Hıdırellez

1467 Words
~Seni ilk görüşümde, henüz hiç tanımıyorken ve birgün seveceğimden habersiz, gayriihtiyari dönüp ikinci kez bakmışım. Aklın öngöremediğini kalp öngörüyor.~ -------- Betül Yılmaz Beklenen gün gelmişti. Daha doğrusu Duygu'nun beklediği demeliyim. Hıdırellez için ne yapılıyorsa tek tek yapmıştı üşenmeden. Kahvaltımı yaptıktan sonra dolabın karşısına geçtim ve giyecek birşeyler bakmaya başladım. Telefonum çalmaya başladı, Duygu arıyordu. Acaba yine neyi yaptıracaktı. "Efendim canım arkadaşım, bu kez ne yapmayı unuttuk?" "Bugün beyaz birşeyler giy, beyaz giymemiz lazım." "Duygu yeşillik alanda beyaz mı giyilir, kıyafetiniz çimen lekesi olur." "Dileklerim gerçekleşsin elbiseden vazgeçmeye hazırım ben" "Ne dilekmiş arkadaş ya, çok merak ettim bu kadar gerçekleşmesini istediğin şey ne acaba?" "Önce sağlık sonra aşk en sonda para istiyorum" demesiyle kahkahayı bastım. Gülmekten karnım ağrıdı resmen. "Canım sen azıcık etrafına baksan aşkı bulacaksın ama neyse dile yine de bakalım" "Ne diyorsun, kim o şanslı velet" "Şanslı velet mi?" diye sordum aniden şaşkınlıkla "Tabi kızım. Bana aşık olan kişi şanslı değil de ne?" bu sefer birlikte kahkahayı bastık. "Ne diyim kızım sana Allah akıl fikir versin" "Amin canım ama yanında şu istediklerimi de versin. Beyaz giyiyorsun bak sakın unutma" "Tamam canım ona da tamam" "On beş dakikaya aşağıda ol bak sakın geç kalma" "Tamamdır hadi oyalama madem beni malum hep gecikiyorum ya " "Tamam hadi görüşürüz" Telefonu kapayıp geri dolabın karşısına geçtim. "Ne giyeceğim ben şimdi beyaz." Bakınırken gerilerde kalmış minik çiçekli beyaz elbisem geldi elime. Elbisemi giyip üzerine yeşil tonlarında şalımı taktım. Ekru renk çantama gerekli eşyalarımı ve Oğuza aldığım hediyeyi çantama koydum.Bir ara verirdim artık. İşte şimdi tamamen çıkmaya hazırdım.Geç kalırsam Duygu canıma okurdu bu sefer. Hızlıca çıkışa geçtim ayakkabılarımı giyerken anneme çıktığımı haber verdim. Duygu çoktan gelmişti. "Bekletmedim değil mi?" "Yok yeni geldim" "Abin gelmiycek miydi?" "O önden okula geçmişti arkadaşlarının yanına, orda buluşacağız" "Tamam canım hadi gidelim bizde o zaman" ------------- Okula gelince Oğuzu aradı Duygu. Yerlerini öğrenince yanlarına gittik. "Ay bu gereksizde mi geliyor" "Duygu söylediklerine dikkat et birisi duyacak." "Duysun kimden çekineceğim, hem abime yılışıyor sinir oluyorum" "Olsun dikkat et yine de" Duygu omuz silkti söylediklerime yine. "Abicim" "Güzelim, hoşgeldiniz" derken duyguyu kolunun altına alıp başına bi öpücük bıraktı o sırada Oğuz. "Hoşbulduk" dedim Merve'nin bana karşı takındığı tiksinti bakışları eşliğinde. Bu kıza hiç ısınamadım, çok değişik bi tip. Gıcığım ben diye bağırıyor. Tabi sürekli Oğuz'un dibinde olunca da mecbur katlanıyorduk. "Tamamsak geçelim otobüse o zaman" Merve'nin sesine de tahammülüm yok sanırım kulağımı tırmalıyor, resmen kanadı kulağım,ağzını eğe eğe söyledikleriyle. "Alp gelecekti şimdi burda olur" dedi Oğuz. O sırada gözlerim Duyguya kaydı. Hiçbir ifade yoktu suratında, hayret sinir olması lazımdı çoktan. Bunu yalnız kalınca hatırlamam lazım ne olup bitiyor öğrenmem lazım. O sırada Alp geldi yanımıza. Sırtında saz benzeri bir müzik aletinin çantası vardı. "Kusura bakmayın geç kaldım." elini oğuza ve diğer arkadaşlarına uzatıp tokalaştılar. ben baş selamı verdim, Duygu da elini uzatıp tokalaştı ben şok. Abisi var diye mi tokalaştı acaba. "Şimdi gidebiliriz artık" Hep birlikte otobüslere geçtik. Bir saat sürecek bir yolculuk bizi bekliyordu. Yerlerimize yerleştik. Duygu ve ben yan yana oturduk tabiki. Hemen arkamızda da Oğuz ve Alp vardı. Merve Oğuzun yan tarfına geçmişti. "Yılışık şey ya" "Şşş Duygu biraz sessiz olsana kızım" parmağım otomatik ağzıma gitmişti panikle etrafa bakarken. "Baksana buna yılışık demeyip ne diyim ben, Abimde bişey diyemiyor arkadaşı diye." "Demiyor mu yoksa diyemiyor mu?Belki Abinde ondan hoşlanıyor" "Yok abimi az çok tanıyorsam abim böyle nbi kızdan hoşlanmaz" "Bilemeyiz onu" Yolculuk başlamıştı. Bir süre gittikten sonra ben kulaklığımı takıp başımı cama yasladım ve müzik açtım telefonumdan.Duygu da uyumuştu, gece pek uyuyamamış canım arkadaşım. Müsait bi zamanda Duyguyu kenarıya çekip ağzından alacaktım bir bir lafları, elimden kolay kurtulamayacak. Şenlik yapılacak alana gelmiştik. Otobüsten indik ve belirlenen alana doğru yürümeye başladık. Duygu dirseğiyle beni dürtüp; "Şu senin Taha değil mi?" diye sordu. Başımı o tarafa çevirdim istemsiz. Bir kaç kişiyle birlikte sohbet ediyordu. Bakışlarımı onlardan Duygu'ya çevirip cevap verdim "Evet o, ama bi daha böyle herkesin içinde senin falan deme biri duyacak" "Kızım hoşlanıyorsun çocuktan, duysalar ne olur." "Olsun kimsenin duymasını istemiyorum" "Tamam demem bi daha " deyip elini ağzına götürüp fermuar kapatma işareti yaptı. Başımı tekrar o tarafa çevirip baktım. Taha da bize doğru geliyordu. Yine heycan bastı beni. Ne işi vardı diycem ama oda öğrencilerden biriydi normaldi burda olması tabi. Yanımıza gelip selam verdi ve tekrar arkadaşlarının yanına döndü. ----------- Betül Yılmaz Herkes gruplar halinde vakit geçiriyordu. Kimisi yanan ateşin üzerinden atlıyor kimisi de gül ağaçlarının dallarına dileklerini bağlıyordu. Duygu çantasından kağıt ve kalem çıkartıp bana uzattı dilek yazmam için. Mecbur birşeyler yazacaktım artık. İlk defa böyle birşey yapıyordum. Ne yazsam Ne yazsam derken bir yerlerde gördüğüm bir sözü yazdım bende. ~Bana sevdiğin kitaplardan altı çizili cümleler hediye et~ yazıp köşesindeki delikten kırmızı ipi geçirip düğüm attım. Duygu da yazınca elimden tutup zorla gül ağacına götürdü beni. El mecbur bağladım dileğimi bende. Bir yandan da içimden Allahım günah yazma diyordum. Bana göre bunlar batıl inançtı çünkü. Sırf Duygu mutlu olsun diye ona ayak uyduruyordum. Duygu bütün ritüellerini yapmıştı. Biraz dinlenmek için grubumuzun olduğu tarafa geri geldik. Alp saz çalıyormuş, diğer bi arkadaşları da gitar. Hepimiz toplanınca enstürmanlarını çıkartıp çalmaya bir taraftan da söylemeye başladılar. Gitar çalan isminin Görkem olduğunu öğrendiğim arkadaş türkçe pop şarkılardan söyledi bir kaç tane. Dinlenmesi için bu sefer Alp sazını eline aldı. Bu çocukta Oğuz gibi şaşırtıcıydı. Dıştan bakınca hiç böyle şeyler beklemiyordu insan. Sazın tellerinden çıkan nağmeler ruhuma işledi. Türkü söyleyecekti sanırım. En sevdiğim, merakla bekledim ne söyleyeceğini. Bir yandan çalıp bir yandan da söylemeye başladı. 🎶 Alperen Kekilli~ Türk kızı Tûran gözlü Türk kızı Her hâlinde elâ nazı Gülüşünde güller açar Yüreğinde ince sızı Hilâle benzer kaşları Bir ok gibi bakışları Tûran gözlerinde saklı Gönlümdeki ihtiyari İlk defa duyan her birimiz şaşkınlık ve hayranlıkla bakıyorduk, en çokta Duygu. Eminim oda beklemiyordu bu kadarını. Dağdan inme dediğine şu an pişman oluyordu içten içe biliyordum. Keşke şu dilek kağıdına Duygu ve Alp için birşeyler yazsaydım. Boşa gitmezdi en azından diyen iç sesime göz devirdim.Ben bunları düşünürken Alp türküyü bitirmişti. "Oğuz'c*m sende söylesene" ay bu kız niye böyle konuşuyor, hayır hiç te güzel olmuyor ya neyse. "Alp söyledi ya gerek yok bence" "Ya Oğuz beni kırma lütfen, ela gözlüm söylesene çok güzel söylüyorsun" Birkaç kişi daha ısarar edince kabul etti Oğuz. Duygu bana eğilip fısıldadı; "Şu kızı öldürücem bi gün gıcık ya" "Duyguuu" dedim dişlerimin arasından. Valla öldürse de kurtulsaydık diye de içimden geçirdim. İlk gördüğümden beri rahatsız ediyor beni bu kız. Tiksintiyle bakması yetiyor zaten. "Abimi biliyordum da Alpi beklemiyordum hiç" "Bende şaşırdım. Abine de Alp'e de." "Abim anneme çekmiş bu konuda. Lisede okul korosundaydı, sesi güzel ama dikkat çekmeyi de sevmiyor pek artık eskisi gibi söylemiyor." Biz bunları konuşurken Oğuz ve Alp hazırlıklarını yapmışlar ve başlamışlardı söylemeye. Alp çalıyor Oğuz söylüyordu. 🎶 Ender balkır~Ela gözlerini sevdiğim dilber Ela gözlerini sevdiğim dilber Gönlüm sana düştü düştü halim nic'olur, halim nic'olur Bu sevdayı verme kullar başına Müptelalık bir beladır güç olur Bu sevdayı verme kullar başına Müptelalık bir beladır güç olur Bu türküyü daha önce dinlemiştim, çok beğenmiştim dinlediğimde de şimdi de.Türkü bitti, Oğuz gözlerini açtı ve gözleri direk benim gözlerimi buldu. Gayrıihtiyari gözlerimi kaçırdım o an. Utanmıştım direk gözlerime bakmasından. "Oğuzcum çok güzel söyledin" edi Merve elini oğuzun omzuna koyarken. Bu hareketine göz devirdim. Bir insan neden kendini küçük düşürür ki? Bu hareketler çok ucuz ve saçma geliyordu bana. "Abartma Merve altı üstü bi türkü" arkamdan tanıdığım bi ses "Ağzına sağlık, bilmiyordum böyle yeteneklerinin olduğunu" "Bilmemen normal değil mi Taha?" İkisi arasındaki gerilimden tüylerim diken diken olmuştu. Neydi bu halleri? Bilmesem araları bozuk zannedeceğim. "Betül hadi bi lavaboya gidelim" dedi ve elimi tutup çekiştirdi beni Duygu. İyi ki yaptı bunu ortam iyice gerlicek gibi gelmişti. Biz lavaboya geçerken diğerleri kaldığı yerden devam etti. Dönüşte ikiside orda yoktu. Etrafa göz gezdirdim, Taha arkadaşlarıyla birlikteydi, Oğuzu görememiştim. En azından bi sıkıntı çıkmamıştı. Aklıma Oğuz'a aldığım hediye geldi. Alp'e Oğuzun nerde olduğunu sorup yerini öğrendim.Çantamı omzuma alırken bi yandan da Duyguyla konuştum. "Canım ben geliyorum birazdan" "Nereye? tek başına mı gideceksin?" "Bi etrafa bakınacağım, sıkıldım belki bi yerde kitap okurum" "Tamam canım dikkat et " "Tamamdır" Ordan ayrılıp Oğuz'un olduğu tarafa doğru yürüdüm. Su kenarında bi bankta oturuyordu. "Selam, Oturabilir miyim?" Beni gördüğünde hafif şaşırsa da bankta yana kayarken "Tabi oturabilirsin" demişti. "Nasılsın? Rahatsız etmedim değil mi?" "İyilik, her zamanki gibiyim. Rahatsız da etmedin sevindim gelmene" "İyi bari içim rahatladı. Tek başına olunca kafa dinlemek istedin zannettim" "Bi yönden öyle aslında. Neyse boşverelim" Niye böyle demişti ki?Kurcalamak istemedim ve peki anlamında başını salladım. Çantamdan hediyeyi çıkartırken bir yandan da açıklamaya başlamıştım. "Ben aslında sana birşey vermek istiyordum. Annemin hastalığı sırasında ve sonrasında çok yardımın dokundu. Teşekkür mahiyetinde sana bi hediye aldım. Umarım beğenirsin pek büyük birşey değil ama" diyerek uzattım paketi. Paketi alıp bir yandan açarken söylediklerime karşılık verdi "Teşekkür ederim ince düşüncen için zahmet etmişsin" "Ne zahmeti, O an sen olmasaydın ben hiçbirşey yapamayacaktım. Tekrar teşekkür ederim" "Rica ederim, Hediye için de ben teşkkür ederim.Her kullandığımda hatırlarım artık seni" "Betül, noluyo burda?".......
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD