan: platonik değilim ben! Jungkook: anlat anlat dinliyorum. HeRan: uyuz musun? Jungkook: dürüstüm. HeRan: egonu benim üzerinden tatmin etme çünkü öyle bir şey yok. Jungkook: biliyorum biliyorum. Benden utandığın için okula gelmiyorsun ve hastayım diye yalan söylüyorsun. HeRan: öyle bir şey yok! Cidden hastayım! Jungkook: heee tamam o zaman geçmiş olsun. HeRan: aptal. Sana seni sevmediğimi ispat edeceğim! Jungkook: komik. Şimdi gidip kendine sahte bir sevgili bulacaksın değil mi? Ah klişeler. HeRan: UYUZ! Jungkook: kesin doğru tahmin etmiştim. Kahretsin yine çok zekiyim. HeRan: yine çok uyuzsun. Jungkook: görüşürüz flamingo. ..... Burnumu sildikten sonra peçeteyi hırkamın cebine sokuşturdum. Aslında okula gelecek halde değildim ama bugün ki dersi kaçırmak istemiyordum. Konular birikince çalışmak oldukça zor oluyordu ve ben dersi derste dinlemeyi seven bir tiptim. Grip olup birinciliğimi kimselere kaptıramazdım. Zaten aşkta kazanamıyordum bari okul kariyerim düzgün olsun diye düşünüyordum. "Berbat görünüyorsun!." Chin Sun'un dehşet içinde çıkan sesine göz devirip çayımdan koca bir yudum aldım. Dört gündür bu haldeydim. "Dün gelemedim ama toparladın diye düşünüyordum." Sorun değil dercesine kafamı iki yana salladım. Zaten iki gün okula gitmeyip benimle kalmıştı, benim yüzümden yeterince konu kaçırmıştı. "Ben de toparladığımı düşünüyordum ama bugün daha kötü oldum. Anlayamadım ki." Acıyan gözlerle bana baktığında dudaklarımı büzdüm. Cidden berbat görünüyordum ve dersten sonra direkt eve gidecektim. "Jungkook'a numaranı verdim, yazdı mı?" Konuyu uzatmamak adına yalnızca kafamla onayladım. Bu mevzu benim için kara bir lekeydi ve ben konu açılmasın diye Chin Sun'a bunun için hesap bile sormayacaktım. Rezilliğim ile kendim başa çıkacaktım. "Yakalanman kötü oldu. Gerçi bana hiç bir imada bulunmadı. Yalnızca seni merak ettiğini söyledi." Omuz silkerek arkama yaslandım ve kafeteryada bakışlarımı gezdirdim. Görüş alanıma giren jungkook ile gözlerim kocaman oldu. Arada bizim fakülteye estetik için gelirdi ama onu aldattığı için görüşmediğini düşünüyordum. Şu an burada ne işi vardı? "Kahretsin! Seni böyle görmesin. Masanın altına falan gir." Chin Sun kafamı masaya dayamaya çalıştığı an ağlamamak için kendimi zor tuttum. Gerizekalı, dikkat çekiyorduk! "Chin Sun, şunu kes." Kafamı kaldırmaya çalıştığım an daha çok baskı yaparak kafamı masaya yapıştırdı. "Buraya geliyorlar, gözlerini kapa. Uyuyor diyeceğim." Anlıyorum, bana yardımcı olmaya çalışıyordu ama keşke bu kadar saçmalamasaydı. Bir dakika jungkook buraya mi geliyordu? Uyuyo değil ölü taklidi bile yapabilirdim. "Selam." Jimin'in sesini duyduğumda gözlerimi daha sıkı yumdum. Kesinlikle bu şekilde beni görmemesi gerekiyordu. "Selam. HeRan uyuyorda rahatsız etmeyin gidin siz." Chin Sun'un söylediği şey ile ağlamaklı bir ses çıkarıp kafamı kaldırdım. "Kötü görünüyorsun neyin var?" Jimin'in sorduğu soru ile omuz silkerek gülümsemeye çalıştım. Tamam, kötü görünüyordum ama keşke herkes bunu yüzüme vurmasaydı. "Hastayım biraz." Jimin, kaşlarını kaldırıp bana baktığında hasta olmanın neresi garip diye düşünmeye çalıştım. Yanında ki jungkook ve Taehyung hiç konuşmuyordu ve ben burada ki varlıklarını unutmak için elimden geleni yapıyorum. "Bende hafta sonu olan geziye gelecek misiniz diye soracaktım. İsim listesi yapıyorum da." Kafamı olumsuz anlamda sallarken jungkook ile kısa bir an göz göze geldim ve hemen bakışlarımı kaçırdım. "Kulübün düzenlediği bir gezi ve gelsen iyi olurdu." Jimin, ısrar edince göz devirme isteği ile doldum. Halimi görmüyor muydu acaba? "İyi olursam gelirim. Henüz belli değil yani." Jimin, gülümseyerek omuz silkti. "O zaman da otobüste boş yer olur mu bilemem." Olmaması tercihimdi. Şu sıralar geziye gidecek ruh halinde değildim zaten. "Kızlar ders başlıyor, geliyor musunuz?" Yan masadan Yugyeom'un sesini duyduğumda benimle birlikte herkesin bakışları ona kaydı. Gülümseyerek kafamla onu onayladım ve ayağa kalktım. "Gitmemiz lazım, daha sonra konuşuruz." Direkt jimin'i muhatap alarak konuşmuştum. Tam arkamı dönüp gidecek iken bileğimde ki el nedeni ile durdum. Şaşkınca elin sahibine baktığımda yutkunma ihtiyacı hissettim. "Ders bitiminde konuşabilir miyiz?" Jungkook'un sorusu ile kafamı anında iki yana salladım. Benden olumsuz bir cevap beklemiyor olacak ki kaşları çatılmıştı. "Yani işlerim var müsait değilim daha sonra. " Bileğimde ki elinden kurtulup arkamı dönerek hızlı adımlarla yürümeye başladım. Kafamı kaldıracak halim yoktu ama kafeteryadan çıkmak için koşar adımlarla yürüyordum. Ayrıca kalbim gereksiz hızlı atıyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD