bc

SANRI (+18)

book_age18+
5.1K
FOLLOW
42.2K
READ
dark
one-night stand
playboy
dominant
badboy
mafia
heir/heiress
bxg
scary
highschool
childhood crush
poor to rich
like
intro-logo
Blurb

"İmdat! Yardım edin, lütfen!''

O, şimdi kurbanını sürükleyen bir katil gibi görünüyordu gözüme. O iri sırtını, iri kolunu görüyordum sadece. Evin önünde tahtadan iki basamak vardı, o, orayı çıkarken, ben ise dizlerimin üzerinde sürünerek tırmandım yukarı. Kapının yanında yukarıdan asılmış olan saksının içine elini sokup kurcaladı ve oradan anahtarı alıp kapının kilidine taktı. Sıkıca tuttuğu bileğim o kadar ağrıyordu ki, artık çırpınamıyor ,  kolumu hareket bile ettiremiyordum. Kapının kilidini açtıktan sonra anahtarı alıp cebine attı ve kapıyı sonuna kadar iterek açtıktan sonra dönüp bana baktı. Ona yalvaran gözlerle bakarken, ''Lütfen,'' diye fısıldadım ama sesimi kendim bile duyamadım. Umudum yoktu artık, çaresizdim.

İçeriden ışık geliyordu, bir anlık umutlarım yeşerdi ancak o şömine imiş, içeriden başka ses, başka bir iz yoktu. Burada yapayalnızdık.

Sırılsıklamdık, siyah saçları alnına yapışmıştı. Gözleri bir çizgi halinde idi ve içi kapkaranlık o kuyular bana öldürmek ister gibi bakıyordu. Merhamet dilenen gözlerimdeki çaresizlik, büyük bir yorgunlukla başımı önüme eğdi. Eğilip kollarımdan tutarak beni kaldırdı ve içeriye sokup, sırtımı duvara yasladıktan hemen sonra kapıyı gürültü ile kapatınca, gözlerimi kapattım. Kapıyı kilitlediğini duydum, bir hareketlilik hissedince gözlerimi açıp ona baktım. Tam önümde üzerini çıkarıyordu. Ceketini çıkartıp kenara attıktan sonra, gözlerimin içine bakarak gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı. Karşımda bir kaç saat önceki o nezaketli adam yoktu artık, onu ben kendi dilimle yok etmiştim...

chap-preview
Free preview
Kurtar Beni.
Asu'm: "Kanka." Asu'm: "Seninkini çok mu seviyorsun cidden?" Ben: "Evet de nereden çıktı şimdi bu soru?" Asu'm: "Hiç, öylesine sordum." Asu'm: "O da seni seviyo dimi?" Ben: "Bu ne biçim soru? Onun gözü benden başkasını görmez bile. Evlilik teklifi etti, kabul ettim. Yakında ailesiyle de tanıştıracak." Asu'm: "Hani geçen buluşmanızda annem şimdilik bilmesin demişti ya." Ben: "Eee?" Asu'm: "Ben nedenini buldum kanka." Ben: "Neymiş?" Asu'm: "Hani sana yurtdışı yalanını uydurduktan sonra erkek profili açıp kız kardeşini tavladım ya..." Ben: "Eee Asu? Sadede gel." Asu'm: "İşte az önce kız yine yazdı. Laf lafı açtı. Neredesin dedim, abimin nişanındayım dedi." Asu bir fotoğraf gönderdi. Asu'm: "Kanka harbiden seni çok seviyormuş ya, o kadar çok seviyor ki senden ayrılmadan başka kızla nişanlanıyor. O kadar dedim sana dinlemedin beni, al işte olacağı bu." Fotoğraf daha açılmadan gözlerim doldu, soluğum kesildi. Açıldığında ise koltuktan kalkıp titreyen parmaklarımla resmi yaklaştırıp ikisinin de yüzüne baktım. Kalbim durmuş gibiydi. "Bunu bana nasıl yaparsın?" diye fısıldadım. "Ya ben? Ben ne olacağım?" Asu'm: "Kanka kusura bakma biraz sert konuştum da, iyi misin?" Ben: "İyiyim tabii ki. Neden kötü olacakmışım? Biliyordum zaten, hissetmiştim yani ama üzerine gitmiyordum. Kendisi anlatsın diye bekledim, ona bile cesaret edemedi. Sağlık olsun ne diyeyim?" Asu'm: "İşte bu ya! Benim kankam bu!" Ben: "Annem beni çağırıyor gitmem gerek, sonra konuşuruz." Asu'm: "Kanka hani annen köye gitmişti?" Asu'm: "Kanka ya :( ." Kendimi nasıl banyoya attım bilemedim. Baba televizyon izliyordu, maalesef ki evdeydi ve ben şu an bağırmak istesem de bağıramıyordum. Banyodaki tüm muslukları açıp dizlerimin üzerine çöktüm ve sıktığım yumruğumu ısırarak ses çıkarmadan ağlamaya, sessizce haykırmaya başladım. Saçlarımı yoldum, ellerimi şakaklarıma beynimi yerinden sökmek istercesine bastırdım. Bunu ilk defa tadıyordum. Bu ihanetin tadıydı ve fazlasıyla acıydı. Koskoca iki yılı beraber geçirdik. İyiydik, mutluyduk. Ta ki, okullar açılana dek... Nedensizce soğuk yapmaya başladı. Hiç anlayamadım. Hep suçu kendimde aradım. Meğerse öyle değilmiş. İkimizi beraber idare etmiş ve ikimiz arasında bir seçim yapıp, evlenmek için onu seçmiş... "Ama gösteririm ben ona gününü," diye fısıldayarak ayağa kalkıp banyo aynasında kendime baktım. Gerçekten de berbat görünüyordum ve oraya gideceksem, çok güzel olmalıydım. O kızdan her halimle güzeldim zaten, yine de en güzel halime bürünecek ve oraya gidecektim! Banyodan çıkıp salona girdiğimde babamın televizyon karşısında uyuya kaldığını gördüm. Hemen yanından kumandayı alıp televizyonu kapattım ve parmak uçlarımda yanından ayrılıp odama döndüm. Gecenin karanlığından istifade edecektim. Makyaj masamın önünde oturup yüzüme hafif ama güzel bir makyaj yaptıktan sonra aynada kendime yalandan gülümseyerek, sarı saçlarımı açıp sırtıma attım. Ayağa kalkıp üzerimdekilere baktığımda, yüzümü buruşturarak dolabıma yöneldim. Dolabımdan siyah renkli en güzel elbisemi ve siyah, dantelli iç çamaşırlarımı alıp üzerime giyindim. Elbisenin etekleri dizimin bir karış üstündeydi. Yakası v şeklinde göğüslerimin altına kadar iniyordu ama dekoltesi fazla abartılı durmuyordu. Bununla nişan basabilir miydim? Evet uygundu. Altına giyinmek için siyah topuklu ayakkabılarımı aldım ancak pencereden çıkacağım için giyinmedim. Son olarak telefonumu ve bir miktar para ile kimliğimi koyduğum çantamı alıp, odamın kapısını kilitledikten sonra pencerenin önüne geldim. Pencereyi iki yana doğru açıp etrafa baktığımda kimsenin olmadığı bomboş arka sokağımızla bakıştım. Emin olduktan sonra ayakkabılarımı ve çantamı aşağıya atıp, pencerenin kenarına oturarak ayaklarımı aşağıya sarkıttım. Bir anda kendimi aşağıya bırakıp ellerimin ve hafif kıvırdığım dizlerimin üzerine düştüm. Sol dizimin sıyrıldığını hissettim, acıyordu. Bunu umursamadan ayakkabılarımı ve çantamı alıp, dörtyol ağzına kadar koştum. Nihayet bir taksi bulup bindim ve onun evinin adresini verdim. Asu'nun attığı resimde gördüğüm yer Mesut'ların evinin arka bahçesiydi. Orada beni ilk defa öptüğü an geldi aklıma. Fazlası da vardı. Şu an nişan yaptığı yerde ikimize ait çok anı vardı. Yarım saatin ardından taksi evlerinin önünde durduğunda parasını ödeyip, ayakkabılarımı giyinip indim. Önce eve baktım. Kısa bir an tereddüt yaşasam da, ne istediğimi biliyordum. Tam da şu an gidip onu tebrik etmek. Belki de rezil etmek. Hak ediyor ama yapmak istiyor muyum bilemiyorum. Tüm cesaretimi toplayıp, hızlı adımlarla evin etrafından dolandım. Arka bahçedeki müzik sesi kesildi. Onların nişan merasimini izledim. Gözlerimin önünde yüzükleri takıldı, kurdale kesildi. Birbirlerini öptüler... Şu ana kadar koruduğum tüm cesaretim, dimdik duruşum bir anda yerle yeksan oldu. Kalbim öyle çok acıdı ki, bir anlık hayatıma son vermek istedim. Niye ben değil de o? Ben daha çok hak ettim. Düşüncesi dolanıyordu toy zihnimde. Öfkeden yanlış düşünüyordum belki de. Ben burada düşüne durayım, nişan merasimi bitti bitecek neredeyse. Tam da bu an karar verdim. Orkestranın yanına yaklaşıp, kenarda boş duran mikrofonu elime aldım ve herkesin dikkatini kendi üzerime çekmek adına konuşmaya başladım. "Herkes bir buraya bakabilir mi?" Öyle de oldu. O ve sevgili nişanlısı dahil herkes bana bakıyordu. O hariç de hiçbiri beni tanımıyordu. "Öncelikle hepiniz hoş geldiniz, sevgili Mesut ve neydi şu kızın adı?" diyerek etrafa baktım ve bu an, "Rüya," Diyen birini duyup onayladım. "Hah evet Rüya... Mesut ve Rüya'nın bu mutlu gününde sizlere birkaç şey söylemek istiyorum..." Bakışlarım Mesut'a kaydığında öfkeli şekilde hızla bana doğru geldiğini görüp, gerileyerek hemen anlatmaya koyuldum. Hem de Rüya'nın gözlerine bakarak. "Ben bu şerefsiz Mesut'un nişanlanmasına rağmen hâlâ daha ayrılmadığı sevgilisiyim! Benden ayrılmadığı yetmezmiş gibi sevgili Rüya'cığım maalesef ki, bu pislik ikimizi beraber idare etti. Üzgünüm ama nişanlandığın kişi tam bir orospu çocuğu! Acı kendine! Ben ayıldım, seni de ayıltmaya geldim! Evlenme bu piçle! Kurtar kendini!" diye bağırdım. Herkes şaşkınlık dolu nidalar savururken, Mesut yanıma ulaşıp elimdeki mikrofonu sökerek aldı ve yere fırlatıp, beni kolumdan çekiştirerek oradan götürdü. Evin yan tarafına getirip beni duvara âdeta fırlattığında, acıyla inleyerek yüzümü buruşturdum. "Ne yaptın sen?" "Ne saçmalıyorsun?" Dedim gülerek. "Biz ayrılmadan nişanlanman normal, benim nişanı basmam mı anormal?" "Ayrıldık Sena! Sadece sen anlamak istemiyorsun!" dedi elleriyle yüzünü sıvazlayarak. "Benim bundan haberim yok." dedim acıyan omzumu ovarak. "Bunu yaptın ne geçti eline? Ne kazandın söylesene!" "Hiçbir şey. Bir şey kazanmak istediğimi kim söyledi? Ben bugün kaybettim ve az önce de kaybedişimi kutladım..." dedim mavi gözlerinin içine bakarak. Ah, o gözleri yok mu? İlk bakışta âşık etmişti kendine. Çok koştu peşimden. Kabul etmez de şimdi. "Çık git!" Diye bağırdı öfkeyle. Öfkelenmesi gereken bendim. Her zaman olduğu gibi yine zeytin yağı gibi üste çıkmaya çalışıyordu. "Gideceğim zaten," dedim başımı dikleştirerek. Yaslandığım duvardan aralanıp ona yaklaştığımda beni itti. "Korkma, öpecek değilim. Sana sadece bir soru sorup gideceğim." "Sor ve defolup git!" Dedi sabırsızca. "Neden ben değil de o?" Gözlerini kapatıp sabır diler gibi bir nefes alıp verdikten sonra tekrar gözlerime bakarak sebebini söyledi. "Çünkü seni istediğimde çocuk gibi davranıyordun. Yok utanıyorum... yok sevişemem... bilmem ne. Benim nasıl biri olduğumu başından beri biliyordun ve üzüleceğini bile bile beni sevdin. Yanlış mıyım? Senin gibi birinden hoşlanacak onca insan varken, gelip bana âşık oldun. Git de seni gerçekten olduğun gibi sevecek birini bul, sen benim kalemim de, kaderim de değilsin Sena. Üzgünüm..." deyip yanımdan geçip gittiğinde, ben bıraktığı yerde öylece kalakaldım. Ne yani, sırf sevişmedim diye mi? Onların töreni devam etti, hem de nasıl olduğunu bilemesem de hiçbir şey olmamış gibi, kaldığı yerden. Bense aklımda binbir soru, yüreğimdeki acıyla, elimde topuklu ayakkabılarımla sahile kadar yürüdüm. Yürüdüm, yürüdüm. Ayaklarımın altı kirlenip, acıyana kadar. Temiz hava bana yetene kadar. Şimdi tüm dünya bana saçma geliyordu. Her şey. Tüm yaşananlar; ilişkiler, aşklar, sevdalar, problemler vs. "Sırf sevişmedim diye," mırıldandım kendi kendime. Deniz ayaklarımın altında çarşaf gibiydi. Karanlık sular beni koynuna çağırıyordu. "Sevişmedim diye..." mırıldandım yine, yüzümdeki histerik gülücük yerini kahkahaya bıraktı. Saçma bir kahkaha ve ardından gelen acı dolu gözyaşları. Ben burada anbean biterken, o, belki de yine sevişti onunla. Bense bedenimi evleneceğim adama saklıyorum diye kaptırdım sevdiğimi ele. Şimdi çok saçma geliyordu. Sahi, o bedenini benim için saklıyor muydu? Kim saklar ki? Ben niye sakladım? Değer miydi? Değmedi. Elimdeki çantayı ve ayakkabılarımı aşağıya bırakıp, sadece topuklarımın ucu betona gelecek şekilde yaklaştım denize. Son bir nefes aldım karanlık gökyüzüne bakarken. Tek bir yıldız bile yoktu ama Ay, her zamanki gibi çok güzeldi. Bütün bir ay vardı karanlık gecemi aydınlatan. Deniz serin bir rüzgâra tutunarak aramla çırpınıyordu kayalıklara. Tek bir saniyede düşündüm, karar verdim ve kendimi soğuk suların arasına bıraktım. Vücudum suyun derinliklerine batarken, kıpırdamıyordum. Ben kurtulmak için en ufak bir çaba göstermezken, başka biri kollarını belime doladı ve beni suyun yüzeyine çıkardı. Yapabildiğim tek şey öksürmek oldu. Kendime gelip gözlerimi araladığımda, onun sadece gölgesini görebiliyordum ve sonrası yine karanlıktı...

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Sessiz Çığlık

read
10.0K
bc

KIZIL ŞEYTAN (BERDEL) TAMAMLANDI

read
14.2K
bc

İNFAZ

read
4.8K
bc

Askerin Yaralı Gelini

read
26.4K
bc

Askerin Gelincik Çiçeği

read
33.1K
bc

KARŞI KOMŞUM Bİ ROMEO

read
7.3K
bc

YIKIK MESKEN

read
3.3K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook