Oğuz Öztürk
" Hadi sor neredeymiş"
" Abi, izin verirsen yazacağım"
" Bekliyorum tamam"
# Size geldim evde yokmuşsun, Sultan teyze Elif'le buluşmaya gitti dedi 🙁 #
Heyecandan yerimde duramadım. Bir yandan telefona bakıyorum bir yandan da odanın içinde ileri geri gidip cevap gelmesini bekliyorum.
" Cevap yazdı "
Hemen gidip okudum mesajı.
" Nereye gitmişler sor bakalım bi "
" Ne yapacaksın abi sende mi gideceksin?"
" Ben değil sen gideceksin"
" Ne? Ben yorgunum abi tamam özledim de bir kaç saat de gelmesini bekleyebilirim"
" Abine bi güzellik yap güzelim hadi"
" Karşılığında ne alacağım? "
" Biraz daha yazmazsan iyi bir dayak alacaksın, yaz hadi nerdelermiş"
" Of abi tamam yazıyorum"
Duygu yu bırakma ayağına görürdüm Betül'ü.
Nerde olduğunu öğrenince hızlıca duş alıp hazırlandım. Yoldan geldiğim halde gidecek değilim kızın karşısına.
Aynanın karşısına geçip son kez kontrol ettim kendimi. Elimi güzüme götürüp parmaklarımı uzayan sakalımda gezindirdim.
" Sakalı kesse miydim acaba?"
" Bence gerek yok abi yakışıyor sana sakal"
" Sen ne ara geldin?"
" Şimdi geldim hadi hazırsan çıkalım"
" Nasıl olmuşum? Sakalımı kessem mi iki dakikada!"
" Ay abi görücüye mi çıkıyorsun? Daha sevdiğini söyleyemedin şu haline bi bak. Ayrıca gerçekten sakal yakışıyor sana kesme bence "
" Öyle mi diyorsun?"
Başını sallayıp sorumu onayladı Duygu.
" Madem öyle çıkalım hadi"
Yaklaştıkça heycan bastı beni sanki. İki dakika göreceğim zaten, iki dakika sakin olsam yeter bana.
Arabayı park edip kızların olduğu kafeye geçtik.
" Geç kalma diye ben seni arabayla bıraktım tamam mı Duygu? Gelmişken Betül'e de bi selam vereyim dedim sakın unutma"
" Abi gelmişken aşkını da itiraf mı etsen böyle beni araya sokmana gerek kalmazdı hem"
" Sus hadi geldik duyarlar falan"
Gözlerini devirip ofladı Duygu. Ne yapayım ha deyince öyle seviyorum denmiyor işte, benim için kolay değil bunu söylemek.
Betül beni görünce şaşırdı bi önce, beklemiyordu kesin benim gelmemi.
" Hoşgeldiniz"
Duygu'yla sarılıp tokalaştlar sırayla.
" Hoşbulduk kızlar, vakit kabetmeyeyim diye abim bıraktı beni, gelmişken de Betül'e bi selam vereyim ayıp olmasın dedi. "
Az daha konuşta bilerek geldiğimi söyle oldu olacak Duygu.
" Ya öyle mi hoşgeldiniz " Kuzeni Elif bu sanırım. Elini uzattı mecburen sıkacağız.
" Hoşbuldum, memnun oldum"
" Selam Betül, nasılsın?"
" İyiyim, sen nasılsın?"
" Ben de iyiyim aynı değişen bir şey yok"
Öylece gülümsedik birbirimize. Ne denir ki başka, konuşmayı devam ettirsem.
" Hava çok sıcak değil mi? Oturun sizde bir şeyler için "
Şu Elif iyi ki burda yoksa kalmak için sebebim olmayacaktı.
" Ben bi selam verip gidecektim rahatsız etmeyeyim sizi"
Külliyen yalan, kalmak için can atıyorum şu an.
" Ay yok ne rahatsızlığı, sıcaktan kıpkırmızı olmuşsunuz zaten oturun soğuk birşeyler için bari"
Sıcaktan değil o heyecandan kızardım ben diyemiyorum tabi. O kadar çok mu kızardım sahi?
Gözlerimi Betül'e çevirdim. Bakışımdan anlamış olacak ki sıkıntı yok der gibi gözlerini yumup tebessüm etti.
" İyi madem kabalık etmeyeyim size"
Duygu ikimize de limonata söyledi. Bu sıcaklığımı bastırır mı bilemem ama iyi gelirdi sanırım.
Kızlar kendi aralarında sohbet ettiler bir süre bende kaçamak bakışlarla Betül'ü izledim.
Hâlâ bıraktığım gibi güzel. Elaları arada bir bana denk geliyor ama rastlantı gibi davranıyorum tabi.
Gözlerinin içi gülüyor pırıl pırıl parlıyor. Keyfi yerinde yine. Neşeliyken daha bir güzel sanki.
Arada bir kuzeni laf atıyor bana, birşeyler söyleyip geçiştirdim sürekli. Zaten ne dediğini bile anlamıyorum ki sadece duyuyordum.
Kızlar sohbetini bitirp kalkmaya karar verdiler.
Elif'in ev yakın olduğu için kendi gitmeye karar verdi, işime gelirdi ısrar etmedim. Başka zaman olsa kabalık olur ben bırakayım derdim ama içimden gelmedi işte.
Betül de bizimle birlikte gelmeyi kabul etti.
Yeterince gördüm ama her an yanımda olsun da istiyor bir yanım. Mecbur ayrıldık eve gelince.
---------
Yazarın anlatımından.
Betül evden çıktığından beri bir gölge gibi peşindeydi adam. An be an takibi bırakmadan nereye girdi ne yaptı aklına not etti.
Betül kırtasiye de adama bakmış ama tanıyamamıştı. Derin bir oh çekti içinden. Onu tanıması bütün planlarını altüst edecekti.
Tabi kafede de bırakmadı takibini. Betül'ün olduğu masayı rahat görebileceği fakat kendisinin görünmediği bir masa seçip gizlendi. Bir yandan da dikkat çekmemek için büyük çaba sarf ediyordu etrafa karşı doğal görünmeye çalışırken.
Karşı duvardaki çarprazında duran, Betül'ün olduğu masayı net görebildiği ama kendi olduğu masayı göstermeyen aynadan bir süre sadece izledi. Konuşulanları duyamasa da kulak kabartıyordu o tarafa.
Masaya yaklaşan genç kız ve oğlanı görünce daha bi dikkat kesildi. Gözlerini hafif kısıp, hafızasının derinliklerini yokladı ama tanımıyordu bu kişileri.
Hızlıca telefonunu alıp bir kaç tane fotoğraf çekti.
Ufak bir bilgi, hatta Betül'ün ne giydiğini bile bilmesi gereken biri vardı.
Betül'ler kalkana kadar oturdu adam kafede. Onlar kalktıktan sonra bugünkü görevini de yerine getirmenin rahatlığı çöktü üstüne.
Çayından bir yudum alıp telefonunu açtı. Ve yine mesajlarını sıraladı.
# fotoğraf #
# fotoğraf #
# İlkten tanıyamadım ama sonradan tanıdım, Elif'le buluştu bugün seninki #
# Her zamanki gibi neşeliydi#
# Bu fotoğraftakiler sonradan geldi ilk defa görüyorum, kim olduklarını öğrenince haber veririm hadi selametle#
Telefonu kapatıp masaya koydu ve kaldığı yerden çayını yudumlamaya devam etti.