***
●1 GÜN ÖNCE●
Haşmet Ağa adama bakarak,
"Yolun açık olsun oğlum, selametle." diyip pis bir sırıtışla kapıyı açık bırakarak çıktığında, adam zincirli olmayan ellerine baktı.
Yaşlı ihtiyar zincirleri çözmüş olsada, adamın yüreğini hapsetmişti.
Bu yüzden özgür olmanın Pusat için pek bir anlamı yoktu.
Başını dik tutup derin bir nefes alarak rutubet içinde kalan bu yerden kurtulmak için ilk adımalarını attı.
Dışarı çıktığında akşam olmuştu ve gözüne gelen sokak ışıklarıyla acıyan gözlerini kapattı ama bir yandan da serin havayı hissetmeye çalıştı.
Kendine yavaş yavaş gelirken, Haşmet Ağa'nın ona verdiği telefonunu çıkarıp Berk'i aradı. Mardin'de olduğunu ve arkadaşlarının da burda olduğunu öğrenmişti.
Berk onlar ise Dalga'yla yapıtları Mardin turundan sonra tuttukları eve gittiklerinde. Herkes eve girerken, Berk aldıkları eşyaları bagajdan çıkardığı esnada telefonu çaldı.
Cebinde çıkarıp baktığında aylardır aradıkları arkadaşının ismini görünce önce bir şok geçirdi ardından hemen açtı.
"Pusat!"
"Kardeşim." Diye cevap veren adamla, saçını geriye doğru tarayıp arabaya yaslanarak bağırdı.
"Lan piç herif, aylardır nerdesin sen?!"
"Anlatacağım her şeyi kardeşim ama önce gelip beni burdan alman lazım."
"Ben Mardin'deyim Pusat, nerdeysen söyle sana araba ayarlayayım."
"Bende zaten Mardin'deyim Berk, konum attığım yere gel."
"Hemen geliyorum kardeşim." Diyip hızla arabasına atlayan Berk, gaza basarak arkadaşının yanına gitti.
Dakikalar içinde Pusat'ın attığı konuma gelen adam, sokakta bekleyen arkadaşının önünde durunca direk arabadan indiğinde, iki can dostu bir birilerine sıkı sıkı sarıldılar.
Berk, ayrılınca adamın kolunu sıktı.
"Sana sormak istediğim çok soru var ama önce sakin sakin oturalım."
Pusat sırıtıp,
"Eyvallah kardeşim." Diyince, arabaya bindiler.
Adam aylardır sesine hasret kaldığı kadının numarasına girdiğinde, attığı mesajları görmüştü.
Dalga telefonunu değiştirmeden önce adama arada mesajlar atardı ancak boşandıkları gün içindeki tüm fotoğraflar, videolar ve mesajlarla beraber telefonu çöpe atmıştı çünkü Pusat'a ait bir şey istemiyordu.
Ve adam, kızın gönderdiği bir mesajı ilk defa şimdi okudu.
"Sensiz geçen kaçıncı gün bilmiyorum ama yavaş yavaş tükendiğimi, tükendiğimizi biliyorum. Nefrettim uyanmadan dönmüş ol Pusat."
Okuduğu mesajla gözleri koyu bir kırmızıya büründü. Dalga'yı bu kadar üzdüğü için kendini asla affetmeyecekti.
Berke'e,
"Dalga nasıl?" Diye sordu.
"İyi sayılır kardeşim zaten bir saat önce yanımızdaydı."
Pusat başıyla onaylayıp, kızın numarasına baktı. Bir saniye bile olsa sesini duymak istiyordu.
Numaraya basarak kulağına dayayınca saniyeler içinde,
"Alo." Diyen kızla, başını geriye yaslayarak gözlerin yumdu.
Günlerdir duymak için delirdiği sesi nihayet duymuştu.
Cevap alamayan Dalga ise her şeyden habersiz bağırdı.
"Dalga mı geçiyorsunuz lan gece gece?!"
Kızın sinirli sesini duyduğunda, günler sonra ilk defa yüzünde bir tebessüm oluşurken, aramayı sonlandırdı.
"Değişmemiş, hala asi."
Berk gözlerini yoldan ayırmayarak güldü.
"Ama numaramı silmiş. Tanımadı beni."
"Boşanma davasına bile katılmadın Pusat. Ne yapmasını bekliyordun ki?"
"Sende haklısın kardeşim." Diyen Pusat, camdan yolu izledi.
●ŞİMDİKİ ZAMAN●
Pusat ertesi gün kızın nerde olduğunu öğrenmişti ve şu anda saklandığı yerden sevdiği kadını izliyordu ama öfkeli bakışlarıyla.
O adamla iç çamaşır mağazasına girmeleri yetmez gibi Dalga'nın adama bakarak güldüğünü görmek zoruna gidiyordu.
Kızın, adamın yanından ayrıldığını görünce hemen telefonu çıkarıp dayanamayarak aradı. Zorla evlendireleceği adamala, neden böyle bir ortamda gülüştüğünü sormak istiyordu. Tanıdığı Dalga, asla böyle biri değildi.
Sinirli sesiyle,
"Alo!" Diyen kıza tam cevap vereceken, arkadan gelen Welat'ın sesini duydu.
"Dalga, bu sana çok yakışır."
Uzaktan adamın elinde tuttuğu şeyi görebiliyordu ve bu seferde aramayı sonlandırıp, öfkeyle AVM'den çıktı.
Welat ise o sırada Dalga'nın hiç bir şey almayacağını anlayıp parmağıyla neyi gösterseydi, mağaza personeli olan Gülnur hemen askıdan alıyordu. En son gördüğü bir tane geceliği alıp, kızı sinirlendirmek için yanına gitti.
●Dalga'nın dilinden●
Arayan kişiden cevap beklerken, Welat yanıma elinde tuttuğu gecelikle gelerek konuştu.
"Dalga, bu sana çok yakışır."
Aramanın sonlanma sesiyle, telefonun ekranına baktım. Yine kapatmıştı. Hey yarabim ya! Kim bu velet?
Welat'a dönüp, yapmacık bir şekilde güldüm.
"Kendine çok yakın tutuyorsun Welat, burdan bakınca sana daha çok yakışıyor."
Aldığı derin soluklardan, sinirlendiği aşikârdı. Üzerime adımladıkça geri gitmek istedim ama az kalsın askılıkların içine giriyordum.
Önümde durunca, her iki yanıma kolunu yerleştirdi ve yüzüme eğildikçe ben başımı geri geri çektim. Bunu durduran ise acıtmadan saçlarım arasından geçirip yüzümü yüzüne yaklaştıran Welat'ın eliydi.
Nefesi yüzümü yalayıp giderken, kalbim hızlı atmaya başlamıştı.
"Bak yabani kız, benimle doğru konuş yoksa tanımak istemeyeceğin Welat'la tanıştırırım seni. Tek bir yanlış cümlende, bu evlilikten vazgeçerim."
Ağzımı tam açıp konuşacakken,
"Aaa edepsizler! Ortalık yerde yaptıkları şeye bakın." Diyen kadına döndük.
Tam o sırada Gülnur denen o kız telaşla gelip,
"Özür dileriz Welat Ağam, hanfendi bilmeden mağazaya girmiş." Dedi.
Kadın, Welat'ın ismini duyunca renkten renge girdi.
"Afedersiniz." Diyip koşar adım gittiğinde, Gülnur'da bana göz ucuyla ters ters bakıp gitti.
Welat mağazayı mı kapattırmıştı? Bende saf gibi niye müşteri yok diyordum.
Hala dibimde dura Welat'a baktım.
"Zahmet olacak ama geri mi gitsen?"
Çattığı kaşlarıyla dediğimi yapıp geri çekilince hala elindeki geceliği kucağıma tutuşturdu.
"Bu alınacak." Diyip kasayı gösterdi.
En azından bir tane alıyoruz değil mi?
Bunu alayım da kurtulayım. Geceliği kasaya bıraktığımda, kasadaki kız geceliği dolu ve büyük bir poşetin içine koydu.
"Poşetin içindekiler ne?"
"Welat Ağa'nın seçtiği diğer gecelikler."
Sinirle Welat'a baktığımda, çapkınca sırıtıyordu. Poşeti almayıp mağazadan çıktığımda, o yerime poşeti alıp peşimden geldi.
Ayaklarımda derman kalmazken gördüğüm ilk kafeye geçip oturduğumda, o da karşıma oturdu.
"Seni bu kıyafetlerden utandıran ne Dalga? Önceden zaten evliydin ve kocan vardı. Alışık olman gerekmiyor mu? "
Neyden bahsettiğini çok iyi anlamıştım. Gözlerine baktığımda, o zaten keskin bakışlarını bana dikmiş cevap bekliyordu.
"Nasıl şimdi seninle normal bir evlilik yapmıyorsam, önceki evliliğimde aynı öyle normal değildi. Yani düşündüğün şeyler olmadı."
Tek kaşı havada kalırken,
"Sen o adamla hiç yatm-" demesine izin vermeden sözünü kestim.
"Derine inme istersen."
Cevap vermeden, gözlerini kısarak beni izlediği sırada bende garsona sipariş verdim.
"Annen ve büyükannen nerde?"
"Eve gitmişler."
Tabi! Bizi gezdirip gezdirip en son kaçtılar.
Welat'a hep merak ettiğim bir soruyu sordum.
"Bu evliliği yapmana engel olacak yada sevdiğin biri yok mu hayatında?"
"Ben hiç aşık olup, sevmedim."
"Hiç mi?" Dedim inanmayarak.
"Hiç." Dedi hafif sırıtıp.
"İyiki de olmamışsın çünkü insana acıdan başka bir şey vermiyor."
"Doğru insanı sevmediğin sürece acı verir Dalga."
Kahvemden bir yudum alıp,
"Belki de." Dedim derin bir nefes alarak.
Masanın üstüne koyduğun telefonum çaldığında, ekranda Asila'nın ismini görmemle cevap veirip kulağıma dayadım.
"Buyur Dağ sıçanı hanım."
"Dalga hemen koş ve buraya gel.!"
Nefes nefese kaldığı için konuşamıyordu.
"Kızım önce sakinleş. N'oldu?"
"Dalga sana buraya gel dedim!" Diye ciyaklamasıyla, telefonu kulağımdan uzaklaştırıp yüzümü buruşturdum.
"Tamam birazdan ordan olurum." Diyip kapattım.
"Beni Asila onlara bırakır mısın?"
"Tamam, gidelim." Dediğinde, birlikte ayağa kalktık.
Welat, beni Asila onların evine bırakıp gidince, çiçekli bahçeden geçip kapıyı çaldım. Bir süre açılmayınca daha hızlı vurdum.
"Lan açsanıza kapıyı!"
Kapı açıldığında, Asila'yı sinirle iterek içeri girdim.
"G*t kadar ev Asila. Kapıyı açmak bu kadar zor olmasa gerek!"
"Geç içeri çok konuşma." Diyip beni kolumdan tutarak ittiğinde, salona gittim. Oturan adamların gözü beni bulurken, yorgun bedenimi koltuğa bırakarak hepsine tek tek baktım.
"Ee hadi söyleyin! Beni niye çağırdınız?"
"Senden bir şey isteyeceğim ama sorgulamadan yap."
Asila'yı dikkatle inceledim. Bunlar gizli gizli ne çeviriyorlar?
"Tamam."
"Güzel, şimdi odaya gider misin?"
"Hangi odaya?" Diyerek kaşlarımı çattım.
"Bizim odanın hemen yanındaki odaya Dalga." Diyen Asila'yla derin bir nefes alarak ayağa kalktım.
"Hayırdır inşallah! Oysa bugün 1 Nisan'da değil."
Salondan çıkıp, Asila'nın dediği odaya girmek için bitkin bir halde kapı kolunu tutarak açtım. Yorgun olduğumu bilip, uyumam için mi beni odaya gönderdiler?
İçeri bir adım attığımda, gördüğüm kişiyle yerimde dona kalmıştım.
Hasret kaldığım o koku burnuma buram buram gelirken, göz pınarımdan yaşlar dökülü verdi...