Hazal
Evime geldiğimden sinirden titriyordum ilk kez başıma böyle bir olay geliyordu. Tamam bölgede fazlaca tiki vardı ama bu?... zirveydi resmen. Çocuk hatalı olmasına rağmen parasına güvenip olayın ciddiyetini anlamıyordu.
"Şımarık zengin bebesi!!"
"Paranıza sizin!" Büyük bir olasılıkla o salaktan daha zengindim ama onun boyutunda kesinlikle değilim adam kendini kaf dağında sanıyor.
"Sakin ol Hazal" derin bir nefes verip duş almaya karar verdim daha çok sakinleşirdim bu sayede.
On gün sonra.....
"Hector bez nerde?"
"Kahve makinesinin altındaki çekmece de" hızla gidip bezi aldım saat sabahın sekiziydi yeni açtık ve müşteriler gelmeden etrafi toparlıyorduk.
Masaları silerken Jenny yanıma gelip ,"Akşam geliyorsun değil mi?" anlamayan ifadeyle ona bakınca, "Dün konuştuk ya Hazal akşam için plan yaptık" aklıma gelince istemsizce yüzümü buruşturup, "Ben gelmesem"
"Hazal!"
"Kesinlikle böyle bir seçeneğin yok bizimle geliyorsun"
"Jenny ben kalabalık ve gürültülü ortamları sevmem eğlenemem hatta sıkılırım. "
"Siz de sıkılırsınız benim yüzümden"
"Saçmalama Hazal"
"İtiraz yok geliyorsun" ona cevap vermemi beklemeden hızla yanımdan kaçtı.
"Gerçekten sevmiyorum ama" ağlarcasına ardından bakarak isyan etsemde beni zorla akşam gidecekleri bara götüreceğinden emindim.
Kafe de sekiz kişi çalışıyordu aralarında konuşup ekipce eğlenebilmek için böyle bir plan yapmışlardı ve hepsi de geliyordu şimdi gelmemek için diretsem kötü olurdu o yüzden mecbur gidecektim.
"Neyse bir iki saat takılır giderim" en iyisi buydu iki tarafta mutlu olurdu.
...
Akşam olmuş herkes bara gitmek için hazırlanıyordu. Kızlar evlerinden resmen kiyafet getirmiş aynanın karşısında sanki çok önemli bir yere gidiyorlarmış gibi hazırlanıyorlardı. Ağzım açık bakıyordum onlara...
"Sen niye hazırlan muyorsun?"
"Hazırım" Jenny şok olmuş şekilde bana bakınca, "Ne var? Bence gayet iyi kıyafetim" üstüme bakarak. Akşam ki plan aklımda bile olmadığı için her zamanki sıradan kıyafetler vardı üstümde. Koyu dar bir Jean üstüne sıradan bir tişört.
"Bir gün beni delirticeksin Hazal" yanımdan hızla geçip dolabına gittiğinde onu izliyordum.
Bana dönüp gülerek, "Ama iyi ki benim gibi bir arkadaşın var" Ne demek istediğini anlamıyordum tek kaşımı kaldırmış onu izlemeye devam ediyordum.
"Ta taa..." dolaptan çıkardığı kıyafeti bana göstererek, "Yedek olsun diye almıştım bu sana olur hatta çok da güzel olur" saşkınca üzerinde tutarak bana gösterdiği kıyafeti incelemeye başladım. Siyah mini bir elbiseydi çok mini değildi ama yine de kısa bir elbiseydi etek kısmında minik bir yırtmacı vardı boyundan çaprazı vardı bu da sırt dekoltesi olduğunu gösterirdi. Elbise gayet güzeldi pardon yanlış söyledim fazlası ile iddialıydı.
"Ben bunu giymem"
"Neden beğenmedin mi?" elbiseye bakarak.
"Hayır elbise çok güzel ama bunun içinde nasıl rahat hareket edeceğim Jenny?"
"Bir gece de rahat olma Hazal"
"Hem güzel kıyafetler hep rahatsızdır" göz kırpıp elbiseyi üstüme attığında bunu giymek zorunda olduğumu biliyordum.
"Bence senin üzerinde çok güzel duracak ve en önemlisi bu gece herkesin dikkatini fazlasıyla çekeceksin" göz kırpıp kapıya doğru giderken "Çabuk hazırlan aşağıda seni bekliyor olacağız" deyip çıktı elimde elbise ile öylece kaldım.
"Neyse Hazal hazırlan bakalım" üzerimdeki sıradan kıyafetleri çıkarıp elbiseyi giydiğimde aynanın karşısına gelip kendimi izlemeye başladım her gün spor yaptığım için vücut hatlarım güzel ve fitti, boyumda normale göre daha uzun olduğu için bacak boyum vardı ve bu yüzden elbise gerçekten de üzerimde çok güzel durmuştu. Arkamı dönüp sırt dekoltesine baktığımda abartılı değildi neyse ki yerinde bir açıklık vardı ve bu da elbiseyi oldukça güzel yapıyordu. Çantamdan çıkardığım makyaj malzemelerini kullanarak hafif bir makyaj yapıp uzun dalgalı olan saçlarımı da topladıkları sonra artık hazırdım.
Aşağı indiğimde erkek çalışma arkadaşlarım beni görüp ıslık çalmaya başlayınca, "Kesin şunu!" utanarak yanlarına gittim.
"Hazal bu sen misin?" Jenny beni tutmuş döndürerek iyice utanmama neden oluyordu.
"Abartma"
"Kızım ne abartması çok güzel olmuşsun bu kadarını beklemiyordum."
"Hadi fazla konuşma" etrafıma bakıp, "Neyi bekliyoruz"
"Mike ve Elena'yı bekliyoruz arabalarını getirmeye gittiler" cümlesini bitirmeden iki araçta önümüzde durdu. Ben ve Jenny Mike'ın aracına binmiştik.
"Nereye gidiyoruz peki"
"Gregor Bar"
"Hani şu tüm zenginlerin takıldığı bar?"
"Eveett!!" ellerini kaldırıp çığlık attığında ona bakakaldım.
"Dur tahmin edeyim erkek tavlamaya çalışacaksın"
"Tavlamak demeyelim de eğlenmek diyelim" en sevdiğim hareketler gerçekten.
Derin bir nefes aldım anlaşılan bu gece uzun olacaktı...
Barın önüne geldiğimizde bir sürü paparazi vardı kapıda durmuş hazır bekliyorlardı çıkan her ünlünün karesini yakalamak için. İyi ki tanınan biri değildim. Tamam Zona online satış sitesinin kurucusuyum ve fazlasıyla zenginim ama kasıtlı olarak İnternete fotoğrafımın eklenmesini istemedim o yüzden beni kolay kolay tanıyamazlardı.
"Oğlum bu ne! Burası yıkılıyor!" Hector ağzı açık ayran budalası şeklinde bara bakıyordu. Daha içeriye girmememize rağmen burdan bile içerde insanların çılgınlar gibi eğlendiği anlaşılıyordu.
"Çok gürültülü" ağlarcasına kendi kendime Türkçe konuşunca Jenny, "Efendim ne dedin?"
"Yok bir şey" diyip içeriye kalabalık şekilde girdik. Bar baya büyüktü balkon kısmı da vardı ve insanlar orda bile yerlerinde oturmuyor dans ediyorlardı çılgınlar gibi. Işık sistemi DJ den bahsetmiyorum bile dedikleri gibi gerçekten de ortam yıkılıyordu.
"Bizim yerimiz yukarda!" sesten zorla duyduğum Jenny'i takip etmeye başladım.Balkon kısmında olacaktık ve burası aşağıya göre daha iyidi. Balkonlar bölme bölmeydi. Her grubun balkonu kendine özel olmasına rağmen yine de bölmeler birbirini rahatça görebiliyordu.
"İyi bari kendi köşemde oturur bu işkencenin bitmesini beklerim" gözüme kestirdiğim en ücra köşeyi seçip hemen geçtim burdan gidene kadar kimse beni yerimden kaldıramazdı ben bunu düşünürken bizim grup şimdiden müziğin ritmine vermişti kendileri balkondan aşağı izleyerek yerlerinde abartılı olmayacak şekilde oynuyorlardı.
Elinde koca bir tepsi içki ile gelen Hector," Kızlar!! Oturmaya mı geldik hadi içelim eğlenelim!" herkes içkisini alıp peşinden gidince Jenny, "Gelmeyeceğine emin misin Hazal?"
"Eminim siz eğlenin ben iyiyim böyle" içkimi havaya kaldırıp esmer arkadaşıma bakarak. Jenny kıvırcık siyah saçlı yeşil gözlüydü gayet güzel daha doğrusu sevimli bir yüzü vardı. Bazen yanağını sıkmamak için kendimi zor tutardım.
"O zaman ben kaçar!!!" dans ede ede o da ekiple gidince balkonda tek kaldım. Yan balkon resmen coşmuştu.
"Umarım balkon çökmez!"
Oturmuş milleti izlerken yeni bir içki almak için bara gitmeye karar verdim. Koca kalabalığı resmen yararak ilerlemeye çalışıyordum her adım attığımda biri ile mutlaka temas ediyordum. Birkaç adım daha attığımda biri oynadığı esnada sertçe bana çarpınca, "Yavaş!!!" diye bağırdım.Arkasına dönüp bana baktığında gördüğüm yüz çok tanıdık geldi. Sarışın mavi gözlü biriydi. O da beni görünce gözlerini kısıp beni inceledi "Oo güzelim burda yeni misin?"
"Sana ne!" Onu sertçe itip ilerlemeye çalıştım ama buna izin vermeyerek kolumdan tuttu.
"Hadi ama biraz eğlenelim naz yapma"
"Git başımdan! Başka kızlarla eğlen" bunu dememle kahkaha atarak," Zor kız olmayı seviyorsun" ellerini hafif kaldırıp, "Peki..." sırıtarak yüzüme bakarken birden kaşlarını çatarak yüzümü incelemeye başladı.
"Dur biraz yüzün çok tanıdık" biraz eğilip daha dikkatli yüzüme baktı ve aniden gözlerini kocaman açarak, "Sen o kızsın! "
"Neyden bahsediyorsun! Git başımdan" şimdi de kız tavlama taktiği bu muydu? Sinirle yine yanından ayrılmaya çalıştığımda kolumu tutarak ,"Hatırlamadın mı beni? Aletime tekme atmıştın ya!" Onu hatırlamaya çalışıyordum sonra aklıma gelince ,"Yaya geçidinde beni ezmeye çalışan gerizekalı çocuksun!"
Kolumdan sertçe kendine çekerek, "Bak kızım sana yediririm o lafı" demesiyle Hector ;
"Hazal bir sorun mu var?" Onunla beraber diğer arkadaşlarımda gelmişti. Herkes kaşlarını çatmış şekilde karşımda ki adama dik dik bakıyordu.
"Sorun yok sadece bana çarpınca arkadaş nazik olduğundan dolayı özür diliyordu" nazik kelimesini bastıra bastıra söylemiştim.
Tom bir anda yanında toplanan kalabalığı görünce afallasa da daha sonra yine o züppe bakışları ile bana bakmaya devam etti.
"Senin gibi birinden özür dileyecek değilim"
Hector'a dönüp, "Arkadaşınız aletimi çok sevmişti" demesiyle olduğum yerde donup kaldım biraz önce bana ne dedi bu!
Grup Tom'un ne demek istediğini anlamadığı için öylece durup bakıyordu.
"Sen ne dedin sen!!!" öfkeden kıpkırmızı olmuş suratımla bağıra bildiğim kadar bağırdım. Sinirlendiğimi görünce keyfi daha yerine gelen adamın yüzünde git gide büyüyen sırıtmasına bakıyordum.
"Yalan mı" gözümün içine baka baka aletini tutup bıraktığında benimle beraber artık grupta şok olmuş şekilde bir benim bir adamın suratına bakıp duruyordu.
Sinirle gülüp derin bir nefes aldıktan sonra mini eteğimin kısa olup olması umrumda olmadan yine bacak arasına bu sefer daha sert vuracak şekilde geçirdiğimde artık müzik sesi kesilmişti herkes bize bakıyordu daha doğrusu acı içinde yerde kıvranan adama...
Nefes alışlarımı bir türlü düzene sokamıyordum öfkeyle önümde çömelmiş adama bakıyordum. Biraz sonra gelen başka insalar ile kendime geldim.
"Tom iyi misin!?" sarışın mavi gözlü bir kız Tom'u kaldırmaya çalışıyor onunla gelen iki erkekte ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Arkadaşınızın aletini çok sevdiğim için biraz oynadım!"
Tom yerde acı içinde kıvranarak, "Kızım cehennemin dibine bile gitsen seni bulup ödeteceğim bunu"
Hector girdiği şoktan çıkıp, " Sıkıyorsa bir şey yap! Kendin kaşındın şimdi de çocuk gibi ağlama!"
"Burda neler oluyor!?"
Herkes sesin sahibine baktığında onun geçen seferki Adrian denilen çocuk olduğunu hatırladım. Kaşlarını çatmış şekilde bana bakıyordu.
"Arkadaşına sor!!" sinirle konuştuğumda Tom'a baktı.
"Tom??"
"Kız yine bacak arama tekme attı!"
"Onu görebiliyorum zaten, niye tekme attı"
"Ne bilim aletimle ilgili bir sorunu var heralde" dememle ona doğru yürümeye başladım Hector anında beni tutup ,"Hazal boşver bu zengin piçi!" demesiyle Tom hızla doğrulup Hector'a yumruk atınca bardaki kızlar çığlık atmaya erkekler ise bizim gruptaki erkeklere doğru saldırmaya başladı.
Şu an gözümün önünde olan şeylere inanamıyordum.