10. Bölüm Efe Anne Terliği…

1840 Words
10. Bölüm Efe Anne Terliği… Efe; Efe, o gece eve oldukça geç gelmiştim. Dışarıda Eylem’le biraz telefonda konuşmak istedim. Gün onunla çok güzel başlamış, fakat Tolga’nın gecesi kötü bitmişti. Efe, yaşananları Eylem’e anlatırken içindeki soruyu tutamadı: “Ben seni annemden bile saklarken Ayşe nereden biliyor seni?” Eylem de şaşkındı. “Sosyal medyada bile takip ettiğim biri değil. Gerçekten nasıl öğrenmiş bilmiyorum…” dedi. Sonra duraksayıp ekledi: “Peki sen ne zaman söyleyeceksin beni annene? Bazen çok ağrıma gidiyor. Sanki beni layık görmüyorsun gibi hissediyorum…” Efe’nin içi burkuldu, telefonda sesi biraz sertleşti. “İstersen şimdi girip anlatayım. Sonra olacaklardan ben mesul değilim. Oturur izlerim. Razı mısın?” Eylem’in sesi yumuşak ama kararlıydı. “En fazla ne olabilir ki?” diye sordu. Efe derin bir nefes aldı. “Anlatayım güzelim, iyi dinle,” dedi. “İlk önce seni her gün arayıp ‘ailenle ne zaman tanışacağız’ diye sorar. Böyle olmaz, onlara da ayıp der. Sonra her gün bir bahane ile seni eve ya da iş yerine çağırır. Kendine iyice bağlar ve sen onsuz yapamaz hale gelirsin. Parmağına yüzük takacak, sahipsiz sanmasınlar diye. Durmadan sana baskı yapacak; ‘evlenin, böyle günaha giriyorsunuz, bizi de alet ediyorsunuz’ diyecek. Tamamen vicdanına oynayacak ve sen okulun bitmeden kendini nikâh masasında bulacaksın.” Efe derin bir iç çekerek, sesi sakin ama kararlıydı: “Eylem, bak… Ailemiz bizim için çabalayacak ama benim kararım kesin. Ben kendi ayaklarımın üzerinde durmadan seni onlarla tanıştırmayacağım. Evin tek çocuğuyum, onların olan her şey benim ama ben kendimi babama ispatlamak zorundayım. Seni kimseye muhtaç etmek istemiyorum. Hayallerimizi biz gerçekleştireceğiz, başkası değil. Senden sadece biraz sabırlı olmanı istiyorum. İçin rahat edecekse nikâhlanırız ama çoğu şey içimizde kalacak. Zamanla sen bunu bana yansıtmaya başlayacaksın. Ama ben öyle bir evlilik istemiyorum… Beni gerçekten anlıyor musun ? aşkım…” Eylem derin bir nefes aldı. Gözleri bir an dalıp gitti, sonra yavaşça konuştu: “Evet, anlıyorum… Ama içimden bir his bu işin fazla sürmeyeceğini söylüyor. Bir gün bu gizem patlayacak gibi geliyor… O zaman da ben oturup izlerim,” dedi ve dudaklarının kenarında hafif bir gülümseme belirdi. 😏😎 Efe telefonu kapattıktan sonra kendini biraz boşlukta hissetti. Acaba beni gerçekten anlamıyor mu? Yoksa sabredemeyecek mi? diye düşündü. İçinde bir endişe kıpırdanıyordu. Ama biliyordu ki, Eylem’e acele ettirmek her şeyi bozabilirdi. Sadece sabırlı olmalı, kendini hazır hissettiğinde her şey yerine oturacak… Eylem’in iç sesi: Biliyorum, Efe haklı… Ama bir yandan da içimdeki bu his giderek büyüyor. Bir gün bu sabır taşacak gibi hissediyorum. O zaman ne yapacağım? Sadece izleyebilir miyim, yoksa devam etmek isteyecek miyim… *Efe’yi çok seviyorum ama beni sır gibi saklaması kafamı kurcalayıp duruyordu. Hiç aşırı bir hareketi olmadı bana, yanlışını görmedim ama… Annesi acaba çok şirret birisi, ondan mı çekiniyor? Babasından çok annesinden saklıyor. Ben de akıl edip hiç hesabına bakmadım. Acaba nasıl biri, kaynanam? Baksam mı? Sosyal medya hesabı yok, demişti Efe. Bu zamanda yetmiş yaşındaki dedenin bile var. Efe’nin annesinin neden yok ki? Resimlerinden anlardım. Belki işyerinin vardır ama dükkanın ismini bilmiyorum ki. Üf yaaa… Canım sıkılmıştı, paylaştığım fotoğraflara tekrar bakıyordum. Bugün kaydettiğim terzi abla, maşallah, hiç birini es geçmemiş, hepsini beğenmişti. Acaba ona mı sorsam? “Ne zaman istersen ara ya da yaz,” demişti. Ayıp olur mu ki? Yazam, akıl akıldan üstündür. Bir saatte kadına tüm seceremi dökmüştüm. Ne olacak ki, yaş olarak olgun birinin tavsiyesi fena olmazdı. Başka işimde yok zaten.* Telefonumu açıp mesaj uygulamasından yazdım: “İyi akşamlar, kalpler için teşekkürler abla 🥰” Hemen gördü ve cevapladı: Terzi abla 🧵🪡 “Rica ederim, çok güzel çıkmışsınız. Beğenmemek ayıp olur diye düşündüm. Nişanlı olduğunu bilmiyordum.” Tereddüt ettim biraz nişanlım değildi ama acaba yargılar mı beni diye düşünsem de, sonra yazdım: “Hayır, nişanlım değil aslında. Ciddi düşünüyoruz işte, ne bilim…” Telefonun ekranında yeni bir mesaj belirdi: Terzi abla🪡🧵 “Neyini bilmiyorsun ki öyle yazdın, Eylem? Hayırdır, sanki kafan karışık gibi. Bir sorun mu var?” Eylem mesajı okudu. Tam beklediğim soru buydu, diye düşündü ve parmakları hızla klavyeye gitti. “Abla, aslında sana akıl danışmak istiyordum. Bugünkü sohbetin çok sıcak ve samimi geldi. Burada çok fazla tanıdığım da yok. Efe var ama onun da iş yeri uzak ve fazla vörüşemiyoruz. Fazla da çevre edinmemi istememişti. Okul ve bekar evi arasında vakit geçiriyorum. Senin gibi bir büyüğümün düşüncesi benim için önemli. Belli ki sen de bayağı bir şeyler yaşamışsın ve bu çevreyi esnaf olduğun için iyi bilirsin.” Kısa bir süre sonra abla cevap yazdı: Terzi abla🧵🪡 “Ne öğrenmek istiyorsun canım? Sor, elimden geldiğince yardımcı olurum.” Eylem yine tereddüt etti: “Bu saatte seni rahatsız etmek istemem. Yorgunsundur ablam…” Terzi abla 🧵🪡 “Yok ablam,” diye cevap geldi. “Dinleniyorum zaten. Elimde çayım, seni dinliyorum. Dök içini canım, çekinme. Yalnızım evde zaten, vakit geçer.” Eylem derin bir nefes aldı, parmakları telefonda gezindi. İçinde, uzun zamandır biriktirdiği soruları sonunda dökme isteği kabarmıştı. Eylem telefonun ekranında , parmakları hızlıca mesaj yazmaya başlamıştı: “Abla, Efe beni ailesinden sır gibi saklıyor. Özellikle annesinden. Nedenini açıklasa da, benim içim hiç rahat değil. Hayallerimizi kendimiz gerçekleştirecek hâle geldiğimizde söyleyeceğiz diyor ama ailenin desteği olmadan bu çok zor. Yıllar gerekir. Aldığı maaş belli, anca borç ödüyorlar. Yeni evin tamirat işleri, işyerinin de borçları var. Bahanesi bu ama sanki beni annesinden özellikle uzak tutuyor.” Eylem kısa bir nefes aldı, sonra devam etti: “Kadın acaba çok mu şirret birimi, yoksa beni oğluna layık görmeyecek mi diye düşünüyor? Ya da annesinin aklında başka biri mi var? Beni kabul etmeyeceği için mi söylemiyor? Bana ille okulun bitsin diyor. Bu sene son zaten, sonra benle görüşmesi daha zor olacak. Sanki beni oyalıyor… Kafam o yüzden çok karışık.” Bir çırpıda yazmıştı mesajı. Derin bir nefes aldı ve Bakalım abla nasıl yorumlayacak diye düşündü. Eylem mesajını gönderdikten kısa bir süre sonra telefonun ekranı titredi. Abla yazmıştı: Terzi abla 🧵🪡 “Canım, anlıyorum. Senin kafanın karışması çok doğal. Efe’yi de anlıyorum , onun da ailesi ve sorumlulukları var. Ama seni özellikle uzak tutması… bence tamamen koruma içgüdüsünden. Annesiyle ilgili kafandaki sorular çok normal ama hemen kötü bir şey düşünme. Efe iyi bir çocuk diyorsun. Kötü anneden iyi bir insan zor. İllaki bir huyu çeker anne yada babaya. Kimse seni oğluna layık görmez diye düşünme. Efe, senin hazır olmanı bekliyor, hem de ailesiyle tanışmadan önce.” Eylem mesajı okurken içi rahatladı ama yine de küçük bir endişe kıpırdanıyordu. Hemen cevapladı: “Abla, anladım… Ama içimde bir his var, sanki bir gün bu gizem patlayacak mış gibi. Efe’yi çok seviyorum ama kafamda sürekli soru işaretleri var. Ben de sabırlı olmaya çalışıyorum ama bazen dayanmak zor oluyor.” Terzi abla🧵🪡 “Biliyorum canım… Bu his normal. Ama şunu unutma: Sabırlı olduğun sürece her şey yoluna girecek. Efe de seni seviyor ve koruyor. Kendini fazla yıpratma, tamam mı?” Eylem mesajı okurken dudaklarının kenarında hafif bir gülümseme belirdi. İçinde hem rahatlama hem de hâlâ biraz kaygı vardı. Evet, sabırlı olacağım… Ama bir gün bu sabrın sınırı da aşılacak gibi hissediyorum, diye düşündü. Eylem, telefonu elinde sıkıca kavradı. Mesajı yeniden yazdı: “Abla, sence tanışma konusunda ısrarcı olmayayım mı yani?” Bir süre sonra ekranda Terzi Abla’nın 🧵🪡 cevabı belirdi. “Sen normal okuluna devam et. Canın kaynana çekerse benim yanıma gel, ben sana kaynanalık yaparım. 😁😏 Hem sana talim olur. Müsait olduğunda yanıma uğra, yüz yüze daha rahat konuşuruz. Benim evlat geldi şimdi, onunla bir işim vardı. Sen güzel kafanı böyle şeylere takma. Çay içer, çözeriz. Yat, dinlen; sabaha dinç kalkarsın, tamam mı? 🥰💐” Eylem mesajı okurken gözleri doldu. Parmakları titreyerek yazdı: Resmen annem yazıyordu sanki… Doğru karar vermişim diye sevindim. “Tamam abla, kolay gelsin. İlk müsait zamanda yanındayım, güzel çayından içmek için. İyi geceler. 🥰🤗” Telefonu kenara bıraktı. İçinde hem bir huzur hem de hâlâ küçük bir merak vardı. Belki de abla haklıdır, diye düşündü. Sabırla beklemek, bazen en doğru karardır. Efe; Eve girmiştim. Annem hâlâ mutfakta oturuyor, çayını yudumluyor, elinde telefon harıl harıl birine yazıyordu. Kesin teyzemle babamın gelgitlerini konuşuyorlar, diye düşündüm. Bardak alıp çay dolduruyordum ki sırtımda bir ağrı hissettim. Döndüğümde annem ayağındaki terliği fırlatmıştı bana. “Ne oldu kadın, hayırdır? Niye vurdun şimdi? Zaten sırtım ağrıyor,” dedim. Annemin öfke dolu bakışlarından anladım ki, kesin bana beğendiği kızlardan biri daha gelin olacak, diye. Başka suçum yoktu çünkü. “İçimden geldi, sırtını görünce dayanamadım,” dedi. Kahkaha attım: “Eee, ne demişler, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin!” “Canım anam ya,” diyerek sarıldım, öperken birden itti beni: “Git, baban seni bekliyordu. Telefonda işim var benim, onunla uğraş,” dedi. “Anne, hayırdır, açmışsın diye sormadın bana?” dedim. “Sen hastamızın yoksa,” diye elimi alnına koydum. Annem elinin tersiyle itti elimi, bir şeye kızmıştı ama neye, çözemedim. Fırına baktım, böreğim hazırdı. Annemin yanındaki sandalyeye oturup çayımı içmeye başladım. “Teşekkürler annem,” dedim. “Kurabiye yok mu?” diye sorunca: “Bugün yediklerine say,” dedi. Çay boğazıma kaçtı. Eylem’in kurabiyeleri geldi aklıma. Helal helal, deyip sırtıma hafifçe vurdu. “Sabah halletmişsin, yaptığım kurabiyeleri,” deyince rahatladım birden. Öğrendi zannetmiştim. Babama bakıp geliyorum dedim: “Ne diyecek?babacım bakalım” “Sabah erken giderim, belki görüşemeyiz. Annem çamaşırlarımı hazırladın mı?” Yüzüme bile bakmadan başıyla cevap verdi. Konu mühim herhalde, deyip, oyalanmadan babamın yanına geçtim. Balkonda sigarasını içiyor, çayını yudumluyordu. Karı-koca akşama kadar bir arada olunca evde ayrı takılıyorlardı. Babam gün içinde her fırsatta anneme yardıma gidiyordu. En son muhasebe işini bırakıp dükkana yerleşecekti. “Annen daha çok kazanıyor,” deyip duruyordu. Selam verdim: “Baba.” “Annen baban bekliyor dedi.” “Evet oğlum,” dedi babam. Telefon bankacılığını açtı: “Kredi kartlarını ödeyelim. Annen bugün güzel kasa yapmış. Kartın biri tamamen kapanıyor,” deyip keyiflenmişti. “Benim maaşla hallederdik, annemin kazanca dokunmasaydın.” Dedim: “Babam, annen senin maaşla altın alacakmış.” “Çocuk evlenecek, daha altını hazır değil,” deyip söyleniyordu. “Sende dikkatli harca, bu ay bilezik yapacakmış. Kızdırma Filiz Hanımı, ikimizin de canını okur.” “Arada bana destek olursan dokunmam, baba.” dedim tebessüm ederek. Faruk bey; “Ee, asker gecesi nasıldı?” diye sorunca, fırsat bu fırsat, Efe babana aç konuyu, diye geçirdim içimden. “Baba, ben de sözleşmeli er olsam, borçlar daha çabuk kapanır, hem birikim de yaparım. Arkadaşlar da gidecek, ben tek ne yapayım? Koray da kafaya takmış, ne dersin?” dedim. Babam yan bakıp konuyu direk kapattı. “En iyisi gizli başvuru yapmaktı,” diye düşündüm. Çıkınca hayır deme şansları olmazdı. Daha sonra balkona annem de geldi. “Hadi yatın, Efe. Sen işe gideceksin, ben de yarın erken gideceğim. Giderken benide sen bırakırsın dükkana, baban direkt işe geçsin. Haftaya gelirken de nevresimlerini getir, onları da yıkayıp ütüleyeyim,” dedi annem. “Tamam, annem,” dedim. “Aslında bana ince pike versen, çok sıcak. Yorganı kullanmıyorum bile.” Annem kısa ve öz bir şekilde cevap verdi: “Tamam.” Uzun uzun cümleler kurma mıştı. Neden örtmüyorsun, üstünü sırtın tutuluyor, sonra sütümü helal etmem gibi uzayıp giden sitemler yoktu; sadece kısa bir “tamam” demişti. Bana mı öyle gelmişti, yoksa annem bana tripmi mi atıyordu. Ben odama geçip yatağıma uzandım. Eylem için aldığım telefonu çıkarıp elime aldım ve telefonu açtım. Telefonuma Eylem’den gelen mesajı okurken tebessüm ettim. Artık huzurla uyuyabilirdim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD