Bölüm 28:Geçmişten Biri

863 Words
Alfa Leon, ağır ve kararlı adımlarla odasına yöneldi. Tüm gün boyunca dolunayda doğanları sorgulamış, öfkesini onlardan çıkarmıştı. Ancak hissettiği huzursuzluk geçmemişti. Lucy’nin orada, kendi odasında olduğunu bilmek, içindeki kurdu sürekli tetikte tutuyordu. Bu durumu daha fazla görmezden gelemiyordu. Kapıyı açıp içeri girdiğinde, Lucy uykulu gözlerle yanında bir kitapla yatakta uzanıyordu. Leon'u görünce gözleri hızla büyüdü ve yerinde doğruldu. Leon, Lucy’e kısa bir bakış attıktan sonra, güçlü bir şekilde konuştu. "Sabah odaya aniden girdiğim için özür dilerim. Böyle bir şey... olmamalıydı," dedi, sesi derin ve yankılıydı. Lucy şaşkın bir şekilde ona baktı, dudakları hafifçe aralandı ama tek kelime edemedi. Onun varlığı, yaydığı güç ve erkeksi enerji Lucy’yi tamamen etkisi altına almıştı. Leon, bir adım daha yaklaşırken gözleri Lucy’nin kıyafetlerine takıldı. Giydiği sweatin tanıdık olduğunu fark etti—bu kendi dolabından bir parçaydı. İçini çekti ve bir anda burnuna dolan tanıdık kokuyla durakladı. Lucy’nin tatlı, çiçeksi kokusu ve kendi odunsu, erkeksi aroması birleşmişti. Bu koku... bu his... Leon’un içinde yankılanan tek bir düşünce vardı: "İşte bu... istediğim tek şey bu...Kokularımızın karışması... bir bütün olmak." Alfa Leon için bu an, kendi kurduyla verdiği savaşın başlangıcıydı. Lucy’nin üzerindeki kıyafetlerden yayılan kendi kokusuyla Lucy’nin eşsiz, baş döndürücü kokusunun karışımı, Leon’un içinde bir şeyleri paramparça ediyordu. Burnuna dolan bu koku, onu derin bir çekime sürüklüyordu. Gözleri Lucy’nin yüzüne kaydı; masum, endişeli ama bir yandan da çekici. Bu, olmaması gereken bir şeydi. Olmamalıydı. Ama içindeki kurt başka türlü düşünüyordu. Kurt uluyordu, bağırıyordu, Lucy’yi istiyordu. Sadece Lucy’yi. Leon bir adım daha attı. Her adımda Lucy’nin kokusuyla karışmış kendi kokusunu daha yoğun bir şekilde duyuyor, bu da onun arzuyla başını döndürüyordu. Kurdu içinden uluyarak bağırıyor, kontrolünü ele geçirmek için çırpınıyordu. Leon dişlerini sıkarak başını başka yöne çevirmeye çalıştı, ama Lucy’nin masum bakışları ve üzerindeki o kıyafet... her şey arzularını alevlendiriyordu. Lucy, onun bir anda değişen ifadesini fark etti ve ürkek bir sesle, "İyi misin?" diye sordu. Ancak Leon’un gözleri artık farklı ve karanlık bakıyordu; şehvet ve tutku doluydu. "Hayır," dedi, sesi boğuk ve arzuyla doluydu. Gözleri tekrar Lucy’nin yüzüne kilitlendi ve bir adımda onu yanına geldi. Onu sertçe kucakladı. Lucy, kendisini güçlü kolların arasında bulduğu anda kalbi hızla çarpmaya başladı. Ne olduğunu anlayamadan Leon onu sertçe yatağa doğru attı, ama bu hareket kaba olmaktan çok tutkuyla doluydu. Lucy yatağın üzerine düştü. Leon, üzerine eğildiğinde aralarındaki mesafe neredeyse yok olmuştu. Lucy’nin yüzüne bakarken, onun şaşkınlık ve korku dolu bakışlarını gördü, ama aynı zamanda içinde saklı arzuyu da fark etti. Leon’un dudakları hafifçe aralandı, ama hiçbir şey söylemedi. Çünkü şu an ne söylerse söylesin, kelimeler yetersiz kalırdı. Lucy’nin nefesi hızlanmış, gözleri bir yandan kaçacak yer ararken bir yandan ona kilitlenmişti. Ama Leon, kendi arzusunun ve içindeki kurdun çığlıklarının etkisinde, artık mantıklı bir düşünceye yer olmadığını biliyordu. Leon, güçlü elleriyle Lucy’nin vücudunu sımsıkı kavradı. Sert bir şekilde onu kendine çekti, sanki asla yeterince yakın olamayacakmış gibi. İçindeki kurt öfkeyle uluyor, “Al onu, o senin!” diye haykırıyordu. Dudakları Lucy’nin boynunda dolaşırken, genç kız irkilerek hafif bir çığlık attı. Ama bu korkudan değil, onun dokunuşuna duyduğu yoğun histendi. Lucy’nin nefesinin kesildiğini hisseden Leon, daha da sertleşti. Lucy, onun gücüne ve yoğunluğuna teslim olmuştu. Leon’un teni sıcak, dokunuşları yakıcıydı. Kendisine bu kadar hâkim olamayan bir erkeğin, aynı zamanda her hareketinde ona zarar vermemeye çalıştığını hissedebiliyordu. Bu tezat, Lucy’nin başını döndürüyor, onu tamamen ele geçiriyordu. Leon, Lucy’yi sanki ona ait olduğunu dünyaya haykırmak ister gibi bir tutkuyla okşadı. Dudakları ve elleri, Lucy’nin her köşesini keşfediyordu. Onun her nefesi, her kıpırdanışı, Leon’u daha da deliye çeviriyordu. Lucy’nin nefesi sıklaşmıştı; onun kararlı bakışları, güçlü varlığı ve yaydığı vahşi enerji, kendisini tamamen etkisi altına almıştı. Leon, eğilerek Lucy’nin bileklerini kavradı ve onları hafifçe yukarı kaldırarak yatağa sabitledi. “Seni istiyorum,” diye hırıltılı bir sesle mırıldandı. Gözlerindeki karanlık arzu, Lucy’nin kalbinin daha hızlı çarpmasına neden oldu. Bu sözlerdeki kesinlik ve açlık, ona karşı koyamayacağı bir çağrı gibiydi. Leon’un yüzü yaklaşırken Lucy’nin zihni boşalmıştı; sadece onun dokunuşlarını ve varlığını hissediyordu. Leon’un elleri, Lucy’nin bedenine doğru kayarken, üzerindeki kıyafetlere sabırsızlıkla dokundu. Kıyafetleri yırtmaya başladı. Her bir parça, yere düştükçe Leon'un şehveti daha da artıyordu. . "Kendi kokumla senin kokunun karışmasını istiyorum," diye alçak bir sesle fısıldadı, nefesi Lucy’nin boynunda bir sıcaklık yaratıyordu. Lucy, onun gücüne ve kararlılığına hayran kalmıştı; içindeki arzunun dalga dalga büyüdüğünü hissediyordu. Bir şey söylemek için ağzını açsa da, Leon’un vahşi ama aynı zamanda şefkatli dudakları her türlü düşüncesini silip atıyordu. Leon, Lucy’nin boynuna doğru eğildiğinde, derin bir nefes aldı ve hırıltıyla devam etti: "Seni işaretlemek istiyorum." Bu sözler, Lucy’nin içinde daha önce hiç hissetmediği bir heyecan ve teslimiyet dalgası yarattı. Onun güçlü elleri, Lucy’nin bedeninde bir iz bırakıyor gibiydi; aynı zamanda bu dokunuşlar Lucy’nin tamamen ona ait olduğunu hissettiriyordu. Leon, Lucy’nin dudaklarına yaklaşırken dokunuşlarını daha derinleştirdi, her dokunuşu sahiplenici ve ihtiras doluydu. Lucy, onun karşısında direnmenin imkansız olduğunu fark etti; bu artık sadece fiziksel değil, ruhsal bir çekimdi. Aralarındaki bağ, kelimelerin ötesindeydi. Leon, Lucy’nin göğüslerini okşamaya başladı. Sonra, karnını, bacaklarını ve bacaklarının arasını... Lucy, zevkten inliyordu. Vücudu, titremeye başladı. Leon, ona daha da yaklaştı. Pantolonunun fermuarını aceleci bir tavırla açıp erkekliğini kavradı. Onu içine girmek, onu doldurmak ve kendine ait yapmak istiyordu... Tam Leon onu almaya hazırlanırken ve ikisi de arzunun doruğundayken, kapı birden hızla açıldı. Megan’ın tiz sesi, tutkulu havayı bir anda kesip attı: "Burada neler oluyor?"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD