Yasemin, Seçil’in ısrarıyla üzerine geçirdiği siyah, kısa elbisenin eteğini yine istemsizce aşağı çekti. Aynanın karşısında uzun uzun bedenini süzüyor ve kendini olduğundan daha açıkta kalmış gibi hissediyor, huzursuzluğu yüzüne yansıyordu. “Ay Yasemin!” diye çıkıştı Seçil, sarı saçlarını kulağının arkasına itip arkadaşına keskin bir bakış fırlatarak. “Yeter ama, elbiseyi lime lime edeceksin! Güzel duruyor, bırak artık çekiştirmeyi.” “Seçil…” Yasemin bezgin bir nefes verdi. “Ne olur beş dakika beklesek? Üzerimi değiştirsem öyle çıksak? Gerçekten hiç rahat değilim.” “Hayda!” diye ellerini iki yana açtı Seçil. “Nesi rahat değil bunun? Fıstık gibi olmuşsun! Üstelik sandığın kadar da kısa değil.” Yasemin’i tepeden tırnağa süzerek ince külotlu çorabıyla sarılmış bacaklarında bir göz gezdirdi

