Genel Ev.
Keyifli okumalar.
İzmir.
Derin nefes alarak yatakta horlayan kocama baktım. Bacağına bilerek sert tekme geçirdim. Mal gibi uyuyordu. Uyanmayacağından emin olduktan sonra dolaba yaklaştım ve bavulumu aldım. İçine alabildiği kadar kıyafet koyarak kapağını kapattım. Bavulu kaldırarak kapıya doğru sürükledikten sonra geri döndüm. Ablamın bana aldığı -gerçi her şeyimi ablam alıyordu- el çantamın içine baktım. Cüzdanım falan hepsi içindeydi.
"Altınlar!" diyerek alnıma vurdum. Raşit`in onu nerede sakladığını bilmiyordum ama arayacaktım. Eğer bulamazsam şerefsiz kocamın cebinden para alacaktım. Odayı titizlikle aramama rağmen altınlarımı bulamamıştım. Mecbur Raşit`in parasını alacaktım. Temkinle ona yaklaştım ve elimi cebine soktum. Elime bir tomar para geçince çektim ve çıkardım. Benden esirgediği paraların turşusunu kuracakmış gibi bir yere istifliyordu. Pinti herif. Elimdeki parayı hemen saydım. Üç bin beş yüz lira vardı. İstanbul`a gitmem için yeterli miktardı. Nasıl olsa orada ablamda kalacaktım. Çalışana kadar bana destek olacağına emindim. Canım ablam. Birden aklıma uçak bileti satan yerlere gidemeyeceğim gelmişti. İstanbul`a uçakla gitmek istiyordum. Daha çabuk varmak ve yakalanmamak için. Parayı çantama koyarak Raşit`in telefonu aldım. Kilitli değildi. Ama banka uygulaması parmak iziyle açılıyordu. Gözlerimi devirerek kocamın sağ elini aldım ve işaret parmağını banka uygulamasına bastırdım. Hemen açılmıştı. Hesabına girerek baktım. Pislik herif . Hesabında 84 bin lira vardı. Şeytan tüm parasını al da onu göt gibi ortada bırak fısıldasa da ben tabii ki bunu yapmadım. 10 bin lirasını hemen kendi hesabıma aktararak telefonu yanına bıraktım. Hemen kendi telefonuma girerek İstanbul`a bilet satın aldım. Uçağım saat gece birdeydi ama olsun. Tam iki saat vardı. Havalanında beklerdim.
Şimdi siz benim kim olduğumu merak ediyorsunuz. Tanışalım. Ben Meryem Akın. 22 yaşımdayım. İzmir`liyim. Evliyim. Kendimden 20 yaş büyük biri ile hem de. Babam sırf bela olur diye beni isteyince Raşit`e vermişti. İki sene önce evlenmiştik. Evlilik hayatım berbattı. Kocam olacak bu andavalın erken boşalma diye bir sorunu vardı ama o bunu kabul etmiyor beni suçluyordu. Ben onun sinirini bozuyormuşum. O yüzden erken boşalıyormuş. O sinirle tekrar gidip kocamın bacağına tekme geçirdim. Akşam eve gelince içeceğine uyku hapları karıştırdığım için sevgili (!) kocam iki seksen yatağa devrilmişti.
"Şerefsiz herif!" diyerek yüzüne tükürdüm ve bavulumu ve çantamı alarak evden çıktım. Çıkmadan önce uygulama ile taksi çağırmayı ihmal etmemiştim. Birilerinin mahallede beni görmesini istemiyordum. Taksı gelmişti. Bavulumu bagaja koyarak taksiye bindim. Telefonuma baktım. Taksi havaalanına giderken ben ablamın telefonundan gizlice kendime gönderdiğim konuma baktım. İstanbul`a varınca taksiye bu konumu gösterecektim. Telefonu kapatarak avuçlarımın arasında sıktım. Nihayet kurtulmuştum. O adamdan da yaşadığım sefil hayattan da kurtulmuştum. Kendi kendime sırıttım. Kuş gibi hafiflemiştim. Annem yıllar önce öldüğü için bize babam bakmıştı. Babam da geçen sene ani kalp krizinden ölünce tek ailem ablam kalmıştı Şimdi ona gidiyordum. Taksi havalanına vardığında bavulumu da alarak arabadan indim.
* * * *
Bir saat on beş dakika sonra İstanbul havalanına varmıştım ve heyecandan ölüyordum. Bagajımı alarak alandan dışarı çıktım. Dışarıda taksiler vardı ve ben birini seçerek bindim. Biner binmez taksiciye konumu gösterdim. Taksici adresin İstanbul merkezden uzakta olduğunu söylese de götürmeyi kabul etmişti. Parasına minnetti. İlk defa İstanbul`a geldiğim için arabanın geçtiği tüm yerlere gözümü kırpmadan bakıyordum. İstanbul gerçekten de güzel şehirdi. Gecenin ışıklarında daha bir güzeldi sanki. Ben hayran hayran şehre bakarken yarım saatin nasıl geçtiğini anlamamıştım bile. Taksi durduğunda kedime gelerek ücretini ödedim ve indim. Bavulumu da alarak önümde duran büyük köşk tarzı eve baktım. Ablam burada mı yaşıyordu? Gerçi büyük bir firmada CEO pozisyonunda çalışıyordu. Maaşı oldukça iyi olmalıydı ki böyle güzel bir köşkte yaşıyordu. Derin nefes alarak heyecanımı bastırdım. Bundan böyle burada yaşayacaktım. Ablama da yük olmayacaktım. İş bulursam çalışacaktım. Bavulumu sürüyerek eve doğru yürüdüm. Kapısına geldiğimde birkaç kere vurdum. İçeriden hafif müzik sesi geliyordu. Belki de ablam duymuyordu beni. O yüzden daha sert vurdum kapıya. Bir dakika sonra nihayet açılmıştı. Fakat bir terslik vardı. Karşımdaki kadın ablam değildi. Mini payetli elbise giyinmiş boya küpüne düşmüş siyah saçlı bir kadındı. Beni görünce güldü. Tıpkı şu şey işi yapan kadınlara benziyordu.
"Kimse bakmıştın tatlım? "
Kaşlarımı çattım. Burada neler oluyordu? Acaba yanlış mı gelmiştim?
"Ben ablama bakmıştım." dedim saf gibi. Beni baştan aşağı süzdü.
"Ablan burada mı çalışıyor? "diye sordu. Kafamı iki yana salladım.
"Hayır o bu evin sahibi."
Süslü`nün gözleri kocaman açıldı.
"Şermin`in kız kardeşi mi vardı?" bunu bana değil kendi kendine sormuştu. Ve bana Şermin kim diye sormaya fırsat vermeden içeriye doğru bağırmıştı.
"Kız Patron burada seni soran biri var."
"Bakın ben..."
Lafımı ağzıma tıkayarak kapıdan çekildi ve içeriye gitti. Sanırım bir erkek onu çağırmıştı. Allah`ım ben nereye düşmüştüm. Bavulumu çekerek hızla buradan uzaklaşmak için hareketlendim ama arkamdan tanıdık bir ses duydum.
"Meryem? Bu sen misin?"
Bavulumun kulpunu sıkarak gözlerimi kapattım. Ablam bu evin sahibiydi. İşletmecisi deseydim daha doğru olurdu. Bizi kandırmıştı. Burada kadınları satarak para kazanırken bize bir firmada üst düzey yönetici olduğunu demişti. Çünkü İzmir`e geldiğinde çok fazla para harcar ve lüks yerlerde yemek yerdik. Ben aptal gibi yıllarca onun gibi olmanın hayalini kurmuştum.
Allah korusun...
Yanaklarımdan engelleyemediğim yaşlar akmaya başlarken ablama doğru döndüm. Kendimi yine bir süslü kokana görmeye hazırlarken ablam sade bir klasik pantolon ve ceket kombini giyinmişti Ve makyajı da ölçülüydü.
"Abla?" dedim hıçkırarak. Bana şaşkınlıkla bakıyordu. Hızla yanıma gelerek bana sarıldı.
"Neden haber vermedin gelirken? Hem sen evden mi kaçtın?" sorularını sıralarken ben ona sarıldım. Bu hayatta tek yakınım oydu.
"Ba..na bana bir firmada çalıştığını söyledin. Ama burası.." hıçkırıklarım konuşmama engel oluyordu. Bavuluma uzanarak onu çekti. Beni de kendiyle beraber eve soktu.
"Burası bir genelev ve ben de buradaki kadınları satıyorum evet kardeşim. Ama ne yaparsın hayat bu. Bir şekilde para kazanmamız lazım." dedi beni merdivenlere doğru yönlendirirken. Birlikte yukarı çıktı. Köşk üç katlıydı ve biz en üste çıkmıştık. Sanırım beni kendi odasına sokmuştu. Tüm duyularım buradan kaçmam için çığlık atarken ben onları dinlemedim. Çünkü gidecek yerim yoktu.
Bir ay sonra...
Bir aydı burada yaşıyordum. Gündüzleri ev normal bir evdi ama akşam sekizden sonra tam bir batakhaneye dönüşüyordu. Esma ablam yani Şermin saat sekizden sonra ortalarda görünmemi yasaklamıştı. Evet adı Esma`ydı ama kendisine Şermin takma adını vermişti. Alem onu Şermin olarak tanıyordu. Saat yedi buçukta işimi bitirip yukarı çıktım. Buradaki kadınlara makyaj yapıyordum. Benim böyle becerimin olduğunu fark eden Süslü -adı Kıymet`ti- kendisine makyaj yapmamı istemişti. Onu geri çevirmemiş yapmıştım Aynaya bakınca çok sevmişti. Ondan sonra tüm kadınlar bana makyaj yaptırıyor karşılığında elbette ücretini ödüyorlardı. Ablam bu evde kimseye beleşe bir şey yapma diyerek beni tembihlemişti. O yüzden verdikleri paraları alıyordum. Yukarı çıkmadan önce gazlı içeceklerimi de almıştım. Odamdaki dolapta abur cubur vardı. Ama içkilerim soğuk kalsın diye onları buzdolabında tutuyordum. Odam üçüncü katta ablamın odasının yanındaydı. Bu kata genelde çıkmazlardı. esas işleri alt iki kattaydı. Fakat bazen ablamın Vip müşterileri bu kattaki odaları da kullanıyorlardı. Odama girdikten sonra kapımı kapattım. Kilidini de çevirdikten sonra yatağıma geçtim. Tabletimi alarak kulaklığımda takarak eski komedi dizilerinden birini açtım ve komodinin üzerine dizdiğim atıştırmalıklarımı alarak yemeye başladım. Olası bir sese karşı önlemimi almıştım. Buraya geldiğim ilk günlerde alt kattan ve yan odalardan gelen inlemeleri, kahkahaları ve küfürleri duyduğumda şok yaşamıştım. Ablama bunu söylediğimde bana bu tableti ve kulaklığı almıştı. Şimdi daha rahattım. Ara sıra aşağıda neler olduğunu aklıma gelse de hemen olduğum ana dönüyordum. Aşağıda ne halt olduğunun benimle hiçbir ilgisi yoktu. Bir saat sonra izlediğim Arkadaşım Hoşgeldin programına o kadar gülmüştüm ki çişim gelmişti. Tabii ki bunda içtiğim içeceklerin de rolü büyüktü. Programı durdurarak tableti kenara bıraktım ve kulaklığı çıkardım. Telefonumu da yanıma alarak odamdan çıktım ve koridorun sonundaki lavaboya gittim. Odada banyo yoktu ve ihtiyacım olduğunda odamdan çıkıp koridor boyunca yürümem gerekiyordu. Etrafı dinlememeye çalışarak hızlı hızlı lavaboya girdim ve kapıyı kitledim İhtiyacımı giderdim ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra telefonuma bakma gafletinde bulundum. Sosyal medyaya girince zaman o kadar hızlı akıyordu ki hayret ediyordum. Kaç dakika geçti bilmiyordum ama kendime gelince hemen uygulamadan çıktım. Telefonu cebime atarak odama doğru yürüdüm. Hızlı davranarak içeriye girme çabasındaydım. Kapıyı kapatıp kilitledikten sonra arkama döndüm. Ve o an gördüğüm manzara ile yerimde dondum. Odamın tam ortasında bir adam ve onun önünde diz çökerek şeyini yalayan bir kadın vardı. Gerçi kadını tanıyordum. Buse`ydi. Sarışın ve güzel kadındı. Adam o an bana baktı ve gri gözlerini gördüm. Gri gözleri ifadesizdi ve çelik gibiydi. Ve en korkutucusu da bana odaklanmıştı. Gözüne far tutulmuş tavşan gibi kapı önünde öylece dikilirken adam benden gözlerini çekmeden Buse`nin saçlarını kavradı ve onun ağzını düzmeye başladı. Şu an başka birinin ağzındaydı ama sanki yaptıklarını bana yapıyormuş gibi tüm bedenim ısınmıştı. Ve o bendeki etkisini fark etmişti. Buse boğulur gibi sesler çıkarırken ben elimi boğazıma götürdüm. Adamın dudağının köşesi yukarı doğru kıvrıldı
KAÇSANA APTAL...
Mantığım çığlık atınca kendime gelmiştim. Hızla arkamda dönerek kapıyı açmaya çalıştım. Ama lanet kapı kitliydi. Kapı kulpunu birkaç kere zorladıktan sonra açmak aklıma geldi. Kapıyı açarak çıkmak için hareketlendiğimde adamın etkileyici kalın sesini duydum. Tekrar donmuştum.
"Bize katılmak istersen sorun olmaz."
Bana grup seks teklif ediyordu. Edepsiz herif. Öfke ile ona döndüm ve orta parmağımı göstererek "Siktir git!" diye hırladım. Hızla odamdan çıkarak ablamın odasında girdim. Ama girmeden önce odayı kolaçan etmeyi ihmal etmemiştim. Çok şükür ki boştu. Odaya girip kapıyı kapattım ve sırtımı kapıya yaslayarak yere çöktüm. Az önceki sahne gözümün önünde oynuyordu. Lanet olsun gördüklerimden etkilenmiştim.
"Uzun zaman oldu ilişki yaşamayalı ondandır." dedim kendi kendime. Gerçi ben gerçek anlamda ilişki nedir bilmiyordum. Raşit o kısıtlı sevişmesi ile bekaretimi almıştı o kadar. Beni etkileyip aklımı başımdan alamamıştı. Birkaç dakikalık ilişkimizde yalandan inleyerek onu teşvik ediyordum. Raşit uyandığında benim kaçtığımı görünce çok kızmıştı. Bana öyle ağır küfürler yazmıştı ki çoğunu okumadan silmiştim. Daha sonra da numaramı değiştirmiştim. Daha sonra öğrendiğim kadarıyla ablam benim aldığım parayı fazlasıyla ödemiş ve beni rahat bırakmasını istemişti. Raşit`in derdi paraydı zaten. Beni iplemiyordu bile. Hatta kısa sürede boşanma davası da açacaktı bana. Ondan tamamen kurtulacağım için mutluydum. Aklım Raşit`ten kayarak yine o adama gidince yüzümü buruşturdum. Oturduğum yerden kalkarak koltuğa geçtim. Ablamın odası kraliyet dönemini anımsatıyordu. Tam bir kraliçe odasıydı. Duvarlar, altın yaldızlı çerçevelerle süslenmiş yağlı boya tablolarla doluydu. Bu tablolar, klasik dönemden kalma manzaralar ve portrelerle doluydu. Duvar kağıtları ise zarif desenlerle süslenmiş, krem rengi ve altın tonlarında olup, odanın genel havasını tamamlıyordu.
Odanın ortasında büyük, dört direkli bir yatak duruyordu. Yatak, ağır kadife perdelerle çevriliydi; perdeler, koyu bordo renkte olup, altın püsküllerle süslenmişti. Yatak örtüsü, yine aynı renklerde ve zarif desenlerle işlenmişti. Yastıklar ve yorganlar, beyaz satenle kaplıydı ve üzerlerinde ince dantel detayları bulunuyordu.
Yatak odasının bir köşesinde, geniş bir makyaj masası vardı. Bu masa, altın varaklarla süslenmiş olup, üstünde büyük bir ayna bulunuyordu. Aynanın kenarları, ince oymalarla süslenmişti. Makyaj masasında, kristal şişelerde parfümler, gümüş taraklar ve fırçalar bulunuyordu. Ayrıca, çeşitli takılar ve mücevherlerle dolu bir mücevher kutusu da masanın üzerinde yer alıyordu.
Odayı incelemeyi keserek yatağa gittim ve oturdum. Telefonum aklıma gelince cebimden çıkardım ve ablamın numarasını kaydırdım. Birkaç kere arasam da açmamıştı. Oflayarak pes ettim. Duymuyordu kesin. Çağrılarımı görünce dönerdi. Yatağa geri yatarak gözlerimi kapattım. Uyku beni tatlı kollarına çekerken kendi odamda kaderimin belirlendiğinden habersizdim.
****
Genç adam oluk oluk boşaldığı ağızdan çıkarak fermuarını çekti. Buse menilerini yutarken ona garip garip bakmıştı.
"Soyunmayacak mısınız?" diye sordu. Adam ona sert bir bakış attı. Buse yutkunmuştu. Ondan korkuyordu. Hem neden korkmasın ki? Adam ülkenin yeraltı dünyasının kralıydı.
"Bana Şermin`i bul ve buraya getir." diye emir verince Buse kafasını sallayarak kalktı ve odadan çıktı. Acaba yeniden memnun kalmamıştı? Oysa çok fazla zevk almıştı. Hatta Meryem`i bile aralarına katılmaya davet etmişti. Buse Meryem`i hatırlayınca paniklemişti. Patronu onu gebertecekti. Gerçi adam kendisi bu odaya girmek istemişti. Onun bir suçu yoktu. Aşağı inerek Şermin`i buldu ve ona olanları anlattı. "Seni Meryem`in odasında bekliyor patron." demeyi de ihmal etmedi. Şermin ateş saçan gözlerle onu süzse de bir şey demeden yukarı Meryem`in odasına çıktı. Adam odadaydı ve dolaptan aldığı bir tişörtü kokluyordu.
Siktir.. siktir.. siktir...
Şermin boğazını temizleyerek barlığını belli etti. Gerçi o daha içeriye girdiğinde fark edilmişti biliyordu. Adam elinde tişörtle ona döndü.
"Burası kimin odası?"
Şermin nefesinin kesildiğini hissetti.
"Benim kızlardan değil Demir. Burada çalışmıyor yani." dedi panikle. Adamın kaşları çatılmıştı. Cevaptan memnun kalmamıştı.
"Sana burası kimin odaıs diye sordum Şermin!"
Kaçışı yoktu. Söylemeliydi.
"Kardeşimin odası. Ama buradaki hayatla alakası yok. O çok masum Demir. "
Demir ona yaklaşarak gözlerine baktı. Gri gözleri sıcak gümüş rengine dönüşmüştü. Bu onun çok fazla öfkelendiğinin işaretiydi.
"Ne kadar istiyorsun?" diye sorunca gözlerini kırpıştıran Şermin hiçbir şey anlamamıştı.
"Anlamadım. Ne için ne kadar istiyorum?"
Adam ona yaklaşarak tepeden baktı. Uzun boyunun avantajını kullanarak üstünlüğün kimde olduğunu göstermişti.
"Kardeşin için ne kadar istiyorsun? "
Şermin kahkaha attı. Kahkahası sinir barındırıyordu.
"Benim kardeşim satılık değil Demir Arslanlı. "
Demir içinde öfkenin kaynadığını hissediyordu. Dişlerini sıktı.
"Ya bana onu kendi isteğinle verirsin ya da ben burayı seninle beraber yakarım. Seçim senin. Küçük kardeşinin benim yanımda sağ salim olmasını mı istiyorsun yoksa bir kömür parçasına dönüşmesini mi?"
Şermin dolu gözlerini kırptı. Yaşlar yanaklarından süzülerek çenesinden kayıyordu.
"Hevesin geçtiğinde onu bana geri vereceksin!"
Demir onun doğru seçim yaptığı için memnun bir şekilde kafasını salladı.
"Anlaştık. Şimdi söyle bakalım ne kadar istiyorsun onun için?"
Şermin dişlerini sıktı. Elinde gelse bu adamı çıplak elliyle boğardı. Ama yapamıyordu.
"1 Milyon dolar."
Meblağı duyunca kaşları kalkan adam kafasını salladı. "Kardeşin bu paraya değer mi sence?"
Şermin bilerek yüksek miktar söylemişti. Bir umut belki vazgeçerdi.
"O paha biçilemez benim için." dedi gururla. Demir onu umursamadı bile.
"Para yarın elinde olacak. Ama şimdi onun nerede olduğunu öğren."
Lanet olsun. Az önce kardeşini ülkenin en gaddar mafya babasına satmıştı. Demir Arslanlı bu dünyanın en korkulan sahibiydi. Tüm eğlence mekanları ve kumarhaneler onun tekelindeydi. Ve elbette bilmediği bir sürü karanlık işleri vardı.
"Bana bir saniye ver. " diyerek odadan çıktı. Peşinden adam da çıkınca tedirgin olmuştu. Meryem ile konuşup onu buradan kaçırma planı anında suya düşmüştü. Gerçi nereye karışırsa kaçırsın Demir onu bulurdu. Şermin ilk önce kendi odasına baktı ve kardeşini yatakta uyurken buldu. Onu bir tek kendisi değil Demir de görmüştü.
Meryem...
Gözlerimi açtığımda beni izleyen ablamı ve onun arkasındaki adamı gördüm. Hızla yerimde doğrulmuştum. Bu o adamdı. Benim odamda Buse ile oral seks yapan adam. Yutkundum. Korku dolu bakışlarımı adamdan ablama çevirdim. Ablam her zamanki gibi muhteşem görünmüyordu. Ağlamıştı. Makyajı akmıştı. Ve çok üzgündü.
"Abla neler oluyor? Bu adamın odanda ne işi var?" diye sordum temkinle. Adam ablama fırsat vermeden. "Ben Demir Arslanlı. Senin yeni sahibinim."
Eveeet arkadaşlar. Yeni hikayemizi nasıl buldunuz? Hikayeye bölüm yazıldıkça gelecek. Bir günü yok. Sağlıcakla kalın. Görüşürüz...