Aradan birkaç gün daha geçmişti. Lucy, odasında dinlenerek gücünü toparlamaya çalışıyor, bir yandan da zihnindeki boşlukları doldurmanın yollarını arıyordu. Sürünün sıcak ve misafirperver tavırlarına rağmen, kendini bu yeni ortamda hâlâ biraz yabancı hissediyordu. Leon’un nazik ve sabırlı davranışları ise ona güven veriyordu.
O sabah Lucy pencerenin önünde oturmuş ormanın derinliklerini izlerken kapı nazikçe çalındı. “Gel,” dedi.
Kapı aralandı ve Beta Gideon içeriye girdi. “Alfa Leon seni, aşağıda, salonda görmek istiyor,” dedi saygılı bir ses tonuyla.
Lucy kaşlarını kaldırarak, “Neden?” diye sordu, merakla.
Gideon hafifçe gülümsedi. “Sanırım bunu kendisi söylemek istiyor.”
Lucy biraz şaşkın, biraz da merak içinde Beta Gideon’un ardından merdivenlerden inmeye başladı. Evin büyük ve görkemli salonuna adım attığında, etrafın boş olduğunu fark etti. Gözleri salonda birilerini aradı, ama kimseyi göremeyince kaşlarını çatarak, “Burada neler oluyor?” diye mırıldandı.
Tam o sırada, arkasından Alfa Leon’un çapkınca gülümseyen sesi duyuldu. “Sana bir sürprizim var.”
Lucy, Leon’a döndüğünde onun yüzündeki çekici ama samimi ifadeyi gördü. Leon, ağır adımlarla ona yaklaştı ve kapıya doğru bir işaret yaptı.
“Ne sürprizi?” diye sormasına gerek kalmadan, salonun büyük kapıları yavaşça açıldı.
Kapının ardında Lucy’nin annesi ve babası duruyordu. Her ikisinin de yüzünde sevinç ve özlem dolu bir ifade vardı. Lucy onları gördüğü anda gözleri doldu, şaşkınlık ve mutluluk içinde donakaldı.
“Anne! Baba!” diye haykırdı ve hızla onlara doğru koştu.
Isabel, Lucy’yi kollarına sıkıca sardı. Annesinin şefkat dolu dokunuşu, Lucy’nin içindeki tüm korku ve karmaşayı silip süpürdü. Isabel, saçlarını okşarken, “Canım kızım, seni çok özledik,” dedi, sesi duygusal ve yumuşaktı.
Lucy annesinin göğsüne yaslanırken gözyaşlarını tutamıyordu. Babası da onlara katıldı, kızına sarılarak özlemini giderdi.
“Nasıl hissediyorsun, Lucy? İyisin, değil mi?” diye sordu Isabel, onun yüzüne endişeyle bakarak.
Lucy, annesinin sorusuna hafifçe gülümseyerek yanıt verdi. “Şimdi çok daha iyiyim. Sizleri görmek... Bana çok iyi geldi."
Ailesine sarılmaya devam ederken, Lucy’nin gözleri bir an Leon’u aradı. Leon salonun bir köşesinde durmuş uzaktan onları izliyordu. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı ama gözlerinde derin bir tatmin ve mutluluk okunuyordu.
Lucy, ailesine sarılırken Leon’a minnettar bir bakış attı. Onun sayesinde ailesini tekrar görebildiğini biliyordu. O an, Leon’a karşı hissettiği güven ve yakınlık bir kat daha derinleşti.
Leon, Lucy’nin bu bakışını yakaladı ve ona başıyla hafifçe selam verdi. Yüzünde yine o çapkın gülümseme vardı.
Aile birkaç dakika boyunca birbirine sarılıp özlemlerini giderdikten sonra, Leon onların oturması için işaret etti. Büyük salonun rahat koltuklarında yerlerini aldılar. Annesi ve babası Lucy’nin yüzüne bakarak onun iyi olduğunu kendi gözleriyle görmenin rahatlığını yaşıyorlardı.
Babası, Leon’a dönerek, “Bize bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz, Alfa Leon. Lucy’nin iyi olduğunu kendi gözlerimizle görmek bizim için çok önemliydi,” dedi.
Leon, hafifçe başını eğerek, “Lucy bizim için de çok değerli. Onun mutluluğu ve sağlığı benim en büyük önceliğim,” dedi. Sesi samimi ve kararlıydı.
Lucy, Leon’un bu sözleri karşısında hafifçe kızardı. Leon’un bu kadar açık bir şekilde kendisine değer verdiğini hissetmek, onu hem şaşırtıyor hem de derinden etkiliyordu.
Aile, bir süre boyunca geçmişten ve Lucy’nin iyileşme sürecinden konuştu. Isabel, Lucy'le annelik şefkatiyle ilgilenirken, babası da Leon’a teşekkürlerini sunmaya devam etti. Leon, her zamanki lider tavrıyla her konuşmayı nazikçe karşıladı.
Lucy için bu anlar, hayatının en huzurlu anlarından biriydi. Ailesinin varlığı, Leon’un gösterdiği anlayış ve destek, içindeki karmaşayı biraz olsun dindirmişti.
Bir süre sonra Isabel, Lucy’nin elini tutarak, “Senin güçlü olduğunu biliyorum, ama her zaman senin yanındayız,” dedi.
Lucy, annesinin gözlerinin içine bakarak başını salladı. “Biliyorum, anne. Ve sizin varlığınız benim için her şeyden önemli.”
Leon, bu anı sessizce izliyordu. Onun için Lucy’nin mutluluğu her şeyden önemliydi ve yaptığı bu sürprizin amacına ulaştığını görmek, içinde büyük bir huzur ve tatmin hissetmesine neden oluyordu.
Günün ilerleyen saatlerinde, Lucy ailesiyle vedalaşırken onları tekrar göreceği günü iple çektiğini söyledi. Annesi ve babası Leon’a tekrar teşekkür ederek ve kızlarına sıkıca sarılarak evden ayrıldılar.
Leon, Lucy’yi ailesiyle buluşturmuş olmanın gururuyla ona bakarken, Lucy derin bir nefes aldı ve ona minnettar bir şekilde, “Bunu benim için yaptığın için teşekkür ederim, Leon. Bu, benim için gerçekten çok değerli,” dedi.
Leon hafifçe gülümseyerek, “Her zaman senin için buradayım,” dedi.
Bu sözler, Lucy’nin kalbine bir kez daha dokundu. Belki de gerçekten burada, bu sürüde, kendine bir yer bulabilirdi. Ve belki de bu yer, gerçekten de Leon’un yanı olabilirdi.