Yazarın Anlatımıyla... Halil İbrahim bu geceden çıkmayı başarabilmişti. Ama artık asla eskisi gibi olamayacaktı... Sağ kolu dirseğine kadar kesikleri içinde kalmış, derisinde kana bulanmamış tek bir zerre dahi kalmamıştı. Alnını duvara o kadar çok ve sert vurmuştu ki, saçlarının birleştiği yer şişmiş ve yarılmıştı. Yüzünün de kolundan kalır bir yanı yoktu... Şimdi bir doktora gidebilir, kolunu ve alnını dikiş attırarak iyileştirebilirdi. Vücudundaki fiziksel yaralardan daha büyük bir acı vardı içinde. Bedeni iyileşebilirdi ama ya ruhu ? İçindeki acı ve pişmanlık öyle bir derinden yaralamıştı ki onu, henüz bunu tedavi edebilecek bir doktor yoktu yeryüzünde. Pişmanlık... Keşke'lerin en büyük tetikleyicisi değil miydi ? Şimdi başını duvarlara vursa da, kendini affedebileceğini hiç sanmıyo

