5-İkinci Şans

1774 Words
Balığımın adını Osman koydum. Neden diye sormayın aklıma ilk gelen isim buydu. Osmanı besledikten sonra kendimi de besledim. Abim, annemle beraber dükkana gitti. Ona akademinin durumundan bahsettim ama bizimle gelmek istemediğini söyledi. Bu defa çok kızdım. İki yıl boyunca orada okudu, arkadaşları var orada. Ama o kılını bile kıpırdatmadı ve iş bahanesiyle dükkana gitti. Oğuz her şeyi halletmişti. Bizi bakanlığa götürecek otobüsü kiraladı, Öğrencileri de ben organize ettim. Ajan akademisi üniformasını çantama koydum ve bakanlığa gitmek için hazırdım. Sadece altmış kişiydik. Koskoca akademiden sadece altmış kişi geldi. Sevil Hanıma destek olmak için iki otobüs yola çıktık. Çok uzun gelen bir yolculuktan sonra bakanlığa vardık. Ama sadece biz yoktuk. Gelmeden önce basına da haber vermiştik. Eğer akademiyi kapatacaklarsa bu ses çıkartmalı, birilerini ayağa kaldırmalıydı. Yapacak bir şeyler olmalı. Aslında benim aklımdan geçen Sevil Hanımla buluşup bakanlığa beraber gitmekti ama Oğuz bunun iyi ir fikir olmadığına beni ikna etti. Eğer Sevil Hanımla beraber gitseydik herkes duygu sömürüsü yaptığını sanabilirdi ve bu, durumu daha da kötüleştirebilirdi. Onun haberi olmadan, öğrencileri olarak biz oraya gittiğimizde ona ve akademiye olan sevgimizi görebilirler diye düşündük. Umarım her şey istediğimiz gibi gider. Akademi kapanırsa ne olur diye düşünmedim bile çünkü bilmiyorum. Ama bu çılgınlığın işe yarayacağından eminim. Yani sayılır. SEVİL ACITAN; Saçımı topuz yaptım, lacivert kalem eteğimin üstüne beyaz gömleğimi giydim. Çantamı alıp garaja indim. Kahvaltımı hazırlamıştı Meryem ama iştahım yoktu. Toplantıda duyduklarımı sindirecektim. Kimse ağzını bile açmadan akademiyi kapatmak için saman altından su yürüttüler, şimdi yüzleşme zamanı. Öğrencilerimin güvenlerini kaybettiğim için diğer akademiler onları yanına çekmek için beni yerin dibine sokmaya uğraştılar. Tabi tüm müdürleri müdireleri katmıyorum, hepsi yüzsüz gibi beni sırtımdan bıçaklamadı. Ama artık karşılarında eski Sevil yok hepsiyle tek tek yüzleşip akademimi ayakta tutacağım. Emir, beraber gitmeyi teklif etti ancak kabul etmedim. Desteğini her zaman hissedeceğim ama onların karşısına tek başıma çıkmam gerek. Şoföre de iznin verdim, bakanlığa yalnız gidiyordum. Kapının önünü basın kapatmıştı. Oysa bu toplantının gizli olması gerekiyordu. Kötü düşünüp de moralimi bozmak istemezdim ama basını sırf beni rezil etmek için çağırdıklarına eminim. Muhabirler toplantının sebebini sorup durdular. Neden toplandığımızı bilmiyorlardı. Tuhafıma gitti ama üstünde durmadım. Hızlıca içeriye girdi, beni Cafer karşıladı. " Nerden haber almış bunlar?" Belki Cafer biliyordur. " Ajanları vardır belki. Bırak şimdi onları, nasılsın?" O, benden daha gergindi. " Harikayım. Ben yaptıklarımla yüzleşmeye hazırım, ya onlar?" Karşılarına eski, gençken ki gözü kara halimle çıkıyordum. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Toplantı odası oldukça güneş alıyordu. Bazıları beden önce davranıp gelmişti bile. Çoğunu yakından tanıyordum bir kısmıyla aynı akademiden mezun oldum, bir kısmıyla görevlerde tanıştım, bir kısmının da adını çok duydum. Hepsinin kendine göre kabiliyeti vardı, hepsi çok iyi ajanlardı, yoksa bulundukları konuma asla gelemezlerdi. Hiçbirini hafife almıyorum ama onlar beni hafife almakla yanlış yapıyordu. Bir kaçıyla sohbet ettim. Öyle samimiyetten değil laf olsun diye, öylesine. Kalabalıklaşıyordu toplantı salonu. Onlar içeri girdikçe güneş ışığı azalıyordu sanki , içim kararıyordu. Ama şimdi pes edemezdim. Kendim için değilse bile öğrencilerim için o akademiyi ayakta tutmalıydım. Ne pahasına olursa olsun akademimi, öğrencilerimi karanlığa sürüklemelerine izin vermeyeceğim. Salon yavaş yavaş doldu. Toplantı davetini alan herkes gelmişti. Böylesi bir skandalı kaçırmak istemediler tabi. Saffet Bey odaya girdiğinde saygımızdan toparlanıp ayağa kalktık. " Oturun lütfen. ... Davetimi kırmayıp geldiğiniz için teşekkür ederim." Saffet bey her zaman kibar ve centilmen birisi olmuştur. " Davetinize icabet eden yalnızca bizler değiliz. Basında büyük bir merakla gelmiş. " Aybüke içindekileri dökmeye erken başladı. " Basının burada olmasını bende istemezdim ama birileri istemiş demek ki." Dedi Saffet Bey. " Basını Sevil Hanım çağırmış olabilir. Akademisinin kapanmaması için dikkatleri üstüne çekmeye çalışıyor olabilir. Bakanlığı bir kere kandırdı sonuçta, değil mi?" Bunu yüzüme vuracağını biliyordum. Ama bu kadar erken beklemiyordum. Kendimi sakinleştirmeye çalışıp söze girdim. " Üslubunuza dikkat edin Aybüke Hanım. Basını kimin çağırdığını bilmeden beni suçlayamazsınız. Bir kere suç işledim diye tüm suçları bana mal edemezsiniz. Ben size öğrencilerimi çalıyorsunuz diyor muyum, demiyorum." Kimseden çıt ses çıkmadı, hepsi ne yaptığını biliyordu. Söz hakkını Saffet Bey aldı. " Doğruyu bilmeden kimseyi itham edemezsiniz, herkes sözlerine dikkat etsin. Buraya kavga etmeniz için çağırmadım sizi." Saffet Beye bakıp söz tekrar söz aldım. " Basını çağıran ben değilim. Bakanlığı kandırdığımı kabul ediyorum. Yaptığım bütün hataları kabul ediyorum. Ama benim hatalarımın bedelini öğrencilerim ödememeli. Onları akademilerinize çekmeye çalıştığınızın farkındayım. Sorununuzu benimle çözün, işte karşınızdayım." Savaş istiyorlarsa savaşacağım. İlk konuşan Murat oldu. " Biz her yıl yaptığımız gibi öğrencileri davet ediyoruz. Bakanlık bunu zaten biliyor. Her şey kanunlarımıza uygun ama öğrencileri çalmakla itham ediliyoruz. Bu haksızlık değil mi?" lafı kendilerine çekmeyi nasıl da biliyorlar. " Haksızlık olan bu durumu kullanmanız. Yaptığım suçun cezası olarak iki yıl boyunca akademiye öğrenci almam yasak. Bu zayıflığımı kullanarak akademilerinizin isimlerini duyurmak için, öğrencilerimi yanınıza çekmeye çalışıyorsunuz. Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki okul mevcudu belirlenmiş sayının altına düşerse akademi kapatılır. Sizde bir rakipten kurtulmuş olursunuz asıl amacınız da bu zaten." İçimdeki öfkeyi kusmuştum sonunda. Daha da konuşacaktım aslında ama kendimi tuttum. Saffet Beye olan saygımdan sustum. Sonra içlerinden başka bir müdire konuştu. İnci Bulut'tu bu. " Akademinin kapatılması çok büyük bir olay olur. Ama öğrencilerin seçimlerini de ellerinden alamayız. Sevil Hanım akademilerin yaptığı davetlere de karışamazsınız, amaçları ne olursa olsun. Ama akademinin kapatılmaması için bir şeyler düşünebiliriz." İnci, her zaman iyi niyetli olmuştu ve bir çözüm bulmak istiyordu. İçeriye bir görevli girdi. Saffet Beyin kulağına bir şeyler fısıldadı. Ajan dışarıya çıktıktan sonra birkaç kişi birden konuşmaya başladı. Yanımda olup beni savunanlar da vardı elbette. Saffet Bey konuşmaları sadece sessizce izledi. GELİNCİK PEKMEZCİ; Bakanlıktan içeri giremeden basın ayağımıza dolandı. Onları yarıp zar zor kapıya kadar varabildik. Ama kapıdan içeriye girmemize izin vermedi önümüzde duran ajan. " İçeriye giremezsiniz." Dedi robotik bir tavırla. " Sevil Hanımın yanında olmak için geldik. Lütfen izin verin içeriye girelim. " Hiç olmadığım kadar kibardım. " İzin veremem. Ortalığı daha fazla karıştırmadan gidin." Laftan anlamıyordu. Buna itiraz edenleri susturduktan sonra adanma dönüp; " Eğer içeriye girmemize izin vermezseniz basına, müdürlerin ve müdirelerin neden toplandığını anlatırım." Yapacağıma inanmadı bende basına doğru hareket ettim. Ne kadar ciddi olduğumu anlayınca da... " Tamam dur, önce sormam gerek." Bizden uzaklaşıp izin almaya çalıştı. Oğuz'la birbirimize bakıp sırıttık. Biraz sonra ajan yanımıza geldi. " Girebilirsiniz." Memnuniyetsiz bir şekilde bize yol yol verdi. Çok güzel. Ben buraya kadar düşünmüştüm. Şimdiden sonra ne yapacağımı bilmiyordum. Bu sırada Oğuz devreye girdi. Anlatılanlara göre, duyduğuna göre toplantının nerede yapılacağını biliyordu. Bir ajan yanımıza gelip; " Sessizce beni takip edin." Başımızda ajanla birlikte asansöre binip yukarıya çıktık. Toplantı salonuna da girmemize izin verilmedi elbette. Bizde odanın karşısındaki koltuklara geçip bekledik. Toplantıdan çıkmalarını ve iyi haberler vermelerini beklemekten başka çaremiz yoktu. SEVİL ACITAN; Her kafadan farklı bir ses çıkıyordu. Sesler yükselmişti bile. Emir beni korumaya çalıştığında ise işler iyice çığırından çıktı. " Herkes ikinci bir şansı hak eder. Akademi Sevil'in elinden alındığında ne değişecek? Onun öğrencileri onun için isyan çıkarttı. Nerde gördünüz böylesi müdire sevgisini?" dediğinde, Murat hiç beklemeden söze atladı. " Sevgilini mi koruyorsun Emir? Sende biliyor muydun söylediği yalanları? Öğrencilerin onun gibi bir müdirenin yanında eğitim görmemesi en iyisi." Murat bu son cümlesi hepimiz için bardağı taşıran son damla oldu. Ayağa kalkıp Murat'a gereken cevabı verecektim ki Saffet Bey benden önce davrandı. " KESİN ARTIK. Benim burada olduğumu unuttunuz sanırım. Hiç kimse bakanlık adına konuşamaz, karar veremez kendinize gelin. Sevil'e ceza kesmek size kalmadı haddinizi bilin. Akademi kapatılmayacak. Eğer öğrenci sayısı belirlenen sayının altına düşerse öğrenci takviyesi yapılacak. Bakanlığın kararına itirazı olan var mı?" önce bir sessizlik oldu sonra Aybüke konuştu. " Merak ediyorum da aynı hataları bizden biri yapsaydı Sevil gibi torpil alır mıydık?" İşte Aybüke'den nefret etmemi sağlayacak bir sebep daha. " Aybüke Hanım, siz biz ayrımı yapmanıza gerek yok, hepimiz ajanız ve aynı gemideyiz. Sizin gibi bir ajanı da kaybetmek istemeyiz elbette, ama benim de merak ettiğim bir şey var. Kararlarımı sorgulamak ne zaman size düştü? Bu toplantı çok çirkin bir hal aldı. Herkesin de gerçek yüzünü görmüş olduk. Bundan sonra bende adımlarımı çok daha dikkatli atacağım. Sevil Hanım ..." Biraz daha sakindi artık. " Öğrencileriniz size destek olmak için buraya kadar gelmişler. Şu anda dışarıda sizi bekliyorlar. Öğrencilerinizi daha fazla bekletmeyin isterseniz. " başımla ona selam verdikten sonra kapıya doğru ilerledim. Saffet Beye daha sonra teşekkür edecektim. Akademimi geri kazandım. Büyük bir yük kalktı omuzlarımdan. Öğrencilerim nereden haber aldı, nasıl geldiler bir fikrim yok ama iyi ki buradalar. Kapıyı açtığımda karşımda duruyorlardı. Onlara olan bağlılığım bir kat daha arttı. Koşarak yanıma geldiler. En önde Gelincik vardı. Tabi ya, kambersiz düğün mü olur. " Sevil Hanım kızacaksınız ama dinleyin." Diye söze başladı Gelincik, ama izin vermedim." " İyi ki geldiniz." Deyip hepsine sarılmaya çalıştım. Yalnız daha güçlü olurum sanırdım ama onlarla daha güçlüyüm. " Akademi kapanmıyor değil mi?" hepsinin gözünde endişe vardı. " Kapanmıyor." Sevinç çığlıkları zafer kazandığımı hatırlatıyordu. Odadan diğerleri de çıkmaya başladı. Kıskanç gözlerle baktılar bize, bazıları kulaklarını kapattı çok ses çıkartıyormuşuz. Bu daha hiçbir şey daha çok sesimizi duyacaksınız. Öyle gururlandım ki utanmasam ağlayacaktım. Emir'de uzaktan bizi izleyip gülümsüyordu. Her şey yavaş yavaş yoluna giriyordu. " Hadi gelin peşimden." Öğrencilerimle birlikte başımız dik, bakanlıktan çıktık. Muhabirler peşimizden geliyordu. Öğrenciler otobüsle gelmişlerdi. Şoförlere benim aracımı takip etmelerini söyledim. *** *** *** Evimin bahçesi şenlenmişti. Şimdiye kadar hiçbir öğrenciyi evime getirmemiştim ama onlar hak etti. Benim için, akademi için yaptıklarını göz ardı edemem. Tabi biz eve gelene kadar haberlerde çıkmıştı bakanlıkta olanlar. Neden toplandığımızı herkes biliyordu artık. Doldukça dolmaya başladı evim. Meryem, yiyecek içecek hazırlamıştı ve onları dağıtıyordu. Çabuk kaynaşmıştı çocuklarla. O herkesle iyi anlaşır zaten. Bu yüzden beni terk etmeyen tek yardımcım o ya. Gelincik birden yanımda bitiverdi. Bende ne zaman gelecek diye merak ediyordum. " Nasılsınız Sevil Hanım?" Çekinerek sormuştu. " Uzun zamandır bu kadar iyi olmamıştım. Seni gördüğüme de sevindim. Haberlerini alıyordum gerçi. Takip edildiğiniz süre boyunca şüpheli hiçbir harekette bulunmadınız, Deniz Hanımdan gelen raporlarda gayet iyi. " Onu görmek güzeldi. " Sağ olun. Ben dayanamayıp söyleyeceğim. Basını oraya ben çağırdım. Akademinin kapatılacağını sandım. Kesin kapanmıyor değil mi?" emin olmak istiyordu. İçi rahat etmezse başımdan ayrılmaz da. " Kapanmıyor dedim ya. Ama ondan önce söylediğini duymamış gibi yapacağım. Hadi arkadaşlarının yanına git. " Ben de neler düşünmüştüm öyle. Toplantıda biraz zor durumda kaldım gerçi. Basını duygu sömürüsü yapmak için benim çağırdığımı sanmışlardı ama olsun. Sonuçta akademi kapanmıyor. " Teşekkür ederim." Deyip uzaklaştı yanımdan. Telefonum çalmaya başladı. Arayan Cafer'di. Büyük bir sevinçle açtım telefonu. " Akademi kapanmıyor, öyle mutluyum ki... Sende gelsene bana, öğrencilerin çoğu burada." Mutluluktan ağzım kulaklarımdaydı. " Biliyorum öğrendim ayrıca bütün haberlerde siz varsınız. Benim sevineceğin bir haberim daha var." " Neymiş?" sordum heyecanla. " Özgür bulundu." Ne diyeceğimi bilemedim ama çok sevindim. Yıllardır onun hakkında ufacıkta olsa bir bilgi buluruz diye uğraşırken, yaşama belirtisi ararken birden ortaya çıkmıştı. " Sen ciddi misin?" emin olmam gerekiyordu. " Çok ciddiyim. Müsait olduğunda operasyon merkezinde buluşalım. Emir'e de haber verdim, o da gelecek. Orada görüşürüz." Kafamda o kadar çok soru vardı ki nereden başlayacağımı bilmiyordum. 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD