"Giriş"
Velora:
Gölün kenarındaki ahşap evimizde takılıyordum. Bu gece dolunay vardı ve çoğu kurt gibi dolunayda biz de çiftleşirdik. Bir insan olsam da bu gecede yavrulara hamile kalabilirdim. Ancak her zamanki gibi benim eşlerim geç kalmıştı. Toplantıları uzun sürmüş olmalıydı. Ya da her zamanki gibi birbirleri ile dalaşmişta olabilirlerdi. Bir insanın doğaüstü bir eşi olması neredeyse imkansızdı benim gibi hem bir vampir hem de bir kurtadam eşe sahip olmak ise; görülmemiş bir durum olmasa da efsanelerde kalmıştı.
"Soyun küçük kurt." diye aniden odaya dolan sert sese karşı gülümsemeden edemedim. Sebastian her zamanki gibi sert bir şekilde ortama giriş yapmıştı. Kurdu onu bu gece benden uzak kaldığı için delirtmiş olmalıydı.
"Kraliçeme nazik davran." diyen sese karşı gülümsemeden duramadım. Gülümseyerek soyunmaya başladım. Vampirlerin bu dünyadaki en vahşi ırk olmasını beklersiniz ama hayır benim kurtadamım vampirimden daha acımasızdı.
Sebastianin kehribar rengi gözleri artık altın harelere bürünmüştü, kurdu kontrol için savaşıyor olmalıydı.
"Ares beni mi özledi?" diye sordum.
"Seni becermek için yanıp tutuşuyor." diyerek beni öpmeye başladı.
"Bugün dolunay olduğu için öncelik sende." dedi benim vampirim.
" Kan emici." dediği an ikisi de hırlaştılar.
"Kavga ederseniz ikiniz de dışarıda uyursunuz." deyip elime kıyafetlerimi geri aldım. Çocuk gibi didişmelerinden bıkmıştım.
İkisi de hemen yanıma gelip beni sarmaladı.
"Öyle bir şansın yok. Küçük kurt." diyerek Sebastian kıyafetlerimi elimden alarak fırlattı. Vampirim ise eş işaretini ısırdı. Anında sakinleşirken aynı anda zevkle dolmuştum.
Sebastian bir parmağını içime sokarken inledim. İkisinin de kokusu beni deli ediyor uçurumun kenarına sürüklüyordu. Tam vampirime döndüğüm anda kapım sertçe çalındı.
"Velora haydi uyan işe geç kalıyorsun."
Birkaç vuruş sonrasında aniden uyandım ve gerçekliğime geri döndüm. Bu bir süredir gördüğüm aynı rüyanın bir tekrarıydı. Ama asla vampirimin yüzünü görmeyi başaramamıştım. İmkansız diye bir şey varsa o da benim rüyalarımdı.
Kesinlikle daha az televizyon izlemeliydim. Böylelikle prens Sebastian belki ıslak rüyalarıma girmeyi bırakırdı kimbilir. Rüyaya bakın, kurtadamların gelecekteki kralı veliaht prens Sebastian - aynı zamanda baş kurt savaşçıydı- benim kader eşimdi. Tüm büyüler bir araya gelse bile imkansızdı. Benim gibi basit bir insanın bir olağanüstü ya da doğaüstü eşi olması bile imkansızdı. Üstelik bir değil iki olağanüstü eş.
Gerçi bu insanlar arasında yaygın bir tanımlama olsa da bence normal olan onlardı. Doğaüstülerin sayısı insanlardan daha fazlayken böyle bir tanımlama saçma olsa da bir kere ağız alışkanlığı olmuş işte. Zaten aslında eskiden insan ırkının da güçlü olduğu söylenirdi.
Tüm bunların ötesinde totomun sürekli açık kaldığı bir gerçekti. Aslında rüyalarımı merak etmemin bir diğer nedeni de vampirimin yüzünü hiç görmemiş olmaktı acaba o neye benziyordu. Benimkisii imkansızı hayal etmekti.
Prens Sebastianı sürekli haberlerde ve magazinde gördüğüm için etkileniyor olmalıydım. Yoksa onun yürüdüğü çamurlu kaldırımla bile denk gelmem imkânsızdı. Ama her genç kız gibi benimde güzel bir beyaz atlı prens hayalim vardı tabiki.
Ama ne derler bilirsiniz. Siz planlar yaparken Tanrı gülermiş. Ya da bu durumda Tanrıça mı demeliyim.