Tam o anda Asmin ’in sözleri havada asılı kaldı. Agit beni görmedi bile. Gözleri başka yerdeydi, belki de bilerek bakmıyordu. Umurumda değildi. Hatta içimden “Bakmasa da olur, bana bakacak zamanı geçti” diye geçirdim. İlk zamanlarda bana saygıyla yaklaşsaydı her şey farklı olabilirdi zamanla ama artık bakışı da kendine kalabilirdi. Köy meydanına adım atar atmaz davullar, zurnalar çalmaya başladı. Havanın içindeki toz, insanların konuşmalarına karışıyor, etrafı büyük bir curcuna kaplıyordu. Ağa düğünü dedikleri tam da buydu; gösterişin, kalabalığın, gürültünün ortasında dönüp duran bir şenlik. İlk gün kına gecesiydi. Kadınlar renk renk bindallılar giymiş, başlarında altın işlemeli yazmalarla meydanda toplanmıştı. Dila ’nın eline kına yakılırken türküler söylendi, “Yüksek yüksek tepelere”

