Emir Alp’in İhaneti ve Aşkı

236 Words
Tam o sırada Emir Alp ortaya çıktı. Ama bu kez kılıcı ters tutulmuştu. Arkasında saray muhafızları değil, zaman tarikatının karanlık büyüleri vardı. “Onları ben çağırdım,” dedi acıyla. “Seni korumak için.” Zaman muhafızları saldırdığında Emir Alp Elif’in önüne geçti. Kılıç büyüyle parçalandı, kan toprağa aktı. Elif çığlık attı. “Neden?” Emir Alp gülümsedi. “Çünkü seni ilk gördüğümde… tarih durdu.” Bu bir ihanetti. Ama aynı zamanda bir fedakârlık. Son Büyü Elif gücünü serbest bıraktı. Akıllı saat paramparça oldu; içinden saf zaman ışığı yükseldi. Elif artık ne tamamen insandı ne de büyü. Zaman muhafızları yok oldu. Osmanlı’nın yazgısı yeniden örüldü. Savaşlar olması gerektiği gibi oldu, ama gereksiz yıkımlar silindi. Bedel ağırdı. Kemal dizlerinin üzerine çöktü. Bedeni şeffaflaşmaya başladı. “Zaman beni geri alıyor,” dedi. “Ama bu kez korkmuyorum.” Elif gözyaşlarıyla onu öptü. “Seni unutmayacağım.” Kemal gülümsedi. “Unutursan… ben hiç var olmam.” Veda Kemal zamanın içine karıştı. Bir efsaneye dönüştü. Emir Alp hayatta kaldı ama kalbinde Elif’in asla dolduramayacağı bir boşlukla. Sarayda yüksek bir mevkiye çıktı, ama hiç evlenmedi. Geceleri gökyüzüne bakıp fısıldadı: “Zaman seni bana borçlu.”Elif gözlerini kampüsteki bilgisayar laboratuvarında açtı. Her şey yerli yerindeydi. Ama bileğinde silinmeyen bir iz vardı. Bir gün tarih dersinde, Osmanlı’ya dair bir minyatüre baktı. Köşede, kimsenin fark etmediği bir figür vardı: Genç bir adam… Gözleri yıldızlı. Elif gülümsedi. Çünkü bazı aşklar zamana yenilmez. Sadece efsane olur.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD