kesit
Nur Sema Şanlı
“Y-yap-yapma Salih” Artık yerde sürüklenmekten bitap düşümüş bedenimi taşımak zor gelmeye başlamıştı. “ Yapma” diye bağırmaktan kısılmış sesimle belki bir umut öfkesi diner de beni duyar diye son kalan gücümle tekrar konuştum. Ama nafile, öfke tüm bedenini ele geçirmiş halde beni eve doğru sürüklüyordu.
Nefesinden anlıyordum içmişti ve yine beni varlığını bile unuttuğum bir adamdan kıskanmıştı. Ama ben onu hatırlamak bile istemiyordum oysa, bunu defalarca Salihe söylemiş olsamda “biliyorum” diyip akşama içince yine aynı şeyleri yaşatıyordu bana. Çok yorulmuştum artık, hayatımın hatasıydı evet ama geçmişe dönemiyordum.
“Geç şuraya!” yere fırlatıp hemen çıkıp kapıyı kitledi üstüme. Nerede olduğumu anlamak benim için zor değildi aslında ama belki bu sefer başka yerdir diye kafamı kaldırıp etrafıma baktım. Yanılmıştım, yine aynı yere getirmişti beni. BANYO! Burası Salihin beni cezalandırdığı yerdi, soğuk zeminde sabahlayınca aklımın başına geleceğini söylüyordu. Ama kabullenmediği bir şey vardı, benim aklım çoktan başıma gelmişti.
Sırtımı duvara yaslamak için geri geri gidip dayandım. Saçım başım dağılmıştı elimle biraz düzeltmeye çalıştım, dışarısı Mardin sıcağından dolayı kavruluyordu aslında ama yinede gece yarısı burası çok soğuk oluyordu. Kabine girip banyo yapma isteğim üzerimden gelen pis kokuyla daha da artsa da sabaha kadar dayanmak zorundaydım, uyanıp duş alırdım ve biraz rahatlardım belki.
Bir insan 6 yıldır aynı şeyi yaşar mıydı? Peki hiç mi yaşamaktan yorulmazdı? Ben yorulmuştum, defalarca canıma kıymak istemiştim şu banyoya kapatıldığımda ama gel gör ki bunu bile becerememiştim. Salih hemen yetişip kızmıştı bana. Bunu yaptığım için bana kızıyordu ama yapmamın nedeni yine oydu.
Bıkkınca nefes alıp sesleri dinlemeye başladım. Bazen sızmayıp buraya geldiği oluyordu ve yine gelir diye korkudan titriyordum.İçerden horlama sesi geliyordu, bu iyiye işaretti. Burukça gülümsedim halime, sevindiğim şey kocamın sızmış olmasıydı. En azından yarın ki seneryo yu tahmin edebiliyordum:
-Burada ne yapıyorsun Sema! Birden beni yerimden kaldırıp sıkıca sarılırdı.
-Seni yanımda görmeyince çok korktum. Bir daha bunu yapma! Hadi sen yıkan ben de kıyafetlerini hazırlayım. Diyip beni kabine yollayacaktı, duştan çıkınca
-Canım karım, aslında seni çok özledim ama annemgil kahvaltıya bekliyor bizi. Diyip normal hayatımıza dönecektik.
İçince geçmişi hatırlayıp kafasında kurup kurup bana işkence ediyordu ve sabah uyanınca asla bir şey hatılamayıp beni pamuklara sarıyordu. Bu döngü artık katlanılmaz hale geliyordu. Her gece Allaha canımı alsın diye yalvarıyordum ama almıyordu. Galiba günahımın bedelini bana bunu yaşatarak ödetiyordu. Bu düşünceler kafamın içinde dönerken artık ağlamaktan yanmış gözlerim, kendini uykuya teslim ediyor usul usul kapanıyordu.
“Sema burada ne yapıyorsun!” Banyoda ki zeminde, sırtım duvara yaslı bir şekilde uyurken kapı setçe açıldı. İrkilip gözlerimi araladığımda karşımda hayretle bana bakan Salihle göz göze geldik. Bu sefer susup ona uyuyakaldım yalanını söylemek istemiyordum artık. Biraz doğrulup Yüzüne boş bir şekilde baktım, ona cevap vermeyeceğimi anlamış olacak ki tekrar “Sema bura da ne yapıyorsun? Neden burada uyudun?” suratına tiksinerek baktım “Sen buraya kapattın beni Salih!” dedim. Sesim banyoda ki fayanslara çarpıp bize doğru yankılandı. Salih inanamaz bir şekilde bana bakıp kafasını yana doğru salladı “Saçmalama Sema! Neden böyle bir şey yapıyım? Hem hatırlamıyorum ben” sorunda buydu zaten hatırlamıyordu. Duvardan güç alıp ayağa kalkmaya çalıştım, yardım etmek için koluma dokunacakken “Sakın DOKUNMA!” diyerek durdurdum. Afallamıştı bu hareketimle, normalde bu odada ne yaşarsak yaşayalım ona saygıda kusur etmez ertesi gün sevgisine karşılık verirdim ama dün herkesin ortasında yaptıkları benim için bardağı taşıran son damla olmuştu. Bizi rezil ettiği yetmezmiş gibi birde herkesin ağzına sakız etmişti. Yeterince olmamışız gibi.
“Yoo saçmalamıyorum Salih sen yaptın bunu” güç bela ayağa kalkıp karşısına dikildim, halimi görsün istiyordum “Neden?” fısıltısını zor duydum ama pes etmeyecektim artık ne olursa olsun derdindeydim “Salih! Kuzenini Ali sandın ve dövdün sonra herkesin içinde hakaretler yağdırıp beni eve sürükleyi buraya kapattın” banyoyu göstererek konuşmuştum.
“Hayır, hayır ben bunu yapmış olamam!” sayıklaya sayıklaya odaya döndü, arkasından gidip bir çırpı da kolunu kavradım. Yüzümü ve üstümü ona göstererek “Beni bu hale sen getirdin Salih! Artık dayanamıyorum” sesimi evde ki herkesin duyduğuna emindim “Yanlış hatırlıyorsun. Ben sana böyle bir şey yapmam” sıkıntıyla nefes alıp olanca gücümle bağırdım “Yaptın, yapıyorsun Salih! Hemde 6 yıldır yapıyorsun!” kafasını olumsuz anlamda salladı, inanmıyordu biliyorum.
Kapı birden açıldı. Kayıvalidem her zaman ki öfkesiyele “Ne bağrıyorsun oğluma?” diyince sinirlerim iyice gerildi “Neden mi? Hatırlamıyor Zelal hanım! Oğlunuz 6 yıldır bana neler yaşattığını hatırmalıyor.” Saçımı eline dolayarak hırsla yüzüme “Hadsiz seni! Bizi dün el aleme rezil ettiğin yetmedi birde oğluma bağrıyorsun! Eğer ısararla Semayı istiyorum demeseydi seni babanın evine yollardım. Zaten kısırsın bir halt yapamazsın!” diye bağırıp beni yere savurdu “Anne ne yapıyorsun? Karım o benim” her şey olduktan sonra bak ben seni korudum demek için anasına erkeklik taslardı. İçimde büyüyen öfke beni bile korkutan cinstendi, güzlerim bir masada duran makasa birde kayınvalideme kayıyordu. Bu eve geldiğimden beri bana çektirdikleri gözümün önünden film şeridi gibi geçerken onu öldürme isteğim gün yüzüne çıkıyor, ellerim titriyor ve gözlerim kararıyordu.
Kararımı verip bir hışımla makası aldım elime, dayadım boğazına...