Ceza mıydı? Bu , yoksa yıllar sonra verilmiş bir ödül mü? Hangisi. Unutmuş olması gerekmez miydi?. Aptal tek bir gece, sadece bir gece de aptal bir çocukluk aşkı kadere yazılır mıydı? Altı yıl sonra ona karşı duygularından arınmış olmalıydı değil mi? Ne düşüneceğini şaşırmıştı genç kadın. Unutmuştu Yağız'ı en azından 10 dakika öncesine kadar böyle düşünüyordu.
Tülin hanım yağız 'ı kendilerine doğru yaklaştığını gördüğün de ayağa kalkmıştı.
Genç adam koridoru döndüğünde sadece Tülin hanımı görmeyi planlıyordu ama sandalyede arkası dönük kadını gördüğünde tek bir adım bile atamamıştı. "Lale " kendisinin bile zor duyduğu bir sesle mırıldanmıştı genç adam. Bir gün karşılaşacaklarını tahmin ediyordu ama bu şekilde burada görmeyi hiç planlamamıştı. Tülin hanım adını seslendiğinde kendine gelebilmişti ancak.
Kendini topladığında seri adımlarla yanlarına geldiğinde Lale 'nin kafası hala yerde kendisine bakmıyordu. O an gözlerini ona bakan gözlerini tekrar görmek için her şeyi yapabileceğinin farkındaydı Yağız . Gerçekten aşık mıydı lale 'e yoksa yaptığı şeyin vicdanını bırak maması mıydı bunu ancak o gözlerde bulabilirdi.
"Merhaba Tülin hanım, babam Hüseyin amca hastanede deyince gelmek istedim" gözleri hala Lale deydi . Karşısındaki kadın inat etmiş gibi kafasını bir kere kaldırmamış dizlerinin üzerinde birleştirdiği ellerine bakıyordu
." Benden yüzüme bakmayacak kadar mı iğreniyorsun" Tülin hanım anlamamıştı ne dediğini ama Lale her kelimesini duymuştu.
Yoğun bakım kapısından çıkan doktorla vereceği cevabı unutmuştu Lale hem annesi buradayken yok yere açık vermenin alemi yoktu. Genç adamın yüzüne bile bakmadan doktorun yanına gitmişti.
"doktor bey babam nasıl" derken doktorun yüzünde ki hüzünlü ifadeyi fark etmişti genç kadın.
Tülin hanım da aynı kızı gibi doktorun ağzından çıkacak kelimeleri bekliyordu. Ayakta duramayacak hale geldiğinde yanındaki genç adamdan destek almak istercesine ona yaslanmıştı. Yağız ona tebessüm ettiğinde doktorun söyleyeceklerine odaklanmıştı.
"öncelikle sakin olmanız gerek ve sözümü kesmeden beni dinleyin lütfen. Bakın hanımefendi babanız çok ciddi bir kalp krizi geçirdi. Kalp damarlarından iki tanesi tıkalı ve acilen ameliyat olması gerek."
"peki neyi bekliyorsunuz, yapın ameliyatı babamın ölmesine izin vermeyin" genç kadın duyduğu şeylerle yerinde sendelemişti. "ne yani onun yakışıklısı ölecek miydi"
"bakım küçük hanım bu sandığınız kadar kolay değil , babanız şu an kendine geldi ama , tıkalı olan damarlardan biri atar damar ve çok riskli bir ameliyat."
Tülin hanım duyduklarını kaldıramamıştı. " ne yani kocam ölecek mi" derken genç adamın kollarına yığılırken son sözleri bunlardı.
"Anne" Lale annesinin bayılmasıyla kasılıp kalmıştı. Yere diz çöküp annesinin yanaklarını okşamaya başlamıştı. "anne kendine gel ne olur" derken gözlerinden firar edercesine yaşlar akmaya başlamıştı. Yağız ne yapacağını bilmez halde kollarında hareket etmeden yatan kadına bakıyordu.
"hemşire hanım hemen bir sedye getirin" hemşire koşarak yanlarından ayrılıp birkaç dakika sonra bir hasta bakıcıyla gelmiş Tülin hanımı sarsmadan sedyeye yatırmışlardı.
" hemen tansiyonunu ölçün , birde sakinleştirici yapın"
Genç hemşire hızla yanlarından ayrılırken lale sadece arkasından bakakalmıştı. Doktor hala yanındaydı , ve söyleyeceklerinin bu kadar olmadığını anlamıştı genç kadın. bu kadar şeyin üzerine bir de yağız dibinden ayrılmıyordu.
" annenizin bir şeyi olduğunu sanmıyorum, ama "
"ama ne doktor bey, söyleyin artık." Derken yaşlı adamın yakasına yapışmıştı Lale . Bunca yaşadığı şeyden sonra bunu kaldıramazdı. " babası onun tek aşkıydı ölemezdi o"
"Annenizin ki sadece basit bir tansiyon ama babanızın durumu kritik bir an önce karar vermeniz gerekiyor, daha öncede kalp krizi geçirmiş ama şekeri yüzünden anlamamış. Birkaç gün içerisinde ameliyat olması lazım "
" babam uyandı demiştiniz onu görebilir miyim" dedi göz yaşları içerisinde.
"tabi ama önce steril olmanız gerek. Hemşire size yardım eder. Birde onu üzecek davranışlardan kaçın lütfen" doktor yanlarından ayrılırken pişman olamaya başlamıştı yaptığı şeyden. Ama çocukluk arkadaşını da kıramamıştı." Ah Hüseyin bunu da yaptırdın ya bana alacağın olsun"
Lale doktor yanlarından ayrıldıktan sonra dönüp yağız 'a sinirli bir bakış atmıştı. "ne işin var bura da der gibi"
Genç adam Lale'nin bakışlarını gördüğünde bir adım geriye atmıştı genç adam. Altı yılda bir insanın nefreti hiç azalmaz mıydı.
Genç kadın birkaç dakika sonra hemşirenin yardımıyla giyinmiş yoğun bakım ünitesine girmişti. Yavaş yavaş yatağa yaklaşırken babasının vücudunda ki kabloları görüp daha da kötü olmuştu. Yatağın kenarına diz çöküp yaşlı adamın elini tutmuş göz yaşlarına engel olamıyordu artık. "affet beni baba ben böyle olmasını istemedim, ben sadece sevmediğim bir adamla" genç kadının sözcükleri boğazında tıkalı kalmıştı. Hıçkırarak ağlamaya başladığında Hüseyin bey daha fazla dayanamamış kızının elini sıkmıştı. Biliyordu kızı oynadığı oyunu öğrendiğin de çok kızacaktı ama başka çare bırakmamıştı kendisine. Bu yaştan sonra dedikodulara kalbi dayanmazdı.
"
"söz ver bana lale "
"ne istersen babam yeter ki iste."
"eğer bana bir şey olursa " genç kadın babasını sözünü yarıda kesmişti." Sen benim kahramanım sın unuttun mu kahramanlara bir şey olmaz "
"sözümü kesme kızım, gözüm arkada kalsın istemiyorum. Yağız la evlenmeni istiyorum şimdi bana söz ver. Ben de huzur buluyum"
"tamam tamam evleneceğim ama sende ameliyat olup iyileşeceksin . yoksa asla evlenmem"
Lale yoğun bakım odasından çıktığında omuzlarında ki ağır yükle olduğu yere diz çökmüştü. "Allah'ım ben ne yapacağım şimdi" babası böyleyken sözünden dönemezdi uğuru da söyleyemezdi. "Earvin" Allah'ım bana bir çıkış yolu göster. " yağız la evlenmek bu benim sonum olur"
Lale son gücüyle ayağa kalktığında kimsenin onu böyle görmediği için dua ediyordu. İşte yine olmuştu, panik atak hayatının bir parçasıydı onun için. Duvarlardan tutunarak yürümeye çalışıyordu. Hiç beklemediği bir anda tüm hayatı altüst olmuştu yine. Başkahramanı da yine yağız'dı.
" lanet olsun sana, seni gördüğüm güne lanet olsun" kendisini sakinleştirmeye çalışırken merdivenlerden çıkan adamı gördüğünde tüm sakinleşme çabaları yok olmuştu. Evet kendisi de hatalıydı ama asıl suçlu Yağız'dı. O ve onun korkaklığı.
Genç adam lale ye bakmak için geri döndüğünde görmeyi beklediği şey bu değildi. Yıkılmış nefes almakta zorluk çeken bir kadın duruyordu karşısında. Genç kadının ayakta duramayacağını anladığında son basamakları da çıkmış yere düşmek üzereyken tutmuştu Lale'yi.
" lale iyi misin" elleriyle yüzüne gelen saçları çekmiş yanaklarına dokunuyordu genç adam. Lale'nin yere düşeceğini anladığında kalbine bir sızı saplanmıştı. Sadece kendinden geçtiğini bilse de hayatında hiç korkmadığı kadar korkmasına sebep olmuştu.
" lale kendine gel, ne olur" derken kollarında hareketsizce yatıyordu genç kadın.
" yardım edin , birisi sedye getirsin,"
Birkaç saniye içinde yanına gelen doktorlar Lale'yi i sedyeye yatırıp acil müşaade odasına almışlardı" genç hemşire
" siz giremezsiniz beyefendi , burada bekleyin lütfen" genç adamın yüzüne kapılar bir kere daha kapanmıştı.
Omzunda hissettiği elle anca kendine gelebilmişti genç adam. Arkasını döndüğünde serdar en az onun kadar şaşkındı." Neredesin sen benden önce gelmiş olmalıydın"
Serdar yağız dan önce gelmişti ama bir türlü yanına gitmeye fırsatı olmamıştı genç adamın. Hele birde Hüseyin bey hakkında öğrendiği gerçekle yüzleşmesi kolay olmamıştı.
" senden önce geldim , Hüseyin beyin durumunu da öğrendim." Serdar hastanenin yönetim kurulunda olduğu için bunu öğrenmesi zor olmamıştı. Asıl zor olan bunu yağız 'a söylemekti.
" doktorla konuştum ameliyat olması lazımmış"
Serdar derin bir nefes almak zorunda hissetti kendini , yağız gerçeği öğrendiğinde hem çok şaşıracaktı hem çok kızacaktı çünkü.
" aslında ameliyat olması gerekmiyormuş, aslında hastanede kalmasına bile gerek yokmuş"
Yağız hala bir tepki vermemişti. Serdarın söylediklerinde mantıklı bir şeyler arıyordu ama bir türlü ne olduğunu anlamamıştı genç adam. Eğer Hüseyin bey hasta değilse Lale neden bu hale gelmişti.
" ne diyorsun sen serdar, daha uyanamadın galiba"
" uyandım kardeşim, ilk işimde doktoruyla konuşmak oldu. Başta söylemek istemese de biraz sıkıştırınca döküldü herif"
" ne diyorsun sen ya adam yanımda söyledi ameliyat olması gerek diye"
serdar "hadi dışarı çıkalım öyle konuşalım." Dedi.
" çıkamam lale içerde bayıldı, ayrılamam buradan" Yağız ensesini ovuşturmaya başlamıştı. Neydi şimdi bu ?
" tamam, çıkmayalım ama bir yere otur önce , çok kötü görünüyorsun"
" serdar çabuk söyle, lale 'ye bakmam lazım"
" tamam söylüyorum ama söyleyeceklerimi sonuna kadar dinle ve öyle karar ver. Hüseyin bey hiç kalp krizi geçirmemiş, hepsi Lale'yi ikna etmek için bir oyunmuş. Burada seni ilgilendiren kısmı lale seninle evlenmeyi kabul etmiş"
"Sen bunu nerden"
"hemşireler duymuş , hemen yetiştirmişler tabi, ne yapacaksın söyleyecek misin Lale'ye gerçeği"
"b*k vardı demi bunu bana söyleyecek , ne yapmamı bekliyorsun tabi ki söyleyeceğim Lale'ye , benden daha çok nefret etmesini istemiyorum"
" sen bilirsin ama bu senin son şansın olabilir belki kendini "
" sus serdar birinin acısını kullanacak kadar aşağılık değilim"
Kapının açılma sesiyle iki adamda o tarafa dönmüştü. Kapıdan çıkan hemşire onlara doğru geliyordu." "lale Yücesoy'un yakını kim"
" ben arkadaşıyım , lale iyi mi"
" kendisine geldi, isterseniz yanına girebilirsiniz." Genç hemşire yanlarından ayrılırken iki adamda birbirlerine bakıyorlardı.
" hadi sen gir yanına , ben burada bekliyorum"
"tamam , serdar bu aramızda "
Genç adam yağız 'ın sözünü yarıda kesmişti." Aramızda kalacak merak etme, hadi git"
Yağız arkadaşına minnetle bakmıştı. kolay değildi en berbat yıllarında yanında olmuştu serdar az taşımamıştı onu sarhoş halde.
Lale kendisine gelmiş telefonla konuşuyordu. Nereyse öğlen olmuştu ve o Asya ya haber vermeyi unutmuştu." Asya tek tek sor lütfen "
" tamam baban nasıl , ne dedi doktor?"
" ameliyat olması gerekmiş , benim yüzümden oldu Asya benim yüzümden kalp krizi geçirdi"
" saçmalama Lale , senin bir suçun yok. Kendini suçlama"
"nasıl suçlamam Asya, eğer ben evi terk etmeseydim" genç kadın yine göz yaşlarına boğulmuştu. Gözleri ağlamaktan bulanıklaşırken kapıda kendisini dinleyen adamı fark edememişti.
"sakin ol arkadaşım bak uğur seninle konuşmak istiyor."
"ben uğuru hep unuttum versene telefona"
Genç adam bir eli kapı kulpunda kalmış Lale'nin son söylediği isimle donup kalmıştı. Amacı onu dinlemek değildi ama telefon la konuştuğunu duyduğunda rahatsız etmek istememişti. ama "uğur ismini duyduğunda tüm kanının çekildiğini hissetti. Kimdi bu "uğur" ne alakası vardı Lale'yle.
"aşkım nasılsın"
"iyiyim , neydesin seni çok özledim ben, hani gitmiycektin?"
" küçük bir işim çıktı ama gelicem"
" tamam, anne seni seviyorum"
"bende seni seviyorum"
"seni seviyorum" Yağız'ın beyninde bu söz çınlıyordu. " sen kimi seviyorsun lale kimi? Genç adam odaya girmekten vazgeçmiş gerisin geriye dışarı çıkmıştı. Arkasından gelen serdarı bile fark etmemişti. Hızla arabasına binerken hala aklında zeynep2in söyledikleri çınlıyordu." Seni seviyorum" gaza daha fazla yüklenirken kendi kendine kızıp duruyordu genç adam." Kimi seviyorsun Lale ? Bana aşık olduğunu söylerken kimi seviyordun. Kim bu uğur denen herif"
3.gün sonra:
Lale hala yoğun bakım odasının önünde bekliyordu. babası ameliyattan çıkalı saatler olmuştu ama hala bir haber alamamıştı. "Lale biraz sakin ol kızım , otur şuraya"
" nasıl oturayım anne, saatler oldu hala bir haber yok. Uyandı mı onu bile bilmiyoruz"
"tamam annem bir şey demedim , ama otur biraz yine fenalaşacaksın" Tülin hanım ne kadar sakin olmaya çalışsa da kızının bir şeyler den şüphelenmesini istemezdi. Kocası ona yemin ettirmeseydi kızına asla yalan söylemezdi ama mecbur bırakmıştı o yaşlı kurt onu. Tülin hanım çalan telefonla düşüncelerinden sıyrılabilmişti.
" annem telefonun çalıyor"
Lale telefonu çantasından çıkarttığında numarayı tanımadığı için hemen açmıştı ama duyduğu sesle kaskatı kesilmişti genç adam.
"ne istiyorsun"
"konuşmamız gerek"
"seninle konuşacak bir şeyim yok, arama beni"
" evleneceğin adama biraz daha saygılı davranmanı beklerdim,"
"ne evlenmesi sen"
" benimle evlenmeyi kabul ettin Lale , şimdi vereceğim adrese gel. Bekliyorum"
" gelmezsem?"
Yağız derin bir nefes alarak cevaplamıştı genç kadının sorusunu. En başta her şeyi Lale'ye anlatacaktı ama kıskançlığın kurbanı olmuştu genç adam. " eğer gelmezsen aramızda geçen her şeyi anlatırım ailene , gerisini sen düşün, adresi mesaj atarım"
Tülin hanım kızının donup kalan haline şaşkınlıkla bakıyordu. Lale'nin gözlerindeki endişe kaybolmuş yerini fırtınaları andıran bir öfke almıştı.
" Lale iyi misin kızım"
"anne benim çıkmam gerek , babam uyanınca ararsın" koltuğun üzerindeki çantasını alıp bir açıklama bile yapmadan hızla çıkmıştı odadan.
" lale nereye gidiyorsun" Tülin hanım arkasından seslense de kızına duyuramamıştı sesini. Tülin hanım kızının gittiğinden emin olduktan sonra ameliyat olmasına bile gerek olmayan kocasının yanına girmişti. Eğer kocasının oynadığı oyun ortaya çıkarsa lale 'i tamamen kaybetmiş olacaklardı
Genç kadın son sürat arabasını kullanırken gelem mesaj la sinyal verip müsait bir yerde durmuştu. Yoksa içindeki zehri kusamadan trafik canavarı olması kaçınılmazdı"
"Karsu apartmanı , b blok ,no:8 . cadde bostan."
Genç kadın adresi tekrar tekrar okumuştu. Nasıl unuturdu bu adresi, gençliğini , hayallerini tüm masumiyetini kaybettiği onu istemeyen bile adama kendini sunduğu eve yıllar sonra tekrar gidiyordu. Bambaşka bir kadın olarak.
Arabasını tekrar çalıştırıp ilerlerken daha başına geleceklerden habersizdi genç kadın.
" seninle evlenmek ha Yağız , bunu anca rüyanda görürsün, hödük ne olacak , birde beni tehdit ediyor , her şeyi anlatacakmış. Sakin ol kızım nasıl olsa birazdan tüm sinirini kendisinden çıkartırsın."
Genç adam elindeki viskisini konsolun üzerine bırakmıştı. Bu eve yıllardır gelmiyordu gelemiyordu. başta lale 'ye olan ilgisini vicdan azabı sanmıştı genç adam , ama üç gündür kollarındaki görüntüsü gitmiyordu aklından. O gece ne kadar sarhoş olsa da Lale'nin söylediklerinin her kelimesini hatırlıyordu. Birazda bunun için kaçmıştı ondan onu onun sevdiği gibi sevememekten korkmuştu. Birkaç dakika sonra kapı sesini duymuş derin bir nefes almıştı. Birazdan yapacağı şeyden sonra Lale büyük bir ihtimalle onu asla affetmeyecekti. Ama onu "uğur" denen herife kaptırmaya hiç niyeti yoktu genç adamın.
"hoş geldin , içeri geçsene"
"gerek yok ne söyleyeceksen çabuk söyle gitmem gerek"
" kapı önü muhabbetimi yapmak istiyorsun , komşulara rezil olmanı istemem şimdi içeri gir."
Genç kadın içeri girerken gergin olan sinirleri daha da gerilmişti. Yıllar sonra karşısına çıkmış sanki hiçbir şey olmamış gibi konuşuyordu karşısında ki adam.
" rezil olma kısmını sonra soracağım. Şimdi beni niye çağırdın?"
"salona geçelim lale"
" demek salona geçelim sonraki yerde yatak odası mı? "
" saçmalamayı kes , sadece bizimle ilgili konuşacağız , lütfen geçelim"
Genç kadın salona doğru ilerlediğinde tüm anıları tekrar canlanmıştı. "Barda sarhoş olup nasıl eve geldikleri ve yağız la yaşadığı kendisi için özel anları"
Salona da geçtik ne diyeceksen de , hastaneye dönmem gerek"
" benimle evlenmeni istiyorum" genç adam bunu öyle basit bir tonda söylemişti ki kendisi bile şaşırmıştı. Ama başka türlü Lale'nin hakkından gelemeyeceğini biliyordu. Eğer hala değişmediyse onu kızdırmak güzel bir başlangıç olabilirdi.
Lale duyduğu şeyle histerik bir şekilde gülmeye başlamıştı. Elini karnın üzerine koyup sakinleşmeye çalışıyordu çünkü karşısındaki adam onunla dalga geçiyor olmalıydı. Gülmesi kesildiğinde göz yaşları yanaklarına doğru firar edercesine akmaya başlamıştı. Az önce kahkahalarla gülen kadın göz yaşlarına boğulmuştu.
• "Daha benden ne istiyorsun ha ne, yetmedi mi senin yüzünden çektiklerim" Lale ağlamaktan bitap düşmüştü artık. Yağız konuşmak istiyorum dediğinde kabul etmek istemese de babasına bir söz vermişti. Onu yoğun bakım odasında gördüğünde nefret etmişti hem kendinden hem Yağız'dan.
"sadece kendimi affettirmek istiyorum lale , neden bunu görmüyorsun. Neden sana olan aşkımı görmüyorsun. Ne istiyorsun ayaklarına mı kapanayım peki, yeter ki affet " bu tepkileri beklemişti yağız , ona nefretle bakmasını , dinlemeyeceğini ama tiksinmek işte bunu beklemiyordu. Karşısında ki kadın ondan tiksiniyordu.
Yağız dizlerinin üzerine çöktü.
"İşte ayaklarına kapanıyorum. Dök içindeki zehri bekliyorum. Ben sana yetişemediğim o gün öldüm zaten. Bebeğime yetişemediğim o gün öldüm. Daha fazla ölmem"
"Bebeğimiz mi?" hangi bebeğimiz yağız , istemediğin bebeğimiz mi.
Lale daha fazla ayakta duramamıştı oda diz çökmüştü. Evet yağız bebeklerini istememişti ,oğulları yaşıyordu ama yıllar sonra bunu söyleyecek cesareti bulamamıştı kendinde."
İkisi de diz çökmüştü. Nefeslerini birbirlerinin yüzünde hissedecek kadar yakınlardı birbirlerine. Sadece bir nefes mesafesi kadar. Lale , Yağız'a olan özlemiyle yansa da gururu engel olmuştu genç kadına. Evlenecekti yağız la söz vermişti babasına hasta yatağında , ama Yağız'ı affetmek işte bu çok zordu. Altı yıl boyunca bebeğiyle birbiri ardına siyah geceler yaşamıştı. Defalarca ölümden dönmüştü. Şimdi unutmak o kadar zordu ki her şeyi , hiç yaşanmamış saymak....
Genç kadın yerden destek alarak ayağa kalktığında tepeden bakmıştı yağız 'a. Hala önünde diz çökmüş bir vaziyette bekliyordu.
" seni affedemem bunca şeyden sonra olmaz, sadece babam ameliyat olsun diye evleneceğimi söyledim, daha fazlası yok"