Nazlı'nın anlatımıyla
Ne gözlerime ne de kulaklarıma inanamıyordum. Karşımdaki bilgisayar ekranı hayatımda gördüğüm en kötü şakaydı.
Şaka olmalıydı ama değildi. Ve bu adam çok ciddi duruyordu. Bunu neden yaşıyordum hiç bir fikrim yoktu.
Ekran dörde bölünmüştü. Her karede aile üyelerim vardı. Görüntülerin gerisinde onların görmediği namlular onlara çevrilmişti.
Benden bir seçim yapmamı istemişti. Ama nasıl yapardım ? Hangisine kıyabilirdim ki ? Olmazdı. Onların ölümünü ben seçmeyecektim ! Gerekirse beni öldürsün ama onların kılına dahi zarar veremezdi !
Daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım. Ne kadar reddetsem de bu adam ciddiydi.
" Tanımıyorum seni ! Derdin neyse söyle çözelim, lütfen bunu yapma. Aileme zarar verme ! Derdin neyse onu benimle çöz!
Söz veriyorum ne istersen yapacağım. Ama ailem olmaz ne olur kes şunu ! "
" O zaman seni öldüreyim Nazlı! Ne dersin kabul mü? "
Yürüyüp tekrar karşıma geçip, kalçasını masaya yasladı.
" Tamam kabul! Yeter ki aileme dokunma ! "
Sözlerimi bitirip, gözlerimi kapattım. " Onların değil, benim kafama sık hadi ! bekliyorum. "
İçim volkan olmuş, patlıyordu. Bir insan bu kadar acımasız, bu kadar zalim olmamalıydı, olamazdı!
"Yok. Bu teklifini beğenmedim. Senin bu acıyı yaşaman lazım! Ölürsen bu acı hemen geçecek. Üstelik senin acını da, bunu yaşamayı hiç hak etmeyen ailen çekecek. "
Gözlerimi açıp karşımdaki adama baktım. Bu adamın benimle derdi neydi ? Gözleri kısılmış, bir elinin işaret parmağını dudağına vurup duruyordu.
Bir anda gözleri parladı ve keyifli bir şekilde dudakları kıvrıldı. Gözlerini kısarak bakışlarını bana çevirdi. Düşüncelerine bir son vermiş, aldığı kararı benimle paylaşmak üzere gibi duruyordu.
" Madem seçemedin, sana bir teklif daha sunmak istiyorum Nazlı kız!
Şimdi elimizde ne var bakalım. "
Tekrar yürüyüp arkama geçti. Sandalyenin arkasında, sırt kısmını tutup bana eğilmişti yine.
" Ben senin kardeşlerinden birini feda etmeni istiyorum ama sen seçim yapmıyorsun ! Onun yerine beni öldür diyorsun doğru muyuz ? "
Hemen kafamı salladım. " Evet tercihim hala aynı! "
İçim titriyor, tanımadığım bu adamdan korkuyordum. Beni kaçırdığı yetmezmiş gibi bir de ailemde ki herkesin kafasına silah dayayacak kadar da manyaktı.
Neyse ki onlar bu durumun farkında değildi. Henüz böyle bir dehşeti yaşadıklarının farkında değildiler .
" Ama senin acı çekmen gerekiyor sevgili Nazlı. Ölemezsin! Bunun yerine başka bir teklifim var. Duyunca heyecandan bayılacaksın ! "
" Tamam dinliyorum seni ! Her ne istersen iste yapacağım, aileme elini sürmeyeceksin Tamam mı? "
Keyifli bir kahkaha attı. Nefesi boynuma vurmaya başladı. Burnunu boynuma sürtüp kulağıma yaklaştı. Sesini iyice kısıp dibime kadar girmişti.
" O halde benimle yirmi dört saat geçireceksin güzel Nazlı. Buna gece de dahil ! Sana istediğim her şeyi yapacağım. Ve sen de senden ne istersem onu yapacaksın! "
Bu sözleri şahsıma edilmiş ağır bir küfür gibiydi. Bütün bedenim alev almış olsa da bedenim buz tutmuş gibi kirpiklerim bile kıpırdamıyordu.
Fısıltılı sesleri devam etti. " Seçimini yap Nazlı! Sen mi ailen mi ? Seçmek için bir dakikan var ! Seçim yapmazsan iki kardeşin de gidecek! "
Tıpkı bir şeytanın vesvese verdiği gibi, kulağıma fısıldıyor tenimden uzaklaşmıyordu. " Elli saniyen kaldı Nazlı kız! "
Kalbim gümbür gümbürdü. Bunu yapamazdım. Beni ne sanıyordu ki ! Hipotermi geçirir gibi titriyordum.
Çağrı ile bile bir kere öpüşmüştük. O da beni ansızın yakalayıp öpmesiyle olmuştu. Onu hemen geri itip bu tarz şeyleri evlendikten sonra yaşamak istediğimi söylemiştim.
Aslında yapabilirdim ancak içimden gelmemişti. Sadece çok yanlış hissettirmişti. Bu bahanenin arkasına sığınmak, bana kendimi güvende hissettirmişti.
Şimdi arkamda bir şeytan gibi kulağıma saniyeleri fısıldayıp tenime burnunu süren bu adam benden her şeyimi istiyordu.
Peki ben ailemi harcayabilir miydim ? Bugün bu odadan, onlardan birinin ölümünü gördükten sonra çıksam bile yaşamaya devam edebilir miydim?
" Son on saniye Nazlı kız! Tam da senden beklediğim gibi ! Şimdi iki kardeşinde hayatının baharında senin yüzünden ölecekler! Neyse sen en azından yaşarsın! "
"Son on saniye dursun bir dakika ! Lütfen bir şey söylemem gerekiyor. Lütfen önce bunu konuşalım saniyeleri yeniden say sonra, ne olur ! "
Elindeki telefonun kronometresini 4 saniye kala durdurdu. Yine önüme gelip eski pozisyonuna geri döndü.
" Söyleyeceğin ve konuşacağımız şey 1 dakikayı geçmeyecek. Süren başladı. "
" Bak ben nişanlıyım! İki ay gibi kısa bir süre sonra düğünüm var ! "
Bu cümle anlamsız bir şeymiş gibi baktı yüzüme. " Eeeeee ne var bunda ! Ne yapmam gerekiyor yani ? Beni ilgilendiren kısmı ne burada onu anlamadım? "
Şaşkın bir şekilde ona bakakaldım. Ne var bunda ne demekti yaa ! " Konuşma bitti, son 4 saniye de 3 2 1 ve süren de bitti. Çok yazık Nazlı! "
Telefonu arama yapıp kulağına götürdü. Her şey bir anda olup bitti.
" Tamam ! tamam tamam tamam dur ne olur 24 saatim senin ! " Ağlıyor bağırarak onu durdurmaya çalışıyordum.
Hala telefon kulağındaydı. Bakışları benim yüzümdeydi.
" Dediğin gibi olacak ! Ne istersen yapacağım! Sen de ne istersen bana onu yapacaksın! Ama ailemin tırnağına dahi zarar gelmeyecek ! "
Ağlamalarım durmasa da karşısında güçlü durmaya çalışıyordum. Gözleri kısılıp dişlerini sıktı. Başını yana doğru eğip telefondaki kişiye " Herkes geri çekilsin. " diyerek telefonu kapattı.
Üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi rahatladım bu sözlerle. Bütün gemiler yanmıştı.
Ailem için canımı bile verirdim. Bir Kara leke gibi yaşanacak o günü de, bana bunu yaşatan bu herifi de yapılan bu ahlaksız teklifi de hayatım boyunca unutmayacaktım.
Daha fazla kendimi sıkmayı bıraktım. Sesli sesli içimi çeke çeke ağladım. Tüm bu süre boyunca, karşımda kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde beni izledi.
" Ağlamaların bittiyse çözüyorum seni. Daha anlaşma imzalayacağız seninle !"
Sakinleşmiştim. İçim sökülürcesine ağlamak iyi gelmişti. İstediğini yapacaktım. Ama sonrasında ben de onun canını yakacaktım. Usulca başımı salladım.
Bana yaklaşıp önce bileklerimi, sonra da ayak bileklerimdeki ipleri çözdü. Ben el bileklerimi ovustururken, o da geri çekildi.
Arkamdaki dolaba ki yeni fark ediyorum varlığını. Oradan bir dosya alıp geldi. Bütün bunlar planlı mıydı yani ?
Dosyayı önüme koydu. Üzerine de, üstünde ismi yazan pahalı bir dolma kalem koydu.
' Nejat Saygın '
Dosyayı açıp içindeki sözleşmeyi elime aldım.
Gizlilik Sözleşmesi
' 1.Bugün, bu odada aldığım kararın her türlü arkasındayım.
2. Oluşabilecek her türlü zarardan ben yükümlüyüm.
3.Bu anlaşmadan ve bu odada yaşanan hiç bir şeyden, hiç kimseye bahsetmeyeceğime dair söz veriyorum.
4.İhlal edildiği takdirde taraflardan diğeri, karşı tarafa istediği şekilde ceza verebilecektir.
5. Bu sözleşmeyi kendi rızamla imzaladığımı kabul ediyor, çekilen görüntülerin bilgim dahilinde olduğunu kabul ediyorum. '
Kafamı kaldırıp ona baktığımda parmağıyla odadaki iki köşeyi gösteriyordu. Bakışlarım parmak ucunu takip etti.
Köşelerdeki kameraların kırmızı ışıkları yanıyordu. Bütün bunlar kayıt altında mıydı yani ?
Kalemi elime alıp kendi ismimin yazdığı yerin altına imzamı attım. O zaten çoktan imzalamıştı.
.
.
.
.
Devam edecek ...