Kalbimi mi dinlemeli yoksa mantığımı mı?

1509 Words
Betül Yılmaz Kağıdımı gözetmene teslim edip dışarıya çıktım. Duygu'yu beklerken Ayşe'ye mesaj yazdım hızlıca. #Sınavdan çıktım, nerde buluşalım?# hemen cevap yazmıştı. #Her zamanki kafeye gidelim# #Tamamdır canım# yazıp çantama attım telefonumu. O sırada Duygu da çıkmıştı. "Ay sonunda bitti" diye bi nefes aldı Duygu. "Bende rahatladım" "Gelelim fasulyenin faydalarına.Eeee bana anlatacağın konu neydi?" bu kız çok meraklıydı ve hiçbirşeyi unutmuyordu. "Dün Zeynep teyze bize geldi, hayırlı bir iş için bize geleceklermiş öyle demiş anneme" "Neeee" diye bağırdı şaşkınlıkla Duygu. Herkes bize bakmıştı bunun üzerine. Duygu'nun kolundan tutup; "Sakin olsana kızım ne diye bağırıyorsun" dedim. "Nasıl bağırmayayım ya hayırlı iş diyorsun" Beklemiyordu tabi benim gibi Duygu'da. "Evet" "Eee şimdi istemeye mi gelecekler seni?" "Yok babam gelmesinler dedi" "İyi bari mantıklı düşünen biri çıkmış" "Neden öyle diyorsun Duygu ben mantıksız mı düşünüyorum?" "Hayır canım arkadaşım duygusalsın ondan bahsediyorum" "Pek sevinmedin sen bu duruma sanki?" "Nesine sevineyim kızım daha üç yıl okulun var" "Haklısın bende bu yüzden emin değilim" "Ha yani okul olmasa evet mi diyeceksin hemen?" "Biliyorsun Duygu uzun zamandır ona karşı hislerim vardı" "Biliyorum, neyse baban zaten olmaz demiş boşverelim bu konuyu" "Öyle, eve mi geçeceksin? Benim Ayşe'ye sözüm var onunla buluşacağım" "Evet eve geçerim yapacak birşeyim yok benim bugün" "Tamam canım o zaman akşama görüşürüz " "Tamam canım görüşürüz" dedikten sonra ayrıldık Duygu'yla ve Ayşe'yle buluşacağımız kafeye geçtim. -------- Betül Yılmaz Ayşe daha gelmemişti bir süre bekledim ama gelen kişiyle kısa süreli bir şok geçirdim desem yeridir. Ayşe'yle birlikte beni oyuna getirmişlerdi demek. Normal bir şekilde buluşalım dese zaten kabul ederdim neydi bu şimdi. Ayşe'ye de bunun hesabını soracağım elbet. "Hoşgeldin Betül" "Hoşbuldum, sende hoşgeldin Taha abi, Ayşe'yle buluşacaktık onu bekliyordum ben aslında" derken garson siparişleri almaya geldiğinde cevap vermeyip ikimize de çay söyledi Taha. Garson siparişleri getirdikten sonra konuşmaya devam etti. "Birincisi; Ayşe'ye ben dedim buluşmayı ayarlaması için hatta biraz zorladım yapmak istemedi çünkü, ikinci olarak artık bana abi deme Betül" Şaşkınlığımı gizleyemedim.Dedikeriyle gözlerim yuvasından çıkacak gibi oldu, dilim tutuldu ama hala sinirim de geçmemişti, emrivakileri sevmezdim. "Ne, ne diyorsun Taha abi" dedim yine de ben. Duygu haklıydı ben duygusaldım ama şu an bir kenarıya atmam lazımdı bu yanımı, mantıklı düşünmek zorundaydım. "Annem dün size geldi, annen söylemedi mi sana yoksa" "Biliyorum Zeynep teyzenin bize neden geldiğini ve ne dediğini" Yoksa annem hala Zeynep teyzeye dememiş miydi babamın dediklerini. "Peki sen ne düşünüyorsun bu konuda?" Paşaya bak sen istersen evlendikten sonra sorsaydın bana fikrimi biraz erken olmadı mı? Duygusala bağlamamam lazım mantıklı olmam lazım şu an diye içten içe telkin veriyordum kendime. "Bunu bana sormak için geç kalmadın mı sence? Anneni bize yollamadan önce benim fikrimi alman gerekmez miydi?" "Haklısın, o konuda acele ettim.Belki notu da koymamam, direk seninle konuşmam gerekirdi hepsi için özür dilerim" Kitaptan çıkan notu da mı taha koymuş?Kuyruğu dik tut kızım erime hemen. Yoksa duyunca Duygu seni gebertir bak dedi iç sesim. "O notu sen mi koydun kitabımın içine?" diye sordum şaşkınlıkla. "Evet, ama gerçekten özür dilerim çekindiğim için gelemedim yanına" " Olan oldu artık özrün bir manası yok, hem babam da gerekli cevabı verdi" "Ben buraya senin cevabını merak ettiğim için geldim. Aslında az çok biliyorum Betül, karşıma gelince kızaran yüzünü çekingen hallerini biliyorum senin, bana karşı az çok birşeyler hissediyorsun biliyorum" Neee, inanmıyorum. Ben bunca zaman gizlemeye çalışıp gizleyememiş miydim? Asıl şimdi kızarmanın vaktiydi. Ne diyeceğim ben şimdi.Hemen birşey düşünüp ve cevap vermem lazımdı. "Madem hislerimi az çok biliyordun neden görmezlikten geldin bunca zaman? Hah şimdi cevap ver bakalım Taha efendi. "Küçüktük Betül birde sen dini açıdan hassassın bu konularda o yüzden" "Şimdi çok mu büyüğüm?" "Değilsin, ama artık beklemek te istemedim" "Okulum bitmeden böyle şeyler düşünecek değilim ayrıca babam da razı olmaz buna" "Ben, beklerim okulun bitmesini eğer sen evet dersen" İstiyorum demek istedim ama diyemezdim. "Bilmiyorum, üç yıl çok uzun bir süre o kadar uzun süre nişanlı kalmak nasıl olur" "Düşün o zaman bir süre ben beklerim" "Tamam düşüneceğim " Daha demin kuyruğu dik tut diyordum şu halime bak iki dakikada eridim hemen. Ne düşünmesi kızım ya. "Cevabını bekleyeceğim Betül" dedikten sonra başka işlerinin de olduğunu söyleyip hesabı ödeyip gitti. Bakakaldım, ne oldu şimdi? Bir süre tek başıma oturup olanları anlamaya çalıştım. Bunca zaman haberi varmış demek hoşlandığımdan. Neden birşey demedi o zaman? Notu o koyduysa oda bana karşı birşeyler hissediyor belli ki. Karşılıklı olduğunu bildiği halde niye birşey demedi bunca zaman? Neresinden tutsam elimde kalıyor bu mevzu. Kalbimi dinlesem mantığıma ters, mantığımı dinlesem kalbime ters. Ne yapacağım şimdi birde düşüneceğim dedim salak gibi. ----------- Kapıyı açıp ayakkabımı çıkartırken içeriye seslendim. "Sultanım ben geldim" "Hoşgeldin kızım, sınav nasıldı?" "İyiydi sultanım" "İyi madem hadi bana yardıma gel akşama misafir gelecek ya yardım et yemeklere" "Tamam hemen üzerimi değiştirip namazımı kılıp geliyorum o zaman" "Tamam hadi acele et anca yetişir" "Tamamdır merak etme" Hızlıca üzerimi değiştirip namazımı kıldım ve anneme yardım için mutfağa geçtim. "Oooo sultanım döktürmüşsün yardıma ihtiyaç kalmamış ki" "Olsun anca yetişir, içli köfteleri kızart hadi sen bir yandan" "Tamam sultanım" deyip ocağın başına geçtim. Herşey hazırdı. Masayı da kurduktan sonra üzerimi giyinmek için odama geçtim. Dolaptan siyah elbisemi çıkarttım üzerine de bordo eşarbımı aldım ve hızlıca giyindim. Son kez aynada kendime baktığımda zil de çalmıştı. Kapıya geldiğimde annem ve babam çoktan misafirleri içeriye buyur etmişlerdi. Bende hoşgeldiniz dedikten sonra salona geçtik hep birlikte. Duygu beyaz bir elbise giymiş, bu kızın güzelliği yok mu çuval giysem yakışır dedikleri cinstendi. Sanırım her zaman hayranlıkla bakacaktım arkadaşıma. Bir süre hoşgeldin faslı oldu daha sonra yemeğe geçmiştik. Ayhan amca ve babam karşılıklı, Ömer ve Oğuz yan yana Oğuzun yanına da Filiz teyze geçmişti. Ben de çorba ikramından sonra duygu ve annemin arasında yerimi aldım. Herkes bir yandan yemeğini yiyor bir yandan da sohbet ediyordu. "Ayhan bey duyduğuma göre yazı Adana da geçirecekmişsiniz sıcakta nasıl rahat ediyorsunuz?" diye sordu babam. "Evet Ama şehir merkezinde durmuyoruz yazın. Eşim doğayı çok seviyor o yüzden emekli maaşıyla yayladan bi bahçe aldık, yazın yaylaya çıkıyoruz bahçe ekiyoruz kendimizce vakit geçiriyoruz" "Yaaa öyle mi ne güzel. Çalışma hayatına alıştıktan sonra evde durmak zor geliyor insana değil mi?" "Kesinlikle, ikimizde öğretmen olunca tabi çocuklarla yıllarca alıştık koşturmaya. Emekli olunca da bir uğraş arıyor insan, bizde böyle birşey düşündük eşimle." "Size de ailecek vakit geçirme fırsatı olmuş ne güzel. İki ebeveyn birden çalışınca iki çocukla ilgilenmek zor olmuştur sizin için" "Biraz öyle oldu evet ama Duygu yapı olarak hassas olduğu için pek yaylaya gelmez abisiyle merkezde kalırlardı hep ama bu yıl gelmek istedi nedense" "Çocuklarda büyüyor artık bazı şeylerin daha da farkına varıyorlar." "Öyle oluyor Orhan bey haklısınız" Aralarında geçen konuşmadan sonra tekrar yemeklerine döndüler. Duygu'yla birlikte sofrayı toparladık. Bulaşıkları hızlıca makineye yerleştirip Duygu'nun hazırladığı tepsiye çayları koyup ikram ettim. En son Duygu ve bende çayımızı alıp oturduk. "Oğuz oğlum hangi bölümü okuyorsun?" diye sordu babam. "Mimarlık Orhan amca" "Ya öyle mi? Güzel, iyi bir bölüm. Nerde çalışmayı düşünüyorsun peki son bir yılın kalmıştı sanırım öyle biliyorum " "Evet seneye son sınıfım.Şu an şurda çalışmak istiyorum dediğim bir yer yok, seneye çok yoğun geçecek o yoğunlukta kpss ye nasıl çalışırım iyi geçer mi emin değilim" "Hayırlısı oğlum sen elinden geleni yap yine de mimarlığı kazanmışsın onuda yaparsın" "İnşallah Orhan amca" "Ayhan bey işinizin arasında çocuklarınızı çok iyi yetiştirmişsiniz, maşallah çok terbiyeli aklı başında çocuklar" "Teveccühünüz efendim, sağ olsunlar bizi zorlamadılar çocukken. Ömer oğlum ve Betül kızımda onlardan kalır değil sizde güzel yetiştirmişsiniz" "Sultan hanım sağolsun o olmasa ben zorlanırdım. Çocukların eğitimiyle genelde o ilgilenirdi ben işteyken." Duygu kıvranmaya başladı yerinde. Ne oldu bakışı attıktan sonra anladım sıkıldığını. "Anne Duygu'ya vereceğim kitaplar vardı izninizle odama geçsek biz" "Tabi kızım geçin siz ben hallederim birşey lazım olursa" Çayımızı alıp odama geçtik Duygu'yla. "Ayyy baydı beni bu muhabbetler" derken kendini yatağıma bıraktı Duygu. Bu haline tebessüm ettim. "Ne bekliyorsun canım seninki emekli edebiyat öğretmeni benimki kaporta ustası ortak bi yanları yok ki" Omuz silkti Duygu. Kalkıp kitaplarıma göz attı. Masamda o gün kütüphanedeki içinden not çıkan kitabı görünce aldı eline. "Bakabilir miyim iznin var mı?" "Aşk olsun ne izni canım bak tabi" İçindeki kağıdı alıp okudu ve yanlış görmediysem gözünden bir damla yaş süzüldü yanağına. Hemen yanına geçip sordum; "Ağlıyor musun?" "Evet, şiir çok güzel" "Değil mi? Çok nahif çok ince bir şiir. Biraz araştırdım eve gelince, yazarın şiiri yazarkenki halleri ve eşiyle olan muhabbeti çok güzel. " "Bende bakarım bi ara aklımda olsun" "Tamam canım " "Hala kimin koyduğunu öğrenemedin mi?" "Öğrendim" Şaşkınlıkla yüzüme baktı Duygu. Neden bu kadar şaşırdı ki? "Nasıl? Kim koymuş?" "Taha koymuş, bugün olanları anlatmadım tabi sana" "Taha mı?" "Evet, bugün Ayşe'yle buluşacağım demiştim ya işte Ayşe yerine Taha geldi kafeye. " "Ciddi misin? Ne konuştunuz? Neler oldu?" Neler konuştuğumuzu her şeyi anlattım Duygu'ya. Beti benzi attı resmen. Benim Taha dan hoşlandığımı da biliyor oysa neden bu kadar şaşırdı bu kız şimdi? "Anladım canım, peki ne yapmayı düşünüyorsun?" "Bilmiyorum Duygu, kafam karıştı. Kalbim evet diyor mantığım hayır. Bende ne yapacağımı bilmiyorum üstelik babam da öyle dedikten sonra nasıl diyeceğim ben evet diye" "Ne olursa olsun mantıklı düşün Betül, geleceğin söz konusu sonuçta" "Tamam canım iyice düşüneceğim bende hemen karar vermeyeceğim" Annem misafirlerimiz kalkıyor diye haber verene kadar Duygu'yla odamda vakit geçirdik. Misafirleri geçirdikten sonra hızlıca mutfağı toparlayıp odama geçtim. Bugün koşturmalı geçmişti yorulmuştum artık. Hızlıca üzerimi değiştirip yatağıma geçtim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD