Bölüm 5
Küçükken korku en iyi bildiğim duygulardan biriydi. O zamanlar içimde iyi, hoş güzel duygular yoktu. Açtığım müzikler bana aşkı anlatmazdı mesela, kaybı anlatırdı. Bayan Maria'yla tanıştığımda onu tıpkı annem gibi görmüştüm. Daha sadece adını bilirken bile... Hatırlamadığım o kadın, eksikliği ile yandığım o anne Bayan Maria olsun istemiştim. Korktuğum gecelerde yanıma gelip masallar okudu, duvarda gittikçe büyüyen gölgeleri o kovdu. Korkumu yok eden kişiyken şimdi asıl sebebi olmuştu. Nasıl? Nasıl?...
Yatağın içinde gözlerim kapalı bir şekilde uzanırken, kapalı perdeden sızan güneş ışıkları yüzüme değiyordu. Midem bulanırken, hızla lavaboya koştum. Kusup biraz olsun rahatlarken, yüzümü yıkadım ve yatağa döndüm.
Beynimde soru dönüp duruyordu. Şimdi ne olacak?
Bayan Maria'yı görmek istemiyordum. Bundan sonra ne olursa olsun, amcam beni evlendirse bile razıydım. Sonuçta isteyerek evlenmeyen tek kadın ben olmazdım. Henry'ye bir ömür boyu hasret biçimde yaşardım belki özlemden ince hastalığa yakalanıp genç yaşta ölürdüm. Bu fikir hiç korkunç gelmiyordu.
Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Yatakta sonsuz zaman diliminde tıkılıp kalmak dışında bir düşüncem yoktu. Çok... Çok yakında gelecek fırtınayı biliyordum. Ve bekliyordum. Gözlerimi kapattım ve düşünmemeye çalışarak uykuya daldım.
Bayan Maria kapının önünde dakikalardır dikiliyordu. Eli kapı kulpundaydı. Bir insan kapıdan girmeyi bu kadar uzun düşünür müydü? Bayan Maria kendi kendine kafasını salladı ve eğik bedenini dikleştirdi. Bunu kendi için değil onun için yapacaktı.
Kapıyı çaldı ve yavaşça odaya girdi. "Tanrıya şükür." dedi. Henry yoktu. Leonard koltukta purosunu içiyor ve elinde ki kitaba çokta meraklı olmayan bir bakışla göz gezdiriyordu. Bayan Maria'yı koltuğa davet etti ve kitabı bıraktı.
"Buyrun?"
"Sizinle konuşmam gereken çok önemli bir... Konu var." Leonard Alice'i düşündü.
Telaşla "Alice ile ilgili değil, değil mi?" Bayan Maria iç çekti ve başını iki tarafa salladı. "Hayır." elini yumruk yaptı. "Amy hakkında." Leonard rahatlayarak koltuğa yaslandı. "Sizi dinliyorum."
Bayan Maria eğer şimdi bunları söylerse geri dönüşü olmadığını biliyordu. Zaten Amy'yi sevmeyen Leonard bu teklifi gözü kapalı kabul ederdi. Bayan Maria gözünü kaldırdı.
"Amy genç kız olalı uzun zaman oldu, kendisi benimle bir isteğini dile getirdi." Leonard başını kaşıdı. "Hemen söyleseniz."
"Evlenmek istediğini söyledi." Henry işte şuan dikkat kesilmişti. Masaya eğildi. "Nasıl?"
"Aslında birkaç gün önce söylemişti, tahmin edersiniz ki bir kız için bunları amcası ile konuşmak zor... Bana anlattı, bir aile kurmak istediğini dile getirdi." Ne kolay? Ne kolay yalan söylüyordu? Dudaklarından cümleler, Amy'nin hayatını değiştirecek cümleler bir bir çıkıyordu. Zor olmalıydı, takılmalı cümlenin yarısında konuşamamalıydı.
Henry kaşlarını çattı, yarım bıraktığı purosunu aldı sertçe içine çekti. "Amy daha küçük değil mi?" hızlıca dumanı üfledi.
"Bu yaşlar evlilik için uygun." Henry koltuğu çevirdi, arkasında ki şeffaf camdan bahçe görünüyordu.
"Abimin emaneti..." diye fısıldadı. Bayan Maria kabul etmemesinden endişe duyarak ayaklandı.
"Emin olun kendi isteği." Henry başını salladı "Anlıyorum... Amy büyüdü, hem onun için de en iyisi. Bana anlattığınız için teşekkür ederim." Bayan Maria aniden bayılacak gibi oldu hızla odadan çıktı.
Başını duvara yasladı. "Affet... Affet..." affet senin için... Ben buna inanıyorum... Senin için. Fakat gerçek öyle miydi? Henry ile şansının olması içinmi yapmıştı yoksa? Küçük kızı kendine rakip görmüş olamazdı değil mi? Tanrı ona yardım etsin.
***
Odasında hiçbir şeyden haberi olmayan Amy gözleri açık bir şekilde yatakta uzanıyordu. Bayan Maria'nın amcasına söyleyeceğini düşünüyordu ama gerçek öyle değildi... Amy huzursuzca yataktan kalktı ve perdeyi araladı. Sanki hissetmiş gibi Henry oradaydı. Anında nefesi hızlandı. Henry siyah bir köpeği tasmasından tutarak yürütüyordu. Sırtını görebiliyordu sadece. Uzaklaşan siluetini seyre dalarken perdeyi sıkan elleri acıyordu. Ama daha çok acıyan bir şey vardı. Kalbi... Yanağına bir damla yaş düştüğünde hızla sildi. "Sana bir gün Henry..." adını söylemek ne güzeldi. Dudağının kenarı kıvrıldı ve "Seni ne kadar çok sevdiğimi söyleyeceğim..." diye tamamladı. Bu gün çok uzakta değil.