bc

AURORA |BXB

book_age18+
342
FOLLOW
3.9K
READ
HE
sweet
city
like
intro-logo
Blurb

(Tamamlandı) Çocukken geçirdiği bir kaza sonrası sol bacağı dizinden itibaren protez olan, bu sorumlulukla kendisini aşka kapatan Ahmet bir gün arkadaşını iş yerinde ziyaret eder. Hayatı boyunca iki erkeğin aşkından nefret eden bir adamı kendisine aşık ettiğini bilmeden, adama mucizevi pembe aurora denilen şiirsel gök olayı pembe kuzey ışıklarını anımsattığını fark dahi etmeden geçip gider, her gece adamın rüyalarına girdiğinden habersiz...

Ahmet&Burak

+18, cinsellik, küfür ve olumsuz davranışlar içermektedir.

Not: Bu hikayede geçen tüm kişi ve kurumlar hayal ürünü/kurgudur.

chap-preview
Free preview
Tanıtım
Başlangıç Tarihi: 02.02.2023 Bitiş Tarihi: 11.06.2023 ✨✨ Ahmet gülümseyerek annesi ve kardeşinin de yardımıyla önceki gün topladığı ve şu anda odasının tam ortasında duran iki valize baktı. İçi ailesini de, yaşamaktan bir gün bile bıkmadığı, yokuşlarına rağmen sevdiği Ankara'sını da bırakacağı için buruk olsa da hayallerine bir adım daha yaklaşıyor olduğu için çokça heyecanlıydı. "Oğlum, uyusana artık." diyerek ağlamaktan gözleri şişmiş Serpil Hanım girdi odaya. Valizleri gördüğü an mercanlarından akmaya hazır incilerini Ahmet üzülmesin diyerek zorlukla geriye gönderdi. "Heyecandan uyuyamadım annem, beni düşünme sen." Yıllardır üzerine titrediği, zaman zaman tüm iyimser duygularını bir kenara bırakıp da kadına yük olduğu anlar aklına gelince, 'Biraz nefes alacak bensiz.' diye düşünmeden edemedi. "Nasıl düşünmem oğlum? Üç oğlum, bir kızım var diye sevinirken benim çilli horozum İstanbullara gidiyor, hem de okumaya. Kurban olurum seni verene de yeteneklerine de." diyerek ağlamama faslını bitirip birkaç damla yaş akıtıverdi kadın, şimdiden özlediği oğlunun uğruna. Ahmet güzel yüzüne yakışan o kocaman gülümsemesiyle, "Bir tek Ali seviniyor gittiğime, Mahir'i benden uzaklaşacak ya." dedi. Ali'ye burs kazanıp da İstanbul'a, Mutfak Sanatları Akademisi'ne gideceğini söylediğinde, heyecanlanan adamdan kalçasına bir tekme yemiş, yetmemiş gibi adam Ahmet'i kucağına alarak, "Şu sıfata bak hele hele nasıl ay gibi güzel!" demişti, tüm lahmacun suratlı, orospu şeytanlıkları Mahir'in yanından gideceğini öğrenince son buluvermişti işte. "Deli oğlan, bana bak sen bilirsin korunuyorlar değil mi? Mahir daha çok genç hamile falan kalmasın." Ahmet, aylardır Mahir'in hamile kalmasına olan inancı geçmeyen kadına bakarak, "Anne! Mahir erkek nasıl hamile kalsın?" dedi. "Olur mu olur oğlum, birkaç yıl daha birbirlerine doysunlar sonra." dedi Serpil Hanım bilmiş bir tavırla. Ahmet'se kafasını sallayarak bir anda kapıdan girip üzerine uçan kardeşiyle yatağın üzerine devriliverdi. "Abiii, ben de geleceğim yanına değil mi? Hem on sekiz oldum artık, ben de ben de n'olur!" "Ilgın! Uçurdun bizi abim, geleceksin tabii. Ben bir ev bulayım da sık sık geleceksiniz. Şimdilik ben de Ayaz da kalacağım ev bulana kadar." "İnşallah hemen bulursun." dedi Ilgın, abisinin göğsüne yatıp saçlarını sevdirmek için kafasını sallarken. İçini çekip yatağa oturan Serpil Hanım'sa, "Oğlum biz de gelseydik, böyle tek başına hiç içime sinmiyor. Otelde kalır, sana da bir ev bulur yerleştirir dönerdik." dedi. "Annem konuştuk ya bunları. Ben tek başıma halletmek istiyorum, yirmi iki yaşındayım bir şeyleri ben başarmalıyım artık." "Daha ne başaracaksın oğlum? Mis gibi burs kazandın, yıllardır babanın en büyük destekçisi sensin daha ne paşam benim?" dedi kadın. Evlatları onu hiç yanıltmamış, hepsi birbirinden pırlanta çıkmıştı. Yetmemiş, aileye yeni katılan oğlu Mahir de Ali'sine yakışır, kalbi tertemiz bir çocuk çıkmıştı. Serpil Hanım dördüyle de gurur duyuyordu. Ama Ahmet'ini yalnız, adı bile korkutucu İstanbul'a tek göndermek içine sinmiyordu kadının. Anlıyordu oğlunu, özel durumu sebebiyle içindeki bir şeyleri tek başarma hissini, kendisini yıllardır tam görmeyen zehirli düşüncelerini adı gibi biliyordu da anne yüreği işte bir başına bırakmak da içine kanlar akıtıyordu kadının sanki. "İlerde ünlü bir şef olduğumda seninle röportaja gelirlerse böyle öv beni tamam mı?" dedi Ahmet, şımarıkça. "Ay! Utanırım ben kamera filan. Müge Anlı'daki gibi mi olacak?" diyerek kıkırdadı. "Sen de ben yokken güzelce derslerine çalışmaya devam ediyorsun, Cerrahpaşa Tıp seni bekliyor abim." diyerek Ilgın'ına çok yakıştırdığı o beyaz önlüğüyle görmenin hayaliyle uyarıverdi kardeşini, saçlarını severken. "O iş bende, plastik cerrah olacağım ben." dedi gururla kız. "Bu da erken yaşta botokstan para kırmanın derdinde." "Hiç de bile anne! Ben yaralı insanlara yardım edeceğim, yüzleri yanmış ya da kaza geçirip derinden yara alan insanları tedavi edeceğim." Ahmet, kardeşinin kendisi yüzünden bu konuda uzmanlaşmak istediğini biliyordu. Kendi sol bacağı dizinden itibaren protez, o ise bu hale alışmış şekilde yıllardır böyle yaşıyordu ama Ilgın'ının kendisi yüzünden bu alana yöneldiğini bilecek kadar da iyi tanıyordu kardeşini. "Önlüğün üzerine de doktor kızıl yılan Ilgın yazdırırsın sen" "Alemlerde namımız var abi, kızıl yılan olarak Mahir'i aldım ama Ali Abi'me. Sana da bulacağım birini, şöyle boylu poslu kara yağız bir Anadolu delikanlısı." Ahmet kahkahalarla gülerek yanına kara yağız birini yakıştıran kardeşine baktı. "Aman aman istemem ben, uğraşamam kimseyle. Bekarlık sultanlık diyen kimse çok doğru söylemiş." "İnşallah çok aşık olursun abi, böyle gördüğünde kalbin ağzına gelir de ayakların yerden kesilir yağız delikanlı seni kucağında taşımak zorunda kalır." Ahmet kahkaha atarken Serpil Hanım ikisini izledi. Anneydi bilirdi oğlunun neden kimseleri istemediğini. Lisede Ayaz oğlanla oyunda tanışıp saçma salak bir hafta süren bol 'Aşkım' kelimesi geçen mesajlaşmadan başka kimseleri almamıştı oğlu hayatına. Bir kez, yalnızca bir kez birini çok sevmişti de onda da çok yanmıştı oğlu. Eksikliği yüzüne vurulmuş, 'Nasıl beraber olalım senin bu halinle Ahmet?' denmişti yüzüne, hem de çok sevdiği, evine girip çıkan komşusunun oğlu söylemişti bu sözleri. Ahmet'i ondan beridir yüreğine vurmuştu kilidi, kimselere sevda yükü yüklemek haddi değilmiş gibi sadece babasının fırınında işten eve, evden işe bir ömre razı olmuştu. Çok isterdi biri oğlunu çok sevsin, oğlu da aşkı yaşasın, bilsin. Aşkın sadece gönül ağrısı olmadığını sarmaşık misali birbirinden güç alarak büyüyen, göklere çıkaran, orada kurduğu sarayda pamuklar içinde yaşatan bir duygu olduğunu biri ona anlatsın çok isterdi. "Hadi bakalım, sabah erkenden yolculuk var. Yataklara, sabah kalkıp da pişi yapacağız daha. Yanına alırsın uçakta acıkınca yersin oğlum." "Anne kilo alacağım ama!" dedi Ahmet. Protez bacağı sebebiyle kilo alıp vermesi bile problemdi çocuğun. Çocukluktan beri bu durumu o kadar özümsemiş, doktorların dediklerini o kadar ciddiye almıştı ki protezinin değişmesine sebep olabilecek vücudunun kilo almasına müsaade etmezdi çocuk. "Kuş kadarsın Ahmet, bir pişiden kimse kilo almaz oğlum. Hem sen MSA'da ne yapacaksın? Yaptığın o enfes yemekleri, tatlıları yemeyecek misin hiç?" "Ayaz'la Mustafa'ya yedireceğim annem, yapmak benden yemesi onlardan." Kadın çocuklarının alnına birer öpücük kondurup çıktı odadan. "Ben seninle yatacağım biliyorsundur herhalde." "Şüphem yoktu." "Yardım edeyim mi abi?" dedi Ilgın. "Yok bebeğim ben hallederim, hadi sen gir yatağa ben şu işlerimi halledip geliyorum." diyerek banyoya doğru ilerledi. Kimseden yardım almak, birilerine huzursuzluk vermek istemezdi Ahmet. Bilirdi ailesinin ona yük olarak bakmayacağını ama her işini yıllardır kendi yapıyor, kimseden olumlu ya da olumsuz anlamda bir tepki beklemeden sadece 'normal' bir insan gibi yaşamak istiyordu. Banyoda ona ait küçük tabureye oturup protez bacağını çıkardıktan sonra her zaman yaptığı gibi kendi tenini özenle temizleyip fırçalayarak gerekli kremlerini sürdü. Tertemiz bakmazsa yeniden aynı acıları çekecekmiş gibi hisseder, muntazam biçimde ona söylenen her şeyi yapardı yıllardır. Protez bacağını ona ait kutusuna koyup, kaldırdıktan sonra koltuk değnekleri yardımıyla tekrar odasına döndü. Çoktan uykuya dalmış kardeşini göğsüne çekip üzerini sıkıca örttükten sonra, kalbinde açan yepyeni heyecanla son kez yatağında uyuyakaldı, aynı anlarda bir esmerin her gece rüyalarını süslediği gibi bu gece de düşlerine misafir olduğunu bilmeden... ✨✨ İlk kez okuyanlar için, Ayaz ve Mustafa Yoluna Serdim İçimi Nezdinde kitabımdan, Mahir ve Ali ise Mavi Kelebek kitabımdan karakterler.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Kod adı :Buz

read
6.1K
bc

AŞKIN KÜLLERİ [ YENİDEN DOĞMAK ]

read
7.4K
bc

İNFAZ

read
4.8K
bc

Sessiz Çığlık

read
10.0K
bc

Askerin Gelincik Çiçeği

read
33.2K
bc

Geyna-Layon'un Fısıltısı

read
1.3K
bc

Kader Çıkmazı

read
4.6K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook