Sesine Tutuldum
Ben Ekim 21 yaşındayım açıktan bir üniversite okuyorum. Bazı insanlar hayata hep aynı pencereden bakar; benimse pencerem sürekli değişiyor. Kimseye söyleyemediğim, içimde sessizce büyüttüğüm bir şey var. Bir ses… Bazen bir şarkıda karşıma çıkıyor, bazen rüyama giriyor. Ve her defasında beni kendime yabancılaştırıyor. O sesi ilk duyduğum anı hatırlıyorum. Herkes için sadece bir şarkıydı belki ama benim için… sanki kalbimin içinden biri konuşuyordu.
Bir sabah kahvemi almış, pencereden dışarı bakarken tesadüfen denk geldim o şarkıya. Sözleri değil, tonu vurdu önce. Derin, kırılgan ama güçlü. O sesi duyar duymaz gözlerimi kapadım ve içimde bir yerin titrediğini hissettim. Kulağımda çınlayan o tını, sanki yıllardır aradığım bir şeyin cevabıydı. İşte o andan sonra her şey değişti.
Kimdi bu adam? Sesi bu kadar tanıdık gelen ama aslında hiç tanımadığım biri… Adını öğrendiğimde birkaç saniye duraksadım. Sadece bir isimdi belki, ama o isim içimde yankılandı: Kubilay o 29 yaşında.
Günlerce, haftalarca onun şarkılarını dinledim. Her sözde, her melodide kendimden bir şey buldum. Hayranlık değildi bu. Biraz merak, biraz özlem, biraz da anlam veremediğim bir bağ. Sosyal medyada profiline bakarken buldum kendimi. Gülümsemesi bir yerden tanıdık gibiydi. Ama en çok gözleri… Ne zaman bir fotoğrafına baksam, sanki doğrudan bana bakıyordu. Aptalca, değil mi?
Bazen insan bir yabancıya bile kendini yakın hissedebilir. Hele ki o yabancı, kalbindeki bir boşluğu farkında olmadan dolduruyorsa.
O gün, kalbimin onunla tanışmak gibi bir arzusu vardı. Gerçekle hayal arasında kalmış, anlam veremediğim bir hisle dolup taştım. Kendime defalarca "Saçmalama Ekim, o seni tanımaz bile," dedim. Ama içimdeki o ses hiç susmadı.
Ve sonra… o gece geldi.
Gözlerimi kapattığımda, sanki gerçek dünyanın sınırları çözüldü. Her şey daha net, daha canlıydı. Loş ışıklı bir salondaydım. Sahne kurulmuş, insanlar gülüyor, müzik fonda çalıyor. Siyah, zarif bir elbise vardı üzerimde. Elimi boynuma götürdüm, titriyordum. Çünkü masalardan birinde oturuyordu… O.
Kubilay.
Gözüm ondan başka hiçbir şeyi seçemiyordu artık.