Emmanın elindeki mendille Derekin dudağındakı kanı durdurmasını görünce , soruları bıraktım.
Ne sorusu artık,kız sevgilisiyle birlikte,
ben neye cevap arıyorum düşüncesiyle onların yanından ayrıldım,ama Derek hala kızgın bakışla beni izliyordu.Ben Pitere yaklaştım.
-Sizde beyin bile yok,şu halinize bakın,ilk yardım çantası nerde?
-yan oda aah dikkatli ol acıyor,yan odada..
-peki yumruk yerken acımıyormuydu?
-tamam Jess sen yardım edecekmisin?
Ben arkamdakı çifte aldırmadan ilk yardım çantasını almaya gittim.
Döndüğümde Piter hariç kimse yoktu.Ben kanayan yaraları bantladım,morluk için Piterin yardımcısını aramaya çıktım,kız hangi melhemin iyi geleceğini çok iyi biliyordu.Kızı buldum melhemi alıp dönecektim,ama Simonu görünce durdum.Çünkü,o kiyafetlerini giymiş ,silahını almış,arkadaşlarıyla gitmek için araç bekliyordu.O bu sefer beni hiç dinlememişti.Onun gitmemesini istiyordum,beni dinlemediği için ona çok kırgındım.Ama duramadım ona doğru koştum ve sarıldım
-Simon lütfen dikkatli ol!! İçimde çok kötü bir hiss var,lütfen kendini koru!!!
-Abla yine mi? !! Merak etme bana bir şey olmaz!!! Senin kardeşine asla birşey olmaz. Asıl orda olan yaratıklar korksun bizden!!! Üzülme bi bakarsın haftaya burdayım ,kendine iyi bak.Seni çok seviyorum.
Bir daha sarıldıktan sonra Simon arkadaşlarıyla gelen araca bindi ve gitti.
Ama benim kalbim hiç rahat değildi.Biran önce bir haftanın geçmesini istiyordum.
İki gün nasıl sıkıcı geçti anlatamam.
Selenayla dedi-kodu yapmak eğlenceli olsada ,ben Simonu çok özlüyordum.O benim herşeyimdi.Biz birlikte çok badireler atlatmıştık.Bir birimize anne-baba olmuştuk.Şimdi onun yokluğu beni üzüyordu,ama kötü hiss de beni rahat bırakmıyordu.
Akşam helikopterin geldiğini ve haber getirdiğini duyunca hırkamı üstüme alıp,ora gittim.Kapıyı açınca duyduğum cümle benim ayaklarımı yerden üzdü,dünyam başıma yıkıldı.
"giden herkes tuzağa düşmüş,haber alamıyoruz,öldükleri düşünülüyor"
kafam duyduklarımla dönmeye başladı.Düşmek üzereyken Derekin üzgün ve endişeli bakışlarını gördüm.Bana doğru adım atsa bile bir anda durmuştu.Çünkü yüzünü görmediğim biri beni kucağına almıştı .
Gözlerimi yavaş yavaş açınca,hastanede olduğumu anladım,ilk sorduğum,kardeşim oldu.
-Malesef haber yok...
Bu nasıl ola bilirdi,madem çok zehirli ve tehlikeli görevdi neden herkes gitmedi. Diye düşünürken hemşire beni duymuş gibi
-akşam............ bir ekip daha gitmek için hazırlanıyor.
Bunu duyduğumda daha fazla duramadım kolumdakı serumu çıkarttım.Kızın ne dediğine aldırmadan koşuyordum,bana yardım ede bilecek tek insanın yanına.Tabi eskiden olsa bu Derek ola bilirdi.
Ama şimdi bana yardım edecek tek insan vardı,o da Piterdi.Ben hızlı bir şekilde içeri geçtim.
Piter akşam için kişi başına silahların listesini hazırlıyordu.Böylece askerler silahları araçlara yüklüyorlardı.Uzakta durmuş askerlere taktik veren Dereki görünce biraz tuhaf oldum,bunu onların yanında konuşamazdım.Şansımdan Piter beni fark ettive kendisi bana doğru geldi.
-biraz konuşa bilirmiyiz ? Yalnız??
-şimdi iyimisin?.......tamam ,
sen benim odama geç geliyorum....
Ben gözlerimle ona minnettar olduğumu bildirdim.Kafamı ayaklarıma dikmiş kapıya doğru gidiyorken,karşımda biri dayandı.
-merak etme! Kardeşini bulucağız.....
kafamı kaldırdığımda bu sefer gerçektende farklı yeşil gözlerle karşılaştım.Farklıydı çünkü çok üzgündü.Ben boğazımda düğümlenen sözler yerine kafamı salladım.Ne söyleye bilirdim ki?
****
-hayır! Olmaz orası çok tehlikeli,sana zarar gelmesini istemiyorum!!
-Pit, lütfen sen benim arkadaşım değilmisin ,anla beni?!!! ben öylece bekleyemem, Simona bir şey olduysa benim de yaşamama gerek yok!!!
-Jessi ,onlara bir şey olmaz,hem ilaçlar da var,onları kurtarıcağız!!!
-ya sen ne diyorsun,Simonun zombiye mi dönüştüğünü iddia ediyorsun!!
-bilmiyorum ama en kötü ihtimal bu,eğer öyle olursa biz ilaç..
-hangi ilaçtan bahs ediyorsun,göremiyormusun bağışıklık kazanamayanların nasıl öldüğünü,Simonun da aynı kaderi yaşamasını istemiyorum,lütfen benim de gitmeme izin ver, benim orda olmam lazım,benim ondan başka kimsem yok! LÜTFEN!!!!!
........Tamam,ama bir şartım var,benim ekibimde,benim gözetimim altında olucaksın...Birde ben ne dersem o....
Son sözlerle o bana gülümsedi.Şimdi fark ettim, onun gülünce çok tatlı gözüktüğünü....Ben mutluluktan ona sarıldım
-çok teşekkür ederim
dedim ve odadan çıktım.
Akşam herkes toplantı odasında toplanmıştı.Emmanın babası yani buranın generali olan adam söze başladı .Dediklerinden gittiğimiz yerin son ve çok tehlikeli yer olduğunu anlamıştık.Bunu anlamak için onu sona kadar dinlemeğe hiç gerek yoktu.Malum benim kardeşim dahil 50 silahlı asker orda kayb olmuştu. Sonunda askerler çıkmak için hazırlanırken,arkamda duyduğum tartışma benim araca binmeme engel oldu.
-Şaka mı bu?
-hayır! Jessica da bizimle geliyor.
-Sen delirdin mi? Bilmiyormusun nasıl bir yere gittiğimizi....hem o kız ....
-ne o kız? Bildiğim kadarıyla Jessica eskiden senin ekibindeydi.Kendini savunmayı, korumayı da çok iyi başarıyor .Kararım kesin!!! Kimse beni sorgulayamaz!!! Hele ki sen ASLA!!Sen kendi takımına liderlik yap.
***
Piter benim yanımdan geçerken kafasıyla işaret etti.O her şeyi hall etmişti.Ben onun peşinden giderken Derek beni durdurdu.
-Bunlar sana oyun gibi .. geliyor
öyle değil mi? Ama bu oyun değil,geç olmadan vaz geç!!!
-Oyun mu?????Hangi oyundan bahs ediyorsun.Benim KARDEŞİM ORDA!!! O yaşamam için bana kalan tek neden... yalanlar içinde tek gerçek!!!!!!Şimdi ben onunda beni bırakmasını mı seyr edeyim.Asla!!! SÖYLESENE SEN EMMAYI BIRAKTIN MI? HAYIR!!! Ben nasıl her zaman benimle olan canım kardeşimi yalnız bırakayım?!!!Ben kardeşimi bulmaya gidiyorum, sonunda ölüm olsa bile.....ANLADIN M? KİMSE BANA ENGEL OLAMAZ!!!!!!
Sözüme Emmanın gelişiyle noktayı koydum.
-Sende mi geliyorsun?
Soruma Emmadan önce Derek yanıt verdi.
-orda yaralı ola bilecek askerlerin Emmaya ihtiyacı var....
Ben onun öyle konuşmasına aynı sakinlikle cevap verdim
-güzel,çünkü kardeşimin de bana ihtiyacı var....
bu sözlerle ben araça binmek için beni bekleyen
Pitere yaklaşdım.Önce o çıktı ve elini bana uzattı.Bende kalkınca,onun yanındaki boş yere geçtim.
-Merak etme! Biz kardeşini bulacağız dedi.
Ben şu an Simonu düşünmeden edemiyordum ve dua ediyordum,ona bir şey olmasın,yoksa onu durduramadığım için kendimi asla affetmeyecektim.....
ASLA!!!!!!!!!!!
Yakın birini kayb etmek nedir bilirmisin?
Yaşamadıysan bilmen,imkansız belki de anlamaya çalışırsın...ama o bile zordur.Ben birini kayb etmenin ne demek olduğunu yeni atlatmışken şimdi kardeşimin başı beladaydı.Keşke ona bir şey olmasa diye yalvarırken,elimin üstünü kaplayan sıcak bir el gördüm,bu Piterdi .Benim korktuğumu hiss etmiş olmalı ki,bana destek oluyordu.Ben kafamı kaldırıp,teşekkür ederim icabı hafif gülümsedim,o an istemeden gözlerim karşımızda oturmuş olan çifte gitti.Emma kafasını Dereke yaslamış uyuyordu.Derekte uyuyor gibiydi .
Ben hiç uyuyamadım,gerekirse yarına kadar öylece bekleyecektim.
Güneşin ilk şafakları görünürken,onların nasıl güzel saf olduklarını düşündüm.Bu kadar kötü ve anlamsız dünyada tek gerçek olan bu olmalıydı.İnsanlar öyle yada böyle ölüyorken ,neden Ne için öldüklerini bile bilmiyorlar.
Ben kafamı döndürdüm ,Piter bile uyumuştu.O çok yorulmuş olmalıydı. Dinlenmesi gerekiyordu, sonuçta liderimizdi o .
Etrafta her kes uyuyordu,bir tek o hariç, Derek kapıya yakın durmuş,dışarıyı izliyordu. Ben hiç uyumazken o ne zaman kalktı sorusu aklıma gelse bile,kesin ben dalmışken kalkmıştı diye düşündüm. Üstüne geçirdiği siyah asker kiyafeti üstüne tam oturmuştu. Her tarafı silahla kaplanmıştı. Neden bilmiyorum ben ona kırgın ,kızgın olsam bile onu unutamıyordum.
Birden o bana döndü.Kısa sürse bile göz göze geldik,ben hemen kafamı çevirdim,Emmaya baktım,galiba o Derekin omuzunu bulamayınca uyanmaya karar vermişti.Nedendi bilmiyorum ama hala o yeşil gözlerin benim üzerimde olmasını hiss ediyordum.Birden kamyon durdu.Her kes uyanmıştı artık.Tabi Derek yere ilk atlayan oldu,o elini Emmaya verdi.Emma düştükten sonra elini bana doğru uzattı.Ama ben bir kız askerin benden önce düşmesine izin verdim . Piter silahıyla beraber yere atlayınca ,bende onun peşinden atladım.Bırak ya ....Derek yalnız öyle Emma gibi prenseslere centilmenlik yapsın,bana artık öyle şeyler asla sökmez.Galiba Derek bunun farkındaydı.Yüzü bir anda öfke moduna geçti.
Derek efendi, artık sizin öfkenizden de korkmuyorum,ama bunu sadece içimden geçirdim ve koşarak Piterin peşinden gittim.O ilerideki araçtan askerlerle bizim eşyalarımızı,silahları indiriyordu.
Ben de sırt çantamı yerden aldım ve sıraya koyuldum.Ben sırt çantamı sıkı tutuyor,aynı zamanda etrafı da gözetliyordum .Ama ileride giden çifti görünce sanki kalbime hancer saplandı ve ben başımı yine ayaklarıma çevirdim.Derekin onunla ilgilenmesine,dokunmasına, konuşmasına katlanamıyordum.
Çizmelerim çamur içindeydi.Ben yanımda birini hiss edince ,kafamı kaldırdım.Piter benim yanımda gidiyordu.O zorla benden çantamı alıp,kendi omuzuna geçirdi.
-kendim taşıya bilirim, biliyorsun değil mi?
-evet ,biliyorum....ama zaten ağır bir şey taşıyorsun,bide bu çanta sana ağırlık yapmasın istedim.
Aslında onun ne demek istediğini iyi biliyordum.Düşüncelerim beni dibe çekiyordu.Ben onların altında sıkışmış bir halde kalmıştım.
-sağol türünün tek örneğisin galiba...
-ne demek bu?
-yani şu devirde centilmen birini bulmak hiç kolay değil.
- o zaman bulmuşken kaçırma derim.
Piter bana göz kırptı ve ben onun şakadan laf çakmasını anlayıp başımı sallayarak gülümsedim.
-onu ancak rüyanda .....
-tamam, rüyada fena olmaz.
Onun beni bir anlık bile kötü ve üzücü düşüncelerden uzaklaştırması ,bana iyi geliyordu.Ama yine bu konuşmamız birini baya gıcık etmişti.O , bize yaklaşarak ,artık gece olduğundan hızlanmamız gerektiğini söylemişti.
Tabi kendisi yine Emmasının yanına geri dönmüştü.
Biz kardeşimin son sinyal gönderdiği yere yaklaşmıştık. Ama çok karanlık ve derinliğini bilmediğimiz kuyuya atlamamız gerekiyordi.Derek bunun yarın yapılmasına karar verince her kes onu destekledi.Piter bile bunu onaylayınca ben çok kırıldım.Onlar gece karanlıkta kuyuya düşmek yerine yarını beklemeyi tercih ediyorlardı .
Ama benim bunu onaylamamı beklemesinler bile.Kardeşimden bir kaç gündü haber alamazken,şimdi bir gün daha bekleyemezdim.Hatta orda beni ölüm beklese bile,ben kuyuya inmeyi kafama koymuştum.Bu gece ne olur olsun ben kardeşimi bulucaktım.İtirecek bir şeyim olmadığından ,korkacak bir yanımda yoktu.Ya kardeşimin gerçekten yardıma ihtiyacı varsa,ben onu düşündükce deliriyordum.Her kes kuyunun yakınlarında kamp kurmuştu.Ben kız askerlerle oturmuş,aynı zamanda kuyuya nasıl ine bilirim bunu düşünüyordum.Piter bir ara benim yanıma geldi.Ama konuşmak istemiyordum.Zaten kuyu karanlık değilmiydi mi? O zaman gecə ve gündüz inmek arasında ne fark ola bilirdi ki....
Piter yine bana tesellisi bol bir konuşma yaptı ve sonunda
"Merak etme,yarın erkenden hepimiz kuyuda kardeşini arayacağız. Şimdi yat dinlen,yarın zor bir gün olacak" sözleriye kendi çadırına doğru gitti. Sonra ordan bana bir battaniye getirdi.Sıcak bir şeyi omuzlarımda hiss etmek , bana iyi geldi .Ben oradaca gözlerimi kapattım.Her şeyin bitmesini hayal ettim, güzel olmazmıydı,güneşin sıcaklığında güneşlenmek,eskilerdeki gibi Simonla araba yarışı yapmak,her şeyi ama herşeyi çok özlüyordum .Birden koluma değen sıcak bir eli hiss edince gözlerimi açtım.Bu Emmaydı. Yemekten bana ayırdığı payı veriyordu.Ben elimi tabağa uzatıyordum ki, biraz uzakta oturan Derekin beni izlediğini fark edince ,ben tabağı elimle geri ittim.
-Emma sağol,ama ben aç değilim
Dedim ,bir yandan sa karnımdan açlığımı belli edecek seslerin gelmemesi için dua ediyordum .Ama onun sevgilisinden tabağı alacak kadar da düşmemiştim.
Ben Derekin bakışlarına karşı , yine boş bir bakış atıp,battaniyeye iyice sarıldım ve sırtımı arkamdaki yaşlı bir ağaca yasladım.
Gece yarısı olmuştu, Her kes uyuyor gibiydi.Bu benim gitmem için fırsattı.Ben yarın için hazırlanmış olan malzemeler arasından ilaç kutusundan bir kaç ilaç ,fener , tabanca ve bıçak en son kuyuya inmem için gereken halatı aldım ve ceketimin karşısını kapattım.Önce ipi bıraktım, sonra kendim inmeye başladım.En az ses çıkarmaya çalışıyordum.Bu aslında aşağıda beni ne beklediğini bilmediğim içindi. Sonunda inmeyi başarmıştım.Burası çok karanlıktı.Kendimi korku filimlerinin içinde zan ediyor gibiydim.Kuyunun sonunda tüneller vardı, ben sakince çantamdan el fenerini ve tabancayı çıkarıp, çantayı yeniden sırtıma geçirip, öne doğru gitmeye başladım .Kendimi bir kanalizasyonda hiss ediyordum .Kötü kokular, her tarafın ıslak , nem, kirli olması yetmiyormuş gibi tuhaf sesler geliyordu.Ben sese doğru gitmek kararına gelmiştim.Ayaklarımı yere basarken ses çıkarmamaya dikkat ediyordum.
Ama birinin peşimde olduğunu hiss edince yüreğim ağızıma geldi.Hemen silahı kontröl edip,arkama döndüm.Ama kimse yoktu,iyice korkmaya, paniklemeye başlamıştım.Ama Simonu da bulmakta kararlıydım.Ben alçak sesle "Simon" diye seslendim.Bir anda biri, elinin içiyle benim ağızımı kapattı ve beni bir köşeye çekti.Ben silahı ona doğrulttum.Ama karşımdakına işık tutunca elimi sakladım.O yine yeşil gözlerini bana dikmiş,aynı zamanda ellerini yüzümden çekmeden,beni duvara yapıştırmaya devam ediyordu.
***
Gece yarısına kadar Derek bildiği eski yöntemlerle kuyunun etrafını ve ormanı kontrol etmiş gerekli tuzakları kurmuştu.Bu tuzaklar kanında insanınkilerden farklı bir şey hiss ettiğinde alarmı çalıştıracaktı.
İşi bitiren Derek Maks la birlikte geri döndü.Ama uyku yoktu ona.O sol tarafa dönünce Emmanın mışıl-mışıl uyuduğunu gördü.Ama kalbi hiç rahat değildi.En sonunda Jessicayı ziyaret etmeğe karar verdi.Tam onun çadırına doğru gidiyirdu ki, Jessicanı ordan koşarak kuyuya doğru gittiğini ve atladığını gördü.Derek onun peşinden söylenerek kuyuya indi.
" Aptal, sen kendini ne zan ediyorsun,salak !seni orda bir saniye yaşatmazlar.
İnatçı salak kız için benim düşdüğüm durumlara bak"
En sonunda Jessicayı tünelde yakalamayı başarmıştı. Çünkü ileride tehlikeli bölgeye giriş yaparken,Jessicanın yalnız hiç şansı olmayacaktı. Zombilerin kokusunu uzaktan hiss eden Derek, saklanmak için Jessicayı köşeye çekti.
***
Sesler uzaklaşınca, Jessicanın onu itmesiyle Derek geri çekildi.Etrafa bakındıktan sonra cebinde ki, izleme cihazını çıkardı Yakında insan belirtileri varmı diye kontrol etti.
-sola gitmeliyiz.
-ben seninle hiç bir yere gelmiyorum.Hem sen neden geldin ki? Kalsaydın doktorcuğunun yanında....
-iyi hatırlattın,sana buraya gelmeye kim izin verdi?!
-izin alacak değilim,ben Simonu aramak için indim.
-eee buldun mu peki,kendini riske atmaktan başka ,
bir işi düzgün yapsan şaşardım.
Derek eskisi kadar sinirli olmasa bile,alaycı konuşmasını sürdürüyordu.Jessica bir an önce ondan ayrılmak için sağa döndü.
Bunu fark eden Derek yine onun peşinden gitti .
-ya sen bir gitsene başımdan
-gidemem çünkü yalnış yoldasın,hadi inat etme de dönelim
-sen git,ben bu yola devam edeceğim
.
-bana kızgınlığın geçmedi değil mi?
-sana neden kızmalıyım ? Sen benim hiç bir şeyim değilsin!
bu yüzden de benim kararlarıma karışma.
-karışırım! Çünkü yalnış kararlar veriyorsun.
-evet doğru ,sana güvenmem gibi!
-Ya Piter… ..o benden daha mı iyi? ,neden se sürekli dibinde.?
-Sana ne oluyor?
Sen yıllarca hasretini çektiğin sevgiline dönsene
Hem dur, sen neden Piterle sürekli kavgadasın ,yoksa o da mı sana bir şey yaptı.
Ya da boş ver bana ne ya..... ne yaptıysa iyi yapmış.
-sen hala anlamıyorsun değil mi?
-neyi .... ..Derek!...aa
Jessicanın şaşırmasını Derek görmüyordu Bu yüzden konuşmaya devam ediyordu.
-benim Piterle kav...
Ama Jessica konunun bitirmesine izin vermeden onun kolundan yapıştı
-Derek sanırım beni bir şey ısırdı.
Tek konuşa bildiği bu oldu ve Jessica bir anda bayıldı.Derek işığı Jessicaya doğrultuğunda Jessicanın kolundan inen akrepi fark etti.
Ama kötü olan akrepin,
zehiri güçlü olan akreplerden olmasıydı.
Birde onun zehrinde virüs varmıydı yokmuydu,onu da bulmak gerekiyordu.Derek Jessicayı kucağına alıp, eskiden zindan olarak bilinen boş bir odaya götürdü.Ceketini çıkarınca kolunda akrep sokmasının izini buldu.Vakit kayb etmeden bıçağını çıkardı.İlk önce fenerin işığını yaraya doğrulttu.Sonra bıçağıyla yaranın üstünü açtı.Kan çıkmaya başlayınca Derek zehirin akması için ,dudaklarını Jessicanın koluna yapıştırdı ve zehiri emmeğe başladı,ağızına gelen kanı yere tükürüyor,böylece Jessicanın kanını zehirden arındırıyordu.
Jessica kendine gelince hala rüya gördüğünü sanıyordu.Çünkü Derek kollarını Jessicaya dolamıştı.Jessica her şeyin gerçek olduğunu anladığı an kafasını Derekin göğüsünden kaldırdı.Bir anda kalkmak isteyince yine başı döndü ve artık uyanmış olan Derekin yardımıyla geri oturdu.Ama yine Derekin elini geri itti.
-dokunma bana!........ başım.......bana ne oldu?
-seni akrep soktu,bende biraz kanını aldım, bu yüzden başın dönmüş ola bilir.
-ne?........
bunların hepsi senin suçun, peki çantam nerde?
-çantanı bırakmak zorunda kaldım....
-senin ne söylediğini kulakların duyuyor mu, onda ilaçlar vardı.
Bbben donuyorum, bacaklarım.......onlar neden bu kadar soğuk...
Derek o dakika Jessicanın durumunun iyi olmadığını anladı.Demek düşündüğü gibi akrepte virüs taşıyıcıları varmış ve şu an onlar kendilerini belli ediyorlardı.
-Jess bana bak! Sakın uyuma şimdi sen ben ne dersem onu yapacaksın tamam mı?
-tamam......
Jessicanın dudakları bile morarmaya başlamıştı.
-Derek galiba istediğin oluyor, benden kurtuluyorsun işte.....
-Jessica saçmalıyorsun, sana bir şey olmayacak. Ben yaşadığım sürece bunun olmasına asla izin vermem .
Derek bıçağın ağzını temizledi ve kendi avucuna yaklaştırdı.Avucunda bir hat çizdi.Ordan kan akmaya başladı.Jessica bunu görünce korkmaya başladı.
-Ssssen ne yapıyorsun?
-korkma , sakin ol.Şimdi senin bunu içmen gerekiyor.
Jessica titrek sesle söylenmeye başladı
-Ne? Yok artık ,şaka mı bu?
-hayır ,senin bunu içmen gerekiyor! Hemen!… .. yoksa öle bilirsin.Lütfen bir kez olsun "güven bana"
-hayır ben asla senin kanını içmem.Bana yardım et,çantamı bulursam,orda ilaç vardı.... elbet o yardım ..
-o ilaç sana yardım etmez, çünkü virüsün taşıyıcısı basit bir hayvan değildi.Güçlü zehire sahip akrepti.Benim kanım virüse karşı bağışıklık kazandıracak
Şimdi iç şunu!!!
Jessica Derekin kızgın yüzüne baktı ve gözünü kapayarak kanı içti.
Derek bundan memnun bir şekilde gülümsedi.
-şimdi senin kendine gelmeni bekleyelim
-bunu neden yapıyorsun?
-ne yani seni ölüme mi terk etseydim?
-ne fark eder, bıraksaydın ölseydim, belki böylesi daha iyi olurdu.
-hayır iyi olmazdı, Simon seni iyi görmek ister.Sen toparlanıncaya kadar,ekip de gelmiş olur.O zaman biz de Simonu ve diğerlerini buluruz.Sana kurala uyman gerektiğini öğretmediler mi? Sürekli başını belaya sokmaya yorulmadın mı?
-yine kaçıyorsun,bu durumda bile gerçekleri söylemiyorsun.
-belki gerçekleri duymaya hazır değilsin....
-merak etme , ben beni kırmana alıştım. Peki, sen neden benim peşimi bırakmıyorsun? Daha ne istiyorsun?
-ne mi istiyorum ? Peki….. sen neden gerçekleri görmüyorsun?
-Emmayı diyorsan .....
Jessica sözünü bitiremedi.Derek parmağını onun dudağına götürdü.
-hala neden seni takip ettiğimi mi merak ediyorsun, yoksa Piterle neden kavga ettiğimizi mi?
-aslında hiç birini, benden uzak dur, yeter......
-duramam.....
....çünkü...........çünkü seni seviyorum,
hemde...........
deliler gibi aşığım sana.Denedim ama senden uzak duramadım
Kalbim senin için atıyor........
Bu sözler Jessicayı çok şaşırtmıştı aslında
Bu yüzden Jessica zombi gibi, kıpırdamadan Dereke bakıyordu.
*********
-sen ne nne saçmalıyorsun ha? ,bu sefer..ki ..kandırmanın altında ne yatıyor?
A dur yoksa bu sefer Emmayla gizlice evlenmeyi mi düşünüyorsun? Bu yüzden mi,bu saçmalık
-ben seni kandırmıyorum,ben içimdekileri sana söylemeliydim. İşte söyledim!
Derek ağır yükten kurtulmuş gibi derin nefes aldı ve kocaman gülümsedi
-Jessica daha ne kadar oyun oynarsın.Çok iyi biliyorum ki senin de şuran ....
Derek elini Jessicanın kalbine götürdü.
-benim için atıyor.ve...
-o cümleyi tamamlama sakın!Senin söylediğin hiç bir şey eski Jessicayı geri getirmez. Anladın mı?
Şu an ,kalbimde ne var biliyormusun ? sadece acı ve yaralar var,başka hiç bir şey!
Jessica sinirden titriyordu.Karşısındakı onu ne sanıyordu oyuncağı falan mı? İstediğinde oyna ,istediğinde at,sonra tekrar oyna.
Derek elini Jessicanın bileğine götürdü.
-Dokunma bana! Sakın! Ben şu an burda senin yerinde başka birinin olmasını tercih ederdim.
- onu değil mi? Piter…. Ne oldu şimdi o mu iyi?
Derek sinirli ve kızgın bakışlarla ayağa kalkmaya çalışan Jessicanın bileğinden tuttu.
-şu an iyi değilsin , biraz daha dinlen
-beni rahat bırak
Jessica bileğini onun parmaklarından kurtarmaya çalışırken, Derek onu aşağı çekti. Bu ani hareket karşısında Jessica kendini tutmadı, halsiz ve bitkin bedeni Dereke doğru gitti.... Jessica şu an Derekin kucağına düştüğüne inanamıyordu. Öylece onun 3 sm uzaklığında olan yeşil gözlerinde kayb olmuştu.
Şu an kendi onunla hep böyle kalmayı isterdi.
Derek Jessicanın nefesini yüzünde hiss ediyorken , ona biraz daha yaklaşmamak elinde değildi. Şu an onun dudaklarını hiss etmek için, Derek her şeyi bırakırdı. Ama Jessica bunu asla kabul etmezdi. Derekin onun dudaklarına doğru biraz daha eğildiğini görünce, Jessica geri çekildi. Ama hala Derekin kolları onu sarmaşık gibi sarmış, bırakmıyordu
-Derek kendine gel, ne yapıyorsun? hemen beni bırak!! .
-Jesss… sende bunu çok istiyorsun, biz bir birimiz için yaratıldık.
Derek yine onun dudaklarına eğildi. Jessica bu kez hiç düşünmeden ona tokat attı. Ama bu Dereki daha da cesaretlendirdi ve o bir anda Jessicanın dudaklarına yapıştı.
Yumuşak, sıcak sahiller insanların gülümsemeleri, Simonun Jessicayı ıslatmak için peşinden koşması, hepsi Jessicanın hatıralarındaydı. Sonra herşey yeniden kararıyordu, etrafta sadece o vardı., uykuların korkulu kabusu, yeşil gözlerin sahibi, o yeniden Jesicaya yaklaşıyor, ve onun dudaklarına doğru eğiliyor, ve onu öpmeğe çalışıyor. Jessica onun kollarından kurtulmaya çalışıyor. Bu sefer o Jessicaya kaçmak için şans tanımıyor. Jessica artık ona karşı direnmiyor, ama bu kısa romantik anlar yine kabus oluyor. Jessica bir anda dudaklarına değen şeyin kan olduğunu, aniden dudaklarında soğuk sıvı hiss etmeye başladığında anlıyor. Gözlerini açıyor.Karşısında…… az önceki aşk dolu bakışlarla bakan Derek artık yok!!! kayb olmuş , yerinde zombi halinde Derek duruyor ve onu parçalamak için bekliyor.
-"HAYYYIIR!!!! "
Jessica büyük bir çaba içinde yerinden kalkıyor. Ve şaşkın halde onu izleyen Derekle karşılaşıyor.
-yaklaşma bana!
Jessica derin ve içten nefes aldı, az önce yaşadıklarının rüya olduğunu Derekin şaşkın yüzüne bakarak anladı.
-kabus…. .kabus gördüm
Bunu sadece Dereke söylemiyor, aslında o an kendini inandırmaya çalışıyordu.
-halüsünasyon görmen gayet normal , akrep zehrini def etsek bile, yan etkileri uzun süre insanda halüsünasyon görmeye neden oluyor.
Jessica elleriyle yüzünü kapattı ve, yeniden gözlerini açtığında Derekin çantadan bir şeyler aldığını gördü.
O,küçük ilaç poşetini ona uzattı.
-orda yeşil kutuda ilaç var, ondan al. İyi olmanı sağlar.
-ama çanta benim çantam…
-evet onu sen uyurken ben aldım.
-ben ne zaman kendimden geçtim?
-kanı içtikten hemen sonra, ben sana bir şey oldu diye, hemen çantayı bulmaya gittim...
Arkasından Derekin neler söylediğini artık duymuyordum. Tek düşündüğüm, Derekin bana söyledikleri, aşk itirafları, sonrası ,… .. demek hepsi bir rüyadan ibaretti, Ben bir rüyadan diğerine yuvarlanırken, Derek benim için çantayı arıyormuş. Aslında aramızda birşey olmadığı için mutlu olmam gerekiyordu. Ama üzgündüm… Demek hala ben onu unutamıyordum, o değil. Oysa o sadece insanlık için yardım ediyordu. Bunu düşününce kendimi tuhaf hiss ettim. Yine yalnızdım üstelik zayıfdım, acizdim. Saklamaya, bastırmaya çalıştığım duygular, kabusumda beni bulmuşdu. Bunu görmemin tek nedeniyse hala onu sevmemdi .Bu düşüncelere son noktayı buraya gelme nedenim koymuştu. Hala Simonu bulamamıştım. Belki o bir yerlerde çok zor durumdaydı, bense gönül yaralarına tedavi arıyordum. Bunları düşününce , gerçekten boğulmaya başladım .Artık burda kalamazdım .
-hey ne yapıyorsun… ?
-ben Simonu arayacağım. Bana engel olmaya kalkma
-Engel olmayacaktım sadece ben önden gidicektim..
Jess sen gerçekten iyimisin?
-iyiyim, şimdi gide bilirmiyiz?
-tamam , Hadi..
Gerçekten şu anda kendi durumumu düşünecek halde değildim. Tek düşüncem Simonu bulmaktı. Tunellerden geçtikçe ben Simonla ilgili en ufak bir ip ucu bile olsa bulmaya çalışıyordum.
- Jessi, bak ilerki oda kapalı , galiba geldik.
- bana öyle seslenmeyi kes!
-tamam Jessica , Hadi
Gerçektende karşıdaki oda kapalıydı ve orası tunelin son kapısıydı.
Biz kapıya vurmaya başladığımız an , zombiler boş odalardan bize doğru gelmeye başlamışlardı. İşte o an, ben Piterin komutasını duydum.
O, bana ve Dereke kısa bir bakış attı ve hemen işine geri döndü. İlaçla kaplı kurşunlar rüzgarı delerek , bize doğru koşan o iğrenc görünümlü yaratıklara bir ok gibi saplanırken , ben kapıyı kırmamak için kendimi zor tutuyordum. Ama daha fazla duramadım ve onların arasından kapıya koştum.
-Simon kardeşim, ordamısın lütfen bir ses ver?!
Ses gelmiyordu, ben daha da sert vurdum. Parmaklarım acıyor olsa , bile şu an hiss etmiyordum. Aklıma kötü- kötü şeyler geliyordu. Ya onlar saklanamadıysa , ya içlerinden ısırılmış olanlar varsa……
Tüm bunlar beni delirtiyordu.Gözlerim ağlamaktan göremezken, dudaklarımı sinirle kemirdiğimden , artık ağzımda kan hiss ede biliyordum .Tam o an yine darbe indirmek için elimi havaya kaldırdığımda elim yumuşak bir şeye değdi. O an fark ettim Derekin yanı başımda olduğunu. O, yumruğumu parmaklarıyla sarmış, kapatmıştı. Ona baktığımda gözlerinde kendi acımı ve çaresizliğimin yansımasını gördüm.
O, etrafta olup bitene aldırmadan bana sarıldı, ben ondan uzaklaşmaya çalışsam da , o beni bırakmıyordu.
Tek duyduğum, onun benim kulağıma fısıldadıklarıydı.
-şşşş sakin, sakin ol, böyle Simona yardım edemeyiz… şşş
Askerler o sırada tüm engellerden kurtulmuş, kapıyı açmak için çalışıyorlardı. Sonunda kapı açılmıştı. İçeride zombi mi insan mı vardı , henüz bilinmiyordu. Ama herkes askerleri görünce rahatladı. Emma onları gözden geçirirken, , Derekte Jessicayı içeri götürdü.
Ama Jessica bir anda yine ağlamaya , kardeşini aramaya başladı. Oda dolusu asker içinde bir tek Simon yoktu.
Jessica en yakınında duran bir askerin yakasından yapıştı.
-kardeşim nerde?? O, sizinle değilmiydi.??
Nerde o? Neden burda değil?!
- Onu general geri çağırmıştı, biz buraya gelmeden önce..
Bunu diğer yandaki bir asker söylemişti.
Derek Jessicanın sorularını anlamış gibi, askere bir kaç soru daha verdi. Ama Jessica malesef duyamadı, yer ayaklarının altından kaymış gibi , Jessica kendini tutmadı ve düştü. Ama Derek koşarak onu yakaladı. Emma onun bayılmasına sebep , stres olduğunu söyleyince , Derek onu kucağına aldığı gibi dışarıya çıkarmak için , ordan ayrıldı. Ama ilerde onun karşısını Piter kesti.
-bu kadarı yeter, ben taşırım. Zaten ne geldiyse kızın başına ,senin yüzünden geldi, bence artık uzak dur. Yeter!!
Derek aslında Jessicayı ona teslim etmezdi. Ama Piter haklıydı. Derek istemsizce Jessicayı çok yavaş bir şekilde Piterin kollarına bıraktı. Son bir kez gözlerini onun baygın yüzünde gezdirdi ve diğerlerinin yanına döndü.
Ama aklında şu an tek düşünce vardı.
Emmanın babası Simondan ne istiyordu? Onu gizlice geri çağırmakta amacı neydi?
Gözlerimi açmak nerdeyse imkansız geliyordu, bana .Bu kadar serum, benin sanki dış dünyayla iletişimimi kapatmıştı.Son hatırladığım sa o karanlık tuneldi. Sonrası boşluktu ve hiç bir şey.....
8 saat sonra..
-Jessi uyan lütfen!!! Uyanman lazım.. Lütfen....
Yüzümü ıslatan sıcak sıvıyı hiss edince zar zor gözlerimi açtım. Baş ucumda durmadan ağlayan Selenayı görünce , ona doğru uzanmaya çalıştım.
Hayatım boyunca kendimi asla bu kadar halsiz ve bitkin hiss etmemiştim.
-suuu ..su ..
diye bildim sadece
Selenanın bana uzattığı su bardağıyla , kurumuş boğazıma canlanma , gözlerime ışık geldi..
Selenaya yeniden baktığımda, o beni anlamış gibi konuşmaya başladı.
-Jessica siz döndüğünüz beş gün oldu , ama hala Simondan bir haber yok, beni de sana bırakmıyorlardı, babam zorla izin aldı .Jess ben gerçekten ortada tuhaf şeyler döndüğüne inanıyorum ve çok korkuyorum. Senin ilaçların bile, sana göre değil, ben bunlardan akıl dengesi bozuk hastalarda kullandıklarını biliyorum.... ..Yani zombi salgınından sonra insanlar bir süre kendilerine gelemediği zamanlarda,
ama sen... öyle değilsin ki... ??
-Selena benim kalkmama yardım et...
- seni burdan çıkarmazlar, beni bile içeri zorla aldılar.
-İşte bu yüzden sen bana yardım etmelisin benim biran önce dışarda neler döndüğünü anlamam lazım , kardeşim nerde onu bulmam lazım....
-ama nasıl? Biliyorsun...
-biliyorum, bu yüzden senden çok zor birşey isteyeceğim
- ne?
- Piteri bula bilirmisin? O , bana yardım eder.
-o yardım edemez.
- neden?
- ortada ne dönüyor bilmiyorum, ama oda bu işin içinde, hatta en başta seni görmek için ondan yardım istemeğe gittiğimde, o bana senin tedavi gördüğünü, rahatsız edilmemen gerektiğini söyledi.
- o zaman iş yine bize kaldı...
Selena onu anlamaya çalışırken, Jessica üstündekileri çıkarmaya başladı.
-Jessi ne yapıyorsun?
-Selena beni birkaç saatlik idare etmeni istiyorum, kiyafetlerini bana ver.
-yapamam, eğer seni yakalarlarsa...
-korkma ben çabuk dönerim, kimse fark etmez.
-Peki, ama dikkatli ol.
Jessica kiyafetleri giydikten sonra yüzüne maskeyi taktı ve ordan ayrıldı. Selenaysa hasta kiyafetlerini giyince, yatağa yattı ve üstünü kafasına kadar kapattı. Böylece kimse onun Jessica olmadığını anlayamazdı. Jessica dışarı çıkınca ilk aradığı kişi Selenanın babasıydı. Şu an ondan başka güveneceği kimse yoktu. Biran için Derek bile aklına geldi, ama o Dereke şu an gidemezdi. Eğer Piter gibi biri, onu yanılttıysa, bunu Derekin yapmayacağı ne malum? !
Jessica generalın odasına vardığında , eli havada kaldı. Kapıyı çalmadı çünkü, içerde birileri tartışıyordu. Jessica kapıya doğru biraz daha yaklaştığında, tartışanlardan birinin Selenanın babası, diğerininse Derek olduğunu anladı.
-sana söyledim, burda her ne numara dönüyorsa , ben bunu anlamalıyım. Bu yüzden bu gün oraya gidiyorum.
- peki Emma... onun haberi var mı... bu olanlardan
- yok, nasıl söyleyeceğimi de bilmiyorum, babasının nefreti yüzünden masum insanları kendi çıkarına feda ettiğini nasıl söylelerim bilemedim. Emin olduğum birşey var, o da Jessicanın ailesinin de orda olması. Ya kızı bile göstermemek için türlü türlü oyunlar oynuyorlar.Bu gün Simondan haber almak için oraya gidiyorum
- tamam, ama yalnız gitme
- merak etme, o bana bir şey yapamaz.
Abi ama senden bir ricam var...
- merak etme, ben Jessicaya göz kulak olurum.
- tamam abi
Jessica kapının açıldığını görünce , hemen geldiği gibi geri döndü.
Arabaların arkasında saklandı ve Derekin de gelmesini bekledi. Derek bir kaç arkadaşıyla arabasına yaklaştı, sonra arabadan bir kaç kutuyu anbara taşımaya başlayınca , Jessica bunu şans bildi ve kimse görmeden , arabanın arkasından bindiği gibi saklanmaya çalıştı. Derek arabaya geri döndüğünde arabanın arka kapısının kapandığını görünce biraz etrafa bakındı, ama fazla aldırış etmeden arabayı çalıştırdı ve ordan ayrıldı.
Jessica sessiz ama bir o kadar da düşüncelerinde boğuluyordu.
Emma ve ailesi ne istiyordu ondan , neden onun ailesini hedef almışlardı. Acaba ailesi iyiler mi? gibi sorular onu daha da delirtiyordu. Uzun süren yolculuğun sonunda, Jessica arabanın durduğunu hiss etti. Derek dışarıda birileriyle tartışıyordu. Jessica neler olduğunu anlamaya çalışsa bile , hiç birşey duyulmuyordu.
O, sırada Derek kimlik taramasından geçince arabasını içeri sürdü. Bu yer tam olarak hapishane gibi , sürekli askerlerin gözetimindeydi. Yüksek kuleli büyük bir yerdi burası. Derek arabayı durdurunca derin bir nefes aldı ve arabadan indi. General Robertin ofisine doğru ilerlerken, Jessica da arabadan indi, o Dereki takip edecekken karşıdan gelen askerler yüzünden eğildi ve az önce indiği arabanın arkasında yere çöktü. Yeniden ayağa kalktığında tuhaf birşey oldu. Jessica bir kızın askerlere karşı direnerek kaçmaya çalıştığını fark etti. Ama kız başarılı olamadı ve en sonunda yakalandı. Jessica kıza o kadar acımıştı ki, generali bulmak yerine askerlerin kızı götürdüğü yöne gitti.
Aslında kızı takip etmemin nedenlerinden biri Simondu. Ben Generalle görüşmek yerine kardeşimi aramaya karar verdim. Bunu askerlerin peşinden beyaz duvarlarla kaplı yeraltı mekana girmekle karar verdim. Etrafta neler olup bittiğini anlamaya çalışırken, arkamda ayak sesleri duydum.
-kıpırdama, söyle kimsin ?
Ben askerin gelmesini bekledim, o benim yüzümü görmeği beklerken ben antreman yaptığım günlerdeki gibi ona bir tekme ardından ,kendini toparlamasına izin vermeden bir yumruk attım. Etrafta kamera olmamasına seviniyordum. Yoksa şimdi başım büyük belada olurdu. Ama askeri saklamazsam yine başım belada olacaktı. Kapılar kitli olsa bile malzeme odası açıktı. Ben askeri oraya taşıdım ve biraz dinlenmeğe karar verdim hala bana yapılan serumların etkisi
üzerimdeydi .Sürekli kafam dönüyor, midem bulanıyordu. Biraz dolaştıktan sonra , içerde bir kaç kutu sakinleştirici, uyku getirici ilaç kutusu buldum. Bunlardan çok etkili bir karşım hazırladım ve şırıngaya doldurdum. Askerin yavaştan kendine geldiğini görünce , yeniden kafasına vurdum ve hiç vakit kayb etmeden odadan çıktım. Daha bir kaç odayı gözden geçirdim , daha sonra merdivenle aşağı indim. İşte o an , doğru yerde olduğumu fark ettim. Bu kattan sürekli insan çığlığı ve sesleri yükseliyordu.
****
- Derek , seni burda beklemiyordum...
-Robert , bana doğruyu söyle Simon burda mı? Senin kafanda ne var? Sakın bana bunu Emma için yaptığını söyleme. Ben senin istediğin her şeyi yaptım, ama sen hala onun ailesiyle uğraşıyorsun.
- senin neden burda olduğun şimdi anlaşıldı, sen o kız için burdasın. Ama benim o kıza ve ailesine ayıracak hiç boş zamanım yok. Doğru ben Simonu göreve yollamadım. Ama bunun önemli sebepleri vardı. Onun babası onu görmek istiyordu. Belki de şimdi babasıyla birlikte.
- yani onlar burda değil? Peki neden onlardan hiç bir haber yok. Ayrıca siz burda hala neyi araştırıyorsunuz? Salgın bitmedi mi? Yoksa sen devletten gizli birşeyler mi yapıyorsun? Ben geçen hafta da bir çok zor iyileşen hastaların buraya nakl edildiğini duydum. Onlara ne oldu?
- işte orası seni hiç ilgilendirmez, hem sen böyle boş işlerle uğraşacağına , biraz kızımla vakit geçir. Eskiden sen onunla buluşmak için kapımızda növbet tutardın, ama şimdi..
- sen hala konuyu değiştirmeye çalışıyorsun.
- tamam, doğruyu mu bilmek istiyorsun, o zaman beni iyi dinle evet , ben birşeyler pilanlıyorum büyük çaplı birşeyler... Ben düşündüm ve karar verdim, madem hala zor iyileşen hastalar var, neden onları iyileştirelim ki, aksine onları daha da geliştirelim, öyle bir geliştirme ki, onların karşısında hiç bir asker duramasın, böylece ben bu orduyla yeni bir devlet kurarım, bu ordunun durdurma tuşu sa sadece bende olacaktır.
- Sen aklını kaçırmışsın, biz daha yeni bu yaratıkları durdurmadık mı? Sen onları yeniden serbest mi bırakıcaksın, onlardan asla bir ordu olmaz, onlar sadece bizi besin kaynağı olarak gören bir yırtıcı.
-ama sende onlardandın? Ama hala birini ısırmadın. ?!
-çünkü ben ilaç kullandım...
-evet Derek onlarda kullanacak, bu zor olsa bile onlar sonunda bana boyun eğecek.
- sen...
Derek sözünü bitiremeden kırmızı işık yandı ve alarm yabancı birinin gizli sektöre girdiğini söylüyordu.
General kızgınlıkla Dereke baktı.
--kimi getirdin? Beni burda oyalarken ortağın gizli sektöre mi girecekti?
- hayır ben kimseyi getirmedim, benim seni durdurmak için yardımcılara ihtiyacım yok!
-peki bu ne o zaman?
General ekrana işaret etti. Derek bilgisayara yaklaştığında, gözlerine inanamadı.
Kameralara yakalanan Jessicadan başkası değildi.
Kız bir an bile beklemeden ona bıçakla saldıran askerin omuzuna şırıngayı batırdı.
Jessica....?!,
Derek bir anda kapıya koştu .