Antalya

1531 Words
Jess gittikten sonra köyde yürümeye başladım Nisa'ların yanına gidecektim. Karşıma Serkay'ın çıkmasıyla ona el salladım, o da bana el sallayarak yanıma geldi. Saate baktığımda 17.34'ü gösteriyordu. Serkay'a döndüğümde düşünceli olduğunu anladım. Acaba ne olduğunu sorsam mı? "Şey anlatacak mısın? Dediğimde şaşırarak bana baktı." "Neyi?" Dediğinde omuz silktim ve konuştum. "Düşünceli gözüküyordun da. Imm anlatmak ister misin?" "Eftelya..."dedi ve beni durdurdu. "O kızla nereye gittin sen?" "Ben mi? H-Hiç bir yere." Dedim ay lanet olsun kekelemiştim. "O kıza güvenme pek tekin değil." "Sen nerden tanıyorsun ki?" "Boş ver sevmiyorum işte, sana bir şey yapmadı değil mi?" "Hayır yapmadı." Dedim ve gözlerimi ondan ayırıp devam ettim. "Bu arada ben bugün gidiyorum." "Nereye?" Dedi şaşkınca. "Hiç eve gideceğim köyden sıkıldım." Dedim yalan söyleyerek. "Ama daha yeni geldin." "Bu kadarı yetti bana." "Peki sen bilirsin." Dedi ve kollarını kocaman açıp bana sarıldı. "Seni özleyeceğim." "Bende seni." Dedim ama onda tuhaf bir koku alıyordum. İğrenç bir şekilde köpek kokusu geliyordu, köpeklerle mi yattı ne? Yine de ona bu kadar yakın olmak kanını içme isteği uyandırıyordu. Teyzem de büyüyü niye kaldırdıysa. Normal bir insan gibi de yaşayabilirdim. *** Nisa'ların yanına varınca yine onları dışarıda oturmuş dedikodu yaparlarken buldum. "Ne kaynatıyorsunuz bakalım?" Dedim gülerek yanlarına otururken. "Yaa bizim şu Emir çok yakışıklı değil mi?" Dedi Şeyma heyecanlı heyecanlı. "Emir kimdi?" Dedim kaşlarımı çatarak. "Ya buraya yazları Almanya'dan gelen çocuk var ya nasıl unutursun?" Dedi Nisa ayıplayarak. "Valla en son bir kaç sene görmüştüm o zaman da deli gibi futbol oynuyorduk harmanda." "Ayy evet senin şu erkeklerle maç yapmalara doyamaman." Dedi Şeyma gülümseyerek. "Neyse ki şimdi bir kız gibi davranıyor ah bir de sevgili yapsa içim acımayacak." Dedi Nisa dudaklarını büzerek. "Sahi niye sevgili yapmıyorsun?" Dedi Şeyma da Nisa'ya katılarak. "Bilmem ki en sonuncusundan hayır göremediğim için olabilir?" Dedim yüzümü buruşturarak. "Sahi siz Batu'yla niye ayrılmıştınız ki?" "Çocuk ilk başta helal süt emmiş, beyefendi gibi duruyordu, bir kaç ay sonra sevgili olduk biliyorsunuz ve ne yazık ki birden değişti." Dedim kaşlarımı çatarak. "Aşırı sıkmaya başladı ayrıca psikopat gibi davranıyordu onu yapamazsın bunu yapamazsın diye emir veriyordu." "Tabi, sen böyle şeylere gelemezsin." Dediğinde başımı salladım. "Asla gelemem." "Üzüldün mü peki istediğin gibi biri çıkmayınca?" Dedi Şeyma üzgünce bana bakarken. "Yani ister istemez de o kadar da takmadım hoş çocuktu ama belli ki değilmiş." "Neyse bu gereksiz muhabbetleri boş verelim ve sana yeni bir sevgili arayalım." Dedi Nisa neşeyle. "Ay nolur beni bulaştırma." "Off kızım ya hiç çekilmiyorsun." Sen mi ben mi Nisa, sen mi ben mi? Dedim içimden kafamı sağa sola sallayarak. "Kankaa yaa" Dedi Nisa birden. "He söyle bakayım yine kimden ayrıldın?" "Ay kanka sende beni iyice orospu belledin ha." Dedi trip atarak. "Yok estağfurullah haşa ne haddime aşkımın içi" "He ya kızım he, türk filmlerinden fırlamış gibisin" dedi gülerek "Hayır canım vampir filmlerinden fırlamış gibiyim." Dedim gülerek. "Vampir ha? Bak bu iyiydi? Hahah kız vampir diyor ya?! Görürsen beni de çağır? Tamam mı " Dedi kahkaha atarak, Şeyma da ona katıldı. "Harbiden şöyle karşımıza yakışıklı bir Edward çıksa ne iyi olur." Yakışıklı Edward değil de zeki bir Alice var karşınızda demek istedim ama maalesef ki diyemedim. "Bu arada kızlar ben bir kaç saate gideceğim." "Neden?" Dediler aynı anda üzülerek. "Çok sıkıldım ya biraz da gerçek tatil yapayım diyorum." "Off Allah aşkına bizi de al." Dedi Nisa üzgünce ve sesini kısıp devam etti. "Şu yaşlı karının muşmula yüzünü görmekten bıktım." "Yaa ne kadar ayıp." Dedim gülerek. "Kulağı da acayip iyi duyuyor yaşlı maşlı ah bir duysa bizi suyun oraya kadar yarıştırır." Dedi Şeyma kahkaha atarak. "Delisiniz ya üzmeyin kadını." *** Ablam geldiğinde onun mükemmel arabasına binerek yolcuğumuza başladık. "Bu araba ne kadar güzel ya." "Ehliyetini al bir tane de sana alırım." "Oha gerçekten mi?" Dedim şaşkınlıkla suratına bakarken. "Tabi kızım ne sandın?" Radyoyu açarak son ses Tones And I- Dance Monkey açtı. Eğlenerek köy yollarını geçiyorduk araba üstü açık olduğu için kollarımı yukarı kaldırıp bağırmaya başladım. "Çok mutluyum." Diye bağırdım sevinçle. "Dikkat et de düşme, sonra biri görür bu kız niye ölmedi der." Dediğinde kahkaha attım. "Öyle bir şey olmayacak merak etme." Diye bağırdım. Bir kaç saatlik yolcuğumuzun ardından Anlatya'ya varabilmiştik. Arabadan indikten sonra beraber mağazalara girdik. Jess de para bitmiyordu ve ilk defa bu kadar güzel kıyafetleri bir anda alabilmiştim. Üzerime kırmızı sırtı açık ve göbeğime kadar gelen bluz ve siyah dar eteği giydikten sonra kabinden çıktı. Jess bana beğeniyle bakıp beni etrafımda döndürdü. "Fizik bee!" Dedi gülerek. "Yaa çok teşekkür ederim her şey için." "Sen benim her şeyimsin, her şeyin en iyisine layıksın canım kardeşim." Dedi ve devam etti. "Bence biz bundan sonra beraber yaşayalım." "O nasıl olacak ki dememe gerek yok sanırım." "Kesinlikle." Deyip gülümsedi. Beraber bikini reyonuna girdikten sonra renk renk bikiniler aldık. Deniz eşyalarını falan da doldurduktan sonra kasaya gittik. "Şimdiyse güzel bir otele gitmeye hazır mısın?" "Şaka yapıyorsun?" Dedim gülümseyerek, hayatımda bir kere bile otelde kalmamıştım ve acayip heyecanlıydım. Beraber havuza girecektik mükemmel yataklarda yatacağız, bu süper bir şey. O köyde böceklerin her gün beni ısırmasından sonra burada ki tatil benim için cennette bir kaç gün geçirmek gibi olacaktı. Arabaya eşyaları taşıdıktan sonra rotamızı 5 yıldızlı büyük bir otele çevirdik. "Jess her şey rüya gibi geliyor." Dedim sevinçle. "Bu yaşına kadar yanında olamadığım için çok üzgünüm." Dedi elimi üzgünce tutarak. "Gerçekten her şeyin en iyisini hak ediyorsun." "Ya üzülme lütfen bak şimdi çok mutluyuz birbirimizin yanındayız, birbirimize sahibiz her ne kadar ailemiz burada olamasa da." Dedim ve burukça gülümsedim. "Tamam tamam biraz daha devam edersek bu vampiri ağlatacaksın şimdi tatilimizin tadını çıkaralım." Dediğinde başımı salladım. "Olur." "Ve bu arada..." dediğinde kaşlarımı çattım. "Ne oldu?" "Serkay, kurtadam." "Ne?" Dedim kısa bir çığlık atarak. Maalesef gibisinden suratıma baktım."Haa o yüzden seni sevmiyor."  "Ne dedi ki?" "Sen kötüymüşsün falan filan zırvaladı işte." "O çocuk gerçekten çok sinirimi bozuyor kafadan da bir kaç tahtası eksik zaten." "Niye öyle diyorsun ki?" "Boş ver bir tanem takma sen bunları." Dediğinde başımı istemeye istemeye sallayarak kabullendim. "Şimdi otelde yakışıklı çocuklar bulalım sana." Dediğinde kahkaha attım. "Saçmalama Jess yaa." "Neden ki? Fıstık gibi kızsın, şöyle yanına yakışan delikanlı biri fena mı olur?" "Yani haklısın ama ne bileyim ya aslında sevip üzülmekten korkuyorum." "Seni üzenin kafasını gövdesinden ayırırım." Dedi gözlerini kısarak. "Ya saçmalama." dedim kahkaha atarak. "Akıllarını başlarına alsınlar aksi takdirde o başı ben alabilirim." Dedi korkutucu bir sesle. Bu haline gülümsedikten sonra aklıma gelen soruyla ona döndüm. "Senin sevgilin var mı?" Kararsızca bana baktı. "Bunu söyleyip söylememe konusunda emin değilim." "Ne oldu?" "Evet var ama ben onu dönüştürdüm." Dediğinde gözlerimi büyüttüm. "Oha neden? Hem nasıl güvendin?" "20 yıldır beraberiz eğer dönüştürmezsem yaşlanıp ölüp gidecekti ne yapayım?" Dedi üzgünce ve devam etti. "Onu kaybetmeyi göze alamadım." "Haklısın yani." "O nerede ki?" "Yurt dışına çıktı, kızımızla." Dediğinde gözlerim büyüdü. "Ah, bir de senin kızın mı var? İnanamıyorum." "Evet." "Ee sen neden gitmedin?" "Senin yanına geldim, biraz seninle kalmak istiyorum o da anlayış gösterdi zaten." "Ah bu çok tuhaf." Dedim şaşkınlıkla. "Ama güzel olduğuna emin olabilirsin, her şeyim düzenli. Hayatım düzen içerisinde hiçbir sorun yok." Dedi gülümseyerek. "Yani haklısın umarım hep böyle devam eder." "Umarım." Nihayet otele varabildiğimizde önceden yeni aldığımız eşyalarımızı doldurduğumuz bavulları aldık ve Jess'in önceden ayırttığı odaya yerleştik. Yerleşmemiz bittikten sonra kendimizi yatağa attık. "Şöyle güzel bir tatile gerçekten ihtiyacım var." Dedim gülümseyerek. "Bir şeyler atıştırmak ister misin?" Dediğinde kaşlarımı çattım. "Yemek yemek sakıncalı değil mi?" "Sen bir nevi doğuştan vampir değilsin o yüzden yiyebilirsin o tatları biliyorsun sonuçta unutman ne mümkün?" Dedi ve düşünüp devam etti. "Ne diyor şu insanlar, ahh kebap, lahmacun. Sevmez misin onları?" "Sevmez olur muyum bayılırım." "İşte bundan bahsediyorum neyse ben atıştırmalık bir şeyler bakayım o zaman." Dediğinde onu durdurdum. "Sen dur ben inip bakarım." "Arayıp çağıralım istersen?" "Yok ya şimdi neler var neler yok uğraş dur boş ver inip kafeteryaya bakayım hem etrafı görmüş olurum." Dediğimde başını salladı. "İyi ben Tv'yi açıyorum o zaman." Odadan çıktıktan sonra asansörü kullanmak yerine merdivenlerden inmeyi tercih ettim. Etrafa bakına bakına gidiyordum her yer ne kadar da güzel dizayn edilmişti. Tavana bakarken birine çarpmamla yere düşmem bir oldu. "Ah." Gibi bir ses çıkarıp karşımdaki kişiye baktım. Kaşları çatık bana bakıyordu, kalkmama yardım bile etmeden yanımdan geçip merdivenleri çıktı. Sinirle bir şeyler söyleyecektim ki yanımdan kaybolmuştu. "Ne aptal insanlar var ya?! İnsan bir özür diler hayvan!" Dedim ve ayağa kalkıp üzerimi sirkelerken yerdeki torbayı fark ettim. Bu ne ya? Eğilip aldıktan sonra içine baktım. İlaç mı? Yoksa... Ah eroin hapı dedikleri şey bu muydu acaba? *** Etrafı incelemeyi bitirmiş ve odaya geri dönmüştüm. Elimdeki torbayı çevirip yatakta oturuyordum. Jess'in nerede olduğundan emin değildim ama muhtemelen kan falan bulmaya gitmiştir. Benimde canım çekmeye başlamıştı, birine zarar vereceğim diye korkuyordum. Torbayı bir tarafa koyduktan sonra Tv'ye bakmayı sürdürdüm. Bilmediğim bir filmdi ama yine de izlemeye devam etmiştim. Anlamadım şimdi bu kızın Uyumsuz olması ne demek oluyordu ki acaba? Kız ucu görünmeyen yerden atlayınca kaşlarımı çatarak baktım. Ne cesaret ama... Yine de ya orada ip olmasaydı ve kız ölseydi ondan sonra da bunların koçları (artık her kimse) işte aptallık edip gereksiz cesaretlerde bulunmanız buna yol açar deseydi? Yani sonuçta bu da bir film baş rol niye ölsün ki? Kapım çaldığında ayağa kalkarak o tarafa doğru gittim. Jess gelmişti herhalde, kapıyı açtığımda karşımda polis görmeyi hiç beklemiyordum. "Merhaba hanımefendi, bir ihbar aldık da otelin her yerini arama emrimiz var. Odaya girmemiz gerekiyor çekilir misiniz?" Dediğinde kaşlarımı çattım. Hass*ktir benim odamda şu an uyuşturucu var?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD