2.BÖLÜM

3844 Words
RÜZGAR Geceden kalma bir halde sabah gözlerimi açtığımda o her zamanki baş ağrısı ile uyandım hemen duşa girip hızlıca işlerimi halledip üzerime bir şeyler geçirip koşuya gitmek için çıkacaktım evden ki babamın radarına yakalandım. "Rüzgar çıkmadan bak oğlum buraya." Yanlarına gittim kahvaltılarını çoktan yapmışlar onlar ben koşudan sonra yapardım. "Efendim baba?" Tekli koltuğa geçip oturdum annem yanıma geldi elinde telefon ekranda bir kız gösterdi bana gülümsedim. Tanıyorum ben bunu şu oyuncu kız işte ne demeye gösteriyor ki eski kırıklarımdan biri falan da değil oysa. "Güzel kız değil mi?" "Çirkin ördek." "Aahh Rüzgar o nasıl laf. Dup duru çok güzel şu resmine bak hele." Bu kez başka resim gösterdi havalı gözükmeye çalışıp olamayan ördek. "Eee anne nedir yani neden gösterdin?" "Tanıyorsun değil mi?" Kafamı salladım evet anlamında kütüğümüze mi alacağız kızı ne demeye soruyorsa. Tanıyıp tanımamam çok önemli değildi. "Evet oyuncu işte bu birkaç kez aynı mekanda denk geldim ben bununla çok burnu havadadır bu böyle gözüktüğüne bakma. Ukala bir tip." Babam atıldı oradan. "Oğlum Beste senin çocukluk arkadaşın son derece saygılı ve güzel bir kız. Çocukken ne çok oynardınız” Ah evet çocukluk dediği beş altı yaşlarımızda ailelerin ortak buluşmaları ile bir araya gelmeler. O zaman da uyuz olurduk birbirimize. "Evet anne baba konu nedir?" Annem gülümsedi. "Müstakbel karın." Annemle babama baktım anlamsızca kim müstakbel karım. Az önce kütüğü alma şakası gerçek mi oluyordu? "Müstakbel karım?" Babam ayaklandı. "Sana bahsettim şirketimizin büyümesi için ortaklıklar düşündüğümü ve bir şeyler yapacağımı. Salih Bey sektörde iyidir şirketi de büyük iyi bir şirket şu sıralar pürüzleri var tabi ama oda ailelerin birleşmesi ile daha iyi hal alacak. Biz konuştuk Salih Bey ile." "Siz konuştunuz Salih Bey ile öyle mi? Yani burada normal şartlar altında kızın ve benim konuşmamız gerekti. Siz tam olarak neyi konuştunuz?” "Konuşursunuz oğlum ne var sanki." "Şaka mı yapıyorsunuz Allah aşkına. Delilik bu resmen. Böyle orta çağda gibi.” “Rüzgar ben bir şey dedikten sonra üzerine laf söyleme oğlum.” Babamın suratı çok ciddiydi şaka yapmıyordu şaka değildi bildiğin Osmanlı'dan kalma yöntemle bana kız beğenmişler ve evlenmemiz uygun görülmüş. Kızın bundan haberi var mı acaba? "Oğlum ikinizde göz önünde gençlersiniz kızda oyuncu zaten sizin evliliğiniz her açıdan çok faydalı hem nereye kadar o günü birlik kadınlarla takılacaksın kazık kadar adam oldun aile kurmanın zamanı geldi." Araya annem girdi. "Hem sen geçen demedin mi oğlum aile şirketleri çok çabuk büyüyor arkadaşın Okan ve eşinin evliliği de öyle olmuş bak çok mutlular şimdi." Dedim ama kendim için demedim ne ailesi benden aile babası mı olur şaka gibi. Babam o kadar çok şey söylemeye başladı ki en sonunda nasılsa kızda istemiyordur diyerek önemsemeyip "Tamam." Dedim. Çıkıp koşumu yaptım geldim kahvaltımı ettim şirkete gitmek için hazırlanırken ne ara yapıldıysa yarın kahvaltı var dediler Beste istiyor muydu yani yoksa benim gibi sadece bir mağdur mu? Ben kıza güvendim kız dünden istekli çıktı herhalde. Yarın her şey ortaya çıkardı. BESTE Eve girdim babamlar salondalardı beni görünce yanıma geldiler hemen. "Kızım gelsene. Nasıl geçti?" Son derece bayık, sinir bozucu, berbat! "Yorgunum baba." "Konuştunuz mu? Nasıldı?" "Mükemmel Rüzgar Soykan'ın karısı olmak için deliriyorum." Birde nasıldı diye soruyorlar söylene söylene odama çıktım hemen. Nasılı mı vardı bu işin Allah aşkına istemediğim gıcık olduğum bir adamla evlilik yapmak üzereyim iki gün önce biri söylese kahkaha ile gülerdim. O salak ile evleneceğime inanamıyorum. Telefonu elime aldım instagramda gezerken bunun profiline denk geldim. Şuna bak hep çıplak resim atmış. Kaslarını meydana çıkarmış. Kas var beyin yok ama kasları büyüleyici gözüküyor. Kumral saçları, kirli sakallı belirgin yüz hatları, yeşil gözleri pembemsi dudakları gerçekten manken gibi adam ama salak işte Kurbağa Prens. Gerçi küçükken ki o çirkin kurbağa halinden eser kalmamış. Gözleri yem yeşil hala, yakışıklı ama salak! Playboy! Beyinsiz! Şu resimlere bak yanında her fotoğrafta başka kız yuh ya hepsi ilik gibi kadınlar neden gidip bunlardan biriyle evlenmedi ki hayattaki şansıma bak denk gele gele bu geldi. Bikinili kızlarla, barda orada burada her yerde başka resim... Aaaaaa nefret ediyorum ondan. Telefonu köşeye bırakıp yastığa başımı koydum. Uyumak istiyorum zaten erken kalktım. Tabi tüm bu düşüncelerle uykuya dalabilirsem. Beni daldığım uykumdan yine bir ses uyandırdı. Uykumu bölen şey telefon sesiydi. Saat kaç olmuş kaç saattir uyuyordum ben böyle. Dün eve geldiğimde 9'a geliyordu şuan sabahın 7'si helal olsun bana uyku rekorumu kırdım. Tembellik dalında ödül alsam mı acaba? Telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu. Gözlerimi açtım çalan telefonuma baktım. Nebahat Hanım arıyor. Annem hepsinin numarasını verdi sağ olsun. Benimkini de onlara vermiş aman ne güzel akrabalık ilişkileri pekişsin! İyide niye arıyor ki beni. Açtım. "Günaydın kızım." "Günaydın buyurun." "Kızım şimdi kalk üzerini giyin bize gel seninle konuşmam gereken şeyler var." Emrin olur boş zamanların kahve pişirip evini paspaslayım mı sevgili kaynanacım? Müstakbel kaynana mı yoksa ay of aman her ne zıkkımsa. Ya ne konuşacağız zaten istemiyorum konuşmak filan. Kalk gel diyor birde hayır insan bir sorar müsait misin işlerin var mı eğer var ise ayarlar mısın ama bunlar ailece nezaketten uzak. Ben oyuncu insanım ya sette olsam yok yok olmaz biz bunlar ile aile olamayız bunlar bana layık değil canım. "Ne hakkında?" "Tabiki evliliğiniz." Aman ne mühim bir konu. Evlilikmiş öğğ kusayımda boşa gitmesin. "Bakın bugün bir dergi çekimim var öğleden sonra orada olmam lazım. Gelemem ben. Başka zamana.” "İyi ya kızım bize gel sonra Rüzgar'la gidersiniz çekime." "Ama." "Hadi bekliyorum." Dedi kapadı. Aaaa! Yeter ya. Telefonu kapadı birde oğlu da dün kapamıştı. İstemiyorum işim gücüm var diyorum anlayın bir kerede! Sinirle yataktan kalktım banyoya girdim. Duş iyi gelecekti duşa girdim. Neymiş Rüzgar bırakırmış ya çekimde onun ne işi var! Ben kendim gelir kendim bırakırım kendimi de. Duştan çıktım. Dolaptan tişört ve kot çıkardım. Saçlarımı kurutup ördüm makyaj yapmadım çekimde zaten yapılacaktı. Çantamı aldım aşağı indim bizimkiler salonda değildi. Dışarı çıktım işte oradalar bahçede kahve içiyorlar annem beni görünce el salladı. Gülümsedim. "Günaydın kızım nereye?" "Müstakbel kayınvalidem aradı acil gitmem gerekmiş. “ "Git git." Kaşlarımı çatıp anneme baktım. "Bu hep böyle olmaz anne işim gücüm var onların embesil oğulları yüzünden sürekli içli dışlı olamam. Bana emrivaki yapmasın bütük demem kırarım kalbini o kadının.” Annem gülümsedi. "Aman kızım nikaha kadar olur bunlar idare ediver. Ayıp hem embesil falan yakışıyor mu sana?" “Ben bilmem sen konuş anlat sık boğaz etmesin beni hem bu düğün olmayacak belki de. Ben düşüneceğim bir şeyler.” Omuz silktim. Babamla göz göze geldik sessizdi bir şey demiyordu yap demiyordu, git ya da gitme! Söyleyeceğini başta söyledi zaten. Yaptıracağını yaptırdı. Şimdi köşesinde sessizce izliyordu. Güzel babamdı o benim iyi kalpli kızının ilk aşkı ona hiç kıyamayan babam. Şimdi görmeye bile tahammülümün olmadığı adamla evlenmemi isteyen babam! Kapının önüne çıktım. Arabam! "Recep dün gece arabam gelmedi mi?" "Beste Hanım Rüzgar Bey kendi evlerine bıraktırmış arabanızı." Bu çocuk tam bir aptal neden böyle bir şey yapıyor! Benim arabam benim evime bırakılır ama insan salak olursa. "Beni Rüzgarların evine bırakır mısın ben bilmiyorum evlerini?" "Tabi." Arabaya geçtim. Benim arabamı almak ona kalmış sanki. Bu çocuğu öldürmemek için kendimi zor tutuyordum. Yol boyunca bu işten nasıl yırtarım diye düşündüm yok bir oluru yok keşke ablam olsaydı bu salakla o evlenirdi. Bende amma bencilim kendim kurtulayım diye ablamı feda ettim bu kurbağaya aman Beste iç sesinin dili düştü olmayan ablanın davasını yaptık paşa paşa sen evleneceksin işte adamla kızım. Ya da bir skandal olsa büyük bir skandal. Ben bunu düşüneceğim. Araba durduğunda Recep bana döndü. "Geldik Beste Hanım." Arabanın kapısını açtım! Kos kocaman villa yani bizim ev hayli büyüktür ama bu eve büyük demek yeterli değil. Arabadan indim eve doğru yürüdüm kapıyı çaldım yardımcıları açtı. Gülümseyerek içeri davet etti. İçeri girdiğimde Ekrem Amca ve Nebahat Teyze kahvaltı sofrasında beni bekliyorlar. Beni görünce ayağa kalktılar. Tokalaşacaktım ki ellerini uzatınca öptüm. "Hoş geldin kızım. Bizimki hala uyuyor biraz uykucu sen onu erken kaldırmaya alıştırırsın artık." Cevap vermedim. Aman banane senin oğlundan isterse hiç kalkmasın zaten iş yoksa bende akşama kadar uyurum genelde. O sıra merdivenlerden Rüzgar indi beni görünce önce şaşırdı ve yine o sinir bozucu gülümsemesi ile. "Ooo küçükhanım evlenmeye çok isteklisin galiba bu saatlerde buraya beni görmeye mi geldin?" Tam cevap verecektin Nebahat Teyze "Ben çağırdım. Otur sende konuşacaklarımız var sonra Beste'nin çekimi varmış oraya bırak onu sonrada." "Emredersiniz." Masaya oturdu. Yardımcıları çaylarımızı getirdi. "Kızım şimdi düğün kısa zamanda olacağı için sizin oturacağınız evin tadilatı tam bitmedi. Eşyalar filan siz bakarsınız zaten." "Yoo siz kendiniz istediğiniz gibi döşeyin sizin zevkinize güveniyorum." "Olsun kızım yine de sizin eviniz olacak orası ama ondan önce söylemek istediğim şey başka." "Buyurun." "Tadilat olana kadar evlenince burada yaşayın. Odalardan birini hazırlatırım size. Kiralarda sürünmeyin. Hem siz alışana kadar da." Cevap vermedim dinliyordum sadece. Ee bana kalırsa başka evde olabilirdi geçici eşyalı ama sonra bu aptal herifle bir evde baş başa olmak en son isteyeceğim şey bile değil aile ile iç içe kalabalık yüzünü az görürdüm en azından. Daha az muhatap olurum. Alanım olır. Evet harika! "Sorun olur mu senin için." "Yoo önemli değil." "Harika Ekrem zaten balayınız için istediğiniz yerde rezervasyon yaptıracak nereyi istersiniz?" Rüzgarla göz göze geldim. Ne balayısı cidden kafayı yemek üzereyim dalmışım Nebahat Teyze. "Kızım." "Ha pardon. Şey ben Rüzgar'a bırakıyorum kararı." Rüzgar bana baktı biran "Neden ben ne anlarım sen seç işte." "Neden Rüzgarcım her gün başka kızla gününü gün edip gazete manşetlerinde tatil kaçamakları yapıyordun ya." Dün resimde gördüğüm bikinili hatunlarla nereye gittilerse giderdik. Ekrem Amca öksürmeye başladı. Nebahat Teyze biraz bozuldu Rüzgar ise daha çok öfkeli gibiydi. O yeşil gözlerini kıstı dudakları kıvrıldı alt dudağını dişledi bakışlarını benden hiç ayırmadan konuşmaya başladı. "Tamam hayatım ben seçerim." Dedi Elini yüzüme dokundurdu biraz yaklaştı. Ailesinin yanında bu ne yakınlık hah ailesi olmasa da bu ne yakınlık ne yapmaya çalışıyordu bu. "Paris'e ne dersin aşıklar şehri. Peki ya Roma?" Kafamı geri çektim sonra "Yoo yurtdışına çıkamam işlerim var benim zaten. Bodrum filan iyi işte." Kahkaha attı. "Bak işte gördün mü ne güzel karar verdin." Gözlerimi devirdim şaka gibi resmen bir oyunun içindeyim. İğrenç bir oyun! Tabağımdakilerden ağzıma birkaç lokma aldım çayımdan bir yudum içtim. "Yarın müsait misin kızım?" "Ne için?" "Eee alışverişe çıkmak lazım." "Niye?" "Gelinlik için. Alınacak tonlarca şey var. Düğününüz kır düğünü olacak yani sen çocukluktan beri böyle hayal edermişsin. Annen menajerinden yardım aldı o senin hayalindeki düğünü biliyormuş her şey gönlünce olacak." "Şeyma mı? O yardım mı etti size?" "Evet çok güzel ve akıllı bir kız." "Gelinliğe gerek yok aslında yani sade bir nikah yeter. Düğün falan bunlar olmasın. Bakın ben sevmiyorum bu tarz şeyleri.” Bak bak Şeyma'ya bak birde yardım ve yataklıkta bulunmuş. Sizene benim hayallerimden tüm bunlar benim aşık olduğum evlenmek için delirdiğim adamla olan hayallerim senin çirkin oğlun için kurmadım ya bu hayalleri. Nikah yeter çok bile. "Kızım olur mu Beste Altınsoy ile Rüzgar Soykan evleniyor. Ses getiren bir düğün olmalı." Gözlerimi kapadım kendime telkinde bulundum. Sakin ol kızım hepsini bir dizi çekimi gibi düşün oyun katlanacaksın ama bitecek. Kısa süre sonra final yapan bir dizi olacak. Özetsiz ve tekrarsız! İçimdeki öfke topunu patlamak üzereyken gönderdim derin bir nefes tamam sakin ol Beste. Gözlerimi açtım. "Nasıl isterseniz." O sıra Rüzgar çok bunaldığımı anlamış olacak ki gülümseyerek annesine "Müstakbel karımı çok yordun anne. Sakinleşmeye ihtiyacı var kızın." Dedi Elimden tuttu kaldırdı masadan. Şuan buna gerçekten ihtiyacım vardı ama elimi bırak ver elimi bana. "Nereye?" "Odamı göstereceğim sana." "Hayır gerek yok." Desem de dinlemedi. Elimden çekiştirerek yukarı çıktık odasına geldik. Kocaman bir odası vardı. Geniş bir yatak. Mavi nevresimliydi ve dağınık! Duvarında Beşiktaş posteri vardı. Masasının üzeri biraz karışıktı kitaplar cetveller işiyle alakalı şeyler ve masa lambası. Kenarda lacivert ikili bir koltuk vardı hemen karşısında tv ve oyun kolları vs. sağ tarafımda kalan duvarda ise resimler. Arkadaşları ile ailesi ile olan. "İmdat imdat diye bağırır gibiydin bende seni kurtardım." Ah aman Allah razı olsun. Samimiyetsiz gülümseme attım ona. Cevap vermeyince. "Beğendin mi odamı?" "Fazla dağınıksın." Oda göz yoruyor bir kere kalabalık çok eşya var ben sakinlikten ve sadelikten yanayım az eşya az kalabalık ve çokça huzur. "Evet." Yanıma geldi. Sırıttı. "Sende fazla bakımsız." "Ne?" Bana bakımsız mı dedi o ben bakımsız değilim bir kere en sevdiğim şeydir kendime bakım yapmak. "Sen oyuncu değil misin? Makyajsız bu çirkin halinle gezmek zor olmuyor mu?" "Ne. Ben çirkin değilim ayrıca seni ilgilendirmez makyaj yapıp yapmamam." Makyaj yapmadığım için çirkin dedi. Sensin çirkin. Kurbağa prens ne olacak! Yüzüme dokundu hafifçe. "Eee karım olacaksın sonuçta kendine biraz bakman fena olmaz." "Senin karın olmamın bir önemi yok. Ben buyum beğenmeyen küçük oğluna almasın." Sırıttı. Arkamı döndüm odasını incelemeye devam ettim. Gitar vardı bir köşede demek playboyumuz kızları gitar çalması ile etkiliyor. Bir çekmece vardı birden onu açtım içinde siyah bir kutu vardı. "Aa bu ne?" Kutuyu aldım merak etmiştim normalde hiç ellemem böyle şeylere ama ona uyuzluk yapmak istiyordum ama birden fazla bir tepki ile. "Bırak o kutuyu!" O öyle çıkışınca telaşla kutu elimden düştü. İçindekiler yere saçıldı. Eğilip toplayacaktım ki kolumdan tuttu. "Çık odamdan." "Ne?" Sarsaklıyordu resmen beni. "Defol. İnsanların eşyalarını karıştırmaman gerektiğini bilmiyorsun galiba." "Ben... Özür dilerim yardım edebilirim." "Dokunma çık dedim." Kolumdan tuttu odanın kapısını açtı ve dışarıya çıkardı beni sonra yüzüme örttü kapıyı. Şaşırmıştım yani tamam özel eşyasıydı ama bu kadar kızacağını düşünmedim. Defol ne demekti ya alt tarafı boktan bir kutu. Gözlerim doldu ama hemen toparladım kendimi. Sen görürsün kalpsiz domuz. Aşağı indim Ekrem Amca ve Nebahat Teyze koltuğa geçmişler. Yanlarına gittim gülümsediler. "Ben bir Şeyma'yı arayım." Telefonumu aldım Şeyma'yı aradım. "Şeyma nasılsın?" "Bende seni arayacaktım Beste bir saate burada ol çekim başlayacak bu arada çekim için giyeceğin kıyafetin mavisi hazırlanamadı siyah olacak." "Peki tamam." "Sen iyi misin?" "İyiyim gelince konuşuruz." "Tamam canım." Telefonu kapadım. Öküz çocuk nasıl bağırdı bana. Hemen gitmek istiyordum bu evden. Aşağılanmış ve kırılmıştım daha fazla kalamazdım. İçeri geçtim çantamı aldım. "Ben çıkayım artık." "Kızım Rüzgar bırakırdı." O bana hiçbir şey yapmasın mümkünse. Nezaketten uzak ayı. Nefret ediyorum. Dallama herif. "Gerek yok benim arabamı şoför buraya getirmiş zaten ben kendim giderim. Başka işlerimde var.” "Ama öyle olur mu?" "Olur tabi. Çok daha iyi olur! Teşekkür ederim her şey için. Yarın görüşürüz." Onlara sarıldım salondan çıkarken Rüzgar geldi. "Beste gidiyormuş. Kendim giderim dedi." Yüzüme baktı sonra annesine döndü. "Ben bırakırım anne merak etme." "Hah aferin annem sen bırak tabi kızı." Geldi elimden tuttu elimi geri çekmeme fırsat bile vermeden evden çıktık. Elimi çektim. "Kendim giderim. Arabamı buraya getirtmişsin zaten." "Tamam uzatma ben götürürüm arabanda çıkışta orada olur." Tam cevap verecektim kolumdan tutup bindirdi arabaya. Maganda, ayı! Görünüşte yakışıklı, kibar son derece etkileyici gözüküp içi tam bir hayvanat bahçesi olan mahlukat! Arabayı çalıştırdı. Onunla konuşmuyorum bile. Bir süre oda bir şey söylemedi ama sonrasında sessizliği bozdu. "Tamam biraz kaba davrandım özür dilerim." Kafamı çevirip öfkeyle ona baktım on beş yirmi saniye bakmışımdır sonra o kafasını yeniden yola çevirdi. Biraz mı kaba davrandın bu birazsa. Özrüne cevap vermedim tek kelime etmedim bu kez. "Bir tepki verecek misin? Özür diledik işte." Gözlerimi devirdim sonra yeniden ona bakarak. "İyi." Arabayı birden sağa çekti. Kafasını bana çevirdi. "Kusura bakma ama odamda çekmece içinde olan kutuyu alıp içine bakmaya çalışan sendin. O benim özelim ister istemez sinirlendim belki biraz sert tepki vermiş olabilirim." "Evet bu kadar kabalaşmana gerek yoktu. Beni kolumdan tutup odandan atamazsın!" Sırıttı! Yine o sırıtış. Çarpık ve ukalaca. Nefret ediyorum bu çocuktan ölesiye nefret ediyorum! "Tamam hadi barışalım evleneceğiz ya biz küsmeyelim." Cevap vermedim. Gerizekalı herif. Çekim yerine gelmiştik arabayı park etti benle birlikte indi döndüm baktım. Neden baktığımı anlamadı galiba oda mal gibi bakıyor. "Ne oldu?" "Ne oldu derken?" Ya çok salak anlamıyor ya da salağa yatmayı çok iyi buluyor. Her iki durumda fazla vahim ve sinir bozucu. "Nereye geliyorsun?" "Seninle birlikte geliyorum. Çekimlerini izleyeceğim." Hasbinallah. Ya bıraktın defol git ne diye geliyorsun. Bir şey demedim geldi benimle. Şeyma oradaydı Rüzgar'a selam verdi hemen ayaküstü sohbet ettiler sonra beni kulise aldılar hazırlanmam için tabi Rüzgar'da benimle. Makyajım yapılıyor bir yandan saçım o sıra Şeyma "Eee düğün ne zaman?" Şeyma'ya gözlerimi kocaman açarak baktım. Kıkırdadı. Benimle alay ediyor bu kız herhalde. Saç ve makyajım bitince kostümü giydim. Rüzgar efendi "Bu çekim için açık bence ve hiç yakışmamış." "Nedenmiş o?" Aynada kendime baktım deri bir büst file çoraplar altında deri şort ve botlar gayet iyiydi. "Senin basenlerin çıkmış sanki emanet gibi duruyor üzerinde." Sinirlenmiştim. Sensin basenli. Öküz. Kendimi inceledim biraz popoma filan baktım tamam şu çıta gibi kızlardan değildim ama şişmanda değildim. 1.70 boyum vardı. Bacaklarım birazcık kalın olabilir ama birazcık. 52 kiloyum ben! Şeyma'ya döndüm. "Çekimde bunu kullanmayalım en iyisi görüntünün en iyisi olmasını istiyorum." Beni onayladı bende kabinde diğer kostümü giydim. Siyah uzun bir elbiseydi derin bir yırtmacı vardı çekim için tamamen hazırdım. İlk başta yere oturdum yırtmaç ayrıntısının belli olacağı şekilde elim yüzümde ve başka yöne bakarken. Sonra ayakta birkaç poz aldılar başka aksesuarlar kullandık sonrasında fotoğraf çekimleri bitti. Röportaj kısmına geçecektik. Rüzgar ve Şeyma'da geldi yanımdalar. Sorular sorulmaya başladı. "Çok yoğun bir çalışma temposu içindeydin iki yıl süren bir dizinin finali ve ardından bir sinema filminin çekimlerini bitirdin şimdi neler yapıyorsun?" "Benim için yoğun olan dönemi geride bıraktıktan sonra daha çok kendime vakit ayırdım. Ailemle zaman geçirdim. Arkadaşlarımla tatil yaptım." "Yeni projeler geliyor mu? Bir dizi müjdesi gelecek mi?" Gülümsedim. Sorularımın cevaplarını ses kaydedicisine kaydederken bir yandan ufak notlar alıyordu. "Yeni projeler tabiki geliyor kafama yatan bir şey olmadı henüz. Birbirini tekrarlayan karakterler oynamamak adına bekliyorum." "Peki şuanda içinde olsaydım dediğin bir dizi projesi var mı? Keşke bende oynasaydım dediğin?" "Dizi olarak keşke şu olsa değil de yapımcı veya yönetmen olarak keşke aynı işte olsam dediklerim oldu?" "Kim bunlar?" "Hilal Saral ve Kerem Çatay ile çalışmayı çok isterdim sektörde hem çok iyi konuşuyorlar haklarında keza Osman Sınav çok başarılı bayılıyorum. Çağan Irmak'ın içinde olduğu bir filmde olabilirdi çok kararsızım Nuri Bilge Ceylan'a da bayılıyorum çok iyi işler çıkarıyor. Yani o kadar fazla ki. Ferzan Özpetek mesela çok beğenirim kendisini. Hepsi gülümsedi bana bende gülümsedim. "Sana göre şöhretin zorlukları ne?" "Çok küçük yaşta oyunculuğa başladım lise dönemlerimde bu işin içindeydim sonrasında üniversite kazandım ve okula devamlı gidip gelmek sıkıntı oldu devamlı setlerde olan biri için. Zorluk demeyelim ama üniversite hayatımı dolu dizgin yaşamak isterdim ama meslekten dolayı biraz zorlaştı." "Oyuncu olmasaydın ne olurdun?" "Arkeolog olurdum. Bir yerlerde gezmek tarihi kalıntıları araştırmak güzel gözüküyor." "Hayata dair felsefen nedir?" "Kendin için en doğrusunu sen bilirsin. Asla pişman olma ve yapmaya devam et." "Nasıl yani?" "Dünyaya bir kez geliyoruz ve hata bile yapsak bizim hayatımız sonuç olarak yaşayarak öğrenmek gerek." "Kendi annen gibi genç bir anne olmak ister miydin?" "Anne baba olmayı istemek çok sorumluluk getiren bir olay bu yüzden insanın önce kendi içinde olgunluğa erişmesi gerektiğine inanıyorum." "Hala olgunlaşmadığını mı söylüyorsun?" "Hala bazı yerlerde çocukça kararlar verebiliyorum ansızın aklıma estiği için yaptığım şeyler oluyor bugün karar verip ertesi gün Paris'e uçmuşluğum var annelik için biraz zaman gerekli sanırım." Gülümsedi. Şeyma ve Rüzgar'da gülümsediler. Pür dikkat beni dinliyordular. "Uzun zamandır yalnızdın şimdi yeni bir ilişki içindesin. Nasıl başladı bu aşk?" Nasıl mı dur anlatayım. Babalarımız karar vermiş ve evlenmemizi uygun görmüşler babam evlenmezsem kalp krizinden ölür diye korktum ve bu salakla evlenmeyi kabul ettim. Kendimi toparladım gülümsedim. Sen bir oyuncusun Beste mükemmel bir yalan bul ve hemen anlat. Rüzgar'a baktım oda bakıyor acaba ne saçmalayacak diye. "Bazı şeyler başladığında farkında olamıyor insan çocukluktan beri tanıdığım biriydi Rüzgar tabi büyüdükçe bağlar kopmuştu ama bir gün kader yeniden buluşturdu bizi. İki ay önce Sezen Aksu konserinde bir araya geldik ayaküstü sohbet etmiştik o günden sonra konuşmalarımız devam etti birkaç kez daha buluştuk sonrasında her şey ani gelişti kendimizi ilişkinin içinde bulduk doğal ve olması gerektiği gibi." "Magazin basınında iflah olmaz çapkın olarak yer edinen Rüzgar Soykan ilişkide nasıl? Güven verir mi?" Rüzgarla göz göze geldim yeniden şu sıfata bakın Allah aşkına buna kim güvenir. Serseri. Yalan söylemekten cehennemi boylayacağım. "Mükemmel biri. Yanında huzuru bulduğum nadir insanlardan dışarıya yanlış lanse edilen şeyler var tam tersi çok şefkatli ve güven veren biri." "Ufukta evlilik var mı? Evlilik teklifi aldın mı?" "Teklif almadım bu işler kısmet çok irdelememek lazım." "Peki biraz günlük hayata geçelim makyajla aran nasıl? Güzellik rutinin nedir?" "Aslında çok makyaj yapan biri değilim setlerde çekimlerde yoğun makyaja maruz kaldığım için günlük hayatta daha çok sadelikten yanayım ama bakımsız değilimdir. Cilt temizliği son derece önemli benin için." Bana Rüzgar Bey bakımsız demişti al sana kapak olsun benim bebek gibi cildim var ne bakımlar yapıyorum ben bu cilde. "Rahatına düşkün müsündür yoksa kadın dediğin rahat değil güzel olmalı deyip her zaman topuklular, şık kıyafetler giyenlerden mi?" "Rahatına en düşkün insanlardanım sanırım mecbur olmadıkça topuklu giymem bir davet olmadıkça şık elbiseler beni cezbetmez daha çok giy spor ayakkabını kotunu bak keyfine insanıyım" "Son olarak sana birkaç hızlı sorular soracağım hemen cevap vermeni istiyorum." Kafamla peki anlamında onayladım. "Kariyer mi aşk mı?" "Çocukta yaparım kariyerde ye değişik versiyon getirip aşkımı da yaşarım kariyerde yaparım diyelim." "En büyük korkunuz?" "Fobi anlamındaysa kapalı dar alanlarda kalmaktan çok korkarım." "Seni en çok ne sinirlendirir?" "Saygısızlık ve yalan." "Çantanın olmazsa olmazı?" "Yara bandı." "Uğuruna inandığın şeyle?" "Ters psikoloji." Kahkaha attı gülümsedim. Güzelde bir röportaj oldu. "Bir haftaya raflardasın." "Sabırsızlıkla bekliyorum." Konuşmamız bitince üzerimi değiştirdim makyaj çok ağır değildi silmedim. Çıktık. Şeyma: "Ben gidiyorum biraz işim var akşam birkaç dizi senaryosu ulaşacak elime sana yollarım bakarsın bi." Kafa salladım. Şeyma gitti. Rüzgar yanıma geldi. Elini omzuma attı sanki askerlik arkadaşıyım beyinsiz. "Sen ne güzel yalan söylüyorsun öyle." Cevap vermedim. Dışarı çıktığımızda gazeteciler biranda belirdi. Nereden çıktı bunlar ard arda sorular filan beklenmedik anda gelince afalladım. Rüzgar elimi tuttu. "İyi akşamlar arkadaşlar. Kolay gelsin."dedim ve arabaya bindik Yine bunun arabasına kaldım. Yeter ya. Arabayı çalıştırdı eve doğru gidiyorduk. "Yanımda huzur buluyorsun demek. Bu arada Sezen Aksu konserinde karşılaştık muazzam bir yalandı. Daha romantik bir şey olamazdı." Dişlerimi sıktım sonra. "Mecburdum çok havalanma." "Aaa lütfen benden aşkla bahseden sendin ben değil." İğrenerek baktım ona. Aptal, zavallı. Biraz yüzü ciddileşti. "Çocukken baktığın gibi baktın." "Anlamadım?" "Bir pisliğe bakıyormuş gibi suratında o iğrenme ifadesi." Kendimi toparladım. "Sinirlendim sadece. Çok konuşma önüne bak." Cevap vermedi evin önüne geldik. "Akşam evinde olur arabanda." "Bu kez de kendi evine bıraktırmada." "Merak etme." Bir şey demeden arabadan indim. Arabanın camını açtı. "İnsan teşekkür eder şoförlüğünü yaptım bugün." Arkamı döndüm "Zorlamadım sen istedin." Bir şey demeden arabayı çalıştırıp gitti. Salak. Eve girdim annem beni görünce üstüme atladı. "Hah geldin hadi git hazırlan." "Neden?" "İstemeye geliyorlar seni?" Şimdi inme inecek genç yaşta yatalak olup kalacağım ya Rabbim! Ali Rıza Bey gibi ağzımızın tadı bozulmasın diye susmaktan bir anda felç geçireceğim aaa yeter yeter. "Kim? Ne istemesi? Kimi istiyorlar ya?" "Kim olacak kızım Nebahat Hanımla Ekrem Bey. Gitti kafan seni Rüzgar'a işte." Dişlerimi sıktım ses tonum biraz yüksekti. "Anne ne saçmalıyorsun? Bak beni delirtmeyin emrivaki yapıp duruyorsunuz bir alan tanıyın. Ne bu?” Babam geldi o sıra. "Her şey geleneklere göre olsun istiyoruz. Doğru olsun.” "Aman her şey tamdı bu eksikti sanki. Adamla isteksiz evleniyorum, hayır zaten vermişiniz gitmişim neyin geleneği bu? Sizin keyfiniz yerine gelsin diye? Ekrem bey istemiş sende vermişsin baba beni baksana. Tunç devrinden kalma gelenekler ile beni delirtmeyin daha fazla.” "Daha yüzükler takılmadı sen bilmezsin?" Seri katile bağlamama az kaldı. Yüzükmüş ben yüzük takmayı sevmem. İsteme merasimerini de sevmem evlilik detaylarından nefret ediyorum. "Ben yüzük takmam." Annem kolumdan tuttu. "Makyajın iyi saçında hadi git güzel bir şey giyin sade ve kapalı." Sade ve kapalı. Ben ne diyorum annem ne diyor takmam işte yüzük falan takmammmm. Takmayacağım görürsünüz. Bu kadarı fazlaydı istemesi mi kaldı olayın çoktan beni yuvadan uçurdular zaten. Ah Allah'ım neyin içindeyim ben böyle. Bunlar umarım kötü bir kabustur yoksa işin sonunsa önce o kurbağa suratlıyı sonra ailesini öldürerek katliam yaratacağım...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD