COĞRAFYA KADER MİDİR?

1154 Words
"Kürtçe cümleler için daha öncede kullandığım "~ " işaretini cümle başında kullanacağım. " Yıllardan beridir süre gelen bir sözdür bu , ilk kim ne zaman söylemiş bilmiyorum ama geldiğim zamanda daha da sık duyduğum "Coğrafya kaderdir" cümlesi şimdi karşımda duruyordu. Kaçan kişilerin yaşaması için berdel adı altında dayatılan evlilik ile bir çift genç güya kurtarılırken diğer bir çift dipsiz bir kuyuya atılıyordu. Belki bazıları silahların namlusundan kurtuluyordu ama bunun için bazılarının başka bedeller ödemesi gerekiyordu. Aşağıda verilen karar Narin'i kaçıran Salih'in kız kardeşinin Aziz ile berdel yapması yolundaydı. Ama bunun iki tarafı da memnun eden bir çözüm olarak düşünülmediği aşikardı. Zira bunu düşünme nedenim başlangıçta Dilan hanımın rahatlığıydı. Ona göre oğlu Narin ile evlenirken kendisi de kızını Beyazıt'a vermeyi ya da bu işten beni kullanarak çıkmayı planlıyordu. Tabi bunu planlarken kızının yaşının ufak olmasının avantajını da hesapladığını es geçmemek gerekiyor. İşlerin planladığı gibi gitmemesine karşın verdiği tepki ağaların sert ve net tavırları ile durdurulmuştu. Konağın avlusu hala fısıltıların esiri olsa da ağalar dağılmış, kalan taraf aileler düğün hakkında konuşmaya başlamıştı. Bu arada Beyazıt kazandığı tavla ödülünü sonraya saklamak istediğini belirterek konaktan ailesi ile birlikte ayrılırken ben bu işin burada son bulmadığını hissediyordum. Dilan hanım kızını Aziz'e vermeye niyetli olmadığını açıkça belli etmişti aslında. Yine de sonraki hamlesini tahmin etmek pek kolay olmayacaktı. Aşağıdaki arbede sakinleştiğinde annem Hande hanım yukarı yanıma geldi. Bana gülümseyerek bakarken az öncekine tezat yumuşak bir ses tonu ile konuştu. " Kızım Asmin'im acıktın mı? Yemek hazırdı birlikte yiyelim mi?" Bana sevgi ve minnetle bakan kadına gülümserken yaşadıklarını tahmin etmem bile mümkün değildi. Daha önceki hayatımda pek çok defa farklı safhalarda şizofren bireylerle tanışma şansım olmuştu. Şizofreni zor ve tamamen iyileşen bir hastalık olmamasına karşın erken teşhis ve bulunduğu safhanın durumuna göre normal hayata uyum sağlayan bireyler olarak yaşamlarını sürdürmelerinin mümkün olduğunu da görmüştüm. Ama bunun için hem ebebeynlerin bilinçli olması hem de uygun şartların sağlanması gerekiyordu. Bütün bunlar sağlansa bile hastalığın yapısı da bazen yaşamın içine bu bireylerin katılmasını imkansız hale getirebiliyordu. Hande hanımın bana gösterdiği sevecen tebessüme aynı şekilde karşılık verdim. " Aslında fazlasıyla acıkmıştım. Güzel bir yemek harika olur." Hande hanım bulunduğumuz katın parmaklıklarından aşağı eğilerek: "~ " Sema, Asmin ve benim için odaya yemek getirin." dediğinde aşağıdan Sema'nın onaylayan sesini duydum. Hande hanım yanıma gelince odaya beraber geçtik. Kafamda pek çok soru vardı ama bunları nasıl soracağımı bilmemenin sıkıntısı içindeydim. Biz odaya geçtikten on dakika kadar sonra kapı çaldı. Hande hanım tok bir sesle "Gir" dediğinde içeri elinde tepsi ile Sema denen kız girdi. Tepsiyi masaya bırakıp başı ile selam vererek odadan çıktı. Masanın başına oturduğumuzda Hande hanım yüzünde mutlu bir tebessümle yemeğe başlarken kafamda yer eden soruları sormaya karar verdim. " Anne, bendeki sorun neydi?" Sorduğum sorunun cevabını bilsem de gene de karşımdaki kişinin sözcükleri ile duymak izleyeceğim yol için önemliydi. Hande hanım derin bir nefes aldı ve kaşığını masaya bırakıp sakin bir ses tonu ile konuşsa da içindeki fırtınaları gözlerinden okuyabiliyordum. " Ne kadarını hatırlıyorsun bir tanem?" Bu soruya verecek bir cevabım yoktu aslında. Geldiğim zamanda bir vaka için şizofreni hastaları üzerine araştırma yapmıştım. O zaman bana yardımcı olan doktorlar kriz anı geçtikten sonra hastaların neredeyse yaptıkları ve gördükleri pek çok şeyi net olarak hatırlayamadıklarını söylemişti. Bazen zihin yaşadıklarının etkisiyle hiç bir şey hatırlamazken bazı durumlarda ise silik bazı anıların ve duyguların kaldığını da özellikle belirtmişlerdi. Hande hanımı incitmeden ve şüphelendirmeden hem bu durumun içinden sıyrılmalı hem de içinde bulunduğum beden hakkında bilgi almalıydım. " Açıkçası pek fazla bir şey değil. Kabus gibi bazı korkunç görüntüler ile bazı sesler hatırlıyorum. Yine de hiç biri net ve anlaşılır diyemem." Hande hanımın yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. Kısa sessizliği, söyleyeceği şeyler için seçeceği kelimelere özen gösterdiğini anlamamı sağlıyordu. Derin bir nefes alıp söze başladığında hem tavırları hem de kelimeleri ile ne kadar özel bir hanım olduğunu anlamamı sağladı. " Baban yani Baran ağa, benim kara sevdamdı. Ağa dediğime bakma o bu düzenin içinde olmak istemeyen her zaman kendi hayatının yol haritasını çizmek için çırpınsa da sonunda buraya zincirlenmiş zavallı bir ruhtu. Ama bana karşı zarafeti, kibarlığı ve aşk dolu bakışları ona karşı gözümü karartmama yetmişti. O zaman aşkın her şeye rağmen en doğru karar olduğuna inanıp peşinden sürüklendim. Gençtim, toydum ve Baran'a aşık olmuştum." Durdu, derin bir nefes aldı, konuşmasına devam etmeden önündeki tepsiden bir yudum su içti. " Bütün bunların getirdiği heyecan ile buralara gelmekle kalmadım onun ikinci eşi olmayı da kabul ettim. Başta zorda olsa sevdamın ateşi ile dayandım ama hamile kaldığımda işler değişti. Bu koca konağın bir iblis yuvası olduğunu yediğim yemekten zehirlenip ilk çocuğumu kaybettiğimde çok iyi anladım. Sevdiğim adam beni koruyamadığında kırıldım , bu düzene baş kaldıramadığında verdiğim kararın doğruluğunu sorgulamakla kalmadım ona aşkımı da sorgulamaya başladım. Ama hala sevdiğim adamdan tekrar hamile kaldığımda bu defa çocuğumu korumak adına babama baş vurdum. O zamanlar aşiretin mali sıkıntıları yüzünden kimse karşı çıkamazken babamın sundukları ile bir gücüm oldu." Sözlerini seçerken dikkatli olsa da hissettiği öfke ve hayal kırıklığı bariz bir şekilde görülüyordu. Bu arada ben bu zavallı kadının yaşadıklarını dinlerken içimin sızladığını hatta kalbimin acı ile dolduğunu hissetmiştim. Yüzüm duyduklarımın etkisi ile düşerken insanların acımasızlığının sınırı olmadığı gerçeği ile bir kere daha yüzleşmiş oldum. " Sonra hayatımıza sen girdin. Önceleri çok mutluyduk ancak sen ilkokulu bitirip de ortaokula başlayınca baş gösteren hırçın hareketlerin ile işlerin rengi değişti. Bu konakta boğulduğunu düşündüm ve ne kadar Baran karşı çıksa da seni bir doktora gösterdim. Narin ve hassas bir ruhun olduğunu , bu nedenle de bunalıma girdiğini söyleyen o aptal doktor yüzünden hastalığını o zaman anlayamadım. Ama liseye geçtiğinde geçirdiğin krizler basit bir bunalımdan fazlası olduğunu anlamamı sağladı. Kocamın tarafı hacı hoca peşine düştüğünde radikal bir karar alıp yine babama sığındım. Bana İzmir'den çok iyi bir psikolog ayarladı ve o gün hastalığına bir isim kondu, ŞİZOFRENİ." Durdu ve ne tepki vereceğimi anlamak için yüzüme baktı. Bildiğim gerçek ile yüzüm düşerken kaşlarım havalandı. Tepkimi anlamak için dikleştiğinde bunun sadece basit bir davranış değil korkudan kaynaklı olduğunu anlamıştım. Bu uzun zamandır karşılıklı konuşmak bir yana sakince yan yana duramadığı kızını yeniden kaybetme korkusuydu. Bu korkuyu gördüğüm gözlerdeki beklenti ile Asmin'in bedenini bana emanet edip giderken benden son isteğinin nedenini daha iyi anladım. Çok acı çeken annesi için elinden gelen son çabayı saygı ile kabul ettim. " Beni gördüğünde yüzündeki garip bakışın nedeni buydu demek ki. Üzgünüm ne yazık ki bunların hiç birini hatırlamıyorum." Gülüşündeki gerginlik yavaşça yok olurken gözleri parlayarak öne eğilen Hande hanım ellerini ellerime sardı. Bana sevgi ve ihtiyaçla bakan kadının bakışları deli gibi çalan kapının sesi ile kaybolduğunda kaşları çatılarak ayağa kalktı. Hemen arkasından ben de ayaklandım ama o beni bir hareketi ile durdurduktan sonra " Gir " dediğinde içeri bir hışımla Dilan denen kadın girdi. "~ Hande.... yapma yapma kıyma kızıma. O daha çok küçük." Dilan hanımın ağlamaktan şişmiş gözleri tekrar sulanırken Hande hanım ifadesini hiç bozulmadan konuştu. "~ Sen doğmamış çocuğuma kıymıştın ama" Son sözünü söylediğinde başı daha da dikleşti ve ondan beklemediğim cümleler dudaklarından döküldüğünde aklıma gelen atasözünün gerçekliği ile derin bir iç çektim. KESER DÖNER SAP DÖNER GÜN GELİR HESAP DÖNER.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD