Elvin, havaalanının VIP girişine girdiklerinde hâlâ ne olduğunu tam kavrayamamıştı. Sabahki hengâme, Ardil’in sessizliği, valizlerin ortalıkta dolaşması derken, kendini bir anda özel jetlerin park ettiği alanda bulmuştu. Gözleri kocaman açıldı. Pırıl pırıl parlayan beyaz gövdesiyle jet, sanki bir film sahnesinden fırlamış gibiydi. Kapısının önünde iki görevli bekliyor, biri merdiveni indirmiş, diğeri de çantasını almak için hazır bekliyordu. “Biz… biz bununla mı gideceğiz?” diye sordu, sesi şaşkınlık ve hafif bir heyecanla titremişti. Ardil tek kelime etmedi. Elvin’in sorusuna sadece başıyla onay verip merdivenlere yöneldi. Adamın ağır ama kararlı adımları, karısının kalbindeki merakla karışık heyecanı iyice büyüttü. Elvin, merdivenlerden çıkarken kendini tutamayıp etrafa bakındı. Uçak

