Yazarın Anlatımıyla... Saat gecenin 4'üne yaklaşıyordu. Kısa bir süre sonra artık yeni bir gün doğacaktı. Neler getireceği bilinmeyen, hesaplaşması da oldukça zor bir gece ikisini bekliyordu. Zaman; artık eteğindeki taşları dökme zamanıydı. Fazla bile geç kalınmıştı bu konuşma için. Kendi kendine varsayımlarla ulaşılan yanlış yollar, kulaktan dolma bilgilerle varılan sonuçlar ya da içe atıp sindirilmeye çalışılan ne varsa: bu andan itibaren tek tek masaya koyulacaktı. Mutfaktaki masada çorbalar zar zor içilmiş, düğüm düğüm olmuş boğazları zorlayarak lokmalar yutulmuştu. Masa öylece bırakılmış, Halil İbrahim'in Selvi'nin elinden tutup kaldırmasıyla salona geçilmişti. Selvi koltukta otururken, Halil İbrahim yatak odasına gitmişti. Köşedeki sandığı açıp, taa en dibe sakladığı günlüğü çıkar

