bc

Sabah Güneşim+18

book_age18+
1.0K
FOLLOW
9.9K
READ
family
HE
sweet
mystery
like
intro-logo
Blurb

"Demek azdırıcıyı bu yüzden istedin?" Yiğit hala inanamıyordu. Nasıl bir kumbasın içindeydi...

chap-preview
Free preview
Tanışma
Art ardına gelen bildirim sesi ile Yiğit elini cebine attı. Hastane zaten karışıktı bir de bu bildirim sesi eksikti. Canı bu sebepten daha da sıkıldı. Kaza yapmış ve dikiş isteyen hastayı bırakıp yanındaki hemşire baktı. "Sen devam et. Ben birazdan döneceğim." şu lanet bildirim sesi neyse öncelik onu susturacaktı. Hastada rahatsız oluyordu. "Nasılsın Yiğido?" onunla hastanede gece nöbetine kalacak arkadaşı Efeydi. Ona hep böyle seslenirdi ki arkadaşına bakıp, "Beni az idare et!" işareti yaptı. Acilden öyle elini kolunu sallayarak çıkamaz ve o kadar sorumsuz biri değildi. Efe hayır olsun dercesine bakınca Yiğit daha ona bir şey demeden bir bildirim sesi daha geldi. Lanet bildirim sesleri her kimden geliyorsa en azından telefonunu sessize alıp öyle işine devam edecekti. Bu şekilde onunda dikkati dağılıyordu. 6 saate yakındır ayaktaydı ve hiç mola vermediğinden Yiğit, kendine bir kahve aldı. O sırada herkes ona selam veriyordu ki yine bir bildirim gelince Yiğit sinirle burun kemerini sıktı. Hiç durmadan mesaj yazanın kim olduğunu bilmek istiyordu. Merak etmiyordu. Aklını kurcalayan konu onun bu denli mesaj yazacak kimsesinin olmadığıydı. Kahvesi hazır olduğuna dair otomattan uyarı verince eline aldı. Adımları yangın merdivenine doğru gidiyordu ki Yiğit hiçbir yerde değil de orda, daha rahat olacağını düşündü. İnsan kalabalığından yılmıştı. Ona lazım gelen az biraz sessizlikti. O da en çok merdiven tarafında olurdu. Merdivenlere gelince oranın kapısını açtı. "Umuda kapını aç. Çünkü seni kurtaracak en iyi hekimdir." onun geldiği merdivenin ilk basamağında yazılı olan metin buydu. Size nasıl anlatsam? Hastanenin merdivenlerine çeşitli yazılar yazılmıştı. Kimisi yersizdi. Kimi ise oturup düşünmeniz için ideal sözlerdi. "İnsan kendi kendinin hekimi. En iyi hekim ise sizi iyi hissettiren hekimdir." Yiğit yazılı olan metinleri boş verip, "Aşk uzaya açılan kapıdır. Hastane gibi, ama uzaya gidilen kısa ve hastasız yolculuktur." yazısının üzerine oturdu. Aşk mı? Yiğit aklı ile düşünen ve aşk safsatasına inanan da birisi değildi. Akıl ile tanımlanan her şeye okeydi. Ama insanı insandan çıkaran sığ duygular tıp ile açıklanamıyorsa Yiğit o işin içinde kolayına olmazdı. Bu yaşa gelmiş ve onca ilişkisi içinde hep belli seviyede olmuştu. Görüştüğü kadınlarda onunla yanı fikirde ve çoğu böyleydi. Bitirirken de medenilerdi ve Yiğit bugüne kadar dönüp arkaya hiç bakmamıştı. Aşık değildi. Bir ilişkisi başlayınca tonlarca duygu değil hevesi geçince de biterdi. Bunlara çok anlam yüklememişti. Yükleyecek kadar duygu karmaşasına ihtiyacı yoktu. Sinirleri bozulmuşmuşcasına güldü. Bildirim bir türlü susmak bilmiyordu. Kahvesinden bir yudum alıp merdiven basamağına bıraktı. Neden içinden bir ses bu bildirim sesinde Giz, onun işi var diyordu. Giz onun kız kardeşiydi. Yiğit ne ise Giz onun zıttıydı. Telefon ekranında w******p uygulamasında yetmiş yedi mesaj görüntüsü vardı. Mesajlar ise, Mimarlık son sınıf Bölüm şefi tarafından grup kurulmuş ve ordan gelmişti. Mimarlık? "Giz..." diye söylendi. Hangi aklı başında bir insan doktor olan abisinin telefonunu gruba dahil ederdi. Bunu yapacak kadar kardeşi kafayı sıyırmış olmalıydı. Bir an bile beklemedi. İçtiği bir yudum kahvede kardeşi yüzünden boğazına dizilmişti ki onu aradı. İşe bakın kardeşi açar diye bekliyordu. Çıkan kadın sesi ile anlık şoka uğradı. Kardeşinin telefonu kapalıydı. Annesini aradı. Saat gecenin on suları ve annesinin yine de bu saatte uyuduğunu sanmıyordu. Giz ise hayatta bu saatte uyumazdı. Tam bir gece kuşuydu. İşe bakın annesinin de telefonu kapalıydı. Yiğit burnundan soluyarak öfkeyle güldü. Evi aradı. Bir kaç çalıştan sonra annesi telefonu açarken Yiğit telaşa vermeden sakince konuştu. Çünkü avizeyi kulağına yaslamış ve telefonu açan isim annesiydi. "Sultanım, telefonun neden kapalı?" o kızmak isterken hayatında hep var olan iki kadının telefonlarının kapalı olması öfkesini alıp götürmüştü. Giz, onu bir yere kadar anlardı. Kız kardeşi senede bir nasıl yapıyorsa telefonu bozar hiç olmadı yeni bir model için telefon yenileyen birisiydi. Annesi ise Yiğit için bu beklediği bir şey değildi. Onlar için endişe ediyordu. Yiğit hastaneye yakın diye evden ayrılmış ve kendi aldığı evde yaşıyordu. Giz ise annesi ile bir kalıyordu ki Yiğit de onlarla vakit bulup konuşamamıştı. Son günlerde annesi ile de konuşmamış ve meseleden bu yüzden uzaktı. Ne oluyordu? Sultan hanım oğlunun sesini duyunca mutlu oldu. Çocuklar büyüyünce tabiri caizse kuş oluyordu. Oğlu böyle olmuştu. Her anne gibi o da oğlu yanında ve yakınında olsun isterdi. İşte insanın her istediği de o istedi diye olmuyordu. O kuşların uçması gerekiyorsa belli bir yerden sonra uçuyordu. Oğlu öyle yada böyle kendi düzeni ve hayatını kurmuştu. Giz de büyüyordu. Sultan hanım elinde sonunda bir başına kalacaktı. Bu duruma alışmak istiyordu da alışılması çok zordu. Sahi oğlu onu ne için aramış ve ne sormuştu. Telefonunun neden kapalı olduğunu soruyordu. "Aman oğlum. Giz kendi telefonunu bozdu. Benimki de bozulunca ikisini bir servise gönderdi." daha doğrusu kızı nasıl yaptıysa her ikisini de bozmuş tamire yollamıştı. Gel babam bakalım ne vakit gelecekti. Yiğit aramış ulaşamayınca korkmuş olmalıydı. Endişe edecek çok bir şey yoktu. Sultan hanım alışıktı. Yiğit de kardeşini az çok bilirdi. Yiğit derin bir nefes aldı. Annesinin hali hatırı ve sağlığını da sorunca vakti çok yoktu Giz'i çağırmıştı. Acilde hastalar onu bekliyordu. O sırada beklerken hem uyanık kalmak hemde Giz ile konuşacağı için sakin olması gerekiyordu. Soğumadan kahvesini içip, bitirdi. Hanımefendinin gelmesi toplamda beş dakikayı bulmuştu. Annesi ile çok konuşmamış ve toplam molası zaten taş çatlasa on dakikaydı. Üç dakika sonra acile dönecekti. Nerdeydi bu kız? "Abim..." diyen kızla sabır diledi. "Giz, uzatmayacağım. Kaç güne telefonun servisten dönecek." telefonunu bugünden itibaren titreşime alırdı da bu da nerden bakarsa baksın, sorundu. Oluyor bölümlerden aranıyordu. Dakka başı da telefonuna nerden diye çıkarıp bakamazdı. Bunu yapacak bir işi yoktu. Yiğit şuan kardeşine çok şey söylemek istiyor ama buna dahi vakti yoktu. "15 iş günü, abicim." abicim? Yiğit hiç uzatmadı ve kız kardeşinin yüzüne telefonu kapattı. Şu watsappweb vardı da kardeşine Allahtan mesajları okuma ve bildirme derdi olmayacaktı. Tek sorun mesajlar onun ekrana düşüyor olmasaydı. Keşke buna da çare bulunsaydı Yiğit artık kardeşi ile aynı telefonu kullanırdı. Çocuk gibiydi. Bir insana telefon dayanmaz mı? Giz tam bir elektronik düşmanıydı. Ayağa kalkmış ve acile gideceği sırada ekrana anlık bir foto düştü. Eli mesajın üzerine öylece gelişi güzel tıklayınca foto kendiliğinden açılmış ve ekrana bir resim düştü. İslim Akçabat. Akçabat? Bölüm şefleri bu kız mıydı? Öylesine gençti bölüm şefi Yiğit, böyle birisini beklemiyordu. Gördüğü kız ayrıca çok güzeldi. Merak etti. Mesajların ilki yalnız ona ait iken diğerleri bölüm öğrencilerine aitti. Erkek olmalılardı şeflerinin güzelliği hakkında pervasız bir şeyler yazmıştı ki ağızlarının payını İslim'den fena almıştı. Yiğit açıkçası böyle bir yazışma gruptan beklemiyordu. İslim ayrıca gruptan yerli yersiz mesajlaşma istemediğini yazmıştı. Bu da tam Yiğit'in istediği bir şeydi. Resme neden bilmiyordu dikkatle baktı. Onu büyüleyen kadın acaba resmi ne diye atmıştı? Yiğit yazışmaları kaydırdı. Şeflerini tanımaları ve bilmeleri için atılan bir foto ve mesajdı ki şuan uzaktan eğitime dönüldüğü için resmi onlarla paylaşmış olmalı. Yani yazışmalarda bu yazıyordu. Sonradan eğitim normale döndüğünde sanırım kargaşa istenmemiş ve resmini paylaşmıştı. Mantıklıydı. İslim camdan bir masası ve masanın üzerinde de bir dünya mimarlık dosyaları vardı. Odası ise tamamen mimari döşeme doluydu ki İslim içlerinde en çok ilgiyi çekiyordu. Bence en çok mimari eser bu kızın kendiydi. Cam masanın altında duran kız minyon biri gibi ufak tefek biri dursa da güzelliği tek kelimeyle baş döndürücüydü. Eğer fotoda oynama yapılmadıysa bu böyleydi. Ah şu şoplamalar. Yiğit bunun gerçek olduğuna çok ihtimal vermedi. Kim bu kadar güzel olabilirdi ki? Ayrıca bundan ona neydi? Yiğit başını salladı. Onu bekleyen onlarca hastası varken o burda durmuş ve neleri düşünüyordu. Acile yol aldı. Efe hastalarla ilgilenirken o da hastaların yanına döndü. Bakalım gün, neler olup ve bugün kendisini nasıl tamamlayacaktı. Acil tam bir kargaşa ve kaostu. ---------------------------------- Kitap kapağı normali buydu. Ne bileyim diğeri olsun istedim ve yaptım. Her ikisi de kitabın kapağı. Bu da iç kapak olsun.  Hikaye tamamlanmaya yakın bir hikaye. Tabi eksik ve yanlışları çoktur. Şimdilik istifadenize sunuyorum. Sonrası yanlışlarına bakar ve düzeltirim. Yiğit hakkında düşüncelerinizi hikayeye başlamadan alabilirim. Giz, peki nasıl bir karakter dersiniz? O sadece ilk bölümde olacak. Sonrası başka karakterler gelecektir:)) Peki İslim? Yiğit'in söylediği gibi fotoğrafta oynamış olabilir mi? Yoksa cidden bu kadar güzel bir kız mı? Sultan hanım? Bakın o öyle ya da böyle bu hikayeye dahil olacaktır. Nerde dahil olur onu bende bilmiyorum. Hikayeyi beğenip diğer bölüme geçecek iseniz lütfen bu bölümü oylamadan geçmeyin. Hikaye hakkında ufak bir yorumda alabilirsem diğer bölüm sizlerin olsun.:D))

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Alanzo Behemoth +18

read
28.4K
bc

Kızılca Kıyamet

read
9.1K
bc

MAFYANIN ESİRİ +18

read
21.2K
bc

Destina

read
4.6K
bc

HELİN +18

read
65.4K
bc

KIZIL ÖRÜMCEK ZAMBAĞI

read
53.8K
bc

İBLİSİN DÖNGÜSÜ

read
2.6K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook