1.
Hayatınızda hiç sır oldu mu? Benim oldu hem de hayatımın en büyük sırrı, ondan sonrası birbiri ardına siyah geceler. 18 yaşıma girdiğim o gece tüm hayatımı kaplayan bir sırrım olmuştu. Arkadaşlarımla doğum günümü kutlamak için o gece kulübüne gittiğimde sadece bir gecede tüm hayatımın değişeceğini bilmiyordum daha. O siyah gece, çocukluk aşkımı görmüştüm tam dokuz yıl sonra, tabi birde yanındaki kızı o aptal kıskançlık değil miydi zaten bana o hatayı yaptıran. Evet yapmıştım bir gecede tüm hayatımı geri dönülmez bir yola sokmuştum. O gece yağızla birlikte olmuştum, aslında pişman olmamıştım ama yağızdan o sözleri duyduktan sonra bu düşüncemde değişmişti." Bir hataydı lale çok sarhoştum affet ne olur çok pişmanım" işte bu sözler tüm hayatımın sonu. Yeni hayatımın başlangıcıydı. O geceden iki ay sonra babamla konuşmuş Amerika'da ki okula gitmek istediğimi söylemiştim. İçimdeki sırla bende sır olmak istemiştim. İçimdeydi evet karnımda Yağız'ın bebeğiyle annem'den babam'dan doğup büyüdüğüm yerden kaçmıştım. Döndüğümde ise beni büyük bir sürpriz beklediğini bilmiyordum.
Kaçmak bir çare miydi emin değildim ama o an çok mantıklı gelmişti. Ülkeme altı yıl sonra temelli dönüştüm. Korkarak kaçtığım şehir değişmemişti. Her şey aynıydı. Boğazın tuzlu kokusu aynıydı. İnsanlar , evler ağaçlar belki biraz daha fazla beton olmuştu. Ama değişen bir şey yoktu. Benden başka. Ben değişmiştim. Görüntüm , düşüncelerim kararlarım değişmişti. Ruhum değişmişti .
Şimdi eve biraz daha geç gitmek için oyalanırken yanımdan gelip geçen insanları izliyordum. Kimisi gülümsüyordu. Kimisi asıl bir suratla yürüyordu. Bazıları tasasız görünüyordu. Dertsiz , korkusuz , yaşam dolu.. Ben de böyle mi görünüyordum dışarından.
Ya da Asya'nın dediği gibi büyük anne bakışı mı atıyordum etrafıma ? Saatin ilerlediğini gördüğümde eve gitmeye kadar verdim. Ülkeme döneli çok uzun bir zaman olmamıştı. Ve ben hiçbir şeyi yoluna koyamamıştım. Yalanlarım vardı , sırlarım vardı . Ve ben ortaya çıkacaklar diye ölüyordum korkudan ..
Arabama bindiğimde önce Asya'yı aradım. Sesini duymam lazımdı. Hem dostumun hem de oğlumun..
Telefon açıldığında karşından bıcır bıcır bir ses duyuldu önce.
"Anyem " diyordu oğlu. Türkçeyi çok rahat anlasa da konuşurken üç yaşındaki bir bebeğin ki gibi çıkıyordu kelimeler ağzından ve bu onu daha tatlı gösteriyordu.
"Oğlum " dedim bende onun gibi gülerek.
"Anye ben seni çok özyedim ne zaman geyeceksin " Uğurum sitemli sesine gülümserken arabayı çalıştırdı.
"Bu akşam geleceğim bir tanem , bende seni çok özledim , hem de yarında yanında olacağım parka gideceğiz birlikte. " dedim.
Karşıdan "oleyyy" sesleri yükselirken Asya aldı telefonu.
"Demek akşama geleceksiniz Lale hanım bu ziyaretinizi neye borçluyuz " dedi sitemli bir sesle.
Haklıydı arkadaşım. Geleli neredeyse bir ay olacaktı ama üç kere kalabilmiştim yanlarında. Bir günü de yeni eve yerleşmeyle geçmişti. Uğur ve Asya orada kalıyordu.
"Oğlumu özledim "
"Beni özlemedin yani Lale aşk olsun ben senin için ta Amerikalardan kalkıp geleyim sen bir tek o küçük sıpayı özle " Trip atıyordu.
"Oy benim küçük kızım trip mi atarmış seni de özledim bebeğim "
"Hıh özlediysen akşam erken gel senin bu küçük erkeğini zapt edemiyorum artık gelirken de pasta almayı unutma " diye bağırdı telefonu kapatırken..
Araba son hız ailesinin evine giderken başına geleceklerden bir haberdi Lale. Keşke gelmeseydim diyeceği günler çok yakındaydı.
Tülin hanım sabahtan beri evde terör estiriyordu. Duyduğu şeyler hazmedilir cinsten değildi çünkü. Birde kızının bundan haberi olduğunu düşündüğünde üçüncü dünya savaşının çıkması muhtemeldi. Lale Amerika'dan döneli daha bir ay bile olmamıştı ve birazdan duyacağı şeylerden sonra geldiği gibi geri giderdi kızı.
Hüseyin bey kızı geldiğinden beri bu konuyu nasıl açacağını düşünüp duruyordu ama daha fazla ertelemek Lale'nin öfkesini arttırmaktan başka bir şeye yaramazdı.
"Yapma bunu Hüseyin bey ben kızımızı kaybetmek istemiyorum " dedi.
Hüseyin Bey'in başı öne eğilirken tek dileği Lale'nin ılımlı yaklaşmasıydı ..
Lale eve döndüğünde sessiz bir ortam karşıladı onu. Ne oluyordu bilmiyordu ama içinde bir sıkıntı vardı.
Lale Amerika'dan döndüğünden beri bir şeyler döndüğünün farkındaydı ama birazdan duyacaklarını o bile tahmin edemezdi. Salon geçtiğinde annesi ve babasını otururken buldum.. Hüseyin bey minderin üzerine vurarak yanına oturmasını istedi.
"Geç otur kızım şöyle seninle konuşmamız gereken şeyler var."
"ne oluyor baba , anne neden böylesiniz bir şey söyleyin döndüğümden beri bir garipsiniz."
"Lale birazdan söyleyeceklerimden sonra büyük ihtimalle çok kızacaksın ama verdiğim sözden dönemem kızım ne olur anla beni."
"baba ne oluyor hiçbir şey anlamadım ben"
"Fikret amcanın oğlu yağız 'ı hatırlıyor musun?"
Nasıl hatırlamazdı gecen altı yılda bir kere bile unutmamıştı onu ,sanki oğlu da unutmasını engellemek için büyüdükçe babasına çekmişti. Sadece gözleri Lale'ye benziyordu uğur Bey'in gerisi babası olacak hödük yağızdı.
"hatırlıyorum ne olmuş" gebermiş mi yoksa bunu içinden söylemişti. Birde babasına yağızdan neden nefret ettiğini açıklamak istemiyordu.
"Lale yağızla evlenmeni istiyorum" Hüseyin bey gözlerini kızından alamamıştı. çünkü kızından hiçbir tepki gelmemişti ve bu lale' den beklenecek bir şey değildi .
Lale duyduklarına inanamıyordu. Ne yani hiçbir şey olmamış gibi yağızla evlenecek miydi yani. Olur şey değildi duydukları.
"sen ne dediğinin farkında mısın? Baba ben yağızla evlenmem unutun bunu "
Evlenmem demişti Lale . Kesin ve net olarak. Hüseyin bey ne yapacağını şaşırmıştı. Bir yolunu bulmalıydı yoksa hiç te iyi şeyler olmayacağı kesindi. Ailesi gelenekçi bir aileydi ve daha kundaktayken kararlaştırılmıştı Lale ve Yağız'ın evlenmesi. Fikret karşısına geçip artık çocukların evlenme vakti geldi dediğin de bir şey diyememişti. Ama tek evladına'da kıyamıyordu işte yaşlı adam.
" Yapma kızım böyle." Tülin hanım beklediği tepkiyi almıştı aslında. Daha en başından biliyordu Lale'nin bunu kabul etmeyeceğini.
"ne yapıyorum ben anne, ben yağızla evlenmem hem bu nerden çıktı." Lale aslında nerden çıktığını biliyordu aslında ."ah babaanne yaşasaydın sana yaratıcı birkaç cümlem vardı ama "
Yapma kızım biliyorsun geleneklerimizi bende istemem ama sözümden dönersem kimsenin yüzüne bakamam.
" Bu konuşmayı uzatmayalım isterseniz anne, baba çünkü ben kararımı değiştirmeyeceğim. "
"Lale lütfen en azından tanımaya çalışsan kızım hem belki"
"yeter anne istemiyorum dedim " tanımakmış , hah ben onu tanıdım annecim hem de çok yakından içinden bunları söylerken kararını vermişti Lale bu gece tamamen gidecekti. Temelli mi döndüm demiştim.. Halt etmişti. İlk işi yarın uçak biletlerine bakmak olacaktı. Yoksa çok iyi biliyordu. Annesi ve babası bu konuyu kapatmayacaklardı. Aslında Yağız yerine başka biri olsa babasını üzmez evlenirdi ama söz konusu kişi o olunca bu pekte mümkün değildi.
" Bu konuyu yarın konuşalım Lale hem sende biraz sakinleş ve düşün lütfen kızım" ah onunki boşuna kendini avutmaktı. Kızını çok iyi tanıyordu Tülin hanım. Hangi akla hizmet onun avukat olasına izin vermişler diki. Yine bildiğini okuyacaktı Lale hanım.
"Tamam düşüneceğim şimdi izninizle odama çıkıyorum" tabi düşüneceğim annecim ama burada değil. Siz bu kafayla giderseniz beni zor bulursunuz.
Tülin hanım ve Hüseyin bey karşılıklı oturmuş ne yapacaklarını düşünüyorlardı.
" Sence ikna olacak mı? Tülin."
" Sence ikna olur mu? İnadını babasından almışken bu pek mümkün değil gibi görünüyor." Tülin hanım kızının babasına benzemesinden memnundu ama ah birde şu inatları olmasaydı.
Hüseyin bey gülmeye başlamıştı. Evet kızı kendisine benziyordu ama ilk defa huylarını annesinden alsaydı diye geçirdi içinden. Zira Lale kendisinden bile inatçıydı.
" Olmayacak"
" Tabi ki olmayacak aslında Yağız 'ı tanımaya çalışsa belki bir umut ama , yağız lafı geçince bile gözlerinden ateş çıkıyor. Artık çocukken ne geçtiyse aralarına da.
Lale odasına çıkmış anne ve babasının yatmasını bekliyordu. "yatın artık ya daha oğlumun yanına gideceğim. " Amerika'dan dönerken Uğur'u da yanında getirmişti genç kadın . Oğlu Asya'nın yanındaydı ve onu çok özlemişti.
Gece yarısı olduğunda herkes uyumuştu. Tülin hanım aslında Lale'nin bu gece evi terk edeceğini tahmin ediyordu. Ama kızını durdurmakta istemiyordu, içten içe bu evliliği oda onaylamıyordu çünkü.
Lale kendisine küçük bir sırt çantası hazırlamış evden çıkmıştı. Arkasına son kez baktığında geri gelmeyi düşünmüyordu çünkü. " eh sevgili anne , baba siz vazgeçmezseniz ben giderim o zaman."
Lale evden sabah doğru çıkmıştı . Gözleri bir ara daldığı için uyuya kalmıştı.
Lale Asya'nın evine vardığında nerdeyse sabah olmak üzereydi. Evi Avrupa yakasındaydı ve oldukça uzaktı. "ne yapalım artık bende kahvaltıya yetişirim"
Tülin hanım Lale'yi uyandırmak için odasına gittiğinde tahmin ettiği gibi kızı evi terk etmişti. "ah lale yaptın yine yapacağını ben babana ne diyicem şimdi"
Lale Asya'nın evinin gelmiş tam on beş dakikadır zile basıyordu ama Asya hanım her zamanki gibi bir türlü ağır uykusundan uyanamamıştı. " Ah Asya sen bu uykuyla oğluma nasıl bakıyorsun?
Uğur bey Annesinin feryadını duymuş olacak ki kapıyı o açmıştı genç kadına.
Uğur küçücük elleriyle annesine kapıyı açmış genç kadının kucağına zıplamıştı.
" anne şeni çok özyedim"
Lale kapıyı Asya'nın açmasını bekliyordu ama kapının açılmasıyla oğlunun kucağına zıplaması bir olmuştu. "Bende bir tanem ben de çok özledim seni" lale oğlunu kucağına alıp eve girdi.
"teyzen nerde aşkım niye sen açtın kapıyı?"
" teyzem uyuyo hala uyandıramadım"
"bak sen uykucu teyzeye ben uyandırırım şimdi onu hadi sen git üzerini giyin dışarıda yapıcaz kahvaltıyı."
" tamam ama şen gitme tamam mı ben giyincem" uğur bir haftadır annesini göremiyordu ve onu çok özlemişti.
Lale Asya'nın odasına girmiş arkadaşını izliyordu. Acaba nasıl uyandırsa arkadaşını sinirlendirirdi.
Komodinin üzerindeki suyu gördüğünde nasıl yapacağını da bulmuştu genç kadın.
Suyu Asya'nın yüzüne boca ettiğinde kahkahalarla gülmeye başlamıştı bile.
Asya soğuk suyu yüzünde hissettiğinde uyanmıştı uyanmasına ama bunu kimin yaptığını da anlamıştı.
" seni öldüreceğim Lale bittin sen kızım gel buraya kaçma"
"Oğlum korur beni bir kere", işte şimdi gelmişti keyfi yerine.
Evdeki dalaşmaları kısa sürmüş hazırlanıp çıktılar evden. Uğuru kucağından indirmezken Arabayı Asya kullanıyordu.
Yarım saat sonra boğaza gelmiş kahvaltı etmeye başlamışlardı. Asya hala sinirliydi ama Lale'nin sıkıntılı bakışlarını gördüğünde intikam almayı başka bir zamana ertelemişti.
"Lale artık anlatacak mısın neler oluyor?
"Uğur hadi orda çocuklar oyun oynuyor sen de git yanlarına "
"Tamam ama gitme tamam mı ben seni sonra çok özlüyorum"
"tamam annem gitmiyorum hiçbir yere hadi oyna"
Asya artık sabırsızlanmaya başlamıştı ne oluyordu bu kıza böyle
."artık anlatacak mısın Lale ne olduğunu?
"Babam yağızla evlenmemi istiyor." Lale iyice gerilmişti artık. Bakışları oğluna kaydığında yağız 'a ne kadarda benzediğini düşündü.. Lale hiç istemesine rağmen uğur büyüdükçe babasının kopyası olmuştu.
Asya'nın gözleri fal taşı gibi açılmıştı duyduğu şeyle . tek bir yağız tanıyordu oda uğurun babasıydı.
"Uğurumu öğrendiler yoksa"
"hayır yağızla evleneceğimizin kararı biz daha kundaktayken verilmiş"
"nasıl anlamadım ne yani sen şimdi onunla evlenecek misin?"
"saçmalama Asya ne evlenmesi unuttun mu yağız beni sevmiyor"
"Yani sevse evlenecek misin? Hem uğurda babasıyla büyür ne güzel işte."
"Asyaaaaaaaaa" Lale derdini anlatıyordu arkadaşı dalga geçiyordu. Evet dalga geçiyordu , eğer ciddiyse onu şuracıkta öldürebilirdi.
"ne var yalan mı uğur onun oğlu değil mi ? söyle işte gerçeği benim senden bir çocuğum var de sende kurtul bu büyük sırdan"
Hemen canım hatta hemen gidip şimdi söylüyorum. Bizim bir oğlumuz var, diyeyim o da hemen boynuma sarılsın.
"aynen öyle canım , hem ailene de yalan söylemek zorunda kalmazsın artık, onlarda öğrensinler bir torunları olduğunu."
"Asya dalga geçiyorsun demi " bunca yalandan sonra beni affederler mi sanıyorsun. Kızım ben evlenmeden çocuk doğurdum babam bunu öğrendiği an beni evlatlıktan ret eder.
"babamı kaybetmeyi göze alamam ama beni sevmeyen bir adamla da evlenmem olmaz ben bu kadar gurursuz değilim"
"Gurur " yapmak için biraz geç kalmadın mı Lale. Asya haklı olduğunu düşünüyordu. Eğer gerçekten gururunu düşünseydi Yağız'ın çocuğunu doğurmazdı öyle değil mi?
" Bilmediğin konularda yorum yapma Asya" Lale aslında arkadaşına hak veriyordu kim olsa onunla aynı şeyi düşünürdü. Ama ona bile anlatamadığı şeyler vardı. "başkalarının gözünde gurursuz olma pahasına"
6 yıl öncesi;
Yağız ve lale deniz kenarında hiç konuşmadan oturuyorlardı. Genç adam bu durumdan hiç hoşlanmamıştı. Lale konuşmak istemiş ancak şimdi tek kelime etmiyordu genç kadın. Sessizliği bozan yağız olmuştu.
"bana ne söyleyeceksin lale , eğer o geceyle ilgiliyse"
" o geceyle ilgili çünkü ben ne yapacağımı bilmiyorum"
"hangi konuda , lale söyle artık yoksa kalkıp gideceğim" yağız birazdan duyacaklarının hoşuna gitmeyeceğinin farkındaydı ama karşısındaki kız öyle kötü görünüyordu ki bir türlü gidemiyordu genç adam.
Lale daha fazla susmanın bir fayda sağlamayacağının farkındaydı. Direk konuya girmişti genç kadın." Ben hamileyim ve ne yapacağımı bilmiyorum." Lale yüzünü Yağız 'a döndüğünde karşısındaki adamın hiç tepki vermediğini görmüştü. Yağız gözlerini denize dikmiş hiç bir şey söylemiyordu.
"anlamadım ne dedin. Bir an hamileyim dediğini sandım da"
" doğru duydun hamileyim ve ne yapacağımı bilmiyorum "
Yapılacak şey belli lale , ben seninle evlenemem. Daha yirmi iki yaşındayım ve sevmediğim bir kadınla evlenemem." Beni anladığını umuyorum ,hem sen de bu yaşta çocuk istemezsin öyle değil mi?
Lale duyduklarıyla şoka girmişti resmen. " sevmediğim bir kadınla evlenemem" sadece bunu duyabilmişti. "sevmediğim kadın"
"ben doktoru ayarlarım yanında olmamı ister misin?"
"Hayır" genç kadın neredeyse ağlamak üzereydi ama gözlerine hücum eden yaşları geri gönderebilmişti son anda. "ben hallederim zamanını mesaj atsan yeterli olur"
"tamam" yağız bunu yaptığı için pişman olacağını biliyordu ama bu sorumluluk gözünü korkutmuştu genç adamın
Günümüz;
" Keşke geri alabilseydim zamanı sevgilim. Keşke birazcık cesaretim olsaydı o gün. şimdi sende bebeğimizde yanımda olurdunuz. Belki benden nefret etmezdin o zaman. Affet beni küçük kadınım ne olur affet. "
" Babası Lale'yle evleneceksin" Dediğinden beri bir ay geçmişti. Gitmek istemiş Lale'ye. Ayaklarına kapanıp özür dilemek istemişti ama bir türlü cesaret edememişti genç adam. Korkmuştu , Lale'nin nefret le bakan gözlerinden korkmuştu. Tıpkı o günkü gibi.
"istediğin oldu Yağız bebeğimiz öldü. Sen öldürdün onu, canımdan can aldın, hayatımı aldın , seni asla affetmeyeceğim asla, anladın mı asla" Bunlar demişti Lale. Hiç acımadan ölmeden toprağın atına koymuştu onu..
" Ne düşünüyorsun yağız ?" serdar ne düşündüğünü çok iyi biliyordu. Altı yıl önce Yağız perişan haldeyken tanışmışlardı. O zamandan beri de çok iyi dost olmuşlardı.
" Lale'yi"
Lale Amerika'ya gittiği günden beri başka bir şey düşünemez olmuştu yağız Her gece Lale'yi görüyordu rüyasında. "katil " diyordu ona " katil bebeğimin katili.
"Evlenecek misin onunla"
"kabul etmez ki benden nefret ediyor. Haklıda neden benimle evlenmeyi kabul etsin ki. Ben bile kendimden nefret ediyorum."
"yapma böyle dostum " zamanla seni affedecek inan bana. Tekrar sevecek seni."
"Keşke kabul etse benimle evlenmeyi" o zaman beni affetmesi için her şeyi yapardım. Gerekirse ayaklarına kapanır özür dilerdim ama "
"aması falan yok. Bak yıllar sonra çıktı geldi. Hala bir şansın var. O gün havaalanında nasıl gittiğini ben biliyorum. "
"Umarım dediğin gibi olur" arkadaşına zoraki bir gülümseme göndermişti yağız . Telafi edecekti hatasını ama bunun için Lale'nin kendisiyle evlenmeye ikna olması gerekiyordu önce.
Lale bir an hatırladıklarıyla o günleri tekrar yaşamıştı. Evet yalan söylemişti Yağız'a , ama o an başka çaresi olmadığını düşünüyordu.
"Size kürtaj yapamayız Lale hanım, eğer kürtaj olursanız bir daha anne olamama ihtimaliniz çok yüksek." tam olarak böyle söylemişti doktor. Şimdi onu sevmeyen bir adamın bebeğini taşıyacaktı karnında. Ona can verecekti , kan verecekti. Babasız bir hayatla birlikte.
Yalan söylemek istememişti aslında ama " İstemiyordu bebeği açıkça söylemişti yağız"
"Özür dilerim arkadaşım , Bilmediğim çok şey var var ne yaşadığını bilmeden seni gurursuzlukla suçladım"
"Boş ver ben unuttum bile" unuttun mu? Gerçekten lale . Unutmak mümkünmüş gibi.
Lale Asya'nın yanına geleli iki gün olmuştu. Sabahın ilk ışıklarıyla uyanmış bahçede kahvesini yudumluyordu. Ne çok seviyordu bu evi. Her taraf mis gibi çiçek kokuyordu. Asya geldiklerinde tüm maharetlerini göstermişti bahçede. Çeşit çeşit zambaklar ,güller ve akla gelmeyecek şeylerle donatmıştı bahçeyi. Henüz büyümeseler de ilerde görenleri kıskandıracak kadar güzel olacaktı.
Salıncakta kahvesini yudumlarken o kadar dalmıştı ki düşüncelere çalan telefonunu duyması baya vakit almıştı. Telefonun ekranına baktığında elinde olmadan gülümsemişti genç kadın. Zaten yıllardır bir tek onun yanında gülümseyebiliyordu.
"alo Earvin"
"uyandırdım mı"
Gülümsemesinden hiçbir şey kaybetmeden konuşmaya devam ediyordu genç kadın. Sanırım hayatında yaptığı ikinci doğruydu ona evet demek.
"hayır uyanmıştım, nasılsın?"
"iyiyim sadece sizi çok özledim"
"bizde seni çok özledik özellikle uğur, Earvin"
"efendim canım"
"sesini duymak çok iyi geldi. "
"Bu senin dilinde seni özledim demek mi"
"Earvin pişman etme beni, ne zaman geliyorsun sen"
"buradaki işlerim sandığımdan uzun sürecek gibi, herhalde iki haftayı bulur."
"iki hafta mı, bu çok uzun bir süre uğuru zapt etmek zor olacak"
"sen merak etme canım ben onunla konuşurum, kendine dikkat et."
"sende dikkat et ve sakın o çikolatalardan uzak dur lütfen "
"peki annecim"
Lale Earvin'in cevabıyla gülmeye başladı. Ne kadar iyi geliyordu bu adam kendisine. Onun yanında kendisini çok iyi hissediyordu.
"benim kapatmam gerek canım yine ararım. Lale ?"
"efendim"
"seni seviyorum"
"İşte cevap veremediği tek soru buydu genç kadının. Kalbi hala 6 yıl öncede kalmışken kimseye bu kelimeyi söyleyemiyordu.
Asya kapının pervazına yaslanmış arkadaşını izliyordu. Lale'nin konuşması bittiğinde "öhö öhö bana kahve yok mu?" dedi. Yanına zıplarken
" ne zamandır ordasın sen Asya"
"yakalandım, galiba" lale sarılı olduğu battaniyesinin bir tarafını açmış Asya'yı yanına çağırmıştı. "earvi lemi konuşuyordun"
genç kadının birden yüzü düşmüştü. "earvin", kurtarıcısı, iyilik meleği, en sonunda da çocuğunun babası olmuştu. Ne kadar iyilik yapmıştı böyle kendine, hiç karşılık beklemeden hem de"
5.yıl önce:
Lale bembeyaz bir hastane odasında açmıştı kendini. Önce nerede olduğunu algılayamamıştı. En son derste olduğunu hatırlıyordu. Sonrası karanlıktı.
"merhaba lale hanım, nasılsınız?" genç doktor elindeki dosyayı yatağın önündeki masaya bırakmış , yatağın kenarına oturmuştu." Neredeyim ben, bebeğim o iyi mi?"
şimdi beni iyi dinlemeni istiyorum lale . Çünkü fazla vaktimiz yok. " buraya baygın getirildin, tansiyonun çok düşüktü. Ama sorunumuz o değil. Daha büyük bir sorunumuz var"
"nasıl bir sorun
"Lale'nin içi korkuyla dolmaya başlamıştı. Yaşadığı onca şey yetmemiş gibi bir de bebeğini kaybetme korkusu baş göstermişti içinde.
" Yaptığımız testlerle sende gebelik zehirlenmesi olduğunu gördük , seni ve bebeğini vakit kaybetmeden doğuma almalıyız."
"gebelik zehirlenmesi mi?" hamileliğinin başında bu tür şeyleri okumuştu genç kadın. Sonuçları ölümle sonlanan gebelikler.
"olmaz o daha çok küçük" genç kadın kararlılıkla dirseklerinin üzerinde doğrulmuş " yapamam, eğer ona bir şey olursa benimde yaşamama gerek kalmaz, "
Earvin genç kadının fazlasıyla büyük karnına elini koymuş yatakta yatan kadını gözlerinin içine bakıyordu." Bak lale eğer şimdi ameliyat olmayı kabul etmezsen bebeğinin yaşama hakkını elinden sen alırsın. Oğlun sekiz aylık, şu an doğduğu taktirde yaşama şansı yüksek ama kabul etmezsen vücudun bebeğini zehirleyecek. Sana söz veriyorum hiçbir şey olmayacak."
Göz yaşlarına sahip olamıyordu artık genç kadın. Ne karar verecek ti şimdi.
" Keşke yanımda olsan anne , sana çok ihtiyacım var.
" tamam, ama söz verdin, bebeğime bir şey olmayacak"
Ne ona nede bebeğine bir şey olmuştu o gün. O gün hiç çıkmamak üzere girmişti earvin hayatlarına.
Günümüz:
"onu seviyorsun ama aşık değilsin" Lale Asya'nın dedikleriyle tekrar gerçek dünyaya geri dönmüştü.
"bu konuyu konuşmak istemiyorum Asya, earvin benim için çok değerli, onu kaybedemem"
Lale'nin telefonu tekrar çalmaya başladığında bu konuda kapanmıştı.
" Kim arıyor earvin mi?"
"hayır annem, arıyor, bu saatte aramazdı ama"
"alo anne, anne ne oluyor niye ağlıyorsun" lale üzerindeki battaniyeyi atıp salıncaktan kalmış annesinin cevap vermesini bekliyordu ama annesi ağlamaktan başka bir şey yapmıyordu.
Lale b-baban, hastanedeyiz"
"ne hastanesi, anne ne oluyor, babama ne oldu," lalenin göz yaşları yanaklarından firar edercesine akmaya başlamıştı.
"kalp krizi , kızım ne olur gel"
"tamam geliyorum" derken eve çoktan girmişti genç kadın. Arkasından da Asya ona yetişmeye çalışıyordu.
"lale ne oluyor, ne olmuş babana?"
Lale bir yandan montunu giyiyor bir taraftan da arkadaşının sorularını cevaplamaya çalışıyordu." Babam kalp krizi geçirmiş, ben hastaneye gidiyorum, sen uğurun yanında kal."
Asya daha " tamam" demeden lale çoktan evden çıkmış arabasına binmişti bile.
"Ne diyorsun sen baba, nasılmış durumu. "
Yağız babasının telefonuyla yataktan nasıl kalktığını bile bilmiyordu. Babası aramış Hüseyin Bey'in kalp krizi geçirdiğini söylediğinde hemen hastaneye gitmek için yola çıkmıştı bile. Arabasını kullanırken koltuğun üzerine attığı telefonu tekrar eline almış serdarı aramıştı." Serdar bir hastam var hastanede " .
Genç adam daha yağız sözünü tamamlama dan " ben hemen geçiyorum hastaneye " demişti bile.
Lale hastaneye geldiğinde asansörün gelmesini bile beklemeden merdivenlerden çıkmaya başlamıştı bile. Önüne gelen ilk hemşireyi çevirmiş " babam, kalp krizi geçirmiş buraya getirmişler" nerde biliyor musunuz?"
" bir saat önce gelen hastayı soruyorsunuz siz, onu yoğun bakıma aldılar. Bir üst katta"
"tamam teşekkürler" hızla bir üst kata çıktığında annesini yoğun bakım kapısının önünde bulmuştu genç kadın.
"anne" derken annesine sarılmıştı bile. " babam nasıl"
"yoğun bakıma aldılar, kalp krizi dedi doktor, Lale ? "
"annesinden ayrılmış zar zor ayakta duran annesini bir yere oturturken genç kadının ağlaması daha da şiddetlenmişti." Benim yüzümden "eğer evden gitmeseydim bunların hiç biri olmazdı."
"senin yüzünden değil kızım, olacağı varmış"
Daha annesinin ne dediğini anlamadan arkasındaki sesle kaskatı kesilmişti genç kadın"
"Yağız"