Kalpte ateş, seni yakar
Eve dönmeden önce biraz oyalandım. Ormanda yürüdüm, koştum. Bana iyi gelirken zamanı fark etmedim. Çoktan Christian eve gelmiş olmalıydı. Acele ederek eve döndüm. Papaz kapının önünde elleri bağlı bir şekilde duruyordu. Ondan gelecek kötü bir haber hissettim. Sadece duruşu bile felaketin habercisi gibiydi. Christian aceleyle yanına koştu. "Baba, iyi misin?". Papaz gözlerini benden ayırmadı. Bir karga kadar rahatsız ediciydi. "Kiliseye gidiyorsun." dedi ve yanıma doğru geldi.
"Seni uyarmıştım Amy." 'tik tak' sessiz bir odada ki saat sesi kadar rahatsız bir tondu. Aceleyle konuştum "Bir şey yaptığımı düşünmüyorum." Papaz sadece baktı. O bakışında yalanımın altında ezildiğim gibi ezildim. Christian "Baba, yanlış bir şey mi var?" dedi. Papaz Christian'a eve kalması gerektiğini söyledi ve kolumdan tuttuğu gibi arabaya sürükledi. Christian engel olmak istese de onu durdurud. Babasına asla saygısızlık etmeyen Christian'da buna uydu.
Aracın içinde sıkışmış gibiydim. Boğuluyordum. Sanki auno anda birisi göğsüme yumruk atmış gibiydi. Perdwyi araladım ve cömert.e soğuk havayı içime çektim. "Ne biliyorsun?" diye sordum yanımda ouran. yüzüzün göremesemde varlığını çok net hissettiğim papaza. Yalam söylemenin bir anlamı artik var mıydı?
"Henry ile konuştuğun her kelimeyi biliyorum." gözlerimi kapattım ve elimi başıma götürdüm. "Dannis sizi dinlemiş." sıkıca kapanmış gözlerimi açtım. Dannis! bizim kasabadandı. O vakitte orada olması imkansızdı. Yorgunlukla arkama yaslandım. "Yoruldum... Aşkımı gizlemekten, hasta olacaktım. Her gün omzunda tonlarca ağırlıkla uyanmak ve gün boyu onunla dolaşmak nasıl bir şey biliyor musun? Madem her şeyş anlatttı Henry'nin suçsuz olduğunu da biliyorsundur. Hiçbir zaman bana karşılık vermedi ne yapacaksan bana yap." dedim. Yüreğümde ki ağırlık bir nebze olsun hafifledi. Papaz hafifçe güldü. "Aptal çocuk." bu dediğine sinirlenmedim bile. "Seni adın dışında tanımayan bir adamı seviyorsun. kim olduğunu, neyi sevdiğini önemsemeyen birini. Bir evliliğin var, ona sahip çıksaydın o zamana mutlu olabilirdin. "bunları dinlemek istemiyordum. İtiraf ettiğim için pişman asla değildim. Karşılık bulamasam da gerçeği söylediğim için mutluydum. Şimdi ne karar verirse versin razıydım. Ölüm,sürgün, ateşe atılmak. Tüm işkencelere hazırdım. Korkmuyordum. Artık birilerinin bunu bilemesi beni mutlu ediyordu.
***
Kiliseye geldiğimizde beklediğim gibi Henry'de oradaydı. Geldiğimi görüp ateş saçan gözlerle bana baktı. Utançla başımı indirdim. Benim yüzümden bu haldeydi. Bir Papaz daha vardı. İkimizi de ön tarafa götürdüler. Dünyanın en büyük günahını işlemişim gibi başımı kaldırmama izin vermiyorlardı.
"Henry Baird ve Amy Allard , yasak bir ilişki içinde olduğunuz doğru mu?" Henry "Hayır. Birbirimizle hiçbir ilişkimiz yok. Amy'de oldukça genç, bir hata-"
"Elbette Amy genç fakat çocuk değil." bana konuşma fırsatı bile vermediler. birkaç dakika sessizlik içinde geçti. Kendi aralarında konuşuyorlardı ve sonra yavaşça dudaklarını oynattılar.
"Amy... Evli bir kadın olmasına rağmen eşine olan sadakatsizliği ve kendinden yaşça büyük birine duyduğu günahkar hislerden dolayı kasabadan sürgün edilecek-" Christian'ın babası öne atıldı.
"Ama Henry cezayı kabul ederse buna gerek kalmayacak." Benim hakkımda ne söyledikleri umurumda değildi. Suçsuz olan Henry'ye hiçbir şey yapmamaları gerekiyordu.
"Henry, hislerini görmesine rağmen engel olmadığı için bizim belirlediğimiz kişi ile evlenmek zorundasın." kulaklarımda aynı cümleler uğuldarken başımı kaldırdım. Henry hiçbir tepki göstermiyordu. Ama kızmış olmalıydı. Kalbi nefretle bürünmüştü. Bana karşı. Çünkü ben yapmıştım. Kendimden nefret ediyordum. "Bu kişi Bayan Maria." Bayan Maria? itiraz etmek için dudaklarımı zorla araladım "Ama-" papaz elini duaklarına bastırdı. "Yargılama bitmiştir." papaz elini kavuşturdu ve tanrıya dua ettı. Gözyaşları içinde orada dikilirken, kurtulmayı beklerken, en dibe düştüğümü yeni fark ediyordum.