DENİZ Oflaz diz çöküp, kalçalarımı elleriyle kavrayıp beni yatağın ucuna çektiğinde, içimden yükselen ve hiç de tanıdık olmayan his, hem korkutucu hem büyüleyiciydi. Ayaklarım yerden kesilmişti sanki. Bacaklarım onun yüzüne doğru açıldığında, içimde yıllardır sakladığım utançla karışık bir arzu kıpırdadı. Ama artık saklanacak bir yerim yoktu. Kelimenin tam anlamıyla dilinin ucundaydım. Kendime sürekli olarak bunun sadece tensel bir temas olduğunu hatırlatmaya çalışıyordum. Onun karşısında kendimi bu kadar savunmasız hissetmek beni hem arzuya sürüklüyor, hem de sinirlendiriyordu. Dili ilk kez bedenime dokunduğunda, ne düşüneceğimi bilemedim. Nefesim, son nefesimi almışım gibi kesildi. O kadar ani ve yoğun bir histi ki vücudum elektriğe çarpılmış gibi hissettim. Sonra, dili ustaca tenim

