bc

Aşk Olimpiyatları

book_age16+
1.6K
FOLLOW
12.1K
READ
opposites attract
heir/heiress
serious
like
intro-logo
Blurb

SEÇMECE GELİN YARIŞMASI

Kızların gözdesi Yağız Aras'a gelin olmak ister misiniz? O zaman yapmanız gereken çok basit, iki gün sonra Aras malikânesinde olun ve Seçmece Gelin yarışmasına katılın!

KURALLAR;

1. İyi aile kızı olmak ilk ve kesin kuraldır!

2. Yarışma süresi boyunca bizim ayarladığımız evde kalmak zorundasınız!

3. Yarışmayı kazanmak için 100 puan biriktirmek zorundasınız!

4. Yarışmanın ilk etabında beş puan alamayan yarışmacı elenecektir!

5. Yarışmaya sadece yirmi gelin adayı katılabilir!

Yarışma Süresi:

Bir Ay!

Evet kızlar bu kurallar size uyuyorsa ve bir Aras gelini olacağınıza inanıyorsanız yukarıda da dediğimiz gibi iki gün sonra sizleri Aras malikânesinde yapılacak olan ilk mülakata bekliyoruz!

Yazmayı bitiren kadın yükleme tuşuna bastı.

Yükleniyor...

"Ay! Ben vazgeçtim. Yağız bunu görürse bizi öldürür! Neriman durdur şunu!"

Yüklendi...

"Artık her şey için çok geç Nermin yazı yüklendi ve çoktan bildirim olarak gitti bile!"

O zaman Aşk Olimpiyatları başlasın!

chap-preview
Free preview
"Seçmece Gelin Yarışması"
Yaramaz güneş ışıkları şirket camlarından içeri sızarken kafasını koyduğu ve uyuya kaldığı masadan kaldıran Yağız, gözlerini ovuşturarak etrafına bakındı. Dün gece sabahlamaya kaldığını hatırladı. Kendisine sert bir kahve almak için ayağa kalkarak ilerlemeye başladı. Tamamen siyah ve kahve tonlarından oluşan odanın en ucunda ki kahve makinesine ulaşan genç adam makinenin yanında bulunan kahve bardaklarından birini alarak içine kahvesini doldurdu. Ardından hemen alt tarafta bulunan çekmeceyi açarak bir paket oreo çıkardı. Bunları sert ve sütsüz kahve ile yemeye bayılıyordu. Kimilerine göre tuhaf kaçsa da babasının bu şekilde yediğini biliyordu ve o da bu şekilde yediğinde babasına benzediğini düşünüyordu. Aslında benziyordu da Kumral saçları, yeşil gözleri ve yumuşaklık ile keskinlik arasında kalmış yüz hatları ile babasının kopyasıydı adeta. Burunları farklı olmasa Kenan Aras'ın gençliği bile denebilirdi. Masasına oturan Yağız oreo paketini açarak içinden bir tane çıkardı ve tatlı marşmelov tadının ağzında yayılmasına izin verdi. Ardından da şekersiz sütsüz kahvesinden büyük bir yudum aldı. Dün sabahtan beri midesine bir şey gitmemiş olmasının verdiği vahamet biraz olsun hafiflerken bir tane daha ağzına attı. Açlık hissini bastırdığında ise kocaman bir paket oreo çoktan bitmişti. Çöpü atmak için yerinden kalktığı sırada kapının açılması ile o tarafa döndü. Gelenin sekreteri Gizem Hanım olduğunu gördüğünde kaşlarını 'Ne oldu?' dercesine havaya kaldırdı. Normalde odasına asla bu şekilde ani bir tavırla girmezdi. Bugün ne olmuştu da böyle gireceği tutmuştu? Odaya paldır küldür dalan kadın topuklu ayakkabısının bıraktığı tok ses ile birlikte Yağız'ın yanına doğru ilerledi. "Efendim saat dokuzda toplantınız vardı ve saat dokuzu on geçiyor. Ben unutmuş olabileceğini düşünerek koşarak buraya geldim. Paldır küldür girmemin sebebi de buydu. Onun içinde ayrıca özür dilerim." Kızın dağınık kurduğu cümleleri toparlayan adam elini alnına vurdu. Bütün gece sabahlamasını sağlayacak olan toplantı bugündü ve Yağız bu toplantıyı unutmuştu. "Tamam Gizem sen çık ve toplantı odasına git. Yağız Bey hemen geliyor de. On dakikaya oradayım." "Peki efendim." Kafasını sallayarak dışarı çıkan kadın koşarak aşağı katta ki toplantı odasına inerken Yağız'da odasının içinde ki gizli odasına girmişti. *** Acil durumlar için kurdurduğu odada kısa bir duş alan adam üzerine siyah boru paça siyah pantolonunu, beyaz gömleğini giyip siyah kemerini taktıktan sonra ceketini üzerine geçirdi. Ayağına klasik ama şık olan sadece toplantılarda giydiği özel İtalyan yapım olan ayakkabılarını da giydi. Kravatını da hızlı bir şekilde bağladı. Hafif nemli olan saçlarını eli ile geriye doğru savurdu. Saçları sanki saatlerce erkek kuaföründe kalmış gibi bir görünüme ulaşırken parfümünü de sıkarak küçük odadan çıktı. Dosyalarını alarak bir kez daha kontrol etti. Saatine bakmak için kolunu kaldırdığında takımının kusursuzluğunu sağlayacak olan parçanın eksikliğini fark ederek küçük odasına geri girdi ve hemen çekmecesini açarak işçiliğinin üç ay sürdüğü saatini çıkardı. Hızla koluna geçirdiği saat ile mükemmelliği kusursuzluğa ulaşırken yeniden odasına geçti ve az önce masasına bıraktığı dosyaları yeniden alarak dışarı çıktı. Koşar adım merdivenleri indikten sonra sonunda toplantı odasına ulaşabilmişti. Kapıyı açtığı zaman sekreteri Gizem ile birlikte Tuna'nın müşterileri oyalamaya çalıştığını gördü. Boğazını sessiz bir şekilde temizledikten sonra gür sesi odayı doldurdu. "Geciktiğim için kusura bakmayın!" Yarım saattir Tuna'nın yakarışlarını umursamayan Çiğdem duyduğu gür sesle yanında vızıldayan adamı hiçe sayarak o tarafa döndü. Eli ile kalkmakta olan yardımcılarını geri oturttu ve dudaklarına şuh bir gülüş yerleştirerek Yağız'ı süzdü Ardından dudaklarını araladı ve konuştu. "Ne demek buyurun." Kadının kendinden etkilendiğini anlayan Yağız alayla gülümseyerek başköşeye geçti. Adamla tanışmak için can atan kadın, "Çiğdem Atay." Diyerek kendisini tanıttı. Suratında ki şuh gülümsemeye donuk bir ifade ile bakan Yağız kısa bir şekilde kadını süzdü. Sarışın ve oldukça güzel bir kadındı fakat Yağız sarışınlardan hoşlanmazdı ve ne ironiydi ki annesi de sarışındı. Ayrıca bu kadın sanki inadınaymış gibi saçlarını platin sarısı yaptırmıştı. Makyajla kusursuzlaştırmaya çalıştığı boya küpü suratı, silikonlu dudakları, boyalı saçları ve mavi lensleri ile porselen bir bebek gibiydi. Kendini boya küpüne batırarak albenisini arttırmaya çalışan porselen bir bebek! Sarışınların hepsi böyle miydi? Tabi ki hayır! Ama Yağız'ın çevresindekilerin çoğu böyleydi. Ama yine de hepsini aynı keseye koyamazdı. "Yağız Aras" Çok samimi olmayan bir tonda kurduğu cümlesinden hemen sonra devam etti. "İsterseniz daha fazla vakit kaybetmeden sunuma geçelim." Adamların onayını alan Yağız hazırlanan slayt gösterisinin önüne geçti ve petrol projesini anlatmaya başladı. *** "... Evet ne diyorsunuz?" Konuşmasını bir soru ile noktalandıran Yağız memnuniyet dolu yüzlerden işin Aras Holding'de olduğunu biliyordu. Sunumun başından beri adeta gözleri ile Yağız'ı yiyen kadın dudağından eksik etmediği o şuh gülüş ile konuştu. "İş sizindir beyler. Sizlere güveniyorum." İşi aldığını duymanın rahatlığı ile derin bir nefes vererek suratına bir gülüş koydu ardından da adamlara dönerek işin işleyişini ve sözleşme aşamalarını konuşmaya başladı. Yaklaşık yarım saat sürek konuşmanın sonunda toplantı sona ermişti. Müşterilerle birlikte toplantı salonundan çıkarken Çiğdem, yavaş adımlarla Yağız'ın yanına yaklaştı. "Nasılsınız Yağız Bey?" Ne zaman burnunun dibine geldiğini anlayamadığı kadına suratını buruşturarak baktı. "İyiyim Çiğdem Hanım." Konuşmak istemediğini üstü kapalı bir dille ifade etmeye çalışsa da bu ifadeyi hiçe saymaya çalışan kadın bütün arsızlığı ile, "Yağız Bey, ikimiz... Birlikte... Bu gece bir yemek yiyebilir miyiz?" Çiğdem, elini fark etmemiş numarası yaparak Yağız'ın koluna koymuş ve hafifçe okşamıştı. Normal durumlarda olsa her erkeği baştan çıkarabilecek güzellikte bir kadının bunu yapması o adamı da yoldan çıkarabilirdi ama bir Yağız Aras'ı asla yoldan çıkaramazdı... Hele sarış sevmeyen bir Yağız Aras'ı hiç bir kuvvet yoldan çıkaramazdı. Kendisini dünyanın merkezi sanıp istediğini elde etmek için her yolu deneyen kadınlardan oldum olası nefret etmişti Yağız. "Yiyemeyiz Çiğdem Hanım." Yağız'ın sert ifadesine her ne kadar bozulsa da belli etmeyen kadın, suratında ki ifadeyi hiç bozmadan sordu. "Neden amaaaa?" Sabır diler gibi kafasını yukarı kaldırdı. Ardından da cevap verdi. "Meşgulüm Çiğdem Hanım." Sert sesine bir kez daha bozulan kadın suratında ki ifadeyi gizlemekle için dudaklarını büzerek Yağız'a baktı. "Yağııııız... Lütfeeeen!" Çıkardığı garip ses tonu Yağız'ın kaşlarını çatmasını sağlarken 'Ya sabır!' diye mırıldandı. "Çiğdem HANIM! İşim var diyorum!" Hanım kısmına vurgu yaparak söylemişti. Çiğdem vazgeçmeyeceğini belirtir gibi dudaklarını açıp bir şeyler söyleyeceği sırada koridorun sonunda ki ses ile bakışlarını o tarafa çevirdiler. "Abim!" Durunun sesi koridoru kapladığı zan suratında kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Yanında ki kadın onun gülümsemesine hayran kalırken Yağız onu umursamıyordu bile. Görüş alanında ki tek şey canı kadar sevdiği biricik kardeşi Duru'suydu! Duru abisinin yanına gelerek sıkıca boynuna sarıldı. "Ne oldu prenses? Neden gelsin?" "Abimi özledim gelemez miyim?" Yağız sorduğu soruya karşılık Duru'nun cevabına kaşlarını kaldırarak cevap vermişti. Duru nefret ettiği bu şirkete sadece kendisini görmek için gelmezdi. "Nefret ettiğin bir yere sadece beni görmek için mi geldin?" Duru özgürlüğü seven bir kızdı. Uçmayı, koşmayı, atlamayı kısacası yerinde durmadan iş yapmayı severdi ve bu şirkete girdiğinde sanki onu biri zincirle zincirlemiş gibi hissettiğini söyler ve bir işi düşmedikçe nefret ettiği bu şirkete girmezdi. "Evet..." Kardeşinin tereddütlü sesine gözlerini kıstı ve konuştu. "Yeme beni Duru Aras. Sen işin düşmedikçe buraya uğramazsın." Duru suratını buruştursa da abisine hak vermişti. O buraya işi düşmedikçe uğramazdı ve şu anda kesinlikle ona işi düşmüştü. "Tamam itiraf ediyorum sana işim düştü." İstediği cevabı alan Yağız. “Devam et." Diyerek kardeşinin söyleyeceği şeyi beklemişti. Konuşmayıp bir yere odaklanan Duru ile onun baktığı yere bakmış ve kendilerini dinleyen Çiğdem'i görmüştü. 'Ya havle' çektikten sonra Duru'ya döndü. "Gel benim odamda konuşalım." Abisinin söylediklerine hak veren Duru abisine yiyecek gibi bakan kadına ters ters bakarak ilerlemeye başlamıştı. Hala arkalarından bakmaya devam eden kadının bakışlarında uzun bir süre ondan kurtulamayacaklarının mesajını yakalayan Duru abisinin kollarına daha da sığınarak yukarı çıkmaya devam etti. Zavallı Yağız'ın ise hiçbir şeyden haberi yoktu! Hem de hiçbir şeyden! *** "Evet! Söyleyin bakalım küçük hanım sizi kafes dediğiniz Aras Holding'e getirecek kadar önemli olan konu ne?" Yerinde bir sağa bir sola kıpırdanan kız ne diyeceğini bilmiyordu. Aslında nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. İçinden bir an 'Abicim ben Ekin'e aşığım ama o bana âşık değil hatta senin kardeşin olduğum için beni kendinden uzak tutuyor. O yüzden bu gece izin verirsen bara gidip gönlünü çalmak istiyorum." demek geçmedi değil. Fakat bunu derse dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş olan bir katliam Duru Aras ve Ekin Korkut ise bu katliamın başlangıcı olurdu. Kafasını sağa sola sallayan kadın, "Arkadaşımın doğum günü var ona gitmek için izin isteyecektim." Anında yalan bulurken nasıl bu kadar rahat söylediğine bazen kendisi bile şaşıyordu. Eh! Başında bir kıskanç abi bir de kıskanç bana olunca anında böyle dansöz gibi kıvırarak olayı bağlıyordu. "Bunun için benden neden izin istiyorsun ki? Git!" Abisinin normal tonda söylediği cümle ile rahatlarken tekrar konuştu. "Doğum günü sekizden on ikiye kadar sürecek ve şey arkadaşım bir bar kapattıracak orada eğleneceğiz." Allah'ım! Allah'ım! Bir gün olur da -şans eseri- abisi bu yalanlarını öğrenirse kesinlikle Duru'yu kulaklarından tavana çiviler bir hafta boyunca da sallandırırdı. "Kimmiş o arkadaş?" Al işte! Bu nasıl bir abi! Anormal herifin önde gideni. Başta sorması gereken soruyu sona saklayan bir manyak! "E-Eda... Eda." Son anda Ekin demekten yırtan kıza şüpheci gözlerle baktı. "Ben senin Eda diye bir arkadaşını tanımıyorum." "E, sen benim hiçbir arkadaşımı tanımıyorsun." Sesi şüpheli çıkan abisine teklemeden cevap verdi Duru ve Yağız durup düşündü. Kıza hak verdi. O Duru'nun hiçbir arkadaşını tanımıyordu. "Tamam ama seni ben götürürüm." Bir an ne yapacağını şaşıran kız kafasını eğip düşündü. 'Ah ne yapacağım ben şimdi?' kendi kendine düşünürken bulmuştu. "Olmaz!" Kaşlarını havaya kaldıran Yağız, “Neden olmaz?" Diyerek kardeşinin sert tepkisine şüpheci bir şekilde yaklaşmıştı ki haklıydı kardeşi bugün çok şüpheli davranmıştı. "Şeyden olmaz çünkü parti sadece kızlar arasında. Edaların evinden buluşacağız oradan da bütün kızlar için otobüs kalkacak parti mekânına gideceğiz." "Tamam o zaman Edaların evine bırakayım?" "Tamam." Öylesine bir ev sallar oradan da Ekin'in gideceği bara geçerim diye düşünen kız akşam giyeceklerini ayarlamak üzere abisine veda ederek şirketten ayrıldı. "Ay Neriman olur mu ki dersin?" "Neden olmasın Nermin bak çocuk yirmi yedi yaşına geldi hala bekâr." "Orasında haklısında işte böyle bir şey olur mu?" "Ayyyy! Delirme beni Nermin neden olmasın* Bütün gelinleri bir evde topla ardından da seç beğen al." Nefesini kararsız bir şekilde üfleyen Nermin, “Seçmece karpuz mu bu kız?" Arkadaşının haline gülen kadın, “Seçmece karpuz değil ama seçmece gelin hayatım. Seç beğen sınava tabi tut al işte." Sabahtan beri oğlunun evlenmemesinden ve kendine bir torun verememesinden yakınan kadına en orijinal fikirle gelmiş olan Neriman kaç saattir arkadaşını ikna etmeye çalışıyordu. Hala kararsız olan kadına bakarak öldürücü darbeyi vurdu. "İyi o zaman Nermin biz bu yarışmayı düzenlemeyelim sende başkalarının torunlarını seversin artık. Bak Nida'nın ikinci torunu yoldaymış yakında gelir hava atmaya." Gözlerini kocaman açan kadın, "Hadi hemen yapalım şu duyuruyu! Yalnız bir ay sürecek yarışma sonunda hemen evlendireceğiz onları. Ardından da bana torun yapacaklar." Arkadaşına cevap vermeden yanında ki laptopu açmış ardından da hemen sayfaya girerek duyuruyu yazmaya başlamıştı. SEÇMECE GELİN YARIŞMASI Kızların gözdesi Yağız Aras'a gelin olmak ister misiniz? O zaman yapmanız gereken çok basit, iki gün sonra Aras malikânesinde olun ve Seçmece Gelin yarışmasına katılın! KURALLAR; 1. İyi aile kızı olmak ilk ve kesin kuraldır! 2. Yarışma süresi boyunca bizim ayarladığımız evde kalmak zorundasınız! 3. Yarışmayı kazanmak için 100 puan biriktirmek zorundasınız! 4. Yarışmanın ilk etabında beş puan alamayan yarışmacı elenecektir! 5. Yarışmaya sadece yirmi gelin adayı katılabilir! Yarışma Süresi: Bir Ay! Evet kızlar bu kurallar size uyuyorsa ve bir Aras gelini olacağınıza inanıyorsanız yukarıda da dediğimiz gibi iki gün sonra sizleri Aras malikânesinde yapılacak olan ilk mülakata bekliyoruz! Yazmayı bitiren kadın yükleme tuşuna bastı. Yükleniyor... "Ay! Ben vazgeçtim. Yağız bunu görürse bizi öldürür! Neriman durdur şunu!" Yüklendi... "Artık her şey için çok geç Nermin yazı yüklendi ve çoktan bildirim olarak gitti bile!" Elini kalbine koyan kadın kapının açılıp kapanma sesini duydu kafasını çevirerek içeri giren kızına döndürdü. "Anne ben abimden izin aldım akşam arkadaşımın doğum gününe gideceğim." Normalde susmayacak olan kadın hiçbir şey söylemeden kafasını salladığında bu işte bir terslik olduğunu anlamıştı ki ne olduğunu anlaması uzun sürmeyecekti. Bildirim geldiğini belirten bir şekilde telefonu iki kez öttükten sonra cebinden çıkararak açan kız gelen habere tıkladı ve gördükleri ile şok oldu. "Seçmece gelin yarışması mı? Hem de abim için mi? Anne! Nermin teyze! Ne yaptınız siz abim sizi kıtır kıtır doğrayacak." Hüzünlü bir şekilde kızına baktığı sırada elini kalbinden çekmişti ki o sırada üçünün de kalbini hoplatacak ses salonda yankılandı. "Neden annemi ve Nermin teyzemi kıtır kıtır doğrayacakmışım?" Elini kalbine koyan kadın ve Neriman'ın bayılmadan önce dudaklarından çıkan son cümle, "Ay şimdi öleceğiz!" Olmuştu. Bir anda ne olmuştu ki şimdi? Odayı dolduran ikinci bir ses Yağız'ın her hareketini kopyalamaya çalıştığı adamın sesiydi. KENAN ARAS! "Oğlum annene ne oldu?" Yağız kafasını sağa sola sallarken cevap verdi. "Bende bir bilsem baba." *** Yarım saatlik bir ayıltma işleminin sonunda yavaş yavaş kendine gelmeye başlayan kadınlar başucunda endişeli iki adamı gördüklerinde yeniden telaşlanacaklardı ki ikinin de aklına Nida'nın ikinci torunu geldi. Torun sevmek onunda hakkı değil miydi yani? Ne varmış yaptığında? Alt tarafı yirmi kızın arasından oğluna uygun olanını seçecekti. "Sultanım, Teyzem iyi misiniz?" Aklında ki düşüncelerden oğlunun tatlı sesi ile ayrılan Nermin, Neriman ile bakıştı ve aynı anda kafalarını salladılar. "Hatun ne oldu birden? Ne sıktınız canınızı yine de aynı anda bayıldınız. Levent'e haber vereyim mi Neriman?" "Yok canım gerek yok. Ufak bir baygınlık işte dimi Nermin?" Dedi Neriman ve Nermin korkmasa da ufak bir yutkunma geçirerek "Söyleyeceğim neden bayıldığımızı ama kızmayacaksınız." Diyerek oğluna ve kocasına şart koşmuştu. "Tamam annem kızmayacağım söyle." Diyen Yağız'sa sadece bugün kendisine gelin adayı bakmaya gittiğini söyleyeceğini düşünürken gelin adaylarını eve toplayacağını söyleyeceğinden bir haberdi. "Şey yaptım ben..." Kadının konuşacağı sırada gelen mesaj sesi ile annesi susturan Yağız mesajın Tuna'dan geldiğini görünce şaşırmıştı. Tuna bu saatlerde barda kız kaldırmada olacağı için acil bir şey olmasa mesaj atmazdı. Gönderen; Tuna Yarışma ha? İlginç? Neyse şimdiden tebrikler abi... Ne diyordu bu dangoz böyle? Ne yarışması? Ne tebriki bu? Gönderilen; Tuna Be saçmalıyorsun lan? Birkaç dakika sonra cevap gelmişti. Gönderen; Tuna Seçmece gelin yarışması abi. Hani annenin ve Nermin teyzenin senin için düzenlediği yarışma... Yalnız abi sosyal medya da zaten fenomendin şimdi daha da fenomen oldun. Hala ne olduğunu anlamayan Yağız telefonundan haberlere girerek ne olduğuna baktı. En başta ki haberle gözleri kocaman olurken evi kükremesi sardı. "SEÇMECE GELİN YARIŞMASI MI? ANNE? NERİMAN TEYZE? SİZİ ÖLDÜRECEĞİM!" Bu kükremeden sonra birbirlerine korku ile bakan kadınların ikisi de aynı anda bir kere daha bayılmıştı. Nitekim artık bayılmaları bile Yağız Aras'ın gazabından onları koruyamazdı. Ayıldıkları zaman Allah yardımcıları olsundu...

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

HÜKÜM

read
223.8K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
521.6K
bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook