Buket
Babam yine yapmıştı yapacağını. Fikrimi sormadan kendi kendine kararlar almıştı. Evin önünde bekleyen araçtaki korumalardan tut eve gelecek doktora kadar.
" Hemşire de pansuman yapabilir baba, pansuman yapsın diye doktor göndermezsin bana?"
" Kızım hastane benim, istersem başhekimi yollarım"
Tamam, boşuna bir çabaydı zaten. Volkan ise tam anlamı ile evimi işgal etmişti. Mutfakta sürekli protein diye diye etli yemekler yapıyordu.
Evin her köşesi sarımsak kokuyordu!
" Bu koku da ne ?" diye söylenerek içeri girdiğimde tencereden bir kaşık çorba bana uzattı üfleyerek
" İç bakalım şunu, şifa şifa"
" Ne bu? " dememe kalmadan ağzıma soktu...
Iyhhh bir tadı vardı, iğrenerek " Ay bu neeeeğ?"
" Buruşturma yüzünü, işkembe"
" Bu olsa olsa işkencedir " ben dilimden o tadı kazımaya çalışırken o çalan kapıyı açmak üzere giderken
" Sevdim bunu, kafan yerine geliyor bak, eski performansına kavuşuyorsun. Yakında başka performanslara da başlarız" deyip kapıyı açtığında bir müddet sessizleşti
Öyle bir dondu kaldı ki, koridorda duvara tutunarak baktım kim gelen diye.
Kesin Seda'dır. Basıldık üstelik işkence çorbası yaparken...
Başımı kapıya uzatmamla kaşlarım yukarı doğru kalkıp ağzım aşağı doğru açılmaya başladı.
Adam ile göz göze geldiğimizde Volkan'ın dönüp bana baktığını gördüm. Öyle bir bakış attı ki , hızla kendime geldim
" Merhaba ben doktor levent"
" Ben de kurmay binbaşı Volkan " deyip kapıyı kapattı.
Arkasına dönüp kolumdan tutarak odaya doğru sürüklemeye başladı " Napıyorsun manyak! adam dışarıda kaldı"
" Kedi yavrusu mu bu güzelim, her dışarıda kalanı eve mi alıyoruz biz"
Ve kapının açılma sesini duydum tekrar
Beni koruması için babamın kapıya diktiği Gökhan kapıyı sırıtarak açıyordu " Buyurun doktor bey " diye içeriye dek eşlik etti.
Volkan' a bakıp " Pansuman yapacak " dedi olay çıkartma der gibi bir tonla.
Baya kanka olmuşlardı, dikişlerimin de kontrol edilip alınması gerekti.
" Senin de belanı sikeceğim"
Parmağını Gökhan'a sallayarak mutfağa girdiğinde açık kapıdan içeriye Selim' in girdiğini gördüm
" Offf bu koku ne, birisi sıçmış gibi kokuyor " deyince elindeki kepçeyi Selim'e atıp " Siktir git lan evden " diye kovdu, adam daha tek kelime edemeden arkasına bakmadan kaçmıştı.
Levent pansumanımı açıp dikişlerime bakarken mutfak kapısında 2 tane 2 şer metrelik adam dikmişti gözleri Levent'e.
"Bu kolu ne lan ?" diye sordu Volkan'a. İkisi de gözlerini bizden çekmeden konuşuyordu.
"Karga boku ,ne olacak amına koyayım siz nerede yetiştiniz götler?"
Doktor "İşkembe yapmış komtanımız"
Volkan'a bakarak cevapladı.
Bir an Volkan bile etkilendi doktordan diyebilirim ama sadece bir an.
Gökhan içeri girip elinde bir kase dolusu işkembe ile çıkıp içmeye başladı
"Sarımsak deposu lan bu !" Beğenmemiş gibi sesler çıkartıyordu Volkan'a burnunu kırıştırarak
"İşkence çorbası işkence" diye söylendim ister istemez.
"Ver lan beğenmediyse ne içiyorsun göt"
Elinden çekiştiriyordu çorba dolu kaseyi, Gökhan ise vermemek için direniyordu
Bense adama mahçup olmakla meşgulüm.
Tam karşımda 2 adam bir kase işkence çorbası için kavga ediyordu, üstelik birisinin üstünde mutfak önlüğü vardı...
Gökhan durup durup önlüğü ucundan çekiyor yine Volkan'a sataşmanın yolunu buluyordu
" Hişt seni böyle görmesinler çeşme başında kaparlar bak"
" Ulan işkembeyi bilmeyip çeşme başını mı biliyorsun " diyerek yine başlamışlardı tartışmaya
"Herhalde oğlum, 1980 ler yeşilçam , anlarsın ya !"
" Heee öyle diyorsun!"
Kaşımı çatarak baktım. Bir şeyden bahsediyorlar ama.. kısa sürede tekrar didişmeye başladılar tabi ki!
Mahçup şekilde başımda pansumana devam eden adama baktım ve çekinen bir sesle " Aslında hep böyle değiller"
Güldü " Böyle derken?"
" Yani böyle deli gibi görünüyor olabilirler" dediğimde ikisine baktı " Gibi cümlede fazla oldu sanki!"
İster istemez gülmüştüm ki mutfak kapısında ölümcül bakışlar atan 2 adamı görmemle ciddiyete döndüm tekrar
Volkan
"Kime gülüyor lan o ?" dediğimde elimdeki kaseyi çekip içerek " Şu leblebiye" dedi
Normalde bu piç hep ' Gözüm tutmadı!' falan der ama şimdi susuyor " Desene" dedim
" Neyi lan?" dedi ağzına sokarak çorbayı
"Gözüm tutmadı desene!" dedim gözlerine bakarak
Adamı derin derin süzdü " Valla birader manken gibi çocuk, boy pos dersen... e okumuş doktor da olmuş daha ne olsun?" İnadıma yapıyordu köpek!
Nasıl baktıysam " Ama sanki hafif ibne tipi var " dediğinde " di mi ?" dedim dönüp bakarak
" Tabi lan ! şu parmaklara bak, hanım hanımcık "
Kendi kendimi ikna etmeye çalışıyordum.
" Sesinde de o tını var sanki yakaladın mı?" deyince Gökhan parmaklarını birbirine sürterek "Aynen aynen sanki böyle bir es veriyor, aniden inceliyor...sonu böyle uzuyor gibi "
" İbne gibi "dedim
Ağzındaki çorbayı genzine kaçırmış öksürerek kafa sallayıp " Aynen birader" diyordu boğulacak gibi öksürüp gülerek.
Bense gözümü adamdan çekemeden sırtına vuruyordum "Helal dedik helal "
Buket'in ağzının içine düşecek gibiydi
"Hişt, bu fazla mı yakın kıza ?" dedim dirseğimle böğrüne vurarak
Kaseyi başına diken hanzo " Pansuman yapıyor oğlum " deyip dünyanın en anlayışlı magara adamını oynuyordu ki elini tuttuğunu gördüm
" Höst lannnn!!!" diye bağırınca Gökhan da silahı doğrulttu doktora, bir yandan da panikle anlamaya çalışıyor soruyordu " Noldu amına koyayım, noldu?"
Buket'in "Volkannn! Gökhannnn!" diye bağırması ile kendimize geldik.
" Çek lan elini covid var" dedim ayak üstü bulabildiğim tek bahane ile!
"Covid mi kaldı lan!" diyince carladı silahını kılıfa sokarken mal oğlu mal Gökhan!
"Var amınakoduğum var" dişlerimi sıkarken gıcırtısı duyunca baktı ciddiyim doktor bozuntusuna dönüp " Çek lan elini ,covid var bir de doktor olacaksın" deyip destek çıktı mecburen
Buket'se bize bağırıp " İkinizde ya evden defolun gidin ya da sessiz sessiz oturun" deyince " O da çeksin elini !" dedim suç üstü yakalanmış çocuk gibi somurtarak
"Hakkat el tutmak nedir la!" diye alttan altaa gaz veren ibnenin gazına gelerek
Buket
Doktor " Elimi sıkar mısınız?" dediğinde adamın kontrol sırasında elini sıkarken 2 insanlıktan nasibini bu kadarı bize fazla deyip almamış gelişim özürlüsünün bağırıp çağırması ile ev inip inip kalkmıştı.
Kısa süreli Volkan'ı susturmayı başarsam da adam parmaklarını da tutup kendime çekmemi isteyince tüm hareketleri eksiksiz yapmamla ,ellerimi tutup teselli vererek
"Artık eski hayatına dönebilirsin"
Ve üzerimize doğru gelen asabi bir şempanze görüldü.
Adamı tuttuğu gibi kolundan " Ama benim de sabrımın bir sınırı var kardeşim" diyerek adamın çıkartırken Gökhan mutfaktan bir kase daha işkence çorbası ile çıkmıştı ağzı ekmek çorba dolu
" Yine neye manyadın sen amına koyayım?" diye söylenerek takip etti.
Volkan önce doktoru " Hadi birader hadi, Allah razı olsun ayağına sağlık hadi sağol" deyip arkasına döndüğünde elinde çorba kasesi olan Gökhan'ı gördü
Hüplete hüplete içiyordu çorbayı gözleri Volkan'da
"Sen de siktir git lan " deyip kolundan tutup çekmeye başladı
" Yavaş amına kodğum yavaş işkence çorbasını dökeceksin " diyerek çorbayı koruyan adamı da kapı dışarı attı.
Bir insan ne kadar sinirlenebilirse o kadar sinirlendirmişti beni. "Adam muayene ediyordu sadece"
"Adam gibi etsin lan o da , el mi tutmak istiyorsun al " deyip elini uzattı .
Parmaklarını parmaklarımın arasına geçirip iki eli ile ellerimden sımsıkı tutup kendine çekti
"Al tut, kim sana tutma diyor " deyip kendine dayadı beni, başımı kaldırdığımda bakışları tehlikeli şekilde odaktı bana
Nefes alışı kontrol dışıydı, gözlerinde halen o öfkeyi görebiliyordum
"Muayene diyorum "
" O kadar muayneyi ben de ederim. Ben muayeneden sonraki kısma takıldım. Gözüne bakamaz, teselli vermek için elini tutamaz Buket! Benim olana kimse dokunamaz Buket!"
Bu söz aklımı kaçırmama sebep olacak kadar öfkelendirmişti. Sinirle ellerimi çekip
" Ama sana her önüne gelen dokundu, yolgeçen hanına döndün mübarek "
Arkamı dönüp ona bakmadan, söyleyeceklerini unurmasamadan salona yürüdüm
" Ulan ayrıydık ayrıııı!" diye bağırıyordu arkamdan gelirken
Hışımla arkamı döndüm hemen dibimdeki adama işaret parmağımı göğsüne batıra batıra "Şimdi de ayrıyız yani bana da isteyen istediği gibi... "
Cümlemi tamamlamama izin vermeden belimde sarılarak kendine çeken güçlü kolların arasında kaldım. Ateş gibi yanan dudakları dudaklarımda!
Öyle sert öpüyordu ki, sadece öpmüyor susturuyor, sinirini çıkartıyordu ama ben bu öpücükle bile erimeye başlamıştım kollarında
Dudaklarını emerken buldum kendimi ,ona karşılık veriyordum.
Bir an ayrıldı ve alnını alnıma bastırıp gülerek yaladı dudağını "Bok ayrıyız, " dedi tekrar öpmeye başlayarak.
Öpücükler giderek derinleşirken başımın arkasında saçlarımın arasında ellerini hissettim. Başımdan daha da kendine bastırıyordu
Dudaklarını dudaklarımdan ayırmadan konuştu yine
" Senden ayrılan Volkan'ı cümle alem siksin"
Artık masum bir öpücük değildi, çıkarttığı ses, nefes alış verişi, ikimizin de nerede ise duyduğumuz kalp atışlarımız...
Kalçamı bulan elleri... Her dokunuşu davetti. Bir an öyle bir bastırdı ki bedenimi kendine boğazından acı ile zevk arası bir inleme çıktı Volkan'ın.
"Bir hafta " dedi soluk soluğa acı çeker gibi bir sesle "Bir hafta sonra seni kana kana alacağım"
Büyülenmiş gibiydim, gözlerim kayıyordu, ayakta duramıyordum sanki dünya dönüyordu. İçmeden sarhoş ediyordu bu adam beni
"Doktor normal hayatına dönebilirsin dedi" deyince gözleri gözlerimi buldu yüzünde o piç gülümseme oldu
"Doktorun beni normal bir erkek sandığı için bilmeden demiştir, şuan beni kaldıramazsın ve ben sana yarım sahip olmaya tahammül edemem." deyip tekrar dudaklarıma kapandı. "Her hücreni son kırıntılarına dek kendime katmadan bırakamam"
Güçlükle kendini uzaklaştırıyordu, o kadar net belli oluyordu ki çektiği zorluk!
Boynu kabarıyor, çene kemiği belirginleşiyor, ard arda yutkunuşları ile adem elması inip kalkıyordu.
Eli sürekli kalçamda dolanırken gözleri zevkle kayıyor "siktirrr" diye inleyerek karşılık veriyordu
Erkekliği çoktan sertleşmişti, tam o anda bana daha önce söylediği şey geldi aklıma
-Bana acı çektiriyorsun, sensizlik işkence, sensiz deliriyorum - demişti.
Bunu gerçek anlamda hissetmiştim. Yelkenler suya inmek üzereyken kapının sesi ile birkaç saniyede güçlükle ayrıldık
Dudağını defalarca yaladı, sanki dudağımda kalan izleri tadıyordu " Yine o doktorsa belasını sikerim bak!" diye söylenerek gitti kapıya. Salondaki koltuğa oturdum.
Umarım doktor değildir, gidip bakmam lazım ama az önce öyle başımı döndürdü ki bu adam... öpüşerek bile bu hale getiriyorsa evet bence de bir hafta daha beklemeliyiz, hatta belki bir ay! ancak gibi gibi!
Yanıma geldi, suratı allak bullaktı. " Noldu?" dedim son zamanlarda üstüme çöken panik hali ile
Üstündeki mutfak önlüğü çıkartıp " O geldi, eve geçiyor. Uzatmadan konuşmam gerek" dediğinde göz göze geldik.
Gözlerimin dolduğunu hissettim. Ağlamamak için çaba sarf ediyordum.
" Sakın ağlama, halledip geleceğim sana"
" Söz mü?"
" Söz yavrum" deyip alnımı öptü. Dudağını hemen çekmeden alnımda bekledi öylece.
Bu yaptığı şey, bana o kadar iyi hissettiriyorsu ki!
Dudakları alnımda defalarca minik öpücükler bırakıp boynuma indi. Kokumu çekti , boynumu öpüp küçük bir ısırık aldı
Gülmeme ve "Ayh " diye çığlık atmama sebep olacak türden. Gülerek baktı yüzüme
" Sakın üzülme, Volkan gelince onu nasıl mutlu ederimi düşün malum en sevdiğim şekilde edemiyorsun" diyerek gitti.
Bense arkasına köşe yastığını atarak cevap verdim.
Tanrım ne olur her şey sorunsuz bitsin gitsin!