Geçmeyen Zaman

1224 Words
Buket 2 saat oldu, konuşmaya diye gitti ama tam 2 saattir gelmedi. Al işte 2 saat 1 dakika oldu! Neden gelmiyor ki? Lambayı kapatıp pencerenin önünden başladım izlemeye. Of görünmüyor işte! göremiyorum! Volkan Söylediğimi anlamıyor gibi dümdüz bir ifade ile bakıyordu. Zor da olsa durumu izah ettim. Defalarca özür diledim. Yediğim haltları burada ucu ucuna tutuştursan fizana yol olurdu! Yüzüme hayal kırıklığı ile baktı. "Karargahta çok zaman geçirmedin sanırım " Açıkçası hayır, geçirmemiştim. "Bir sorun mu var ?" " Sizin dosya ile ilgili soruşturma yapılırken bir durum vardı." durdu soluklandı. Neden bahsettiğini biliyordum ama dinlemeye devam ettim bilmiyor gibi. Hayaletin bana bahsettiği dosya bu? Soruşturmada beni meslekten atmalarını engellemek için üstüne aldığı dosya ile ilgili bir durum belli ki! " İpinizi çekmek için fırsat kolluyorlardı, ben üstlendim. Hakkımda idari süreç başlattılar. Henüz devam eden bir süreç, ilk etapta kesilen ceza rütbe durdurmaydı " deyip sustu Sıkıla sıkıla söylüyordu. " Tamam, merak etme ben üstlenirim" " Öyle bir şey değil Volkan " tekrar sizli hitabından çıkıp. " Sen de artık bir işe yaramayacağını biliyorsun ama sadece o kadar değil. Uygunsuz yaşam şeklim varmış. Seninle olan durumdan ötürü. Yeni bir idari soruşturma başlatılacaktır. Dün savunmam istendi. Ben de nişanlı olduğumuzu evleneceğimizi söyledim " dediğinde kaşlarımı çatıp baktım. " Ben doğru mu anladım? Sen ne dedin az önce?" " Bu 2. soruşturma, mesleğim söz konusu. Bana bunu yapamazsın,bu hayatta bir tek mesleğim kaldı elimde!" gözlerini bana dikmiş, titreyen sesi ile söyledi. " Benimle evlenmek zorundasın" Sıkıntı ile nefes verdi, ellerini sinirle saçından geçirdi " Neden inkar etmedin anlamıyorum?" Sinirle nefes alıp veriyordu. " Delil var Volkan, takipteymişsin. Eş dosta sordurdum, ciddi durum dediler. Aklıma gelen tek şeyi yaptım bende. Evleneceğiz dedim" Kulaklarımda yankılandı sözleri. Ağzımı açıp tek kelime edemeden koltuğuma oturdum. Onun hıçkırıkları, titreyen sesi ile sitem dolu konuşması devam etti ben sustukça. " Beni kullandın, biliyorum hiç sevmedin. Ona da razıydım çünkü ben seni çok sevdim. Senin için senin bile haberin olmadan rütbe durdurma cezası aldım. Seni bu konuda sorumlu tutmuyorum. Benim kararımdı ama bu defa ikimizin hatası var! Bu süreç diğer süreçle birleşince... Volkan mesleğimden olurum. Bana bu kadarını yapamazsın! Bunu bana borçlusun!" Sustum. Haklı kadın. Hayatını siktim. Bana hep yardımı dokunan , kendi halinde acısını yaşayan bir kadının hayatına girip mahvettim. "Düşün Volkan ve bir karar ver, çok vaktimiz yok. Seni de davet edecekler savunma için. Sabaha kararını ver bana. Ben de ona göre yoluma bakayım ama şunu bil ben o karargahtan eğer bu sebepten mesleğimden atılıp yollanırsam... kimsenin yüzüne bakamam. Kimsenin yüzüne bakmadan da yaşayamam" deyip ağlayarak koltuğa uzandı. " Cevabını biliyorum ama yine de yarına dek düşün olur mu? Söz konusu benim onurum!" Reddedeceğimi düşünüyor, ben ise ne düşüneceğimi bilmeden öylece koltukta yığılıp kaldım. Gözüm lambaları kapalı karşı eve takıldı. Yine beni mi izliyorsun iki gözümün çiçeği! Allahım bu neyin sınavı? Buket Tam 5 saat oldu, gelmedi! Gelmedi hâlâ! Neden gelmedi ki? Koltukta oturmuş onu bekliyordum, beklediğimi biliyor, uyumayacağımı bekleyeceğimi biliyor, neden gelmiyor. Peki Seda , o neden gitmedi? Hâlâ arabası evin önündeydi. Ne konuşuyorlar ki bu kadar! Kalkıp gitsem mi ama hayır gidemem, geleceğim dedi zaten! Beklerim, geleceğim dedi bana gelecek biliyorum! Gözlerimi yüzüme gelen güneş ışığı ile açtım. Hemen saate baktım, sabah olmuş! Koşarak pencereden dışarı baktım O an, o an nefesim kesildi! Seda'nın arabası sokaktaydı! Gözümün karardığını fark ettim. Başım döndü. Olduğum yere çöktüm! Hayır, bunu yapmamıştır bana! Yapmaz! Ben bu haldeyken yapmaz! Seda Uyumamış, koltukta başı ellerinin arasında kara kara düşünüyor. Ben duyar duymaz reddeder demiştim. " Başının çaresine bak " der diye düşünmüştüm ama o hemen reddetmemişti aksine düşünüyordu. Kendime gelip koltuktan kalkınca bana baktı. Yüzünde nasıl desem, tuhaf bir ifade vardı. " Göstermelik bir evlilik olacak. Bir kaç ay sonra boşanacağız. Süreç sonu görev yerini değiştirirler zaten ama değiştirseler bile boşandıktan sonra başka şehire tayinini isteyip gideceksin buradan" Gitmemi istiyordu, belli ki Buket'e benim gitmemi garanti ederek verecekti bu haberi. Kafamı salladım, başka çarem yoktu. " Kimliğini ver" dedi elini uzatarak. "Akşama hazır ol." " Bu kadar çabuk mu?" " İşim var bu gün hallolması lazım! Savunmadan önce halledelim, gittiğimde elimde koz olur. Çocukları da tanık olarak ayarlarım. " sıkıntı ile nefes verdi, pencereden karşı eve baktı "Ben Buket'e gidiyorum. Benden duyması gerek. " "Bir müddet burada kalmam gerek" dediğimde kafasını salladı. "Kal, o süre boyunca ben Mete'de kalırım " deyip çıktı. Suratı çok sevdiği birisini kaybetmiş gibiydi. Sanki onu yaşarken öldürmüştüm. Bunu ikimiz için yaptım Volkan! O kızın babası bir mafya. sana zarar verebilir. Kendimi bile bile ihbar ettirir miydim eğer senin başına bir şey gelmesinden korkmasam Evet, ben yaptım. kendimi ahlaka aykırı eylemlerle ve yaşam tarzı var diye ben ihbar ettirdim çünkü biliyordum, sana güveniyordum senin dürüstlüğüne. Seni o aileden o kızdan kurtaracağım Volkan! Buket Sonunda geldi, kapının sesini duydum. Seda'nın arabasına baktığımda onun da arabasına doğru yürüdüğünü görmüştüm. Volkan'ın hemen arkasından evden çıkmıştı. Ne konuştular ki bunca saat! Koşarak açtım kapıyı. Açar açmaz boynuna sarıldım " Aşkım" Öylece durdu kapıda. Donup kalmış gibi. Bir müddet sonra başımda dudağını ve beni saran kollarını hissettim " Ne dedin sen az önce?" Yüzüne baktım, neden böyle buruk gülümsüyor ki! " Aşkım dedim " diye tekrarladım Yüzündeki gülümseme yayıldı. Az önce duymak istediğim ne çok şey vardı, şimdi ise onlardan kaçmaya çalışıyordum. " Sana kahve yapayım mı?" diyip kalkarken tutup kolumdan kucağına oturttu " Hişt dur, ani hareket etme, daha iyileşmedin" Başını koynuma gömdü. Belime sımsıkı sarılıp gerdanıma gömdü burnunu derin derin nefes aldı. " Seni kaybedersem ölürüm" dediğinde tüm benliğimle korku hissettim. Ölüm kelimesi beni hep korkutmuştur! " Sus, söyleme öyle şey" beni kucağından kaldırıp yanına oturttu. "Bir kahve yapayım karşılıklı içelim, sonra da konuşacağımız bir şey var onu konuşalım" dedi sıkıntılı sıkıntılı. Bana bakıyor ama benden çok uzakta! İlk defa bakışları bu kadar uzak benden? "Ne konuşacağız ki?" Yüzümü avcunun içine alıp öptü, alnımı öptü defalarca. " Kahvemizi içelim güzelim. Seninle ağız tadı ile kahve içmek istiyorum. " Volkan Güzel gözlerini sis bürüdü hemen. Elinden tutup mutfağa götürdüm. Ona da kendime de mis gibi kahve yaptım. Karşıma oturdu. Bıcır bıcır konuşarak içiyor kahveyi... Evden sarımsak kokusu çıkmamış söylenip duruyor şeker kaşığı ile beni tehdit ediyor bir daha mutfağında seni görmeyeceğim diyordu. Elinden tutup çektim kendime dayanamadım, yanaklarını çenesini ısırmaya başladım Kıkırdayarak kaçmaya çalışıyordu " Ya sakalın batıyor" diye kahkaha atarak kendini kaçırmaya çalışıyordu. Bu gülüşü ne zaman duyacağım bir daha kim bilir? Onu kaybetmek istemiyordum ama mecburdum. Her yöntemi düşündüm. Eş dost araya koymayı düşündüm ama zaten bizleri fişlemeye yer arıyorlar, kime ne söyleyeyim, kimin başını yakayım. Hayalete dosyayı kapattır desem yapardı eminim ama nasıl güvenirim, yarın bir gün bununla beni tehdit eder ya da daha farklı bir duruma sokarsa! Karşımda ona bu konuşmayı yapmaya hazırlanırken bile zihnim durmadan çıkış yolu arıyordu? Kim, hangi şerefsiz ihbar etti? Onu bulursam canını okuyacağım! Kahvemizi içmiştik, artık kaçacak yerim kalmamıştı. Gözlerime bakıyordu " Giderken gördüm Seda'yı, sabah!" diye sabahın üstüne basa basa vurguladı. Kafamı salladım, boynum öne eğildi! " Ben hayatımda çok çaresiz kaldım Buket, çok aciz kaldım ama bir şekilde doğru bildiğimi yaptım. Sana gelene dek dönülmez hatalar yapmadım ben. Şu dünyada en büyük haksızlığı sana yaptım. Bir sana bir de ... " Buket Sustu yutkundu. Gözlerimin içine bakmaya başladı. Omzu çökmüştü. Kalbim sıkılıyorum " Doğruymuş değil mi? Hamileymiş?" dediğimde gözlerini kapatıp boynunu öne eğdi. Kalbim sıkıştı tekrar! "Biliyordum işte, biliyordum bir şey çıkacak biliyordum. Bana mutlu olmak diye bir şey yok biliyordum " " Öyle bir şey değil güzelim" dedi bakışını kaçırarak. Ne, öyle değilse ne?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD