
Yağmurlu bir günde şemsiyesini yanına almadığı için okul yolunda sırılrıklam yürüyen Maral o gün yanına yaklaşan mavi arabaya binmemesi için çığlık atan her hücresine kulak tıkayarak binmişti. Bindiği araba onu okula değil hayatının değişeceği yere götürmüştü. Organlarının almak için onu kaçıranlar ölmek için fazla güzel olduğunu düşünerek satmaya karar vermişlerdi.
Maral Taşçı kaçırıldıktan on gün sonra 12. yaşına ingiliz bir iş adamının leziz, çıtır hediyesi olarak girmişti.
O gün ölmüştü aslında.
Hep 11 yaşında kalmıştı.
******
"Sen de mi benden faydalanacaksın? " diye soran küçük kıza baktı adam. Göz altlarındaki mor halkalar, solgun yüzü, hissiz bakan mavileri bile güzelliğini gölgeleyememişti. Büyüdüğünde çok güzel kadın olacaktı.
"Kaç yaşındasın? "
Kız hissiz kahkaha attı. Önüne gelerek pantolonunun önüne dokundu.
"Yaşın ne önemi var ki? Seni her türlü memnun edebilirim yakışıklı. Tecrübeliyim. "
Kurtuluş erkekliğindeki narin eli ittirdi. Sinirlenmeye başlıyordu.
"Sana kaç yaşında olduğunu sordum küçük fare."
Kız gözlerini devirerek karşı koltuğa oturarak bacak bacak üstüne attı.
"15 yaşımdayım yakışıklı. Oldu mu şimdi?"
Genç adam kafasını iki yana salladı.
"Hem keş, hem küçük hem de hırsız. "
"Kusura bakma yakışıklı. Sana iyi aile kızı rolü yapamayacağım. Çünkü terbiye görmem gereken yaşlarımı tanımadığım adamların altında inleyerek geçirdim."

