Bölüm 7: Kırık Camlar ve Savunmasız Gerçekler Banyonun kapısı, aramıza çekilmiş somut, soğuk bir perde gibi duruyordu. Arkasından gelen su sesleri, Suna'nın iç dünyasında kopan fırtınayı anlatan tek ipucuydu. Ben ise kanepeye mıhlanmış, avuçlarımda hâlâ yanağının sıcaklığını, burnumda onun alkolle karışık vanilya kokusunu taşıyordum. Telefonumun ekranı kararmıştı ama Mavi'nin araması, zihnimde siren gibi çınlamaya devam ediyordu. "Reddet" tuşuna basmış olmam, ihaneti ortadan kaldırmıyor, sadece erteliyordu. İçimde, derinlerde bir yerde, Mavi'ye karşı hissettiğim sevgi ve bağlılık, bir çocukluk arkadaşının hatırası gibi sıcak ama uzaktı. Oysa Suna, bu lanet olası suitin içinde, tenimde yanan bir gerçeklikti. Onun savunmasızlığı, o kırılmış hali, bana olan itirafı, içimdeki tüm duvarları y

