Isın ve yan

1161 Words
Bölüm 20 / +18 Kararın açıklanmasından sonra sarhoş gibiydim. Ayaklarım, ellerim buz kesmiş. Bedenim rüzgarda sallanan zayıf dallar gibi ayakta zor duruyordu. Eve geldiğimde odaya kapandım. Gözyaşlarım yanaklarımı yakarken, üşümeme rağmen pencereyi kapatmadım. Benim yüzümden ölürse? titrerken başımı iki yana salladım. "Hayır.". Evlenecekti, evet benim yüzümden hayatı yine mahvolacaktı ama yaşayacaktı. Biri ölmeliyse, o bendim. Midem bulanırken hızla banyoya koştum. Kusarken, şiddetli bir şekilde titriyordum. "İyi misin?" papazın ruhsuz sesini duyduğumda, cevap vermedim. Ona güçsüzlüğümü göstermek istemiyordum. Başımı fayansa yasladım. "Yalnız kalmak istiyorum." dediğimde sesim bir çocuğun sesi kadar cılızdı. Konuşan ben miydim? Papazın adım seslerini duyduğumda, doğruldum. Avucumu ağzıma sıkıca bastırdım ve çığlığımı gömdüm. Gözlerim alev alev yanıyordu. Duvardan destek alarak kalktım ve soğuk suyu yüzüme çarptım. Aynadan kendime bakmamak için gözlerimi aşağıda tutuyordum. Kendimden iğreniyordum. Odaya geri döndüm ve telaşla sağa sola gidip geldim. Ayaklarım ağrıyor, bedenim uyumak için adeta yalvarıyordu ama hepsini görmezden geldim. Henry ile konuşmam lazımdı. Ondan özür dilemem, Bayan Maria ile evlenmeye ikna etmem lazımdı. Dudağımı sıktım ve sessizce dolabı açtım. Uzun hırkamı üzerime geçirdim. Eskiden olsa nasıl göründüğüm umurumda olurdu, beni nasıl gördüğü ama artık değildi. Bu perişan halde bile beni görmesi sorun değildi. Çünkü o beni hiçbir zaman sevmeyecekti. Pencereden atladım ve soğuk gecede umutsuzluk içinde koşmaya başladım. *** Evin önünde nefes nefese durduğumda, bir ağaca yaslandım. Soğuğa rağmen, terlemiştim. Alnımı kolumla sildim ve arka tarafta ki pencereye gittim. Pencere kırıktı. Hafifçe ittim ve hafif sesle açıldı. Korkumu saklayarak, içeri atladım. Karanlık odadan çıktım ve Henry'nin odasının önüne gittim. Gözlerimi yumdum ve nefesimi düzenlemeye çalıştım. Yumruk olan elimi açtım ve kapıyı tıklattım. Henry yorgun bir şekilde kapıyı açtığında kalbim sanki daha çok acı çekebilirmiş gibi ağrıdı. Şaşkınlıkla bana baktı. Titreyen dudaklarımı araladım "Seninle birkaç dakika konuşmam lazım." "Başıma açtığın belalar yeterli değil mi?" dedi ve kapıyı kapattı. Pes etmeyecektim. "Lütfen, söz veriyorum sadece birkaç dakika. Ondan sonra beni... Bir daha görmeyeceksin." diye fısıldadım. Başına dert açacağını düşünüp, kapıyı araladı ve beni koluyla içeri çekti. Ona bakmaktan kaçınıyordum, ya da ben öyle sanıyordum ama gözlerim onun üzerindeydi. Cama doğru gitti ve " Konuş. "dedi. Gözlerime bakmadığı için rahattım. Derin bir nefes aldım." Bayan Maria ile evleneceksiniz, değil mi? " diye korkumu saklamaya çalışarak sordum. "Başka?" "Bunu yapmalısınız. Onunla evlenmelisiniz yoksa-" arkasını döndü ve başını salladı. "Bittiyse gidebilirsin." soğuk bakışları ile konuşurken yerime sabitlenmiş gibiydim. Belli belirsiz başımı salladım "Benden nefret ediyorsunuz." Cevap vermedi ama gözlerinden okunuyordu. Bir şey söylemesine ihtiyaç yoktu. Gözleri, yüzlerce hakaretten bile daha güçlüydü. Önümde durdu. Anlık gelen cesaretle bakışlarına karşılık verdim. Bakışları dudaklarıma takıldığında, gözlerine baktım."Ama en çok kendimden nefret ediyorum." eli saçlarımı tuttuğunda beni kendine yaklaştırdı. Birkaç saniye bekledi. Sessizce soruyordu. Sende istiyor musun? Evet. Evet. Evet. Sorduğu her soruya, doğru ve yanlışlarla evet diyebilirdim. Gözlerimi kapattım ve dudaklarımızın buluşmasına izin verdim. Şevkatle beni öperken, heyecandan kendimi ona bastırdım. Her duyguyu onunla hissediyordum. Korku, heyecan, şehvet... Dili içime girdiğinde titredim ve kollarımı boynuna doladım. Elini duvara koydu. Amy'nin üşümesini istemiyordu. Aniden çok şevkatli olmuştu. Hiç olmadığı kadar. Tüm dünyadan korumak ve saklamak istiyordu. Bastırdığı duygular, sehvet aracılığıyla gün yüzüne çıkmıştı. Kalbi genç bir erkeğinki gibi çarpıyor, sağlıklı düşünmesini engelliyordu. Amy inlediğinde, dilini dolgun dudağının üzerinde gezdirdi. Hoş tadı ağzına dolduğunda, neredeyse oda inleyecekti. Amy dudaklarını araladığında, diliyle ağzını keşfetmeye başladı. Elini yanağına bastırdı ve hafifçe eğdi. Alabildiği her şeyi almak istiyordu. Bu gece son geceydi. Bedenini yatağa götürdü. Amy nefes nefese "Neden?" diye sorduğunda yanıtlamak için acele etmedi. "Çünkü bir daha olmayabilir." dedi. Amy heyecandan karışmış aklı ile ne dediğini anlamadı. Henry anlamasını istemiyordu. Kendisine gelme fırsatı tanımadan, Amy'yi kucağına çekti. Dudakları beyaz boynunu bulduğunda, Amy kafasını geriye attı. Şuan yaptığı çok yanlıştı. Ona öğretilen değerlerden çok uzaktı. Boynunda ki kolye, cildine adeta batıyordu. Buradan hemen kaçması doğru olandı ama bedeni bu adamın yanında alev alıyor, ondan uzaklaştıkça üşüyordu. O artık üşümek değil, ısınmak istiyordu. Dudakları tekrar buluştuğunda Henry acele etmeden, üzerinde ki bluzu çıkardı. Ona hala zaman tanıyordu. İstemiyorsan, git. Ama Amy gitme fikrinden nefret ediyordu. Dolgun göğüslerine bakan Henry Amy'nin sırtını tuttu ve göğüslerini kendine doğru çekti. Ağzı ile taşan kısımları ısırıp, yalarken Amy ilk kez hissettiği duygu ile adeta gökyüzünde dans ediyordu. Elini Henry'nin yumuşak saçlarına götürdü ve asıldı. Henry sabırsız bir şekilde sutyenini açmaya çalıştı. "Siktir!" sinirle sutyeni çekmeye çalışırken Amy hafifçe sırıttı. Onu bu halde görmeyi sevmişti. "Yavaş." titrek sesle konuşurken gözlerine bakarak, sutyeni açtı ve yere fırlattı. Bembeyaz göğüslerine hayranlıkla bakarken, elini götürdü ve avuçlarına sığmayan göğsü avucunda sıktı. Acı ile inleyen Amy, kucağında kıpırdandı. Henry göğsünü elinde yuvarlıyor, sıkıyor ve ucunu emiyordu. İkisi de nefes nefeseyken, Henry nazikçe Amy'yi yatağa itti. Amy'nin pantalonunu çıkardı. Parmağını Amy'nin gözlerinden çekmeden, beyaz kumaşa götürdü. Parmağı ile ıslak yerlere dokunurken, Amy zevkle gözlerini kapattı. Henry başını kadınlığına götürdüğünde, Amy kendini geriye çekti. Bunu istemsizce yapmıştı. Şimdi yanlış anlamasından korkuyordu. "Ben... -" "Korkma." derken, dudağını yanağına götürdü ve öptü. Kalbi gümbürtü ile atarken, nefes sesleri birbirine karışıyordu. "İstemediğin hiçbir şey yapmayacağım." derken birkaç saniye sessiz kaldılar. Amy Henry'ye döndü ve "Durma." dudağını cesurca Henry'nin dudaklarına bastırdı. Henry belini okşadı. Ayrıldığında başını kadınlığına götürdü. Amy korku ve bilinmezlik hissi ile tavana bakarken, Henry külodunu çıkardı ve diliyle boylu boyunca yaladı. Amy çığlık atmak istese de son anda kendini tuttu ve avucunu sıkıca dudaklarına bastırdı. Henry Amy'nin bacağını omzuna koydu ve daha fazla derinlere girmeye başladı. Klitorisini ısırdığında Amy Henry'nin başını sıkıca tuttu ve kendine bastırdı. Henry dili ile içine girip çıkarken, sınırda olduğunu biliyordu. İsteksizce uzaklaştı. Amy durmasını istemiyordu. İnleyip kendini yastığa gömdü. Henry kemerini açtığında, Amy gözlerini araladı. Çıplak bir şekilde önünde duran adama bakmaktan kaçınan Amy'ye karşı, Henry Amy'nin her bir detayına bakıyordu. Bacaklarını iki yana açtı ve dudaklarını boynuna bastırdı. "Hala istiyor musun?" Amy yutkundu ve başını salladı. Henry kendini Amy'nin girişinde konumlandırdı. "Acıyacak." dediğinde Amy cevap vermedi. Korkusu sesine yansırsa, Henry vazgeçebilirdi. Amy bunu istemiyordu. Yavaşça içine girdiğinde ikisi de acıyla inledi. Henry Amy'nin omzunu ısırdı ve kendini içine gömmek için büyük bir çapa gösterdi. "Şimdi daha çok acıyacak." derken, kendini geri çekti ve daha fazla derine girdi. Amy'nin çığlığını öpücüğü ile kestiğinde, yaşla dolu gözlerini öptü. Henry son bir kez içinden çıktı ve son darbesi ile en derinlere girdi. Alışması için kıpırdamadan duruyordu ama Henry'ye her geçen saniye acı veriyordu. Amy nefesi kesilmiş halde Henry'nin saçlarına tutundu. Henry içinde gidip gelmeye başladığında, Amy acıya alışmaya başlamıştı. Artık acıdan çok zevk hissediyordu. Bacaklarını beline doladı ve en derinlerine girmesine izin verdi. Henry her darbesinde daha da hızlanıyordu. Kadınlık duvarına, sertçe çarparken boşalmamak için yavaşladı. Yatak başlığına tutunduğunda, sakin ama sert hareketlerle darbelerine devam etti. Amy zevkten, sarhoş olmuş halde Henry'ye tutundu. İçinde ki varlığı ona öyle zevk veriyordu ki bayılabilirdi. Amy sona yaklaşırken, titreyerek geldi. Henry kendi zevkine ulaşmak için, sert darbelerine devam etti ve sonunda rahatladığında inleyerek yanına düştü. Amy'nin bedenini kendine çekti ve tepesini öptü. Sakinleşmeye başlarlarken, gerçek gözler görülür bir haldeydi. Sevişmişlerdi... Amy utanç duymuyordu ama kendinden nefret ediyordu. Evliydi... İstemese dahi öyleydi. Düşüncelerini kafasından attı ve Henry'ye sıkıca sarıldı. Henry ölemezdi. Bayan Maria ile evlenmeliydi. Sadece kendi hayatı için değil Amy'nin hayatı içinde. Çünkü eğer o ölürse, Amy yaşayamazdı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD