bc

İKİNCİ ŞANSIM

book_age18+
237
FOLLOW
3.1K
READ
BE
confident
neighbor
heir/heiress
bxg
kicking
scary
loser
highschool
small town
musclebear
friends with benefits
surrender
like
intro-logo
Blurb

Aşkınız için en fazla ne yapabilirsiniz? herseyinizi feda edebilirmisiniz? yada kendinizden vazgeçmeniz, hayatınızdan vazgeçmeniz! onun ikinci şansı ise! bunu göze alırmısınız?

küçük yaşlardan beri hem arkadaş olan, hemde birbirlerine çekilen iki kişi ve arkadaşları olan kız , genç adama gizliden aşık! içinde yıllar yılı söyleyemediği sevgisi var, çok cesur, akıllı, ve olgun! ve asla söyleyemediği şeyler var! ve dile getiremediği gerçekler!

Ne kadar da kötüdür, kalbini kaptırmış olmak ve duyulan aşkın karşılığının olmaması!

ızdırap içerisinde sürekli bir kalp ağrısı, zaman zaman o aşkı elde etmek için yanlış yollara sapmak ama yine de kıyamamak! bir daha! bir daha başa almak, yeniden başa almak!

aşk üçgeninde kim kazanacak! kaybedeni varmı?

ölüm bazen, geridekilere şifa olabilir! bir şeyler bırakırsın ve o bıraktıkların, başkalarına nefes verir, kaybettiklerinin acısını hafifletir ve onlar için bu benim şansım! bu benim ikinci şansım derler!

ölümle, Bitmiş bir aşkın arkasında kalanlar, bırakılanlarla onun son nefesine kadar da yetebilir, yetinebilir!

chap-preview
Free preview
1.Bölüm
Eftal batın bölgesinden aldığı kurşun ile yaralanmıştı, onun için saniyelerin bile önemi büyüktü! Son anlarını yaşıyor olabilirdi ve aklında bir suru deli sorular varken de bunu hiç aklına getirmiyordu kendinden vazgeçmiş gibi, ya da hiç ölmezmiş gibi! "Neva! Hemen gelmem lazım! Doğan hastanesindeyim! Acele et!" sesi kısık ve duraksayarak konuşuyordu Eftal… "Tamam, hemen geliyorum!" telaşlanmış, Eftal in bu ses tonundan dolaylıda endişe etmeye başlamıştı Neva… Ambulans ile hastaneye getirildiğinde Eftal i acilen sedyeye alarak ilk müdahale ve kontroller için içeriye aldılar onunla genç bir doktor ilgilendi Ünal KARASAL hastayı ilk müdahalesinde aciliyetle ameliyat a alınması gerekliliğiyle; " Hemen ameliyathaneyi hazırlayalım durumu kritik, hemen!" " Doktor Bey! Doktor bey! size söylemem gereken Bişey var ve çok önemi! Ölümüm halinde yapılmasını istediğim önemli bir şey var! Lütfen bana yardımcı olun!" " Elbette ama şimdi olmaz önceliğimiz sizsiniz, ölümü düşünmeyin! Sizi ameliyata Alacam sonrasında konuşalım!" " Hayır şimdi! Bu vasiyettir! Önemli! Sonraya kalamaz!" Kısık sesle ve aralarında kalacak şekilde kendi aralarında anlaştılar ve bunun bir süre gizli kalması konusunda doktor dan söz alan Eftal o saatten sonra sükunete geçti. "Eminimsiniz, aklınız başında bir kararla mi?" Eftal in isteği üzere, Hemen aciliyetle prosedürler yerine getirildi. Eftal in ağzından çıkan şekli ile isimle alındı. 'ölümüm halinde ......??????!!! " Eftal! Geldim buradayım! İyi olacaksın!" " Ah! Geldin ya! Neva! En iyi dostum!" "Hemen ameliyata alınacak durumu kritik!" " Tamam, evet elbette!" "Eftal, seni sevmiyorum iyi olacaksın!" " Kız! Bu ne demek, sen bana az önce ne dedin?" " Bırak şimdi ne dedim! İyi ol ve bana dön, söylenmemiş çok şeyler var!" "Evet var! Keşke kalbimi istediğime verebilseydim!" "İyi olacaksın! Aklına kötüyü getirme!" " Benim için üzülmesin, o ikinci bir şansı hak ediyor" " Hadi hastayı hazırlayın acil olarak ameliyata!" Sedyeyi aciliyetle iten sağlık görevlisi, damaryolunu da açmak için acele ediyordu. " Tamam han fendi sizi dışarıya alalım, hasta bize emanet!" " Eftal! Eftal!" Sonrasında bir sis ve pus hali, o son anı hep aklımıza getiririz ve hep keşke o anı yasasaydik ve şöyle olsaydı deriz ya! O pişman oluş hiç bir şeye benzemez işte! Ameliyata aldılar Eftal i! Ya bir şey olursa? Olmasın! Yıllarca içimde sakladığım büyük aşkımı ona daha söyleyemedim! Ona Bişey olmasın! Söylenecek, açıklanacak o kadar şey varken! Olmasın! Allah'ım ona Bişey olmasın! Beklemek çok zor, sanki saniyeler seneler gibi! Kederliyim, sevgisini içimde yaşadığım, hep gizlediğim adam, sevdiğim adam Azrail’le mücadele veriyor şimdi! Kafam da onu ilk gördüğüm anı canlandırırken hala titriyorum O kadar ki, beklerken her şeyin, ilk başladığı o anlara döndüm yaşadıklarımız bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden... 2010 senesiydi, aylardan Nisan ayı, bahar ile birlikte doğa yine uyanışa geçiyordu. Bu hep bir başlangıç ama bazılarımız içinse belki de bir durma anı!, ya da bitiş! Babam kadir’i üç ay önce kaybetmiştik. Annem! Bu yası kendi içinde yalnız olarak yaşadı. Onu anlamam için yetişkin olmama hiç gerek yok elbette! bir kadının hayat arkadaşını kaybetmesinin acısını annem tam olarak her hali ile bana öğretmişti. Küçüktüm, bazı konularda eksiktim, ama bir kız çocuğu duyarlılığı vardı bende! hassas olan her duyguyu anlama yeteneği sanırım Allah’ın kadınlara bir lütfu! Onu anlayabilmem konusunda da babaannemin büyük desteğini gördüm, engin bakış açısı ve öğretileri bana bu sıkıntıyı atlatmam konusunda büyük fayda sağladı. Bende babamı kaybetmiştim, ama anneme odaklanmıştım. Her birimiz ayrı ayrı çektik acımızı! Birbirimize vurdurmadan, çaktırmadan çekmeye çalıştık sanki! Babaannem için de evlat acısı çok zordu ama, o sağ duyulu ve iyi insan okuya bilen, bilge bir kadın olduğu için, annemin açısına kendi acısını eklemek yerine onun yaralarını sarmayı tercih etti. Birçok konuda babaanneme benzemek istiyordum onun her olgun duruşu bana yeni şeyler katıyor, kişiliğime büyük faydalar sağlıyordu. Bazen, kendimin bile şaşırdığım, akılcı hallerimi babaannemin üzerimdeki etkisine borçluydum. Babamın Vefatının ardından, Amasya’dan İstanbul a geldik. Burası oldukça büyük bir şehir! Eski mahallemizle kıyas edilmeyecek kadar büyük bir mahalleye taşındık, burada orta hallilerin bulunduğu, kendi çapında mutaassıp insanların yerleşim alanı olmuş bir mahalledeyiz şimdi , kiraladığımız evin bulunduğu yer haydar İsmet efendi sokak olarak geçiyor, İki artı bir olan ikinci kat bir daire tuttuk, eşyalarımız çok fazla değildi. Babaanneme çok zor olmasın diye de daireyi yukardaki katlardan tutmadık, aslında babaannem apartman hiç sevmezdi. El mahkûm ne yapalım! aklımıza gelen ilk çözüm buydu elbette! Daha çok bahçeli müstakil bir evde oturmayı isterdi. Amasya da Köydeki evi gibi! Sanırım orada çok mesuttu! Doğduğu anılarını yaşadığı yerdi neticede! Birçok yaşanmışlıklar vardı elbette ama yaşamamız için çalışmamız şart, iş imkanı olması nedeniyle gelmiştik büyük şehire! Bu mahalleye geleli iki üç gün olmuştu, hemen alışmıştık sevimli bir mahalleydi, küçük bir bakkalı vardı köşe başında, bakkal Nazım amca ve oğlu Yasin işletiyordu. Yasin çok geveze bir çocuktu, bizim yaslarda 8-9 ya var! ya yok! Bodur boylu, tombulca, çilleri olan bir çocuk, ama içi kıpır kıpır yani neşeli, iyi niyetli birine benziyor, zamanla arkadaş olabiliriz! ben kimseyi tanımıyorum, annemde yeni yeni çarşısını pazarını yaparken tanış oluyordu insanlarla, çok insan sever bir annem olduğunu söyleyebilirim, yurdumun değerli insanlarından! Okul çağı çocuğu olduğumdan dolay da, okula gitmem gerekiyordu. Bir gün annemle beraber bakkal eksiklerini görürken, annem okul mevzuuna bir çözüm bulmak istedi. Alışveriş yaptığımız dükkânda eksikleri alırken, Bakkal Nazım amca ile havadan sudan konuşuyordu, etrafı da tanıyabilmek babında… " Okul yakın mı Buralara?" Diye sordu nazım amcaya " Evet yakın! Hemen iki sokak üstü! Ne yapa can ki?" "Kızım i gön derecem! Okula yazdırmam lazım ya! Ondan sordum!" " He! Tamam bacım! Bizim çocukların okulunu yaptır kaydını! Beraber gidip gelirler, mahallenin sıpaları hep ayni mektebe gidiyor kızında gitsin işte!" "Tabi öyle yapayım! Sağ olasın!" Bakkaldan çıktık, annemin züccaciyede de işi vardı bugün belli ki sıra sıra tüm dükkanları gezecektik, evi anca yeni yeni yerleştiriyordu. İşyerinden de izin almıştı bir hafta kadar. Patronu huysuz bir adamdı, anneme hiç izin vermiyordu. Onu çok yoruyordu. Ama parasını zamanında ve fazla fazla veriyordu, Allahı var vicdanlı bir adamdı yoksa annem o sıkıntıya asla katlanmazdı. Beraber züccaciye ye geldik annemle, daha iki gün olmadan mahallede epey bir tanıdık yapmıştı kendine, sıcak kanlı bir kadındı benim annem, hemen de kaynaşırdı, kendini sevdirirdi işte! Ah! Birde babam hayatta olsaydı! " Selam Vasfi’ye Hanım!" " Selam! Size de selam Esma Hanım! Hoş geldiniz mahalleye! Ne o! Yerleşebildiniz mi?" " Sağolun! Hoş Bulduk! Yapıyoruz bir şeyler! Bu yerleşme işleri, bilirsin zaman alacak şeyler! Bana perde korniş düğmesi lazım, tule dikmek için!" " Tamam, elbette kaç tane olsun, vidalı olanlarda var, hani kağıt falan sıkıştırmakla uğraşmazsın!" " A harika! Daha iyi olur onlardan olsun o zaman, 10-15 adet olsa yeter!" " Tamam, hemen paket yaparım şimdi!" " Burada yakında bir okul varmış! Bakkal Nazım Bey tarif etti!" " Evet hemen iki sokak yukarda, iki ev arasında direk çıktığında karşına çıkıyor, bulması zor değil! Yürürken yukarıya çıkınca görürsünüz!" " Aynen tarif ettiğin gibi ise, ben bulurum zaten, sağ ol! Ne kadar borcum?" " Bişey tutmadı ki! İstersen başka ihtiyaçların olur onlarla ilave eder verirsin şimdi verme!" " Hiç olur mu öyle şey! Emek ediyorsunuz burada!" " Yok be! kardeş! Ne olacak komsuyuz şunun şurasında, herkesin birbirine emeği geçer! Sonra verirsin!" " Tamam peki madem! Teşekkürler hayırlı işleriniz olsun iyi günler!" Annemle beraber iki sokak yukarıya yürümeye başladık, züccaciye deki kadın, Vasfiye hanımın da dediği gibi hemen bulduk, annem okula girdi kayıt ile ilgili gerekli evraklar nedir diye sormak için " Gerekli evrakları tamamlayın, çocuk dönem kaybetmesin yarın gelsin okula, beni görsün, ben onu müsait olan bir sınıfa yerleştiririm. Siz de evrakları tamam eder getirirsiniz bir hafta da hazır edersiniz sorun değil!" " Tamam müdür bey!" " Ben müdür muavini Esat GÜRBÜZ! çocuk bir sorun olursa bana gelsin!" İyi adamdı Esat Hoca! Orta boylu sarı saçlı, hafif kirli sakallı, bal rengi gözlü yakışıklı sayılabilecek bir tipti! O günden sonra bana okulda yardımı dokunacak en iyi insanlardan biriydi. Annemle alışveriş derken pestilimiz çıkmıştı, eve geldiğimiz de içerisi diple kokuyordu. Vay be! En sevdiğim! " Vay! Vay vay! Nasıl döktürmüş Mevlüde sultan! Sultanların şahı! Ya seni yerim! Yerim!" " Kız! Az uslu dur! Bak kuzum burası mutfak, her türlü tehlike var burada şaka olmaz! Uslu dur!" " Ama babaanne! Sende en sevdiğimi yapmışsın!" dudaklarını bükerek, cilveleşiyordum. " Malzeme vardı! Yapayım dedim!" " Ellerine sağlık anacım! Sağ ol, sende olmasan ne olurdu halimiz!" " Olurumu güzel gelinim! Siz bana kadir’imin emanetisiniz, biz hepimiz biriz yavrum! Ne zahmeti, taş taşa değerse duvar olur!" "Babannemmm!" " İyi hadi, hemen kuralım sofrayı, karnınız da acıkmıştır hemen yiyelim vakitlice!" Huzurluyduk, babamda olsaydı daha da huzurlu olurduk, ama hayat her zaman istediğini vermiyor ya insana... Bunu henüz sekiz yaşında olan bir kız çocuğu olarak ben çok iyi öğrenmiştim. Boyum küçük, yaşım küçük olabilirdi, ama aklım bayağı büyüktü. O yaşta bile aklım bir çok şeye eriyordu. Hani abartmak istemem ama akıllı bir velet olduğumu söyleyebilirim! Babaannemin hazırladığı diple yemeğini yerken, sohbet koyulaşmıştı, o bir anlatmaya başladığında sanki zaman duruyordu. Akıcı güzel bir anlatımı vardı, insanın içini hoş eden bir üslup, iyi gelen bir şive, huzur veren bir anlatım!, babaannem çok başka bir insandı iyi ki hayatımdaydı, iyi ki benim babaannemdi. yine eskilerden çok ince akıllar veren, derme çatma konular entrika vari yaşanmışlıklar anlattı uzun uzun, onun zamanı da epey zor şartlar da geçmiş, insanlar daha gerici ve baskıcıymış, o bunları anlattığında o dönemde yaşamamış olmamdan dolayı mutlu olduğumu hissettim, tüm olumsuz şartlara rağmen o kadar kısır bir durumda bile kendine iyi bir şeyler kata bilmişti babaannem, ne kadar akıllı kadındı, bilge bir insandı , sağ duyulu çok olgun ve anlayışlıy dı, görmüş geçirmişti, asla eskiler ile kıyaslama yaparken sabit fikirlilik ve bağnazlık yapmazdı yeniliğe de çok açık bir kadındı. Sanki babaanne değil de Tuncay Kurtiz gibi her sözünde özlü deyimler kullanır, nasihatler verir, doğru yolu gösterirdi. Bu hayatta iki şeye güvenirim kardeş. Biri aynaya baktığımda gördüğüme, diğeri ise yukarı baktığımda görmediğime (Tuncay Kurtiz) Babaannem de öyle özlü sözleri olan anlatırken düşündüren bir kadındı. Onunla konuşmak, ondan el almış olmak bana çok şey katıyordu. Bu farklı oluşumu her zaman hissediyordum Saat geç olduğunda herkes yataklarına geçti. Huzurla uykuya dalmadan önce yarın okula başlayacaktım çok heyecanlıydım, yeni arkadaşlar da tanıyacak, dost olacakmıydım. Kafamda o kadar cevapları henüz verilmemiş sorular vardı ki! Hiçbir şeyin cevabı yaşanmadan bilinmez!

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Dönüm Noktası Aşka Tutsak

read
5.6K
bc

GÜL SARMALI (+18)

read
37.0K
bc

KISIR AĞA

read
111.2K
bc

İNCİ TOZU (+18)

read
22.6K
bc

FIRTINAŞK (+18)

read
51.9K
bc

KONAĞIN ZORAKİ DAMADI (+18)

read
71.3K
bc

TENİ TENİME + 18

read
25.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook