Gülbahar, Dr. Murat'ın nazik dokunuşuyla kendini bulutlarda hissediyordu. İçindeki kitap kurtçuğu hemen harekete geçti.
"İşte bu!" diye düşündü. "Şimdi ona kitaplardaki gibi davranmalıyım! Bu sefer doğru adamı buldum!"
Zihninde "Aşkın Tutsağı" kitabının o sahnesini canlandırdı. Kahramanın doktora nasıl sarıldığını, nasıl "beni kurtar" dediğini hatırladı.
Gözlerini kırpıştırarak en iyi seksi kadın tavrını takındı. Sesini titretmeye başladı.
"Doktor Bey," dedi içten bir sesle, "ben çok zayıf, çok savunmasız bir kadınım. Korumaya muhtacım. Beni buradan alıp götürür müsünüz? Güçlü kollarınızda güvende hissederim..."
Dr. Murat şaşkınlıkla ona baktı. "Nasıl yani?"
"İşte ilgilendi benimle!" diye düşündü Gülbahar. "Şimdi 'Vahşi Kalpler' kitabındaki gibi davranacağım!"
Elini göğsüne dayadı, dramatik bir şekilde derin nefes aldı. "Ben güçsüz bir çiçeğim! Rüzgarda savrulan yaprak gibiyim! Sizin güçlü, şehvetli kollarınıza, koruyucu gücünüze muhtacım! Beni kurtarın!"
Sonra başını yana eğdi, saçlarını parmağıyla oynatarak, "Size her şeyimle hizmet edebilirim," diye mırıldandı. "Sizin için nefes alır, sizin için yaşarım..."
Dr. Murat'ın kaşları iyice çatıldı. Yüzündeki ifade değişti. "Gülbahar, sen ne diyorsun böyle?"
Şaşırmıştı, "Ama doktor bey!" diye mırıldandı.
Gülbahar şimdi "Esir Kalp" kitabındaki sahneyi taklit ediyordu. "Sizin için yemek yaparım! Evde sizi beklerim! Ayaklarınızı masaj yaparım! Her istediğinizi yaparım! Sadece beni sahiplenin! Ben sizin küçük kuşunuz olayım!"
Sonra düşündü. ''Sahip köle ilişkisi seviyor, Bs*dm tarzı!'' hemen kitaptan hatırladığı repliği söyledi: "Beni zincirlere vurun, ama sevginizle vurun!"
Dr. Murat'ın ağzı açık kaldı. "Ne zincirleri? Sen neler söylüyorsun?"
Gülbahar sıkılmıştı, bu adam neden anlamıyordu ? Hiç mi kitap okumadı!
"Kitaplarda hep böyle oluyor işte! Güçlü erkek, zayıf kadını kurtarıyor, sonra kadın ona her şeyiyle hizmet ediyor!"
"Dur bir dakika," dedi Dr. Murat, elini kaldırarak. "Burda ki haline acıdım ben, bir insan bunu kendine neden yapar?."
"Ne yapıyorum ki?" Gülbahar'ın sesi masumdu ama gözlerinde hâlâ o seksi bakış parıldıyordu.
"Kendine değer vermiyorsun. Yine başkasının 'kölesi' olmak istiyorsun. Sadece bu sefer o kişi ben oluyorum."
"Ama doktor bey, ben sizin köleniz olmak istiyorum! Çünkü siz iyi birisiniz! Kenan kötüydü ama siz iyisiniz! Bu sefer doğru seçim yapıyorum!"
Dr. Murat derin bir nefes aldı. Sesinde sabırlı ama kararlı bir ton vardı.
Derin bir nefes aldı. "Gülbahar, bir kadın olarak neden sürekli başkalarını mutlu etmeyi düşünüyorsun? Kendi mutluluğun, kendi zevklerin, kendi hayallerin ne olacak?" dedi.
Gülbahar şaşırmıştı. Bu soruyu hiç düşünmemişti.
"Sen sürekli 'ona hizmet ederim, buna hizmet ederim' diyorsun. Peki sen ne istiyorsun? Sen neyi seviyorsun? Senin hobilerinin ne? Hayallerinin ne?"
Gülbahar donakaldı. Bu soruları hiç kimse sormamıştı ona. Ne annesi, ne köy halkı, ne de Kenan...
"Ben... ben bilmiyorum ki." diyebildi.
"İşte problem bu!" dedi Dr. Murat. "Sen o kadar çok 'erkeklere hizmet etmek' üzerine kurulu hikayeler okumuşsun ki, kendi kimliğini kaybetmişsin."
"Nasıl yani?" diye mırıldandı, Gülbahar.
Dr. Murat'ın yüzü asılmıştı, "Şu okuduğun kitaplar... hep aynı şeyi anlatıyor: güçsüz kadın, güçlü erkek, kadın erkeğe tapınıyor, erkek kadını 'sahipleniyor'... Bu sağlıklı bir ilişki modeli mi sence?"
Gülbahar düşünmeye başladı. Gerçekten de... tüm okuduğu kitaplarda kadınlar hep erkeklerin gölgesinde yaşıyordu.
''Okuduğun kitaplarda..'' diye devam etti Dr. Murat, "kadın karakterin kendi mesleği var mıydı?"
"Yoo... hep mafya babasının villasında yaşıyordu."
Sonra kendi kendine düşünmeye başladı ve kelimeler aniden dökülüverdi dudaklarından.
"Hep zengin adamın evinde kalıyordu."
"Zorla köleydi..." Gülbahar'ın sesi gittikçe alçalıyordu.
Dr. Murat gülümsedi. "Hiçbirinin kendi hayatı yok yani. Hepsi erkek karakterlerin etrafında dönüyor. Bu sana normal geliyor mu?"
Gülbahar ilk kez düşünmeye başladı gerçekten. "Aslında... hiç fark etmemiştim ama..." diye mırıldandı.
"Bu kitaplar sana 'kadın olmak demek erkeğe bağımlı olmak demektir' öğretiyor. Ama gerçek hayat öyle değil!"
"Nasıl değil?"
"Gerçek hayatta kadınlar doktor oluyor, mühendis oluyor, işadamı oluyor! Kendi paralarını kazanıyor, kendi kararlarını veriyorlar! Kimseye muhtaç olmuyorlar!"
Gülbahar'ın gözleri büyüdü. "Gerçekten mi?"
"Tabii! Bak benim kliniğimde çalışan hemşire Ayşe var. Kendisi bekar, kendi evinde yaşıyor, kendi arabasını kullanıyor. Çok mutlu!"
"Ama yalnız değil mi?"
"Yalnız olmak kötü bir şey değil ki! İnsan önce kendisiyle barışık olmalı. Sonra birisiyle birlikte olursa, o zaman sağlıklı olur." dedi Dr. Murat gözlerinde samimiyetle.
Gülbahar kafası karışmıştı. "Ama kitaplarda..." diyebildi.
Dr. Murat hala Gülbahar'ın çaresizce bu kitaplara tutunmasına şaşırsada ona sabırla davranarak, ışığı göstermeye çalışıyordu.
"Kitaplarda erkekler kadınları 'kurtarıyor' değil mi? Sanki kadınlar kendi kendilerini kurtaramıyormuş gibi!" dedi.
Gülbahar şaşkınlıkla hemen cevapladı, "Evet... hep öyle..."
Dr. Murat başını salladı, "Bu çok saçma! Kadınlar erkeklerden daha güçlü bile olabilir! Mesela annem tek başına beş çocuk büyüttü. Babam öldükten sonra hem çalıştı hem bizi büyüttü. Hiç kimseye muhtaç olmadı!" dedi gururla.
Gülbahar'ın zihninde fırıldaklar dönüyordu. "Yani... ben de kendi ayaklarım üzerinde durabilir miyim?" dedi.
"Tabii! Sen çok zeki bir kızsın. Hem okumayı seviyorsun. İstersen üniversite bile okuyabilirsin!"
"Üniversite mi?" Gülbahar'ın sesi heyecanlandı. Sanki ilk kez gerçek bir hayal kuruyordu.
"Neden olmasın? Sen henüz çok gençsin. Önce liseyi bitirirsin, sonra üniversiteye gidersin. Belki doktor olursun!"
Gülbahar, "Ben mi doktor olacağım?" diye bağırdı gözlerini açarak.
"Neden olmasın? Ben olabiliyorsam sen de olabilirsin!" dedi Dr. Murat.
İlk kez Gülbahar kendisini bambaşka bir gözle görmeye başladı. Köyde hep 'sen kızsın, ağaya kuma ol, evlen çocuk doğur' denirdi. Kitaplarda da hep 'güçlü erkeğe bağlan' yazardı.
Ama şimdi... Şimdi bir ışık görüyordu.
"Peki şimdi ne yapacağım?" diye sordu.
"Önce buradan çıkacaksın. Sonra kendi ayakların üzerinde durmayı öğreneceksin. İş bulacaksın, para kazanacaksın. Okuyacaksın, gelişeceksin!"
"Ama korkuyorum... Ya beceremezsem?"
"Becerirsin! İnsan isterse her şeyi başarabilir. Önemli olan başkasına muhtaç olmadan yaşamayı öğrenmek."
Gülbahar derin bir nefes aldı. İlk kez hayatında kendisini güçlü hissediyordu.
"Doktor Bey, beni buradan kaçırır mısınız? Ama bu sefer köle olmak için değil... Güçlü bir kadın olmak için!"
Dr. Murat'ın gözleri parladı. "İşte şimdi doğru konuşuyorsun!"
"Bu sefer kimseye muhtaç olmayacağım! Kendi paramı kazanacağım! Kendi hayatımı kuracağım!" dedi heyecanla.
"Aferin sana!"
"Ve o saçma kitapları bir daha okumayacağım!"
Dr. Murat kahkaha attı. "Kitap okumaya devam et ama daha kaliteli kitaplar oku. Mesela bilim kitapları, tarih kitapları..." dedi.
"Tamam! Artık, güçlü kadınları okuyacağım!"
"Aferin sana!" dedi, Dr. Murat.
Gülbahar ayağa kalktı. Başı hâlâ ağrıyordu ama ruhu özgürdü.
"Hadi gidelim o zaman! Artık kimsenin kölesi değilim! Ben Gülbahar'ım ve kendi hayatımın efendisiyim!"
Dr. Murat gülümseyerek elini uzattı. Ama bu sefer Gülbahar onu kurtarıcısı olarak değil, kendisine destek olan bir arkadaş olarak gördü.
Ve ilk kez hayatında gerçek özgürlüğü hissetti....
Ve bir anda ortamı çınlatan bir ses duyuldu:
“Kestik! Tebrikler arkadaşlar, her şey harikaydı!” dedi yönetmen, alkışlar eşliğinde.
Dr. Murat karakterini oynayan oyuncu, kahkahalarla Gülbahar’a sarıldı.
“Süper oynadın, tebrikler rol arkadaşım!” diye seslendi.
Gülbahar, gözlerinde yorgun ama huzurlu bir ışıltıyla gülümsedi.
“Teşekkür ederim... biraz fazla salak, uçuk kaçık bir kızdı Gülbahar. Ama neyse ki sonunda doğru yolu buldu,” dedi, kendi karakterine sitem eder gibi, sevgiyle.
Sonra hafifçe döndü, kameraya baktı.
“Merhaba. Ben Selin. Gülbahar karakterini sizlere ben canlandırdım. Peki, aslında ben kimim?”
Bir saniye durdu, gizemli bir tebessümle göz kırptı:
“Sanırım bu da bir sonraki bölümün hikayesi…”
Ve saçlarına bağladığı yazmayı çözüp omzuna attı.
Işıkların altında parlayan sahneden bir adım geriye çekilerek, gerçek hayata set ekibinin arasına karıştı....
(itiraf edin beklemiyordunuz bunu!) 🤭