"Bir ömür severdim seni ,
Biraz olsa sevseydin beni.
Tutsaydın ellerimden bırakmasaydın,
Öyle sahiplenirdim ki seni,
Yer gök utanırdı sevgimden.
Canımı ,canina, can ,Ömrümü
Yoluna kurban ederdim.
Bir serçe'nin gözyaşı kadar,
Sevseydin beni... "
Kimsesizinde fakirinde Allah'ı vardı ama işte onlar kulundan ve parasından medet umuyorlardı. Hasret bu düzenin ne ilk nede son kurbanı idi. Kurdukları düzende kafalarına göre karar verip alıyorlardı bunada kılıfını uyduruyorlar töre, adet diyorlardı. Oysa ki Rahman ve Rahim olan Allah'ın böyle bir töre, adet diyen yazılmış bir kuralı yoktu.
" Anladım canım peki nerdesin şimdi madem burdasın artık görüşelim " dedi Leyla özlemişti dostunu.
" Aaa ayıpsın hanımağam görüşelim hatta sen bu akşam benim misafirim ol çok güzel bir kafem var seni ağırlamaktan şeref duyar" hanımağa kelimesini bastırarak söylemiştim ima ile. Leyla'nın Yavuz'a sevdalı olduğunu oda biliyordu. Geldiğinde duymuştu Yavuz Miroğlu ile evlendiğini.
" Ehh gelelim bakalım hanfendi. Ama bem yalnız gelmem misafirlerimle gelirim kabul edersen " Leyla'nın gözlerinin içi gülüyordu. Nadirdi sevidiği değer verdiği insan sayısı Hasret de onlardan biri idi.
" Başımın üstümde yeriniz var iki gözüm masanızı ayırttım say " dedi Hasret gülerek. Telefon numaralarını aldılar vedalaşıp ayrıldılar Hasret yoluna giderken Leyla duran arabaya bindi.
" Yenge Hasret abla değilmiydi o " diye sordu Adem tanımıştı.
" Ta kendisi kardeşim temelli dönmüş 2 aydır burda imiş Adem hiç haberimiz olmadı" dedi.
" Yenge bizimde başımızdan sıkıntılar eksik olmadı ki, çıkıp da etrafı gezip haberdar olalım" diyen Adem'e tebessüm etti Leyla doğru söylüyordu normal bir hayatları yoktu ki maşallah teksas gibi aksiyon hiç eksik olmuyordu hayatlarında.
" Kim bu kadı Leyla onu görmek seni çom mutlu etti" dedi Zeynep
" "Çocukluk arkadaşım canem tatillerde buraya geldiğimde beraber çok güzel zamanlar geçirdik. Akşamda davetlisiyiz beraber gideceğiz yemekten sonra çıkarız bizede biraz değişiklik olur " dedi Leyla.
Sohbet mubabbet derken konağa gelmişlerdi. Ailecek güzel bir akşam yemeği daha yiyeceklerdi. Onlar arabadan inip konağa girerken. Diğer taraf da Yavuz yeni uyanmıştı. Bağ evinin havası ona hep iyi gelmişdi.
Telefonuna baktığında saatin epey geç olduğunu görmüstü.
Yatakdan kalkıp lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı. Aynada saçlarina eli ile şekil verdi. Odaya geri dönduğünde dolabın önüne geçti. Kiyafetlerine göz gezdirip. Beyaz ince kot kumastan dikilmis pantolununu aldı üzerine de Lacivert marka bir gömlek aldı. Hızlıca üzerindekileri çıkarıp dalaptan aldıklarını giydi. Çıkardığı yatak pijamalarını katlayıp düzelttiği yatağın üzerine koydu. Birazcık tertip düzen hastası idi dağınıklığı sevmiyordu. Çocukluğundan gelen bu alışkanlığı hala devam ediyordu.
Yatağın kenarında duran saatini koluna yüzüğünü ise parmağına taktı. Cüzdanınıda cebine koyup telefonunu eline aldı. Adem'e mesaj attı.
" Koçum nerdesiniz eve geçtiniz mi?" Leyla'yi görmeye gidecekti. Özlemisti uzaktan da olsa görmek istiyordu.
" Konağa geldik abi yemekten sonra da Leyla yengenin arkadaşının mekanina gidecekmişiz. Sen naptın rahat edebildin mi, birseye ihtiyacın varmı?" Diye sordu Adem.
" Yok koçum mekana gindince bana konum at yalnız Leyla dahil kimsenin haberi olmasın anlaştık mı?" Biliyordu Adem söylemezdi a yinede tembihlemişti.
" Merak etme abi anlaşıldı" yazip gönderdi Adem.
Yağız gideceği için yemek hep birlikte yukarda ki büyük salonda yenecekti. Adem Yavuz ile mesajlaştıktan sonra oda yukarıya çıkmak için merdivenlere doğru yürüdü.
Sevda elinde sini ile yukarı çıkmak için mutfakdan çıkmıstı ki Adem'i görünce kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Garip gönlü Adem'e kaymıstı onunda. Ama Adem onun yüzüne bile bakmıyor idi. Her gördüğü yerde bacım bacım diyip duruyordu.
"Hoşgeldin" dedi tebessüm ederek. Hoşgelmişdi iyiki de gelmişti kimsesiz kalbi yaşadığını hissettirmişti.
" Hoşbuldum bacım ver bana onu sen başka gidecek birşey varsa onu al " diyip genç kızın elindeki dolu siniyi aldı. Sevda'nın yüzü düştü gözleri doldu Adem ona bacım dedikçe kalbine bıçaklar saplanıyordu.
Onları yukardan izleyen bir çift mavi gözden habersizlerdi. Asmin sevdiği adama baktı yine çok yakışıklı olmuştu. Ah birde şu abisi gelsede Adem'i daha çok görse istiyordu ama işte istemekle yetiniyordu. Sevda ile Adem'in konuşmalarını izlerken dikkatini Sevda'nın tavırları çekti.
Adem'i görünce 32 diş sırıtan kız Adem bacım deyince yüzü düşmüstü. Neler oluyordu yoksa oda mı Adem'i seviyordu yok artık dedi Asmin oçinden ama yüreğine kurt düşmüştü olur mu olurdu.
Adem merdivenleri çıkınca sevdiği kızı gördü. Yüzüne aptal bir gülümseme yayıldı. Bu kız kalbine zararlıydı.
" Hoşgeldiniz Adem bey" biraz imalı konuşmuştu Asmin kıskanmıştı Adem'i. Napsın elinde değildi ona başka kızların da baktığı dünşüncesi beynini kemiriyor kalbini sıkıştırıyordu. İstemiyordu kimse bakmasın görmesindi Adem'i birtek ona ait olsun istiyordu.
" Hoşbuldum Asmin hanım hayırdır neyin tribini yiyorum acaba " dedi Adem göz kırptı.
Asmin'in o hareketle kalbi daha hızlı atmaya başladı. Bu adamın bu ani hareketleri kalbine zarardı.
" Sen niye taşıyorsun siniyi, kızlar yokmu "
" Var Sevda çıkarıyordu ağır diye ben aldım ama burda trip atacaksan şunu bırakıp geleyim konuşalım vallahi belim ağrıdı " diyerek elindeki dolu olan siniyi gösterdi. Asmin onun bu lafı üzerine tebbessum etti. Şu an çok komik gözüküyordu Adem dondurması elindem alınmış çocuklar gibi isyan ediyordu.
" Gel hadi kapıyı açayım " diyerek önden yürüdü hafif kıvırtarak mahsuz yapmıstı. Amacı Adem'in ayarları ile oynamakdı.
" Düzgün yürü düzgün dikkatimi dağıtıyorsun şimdi sini devrilecek" dedi sabır çekerek.
Asmin kahkaha atmamak için kendini zor tuttu. Oh canına değsindi o Sevda ile bakışırmıydı şimdi sabır çekip dursundu.
Kapıyı açıp " Geç Adem abii " dedi abi kelimesini bilerek bastırarak söylemişti. Adem elinde ki siniyi masanın kenarına koydu.
" Adem oğlum bu işde mi sana kaldı " dedi Yade Zergül. Adem' e takılarak.
" Yadem napalım beni hiç boş oturtmuyorlar " diyerek karşılık verdi oda.
Yade Zergül kendi torunlarından ayırt etmezdi Adem'i. Çok da severdi terbiyesi saygısı , ahlakı imrenilmeyecek gibi değildi. Hele Yavuz'a düşkünlüğü Yade Zergül'ün gözünde onu yüceltiyordu. Kendi torunu olsa ancak bu kadar severdi.
Adem'in sözlerine odadaki herkez güldü. " Ee oğlum seni alan yaşadı desene karına her konuda yardım edersin " Dedi Yade Zergül. Adem utanmıştı bir bilse evleneceği kiz torunu acaba böyle konuşurmuydu. Gerçi Yade adaletli kadındı sevdaya saygı duyardı. Torunu kimi gösterip bunu seviyorum dese elinden geleni yapardı.
" De hayde sofraya geçelim anam yemekler soğumasın " dedi Behram ağa ve herkez masadaki yerine oturdu. Azade hanım şöyle bir baktı keşke Yavuz da olsaydı bu yemeklerden oda yeseydi diye içinden geçirdi. Ama işte huysuz aksi oğlu kafasına göre hareket ediyordu. Leyla karşısında ki kaynanasının gözlerinin dolduğunu görünce üzüldü. Biliyordu Yavuz'u düşünüyordu. Onunda yüreği burkuldu.
Hayat işte zordu ,bazı sınavları vardı insanın hayatında yaşaması geçmesi gereken. Leyla en zoru ile mücadele ediyordu. Hayat sınavından geçmiş, sevda sınavından kalmıştı.
" Behram düğün evine ugradın mı ihtiyacları bir sıkıntıları varmı oğlum " diye sordu Yade Zergül. Kocası Berzan ağa her düğünde hane sahibine gider yardım ederdi. Kocasının vazifelerini şimdi oğlu yapıyordu ama onun içi sorup öğrenmeyince rahat etmiyordu.
" Gittim ana merak etme gerekeni elimizden geleni yaptık. Yarın akşamda son görevimizi yapalım da hayırlısı ile bir aksilik olmadan şu işi de bitirelim" diyerek annesine gereken açıklamayı yaptı. Kan davası için olan düğünlerde bazen aksilikler oluyor olay büyüyor kavgaya kadar gidebiliyordu. Behram ağanın tek derdi sorunsuz düğünü atlatmakdı.
" Leyla kızım kıyafetlerinizi hazır ettim ben bakalım beğenecek misiniz" Azade hanım merak ediyordu. Kızlara yöresel kiras kaftanlar almıştı. Acaba beğeneceklermiydi.
" Niye zahmet ettin annem biz giyerdik birşeyler. Kendini niye yoruyorsun " dedi Leyla mahcup olmuştu ama bu kadın her zaman onu düşünüyor elinden geleni yapıyordu ve Leyla minnet duyuyordu kayınvalidesine. Üstelik kızları da ayırmayışı dikkatini çekmis daha bir mutlu olmuştu.
" Ana sen boşuna uğraşmışsın ya ben gider ha o aşağıdaki çuvallardan Leyla'ya dikerdim bir kaftan " dedi derdi Leyla'yı uyuz etmekdi.
" Benim kızım çuvalda giyse o dünyanın en güzel kıyafeti olur üzerinde önemli olun içinde ki mücevher" dedi Azade hanım gelinin güzelliğine dem vurarak. Yalan yoktu çok güzel bir gelini vardı. Gerek yüzü olsun , gerekse vucut hatları her erkeğın arzulayacağı bir güzellığe sahipti. Aptal oğlu kördü işte görmüyordu önünde ki cevheri.
" Huhuyyy! Gör, gör Berzan efendi, anam gelinine laf ettirmez olmus yandık biz oğlum. Bizi evlatlıktan siler nüfüsuna gelinleri alır bu kadın yakında " Yağız isyan etmişti. O Leyla'yı kızdırmak istemişti ama annesi kelimeleri ile kendisini madara etmişti.
" Ana sen beni beni bak , bu karizmatik sempatik, yakışıklı oğlunu silecek misin " derken yine bir Bihter Ziyagil sahnesi yaşatmıştı masadakilere. Herkez Yağız'ın yüzündeki o ifadeye kahkaha attı.
" Anne oğlun olmayan gelinlerini kıskandı " dedi Yaren ama gülmekten zar zor konuşuyordu.
Miroğlu konağı yine şenlenmişti birkez daha. Keşke her günleri, her geceleri böyle olsa idi.
Zeynep karşısında ki adamın ailesi ile olan sohbetine hayranlık duyuyordu. Gerçekten Yağız neşe dolu, kalbi güzel bir adamdı. Zeynep kendisini çok şanslı hissetti karşısına böyle bir adam çıktığı için.
"Allahım nasibim değilse bana onu sevdirme nasibim ise sen bu adamı kötülüklerden koru " diye dua etti içinden.
Yağız kendisine hayran hayran bakan kadına bir kez daha aşık oldu. O nasıl bir bakıştı ki Yağız'ın tüylerini diken diken etmişti. Bir kadın nasıl böyle güzel bakabilirdi ki. O çimen yeşili gözlerde kaybolmak istedi.
Yemek şen kahkahalar ile yenmiş kızlar el birliği ile masayı toparlamışlar idi. Sıra çay faslına gelmişti. Kızlar hazırladıkları çayı , atıştırmalıkları ve bardakları alıp yukarı çıktılar.
" Yadem bize müsade bir arkadaşım kafe açmış oraya davet etti bende kabul ettim iznin olursa biz oraya gideceğiz " diyerek büyüklerinden müsade istedi Leyla.
Bölüm sonuna geldik. Bolümler çok kısa ama hala 1500 kelimenin üzerine geçemedik nedense.