2

858 Words
Onu burada beklemiyordum. Şu an bana bakışlarından anladığım tek şey benimle ilgilenmiyordu. Sanırım şüpheleniyordu ve bu hiç iyi olmamıştı. Vermek istediğim böyle bir izlenim değildi. Bozuntuya vermeden yüzüme güzel bir gülümseme yerleştirdim ama onun çatılan kaslarında herhangi bir değişme olmadı. "Kimsin sen?" Bir görev başlamadan nasıl biter şu an onu yaşayarak öğreniyordum. Bu şekilde soru sormasının şüphelenmekten başka ne açıklaması olabilirdi ki? Ben böyle şansın İzzetti ikramını sikeyim! "Hera." Yüzümde ki gülümsemeyi silmeden tekrar ettim. "Lee Hera." Rahat bir tavırla bardağımda ki sıvıdan bir yudum aldım. O benden şüpheleniyorsa bile bunu onaylayacak tavırlar sergilememem gerekiyordu. Ben bir istihbarat üyesiydim ve nerede nasıl davranmam gerektiğini çok iyi biliyordum. Bana doğru eğilerek yüzlerimizi eşitlemeye çalışınca tedirgin olsam da bunu asla belli etmedim. "Bizim masaya neden o kadar dikkatli baktığını öğrenebilir miyim Hera?" Kafamı olumlu anlamda sallayarak gülümsedim. Fazla yakınımda duruyordu ve dikkatimi dağıtıyordu ama şu durumda yapabileceğim bir şey yoktu. "Ben kiminle konuşuyorum? Hitap etmek açısından soruyorum." Jim bakışlarını vücudumda geçirdikten sonra gözlerimizi buluşturdu ve rahat bir tavırla ismini söyledi. "Jim." Kafamla onu onaylayıp gülümsedim. Gülmekten nefret etmeye başlamıştım, çenem ağrıyordu amına koyayım! "Jim, şu etrafına bir baksana. Kadınların neredeyse çoğu sizin masanıza bakıyor." Elimle yanında orta yaşlı bir adam olan genç kadını gösterdim. "Hatta bak yanında sevgilisi olanlar bile sizin masaya bakıyor." Bakışlarını gösterdiğim yerden çekip bana döndü. "Eee yani?" Salak mıydı acaba? Yazık. "Yani olay şu ki, sizin masada yedi tane yakışıklı adam varken bakmamak biraz aptalca." Jim sonunda çatılan kaşlarını düzeltti ve hafifçe gülümsedi. Sonra ne yaptığının farkına varmış gibi gülüşünü anında yüzünden sildi. "Sanırım yedimizle birden ilgileniyorsun? Hepimizi dikizliyordun da." Yüzümde ki gülümsemeyi silmeden omuz silktim. "Baktım ama herhangi bir tercih yapamadım." Jim şaşkınlıkla yüzüme baktığında yüzümde ki gülümsemeyi silmedim. Aklından neler geçiyordu bilemiyorum ama beni yanlış anladığına emindim. "Yani şöyle söyleyeyim, birinizi tercih etmek isterdim ama hiçbiriniz tipim değilsiniz." An itibariyle plan değişikliğine gitmeye karar vermiştim. Şimdi ben buna orospu gibi davransam bir boka yaramayacaktı ve ben orospu olduğumla kalacaktım. En iyisi beğenmemiş gibi yapıp ilgi çekmekti. Umarım her şeyi yüzüme gözüme bulaştırmazdım. Jim gülerek kafasını iki yana salladığında gözüm gülüşüne takıldı. Güzel gülüyordu ama alaycı bir gülümsemeydi. "Çok üzüldüm bak. Bizimkilerde seni nasıl ayarlasalar onu düşünüyorlardı." Benimle alay ettiğini anlamamak için salak olmak gerekiyordu. Alt dudağımı sarkıtarak omuz silktim. "Yazık olmuş o zaman." Bakışlarımı ondan çekip arkasında ki uzun boylu çocuğu gördüğümde gülümsedim. "Sanırım şansımı şundan yana kullanacağım. Görüşürüz." Bu konuşmayı daha fazla uzatmak benim için sıkıntı yaratabilirdi o yüzden gülümseyerek yanından ayrıldım. Başka bir üye ile iletişim kursam sanırım bu kadar gerilmezdim ama Jim'in bakışları beni germişti. Yanına gittiğim çocuğa gülümseyerek baktım. Hay amına koyayım ya şimdi bir de bununla uğraşacaktım! "Selam." Çocuğun verdiği selama karşılık sadece gülümsedim. Biraz laflar sonrasında çeker giderdim. Bu gecelik bu kadar aksiyon bana yeterdi. ... "Düşündüm de planını bana söylersen sana yardımcı olabilirim." Chanyeol'e bakarak göz devirdim. Bazen cidden saçmalıyordu. "Düşünmek için bir beyine ihtiyacın var biliyorsun değil mi?" Gram gocunmadan elinde ki kahvenin birini bana verdi. Bazen gerçekten çok saf olabiliyordu ve nasıl istihbarat üyesi olduğu konusunda şaşkındım. Bu kafayla çok yaşamaz bu denilen türdendi kısaca. "Ben sana yardımcı olmak istiyorum senin yaptığına bak." Umutsuzca kafamı iki yana salladım. En iyi arkadaşımdı ve şu an bunu kullanarak görev hakkında benden bilgi almaya çalışıyordu. "Kuralları biliyorsun değil mi? Sana hiçbir şey anlatamam. Ayrıca bu kadarını bildiğini bile biri duyarsa ikimize de sepetlerler." Chanyeol'e sadece bu çeteyle ilgili araştırma yaptığımı görev için izin verilirse bir plan yaparak harekete geçeceğimi söylemiştim. Normalde bunu bile paylaşmak yasaktı ama bende inandım neticede yani, birine anlatmam gerekiyordu. "Bu haksızlık. Ben sana tüm görevlerimi anlatıyorum." Asılan suratına aldırmadan gülümseyerek kahvemden bir yudum aldım. "Bu senin aptallığın anlatma." Önce kaşlarını çatıp bir süre sinirle baktı ardından tekrar suratını asarak kafasını aşağı yukarı salladı. "Doğru söylüyorsun ama içimde de tutamıyorum." Yani ben de içimde tutamıyordum ama detay da vermiyordum. O görevini en ince ayrıntısına kadar anlatıyordu. Öyle ki dinlediği adamın hangi marka prezervatif kullandığından bile bahsetmişti. Rezalet. "Bensiz kahve içiyorsunuz alınıyorum." Baekhyun, dinlenme odasından içeri girerek kendini boş koltuğa attı. Gözleri kıpkırmızıydı anlaşılan uzun süredir bilgisayarla uğraşıyordu. "Kimi dinledin?" Kafasını sağa sola sallayarak bıkkın bir nefes verdi. "Amirin kilitlediği dosyaları sisteme işledim." Kesin bir boklar yemişti ki evrak cezası almıştı yoksa bu iş onun işi asla değildi. "Ne yaptın?" Benim aklımdan geçeni chanyeol sorunca bakışlarım Baek'e kaydı. Cidden bu sefer ne bok yediğini merak ediyordum. "Kız kardeşimin sevgilisini telefonunu dinlerken yakaladı." Yüzümü buruşturarak şaşkınlıkla ona baktım. "Neden?" Omuz silkerek oturduğu koltukta uzandı. "Aldatıyor diye düşünüyordum." Düşünüyordum dediğine göre bir bok çıkmamıştı. Saçma sapan şeyler için istihbarat hatlarını kullandığı için de cezayı almıştı. Eh, bir nevi hak etmişti. "Kız kardeşini kıskanıp mutsuz olması için uğraşanı da ilk defa görüyorum." Chanyeol kesinlikle doğru söylüyordu. Dünya tatlısı bir kızdı ve sevgilisi de gayet iyi bir çocuktu. Zaten ilk çıkmaya başladıklarında çocuğu detaylıca araştırmıştık. Baek gereksiz bir korumacılık yapıyordu. "Hyerim." Kapıdan gelen ses ile hepimiz ayağa kalktık. Ne zaman gelmişti herhangi bir fikrim yoktu. "Buyurun amirim." Yüzünde ki gülümsemeden anladığım kadarıyla iyi bir şeyler olmuştu. Normalde suratsız insanın tekiydi de kendisi. "Planını ve hazırladığın dosyaları on dakika içinde odamda istiyorum." Kapıdan uzaklaştığında arkasından bir süre öylece bakakalmıştım. Ardından olayı kavradığımda kahkaha attım. Görev emri onaylanmıştı. Her şey şimdi başlıyordu.    
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD