bc

HEĴA

book_age18+
2.2K
FOLLOW
13.7K
READ
HE
age gap
playboy
dominant
goodgirl
boss
mafia
drama
no-couple
mystery
campus
highschool
disappearance
seductive
wild
civilian
like
intro-logo
Blurb

KENDİNDEN YAŞCA BÜYÜK BİR ADAMLA ZORLA EVLENDİRİLMİŞ YAŞARKEN DEFALARCA ÖLMÜŞ BIR KADININ ÖYKÜSÜ

chap-preview
Free preview
heja
Haziran ayının başı olmasına rağmen Mardin sıcağı bunaltıyordu. Sabah huzursuz bir şekilde uyandı “Heja”. Hazırlanıp indi mutfağa. Kimse uyanmadan kurması gerekiyordu masayı, yoksa Allah yarattı demezdi anası. Altı kardeşin en büyüğü “Heja”. Daha 18’inde olmasına rağmen binmişti bütün ailenin yükü omzuna… Kahvaltıyı kurup çıktı yukarı, kardeşlerini uyandırdı birer birer. Onlar için her şeyi yapardı “Heja”. Annesinden bile fazla hakkı vardı belki üstlerinde. Annesi doğurmuş, o bakmıştı… Mutfaktan çayı alıp döndü masaya. Merdivenlerden inen babasına bakıp “Günaydın baba” dedi… Ali Bey çok severdi kızını, bilirdi fedakârdı Heja. Can yakmazdı kimseyi, kırmaz, kimseden bir şey beklemezdi… Heja da çok severdi babasını, hiç kırmamıştı kalbini. Annesini de severdi ama çok çektirirdi anası ona. Dövm ezdi belki ama eziyet ederdi… Kardeşleri okusun diye okumamıştı Heja. Evden bile kırk yılda bir çıkar, arkadaşı Filiz’e giderdi; o da anası merhamet ederse… Güzel kızdı Heja: upuzun saçları kumraldı, masmavi gözleri. Çok zayıf değildi Heja, toplu bile sayılırdı. Uzun boyuyla çok güzel bir kızdı… Ama aması vardı işte: Kardeşlerine bak Heja, yemek yap Heja, evi temizle Heja. Bütün hayatı bundan ibaretti. Başka bir hayat bilmiyordu kız… Gece kar Heja terasta oturmuş, mahalledeki düğünü izliyordu. Düğünlere gidemezdi Heja, annesi izin vermezdi. Kardeşlerine bakardı onun yerine… Filiz’den duyardı hep düğünlerde olup biteni. Hiç sıkılmadan anlatırdı arkadaşına Filiz… “Acaba” dedi Heja, “bir gün benim de normal bir hayatım olur mu…” Yarın için söz vermişti annesi, Filiz’e gidecekti. O yüzden kalktı yerinden, geceden yaptı bütün işlerini. Sabah olup kardeşleri okula, babası işe gittiğinde hazırlandı Heja… Annesinin yanına gidip haber verdi: “Ana, ben çıkıyorum” diye. “Bitti mi işler?” diye sordu anası. “Bitti” dedi Heja. “Geç kalma, yoksa kırarım bacaklarını” dedi Esma Hanım. “Kalmam” diyip çıktı Heja… Filiz varlıklı bir ailenin kızıydı. Heja ortaokuldayken tanımıştı Filiz’le. O gün bugün hiç ayrılmamıştı iki kız. Konağın kapısına gelip çaldı kapıyı. Kapıyı açan Filiz heyecanla atladı kızın boynuna. “Dur be kızım, boğdun beni” dedi Heja… “Özledim zaten, zar zor geliyorsun” diyip çekti kızı içeri. Şöyle bir süzdü arkadaşı: “Bu ne güzellik Heja Hanım? Babam almış, beğendin mi?” dedi Heja. “Çok güzelmiş” dedi Filiz… [Heja’nın elbisesi] Birlikte oturup uzun uzun sohbet ettiler. “Ananlar yok mu?” dedi Heja. “Yok, onlar köye kız bakmaya gitti” dedi. “Öyle mi? Kim için?” “Amcamın oğlu ‘Mirza Abi’ için. Hayırlı olsun” dedi genç kız… “Ben şu çamaşırları asayım, sana neler anlatıcam” dedi. “Ne anlatıcan? Az sabret, şu işimi halledeyim, ben de yardım edeyim” dedi Heja. Birlikte çarçabuk hallettiler. Sevdaya düşmüştü arkadaşı: Amcasının küçük oğlu Merdan’a. Seviyormuş beni, meğerse yıllarca tutmuş içinde. Hele bir evlensin “Mirza Abi”, sonra sıra bizde diye anlattı. Onun bu hali mutlu etmişti Heja’yı. “Mutlu ol hep canım arkadaşım” dedi Filiz’e. “Sen de mutlu ol be kızım” dedi arkadaşına Filiz. “Zor” dedi Heja, “benim böyle şeylere harcayacak vaktim yok…” Saat geç olmuştu. “Ben gideyim” dedi Heja, “anam kızmasın”. Tam o çıkacaksan, dışarıdan gelen araba sesleriyle “Anamlar da geldi” dedi Filiz, ayaklandı. İki genç kız… “Yine gel olur mu?” dedi Filiz arkadaşına. “Sen de gel” dedi Heja, çıktı avludan… Kapıda Filiz’in annesi Fatma Hanım’la karşılaştı Heja. “Ooo” dedi Fatma Hanım, “hoş gelmişsin güzel kızım”. “Hoş bulduk” diyip öptü kadının elini Heja. “Gidiyor musun?” dedi kadın. “Evet, geç oldu, anam merak eder”. O sırada Heja’nın bütün hayatını değiştirecek kişi göründü yan konağın kapısında: “Mirza Karahan”. Fatma Hanım içeri geçmişti. Heja, Filiz’le kapı önünde vedalaşırken Mirza çıkmıştı yan konaktan. Onu gören Filiz “Hayırlı olsun abi” diyerek seslendi. Kafasını kaldıran Mirza o zaman fark etti o küçük ürkek ceylanı. Nutku tutulmuştu Mirza’nın ama belli etmemişti. “Ben gideyim” dedi Heja, başıyla ayıp olmasın diye selam verip geçti Mirza’nın yanından. Arkasından baka kaldı Mirza. “Kim bu kız?” dedi Filiz’e. “Arkadaşım Heja”. “Hiç görmedim buralarda, kimlerden bu kız?” “Yılmaz’lardan” diyip girdi içeri… Bu karşılaşmanın üzerinden 10 gün geçmişti. Heja normal hayatına devam ediyor, kardeşlerine bakıyordu. Yine çalan telefonunu alıp baktı, arayan Filiz’di. Cevapladı hemen: “Efendim Filiz, nasılsın?” dedi. “İyiyim, sen nasılsın?” “İyiyim ben de. Sana bir müjdem var” dedi Filiz. “Ne oldu?” diye sordu Heja. “Evleniyorum!” “Ne?” diye bağırdı, “kiminle?” dedi şaşkınlıkla. “Merdan’a veriyorlar beni. Abisi vazgeçmiş evlenmekten, o da bizi anlatmış. Bu akşam istemeye gelecekler. Sen de yanımda ol lütfen” dedi… “Bilmem ki, anam izin verir mi?” “Anam izin isteyecek, arayıp yardıma ihtiyacımız olduğunu söyleyerek. Hem belki kalması için de izin alırım” dedi. “Tamam” dedi Heja, “olur” deyip kapattı telefonunu, devam etti işlerine… Birkaç saat sonra ona seslenen anasının yanına indi Heja. “Bir şey mi istedin ana?” dedi. “Yok” dedi annesi, “hazırlan, Fatma Hanımlara gideceksin. Kızlarının istemesi var, yardım edeceksin. Bu gece oradasın. Akıllı uslu dur, utandırma beni”. “Tamam ana” dedi Heja. İçi kıpır kıpırdı, anasına belli etmiyordu ama hazırlanıp çıktı evden, Filiz’lere doğru yürüdü… Akşam için hazırlanmıştı her şey, çok güzel olmuştu. Filiz heyecandan yerinde duramıyordu. “Sakin ol” dedi Heja. “Olamıyorum” diye karşılık verdi. “Hadi” dedi Filiz, “seni de hazırlayalım”. “Gerek yok, ben hallederim” dedi. “Olmaz” dedi Filiz, “ben hazırlaycam”. Kurtuluşu olmadığını bilen kız “Tamam” dedi… “Çok güzel oldun be kızım. Senin yerinde olsam bütün Mardin peşimde dolanıyordu şimdi” diyip güldü. “Ben evden çıkamıyorum, o bütün Mardin diyor” diye sitem etti arkadaşına… Misafirler gelmişti. Heja mutfak kapısında oturmuş izliyordu olanları. Yüzükler takıldı, çok mutluydu Filiz. Gecenin sonuna doğru mutfağı topluyordu Heja. Dışarıda sigara içip içeri giren Mirza mutfağa doğru ilerledi. Sırtı ona dönük kıza bakıp “Bir bardak su alabilir miyim?” dedi Heja. Önüne hiç dönmeden bir bardak aldı raftan, suyu doldurup vermek için döndü yönünü. Onu gören Mirza şaşırdı. “Buyur ağam” dedi kız. “Teşekkür etti” Mirza. “Nerden çıktı bu kız yine?” diye geçirdi aklından… Nişan sona ermiş, herkes gitmişti. Konağı toplayan iki arkadaş çıkmıştı terasa. Filiz durmadan yüzüğüne bakıp duruyordu. Heja tebessüm etti arkadaşının bu haline… “Eee, artık bu güzel günün şerefine bana bir türkü söylersin ha Heja Hanım?” “Olur, söylerim” dedi Heja… [Genç kızın güzel sesi terasta yankılanıyordu. Bütün konak sus pus olmuş dinliyordu genç kadının sesini. Yalnız bu konaktakiler değildi dinleyen; yan konaktaki terasta durmuş kızları, daha doğrusu Heja’yı izliyordu Mirza…] O gecenin üzerinden 3 ay geçmişti. Filiz’in düğünü olacaktı. Heja daha sık gidip gelmeye başlamıştı, çeyiz hazırlıklarına yardım ediyordu. Bugün yan konağa gideceklerdi, çeyizleri sermeye. Çeyizler toplanıp yan konağa geçildi. Onlar için hazırlanacak odayı temizlemeye başlamıştı kızlar. Filiz öyle istemişti. “Heja başına geçirdi yemenisini, topladı eteklerini, silmeye başladı yerleri.” Eylül ayı olmasına rağmen sıcaktı Mardin. Terden su içinde kalmıştı genç kız. O sırada odasına gitmek için oradan geçen Mirza fark etti Heja’yı… Boğazına bir düğüm oturdu o an. Çok güzeldi Heja: Süt gibi beyaz gerdanından süzülen ter damlaları göğüs çatalına doğru iniyordu. Günaha girmemek mümkün değildi. Sertçe yutkundu Mirza. Arkadan gelen sesleri duyunca hızla girdi odasına. “Ne oluyor bana?” diye düşündü. Küçüktü ondan, belliydi o. Olgun kadın severdi Mirza. Sertti, kimse lafını çiğneyemezdi. İstediği her şeyi elde etmişti bugüne kadar. Neden bu kadar ilgisini çekmişti bu küçük kız, bilmiyordu… Düğüne sayılı günler kalmıştı. Karahan Konağı’nda telaş vardı. Diljin Hanım yetişemiyordu hiçbir şeye. Sonra aklına Heja geldi: “Çok çalışkan kız” dedi Fatma Hanım’a. Heja’nın düğüne kadar ona yardım edip edemeyeceğini sordu… “Anasıyla konuşmak lazım” dedi Fatma. “Tamam” dedi Diljin, “konuşup bana haber et…” Sabah kahvaltı sofrasını topluyordu Heja. Annesi “Gel otur, diyeceklerim var” dedi. Korktu kız bilmeden. Bir şey mi yapmıştı acaba? “Ne oldu ana?” dedi. “Yok bir şey. Birkaç gün Karahan Konağı’na yardıma gideceksin. Diljin Hanım seni istemiş” dedi. “Tamam” dedi Heja. Başka bir şey diyemezdi zaten… Karahan Konağı’ndan içeri giren Heja’yı fark etti Diljin Hanım. “Gel kızım, hoş geldin” dedi. “Hoş bulduk hanımağam” diye karşılık verdi. “Yemek yapmayı bilir misin?” diye sordu. “Bilirim” dedi Heja. “Tamam o zaman kızım, sen bugün yemeklerle ilgilen. Diğer çalışanlar da temizliğe yardım etsin”. “Olur” dedi Heja, kalkıp mutfağa doğru ilerledi… Ona verilen listedeki yemekleri yaptı, bir de tatlı. Mutfaktaki işini bitirip oturdu sandalyeye. Arkadan gelen erkek sesiyle irkildi. Mutfak’a girmeden bağırdı Mirza: “Ayşe Abla, bize 3 orta kahve yap, terasa getir” dedi… Ne yapacağını şaşırmıştı Heja. Mecbur kalkıp yaptı kahveyi. Yanına su ve yaptığı tatlıdan koyup çıkardı yukarı. Mirza ilerde sırtı dönük bir şekilde telefonla konuşuyordu. Masada oturan adamlara uzattı kahveyi Heja: “Buyrun” diyerek. Mirza’nın arkadaşı Yiğit gözlerini alamadı Heja’dan. “Sağ olasın” dedi genç adam. Arkasını dönen Mirza, elinde kahve tepsisiyle dikilen Heja’yı görünce şaşırdı… Heja son kahveyi de masaya koyup “Afiyet olsun” diyip indi aşağı. Yiğit hâlâ arkasından bakıyordu. “Kim bu kız?” dedi Mirza’ya. Yiğit “Bilmiyorum” diyerek cevapladı genç adam. Arkadaşının Heja’ya olan ilgisi sinir etmişti Mirza’yı. “Annene sorsan” dedi Yiğit. Dayanamayan Mirza: “Kes oğlum, amma uzattın. Çocuk o daha” dedi… Aslında Mirza hiç bir zaman çocuk olarak görmemişti bu kızı ama bunu kabul etmek istemiyordu… Ertesi gün yine geldi Heja. Mutfaktaki işlerini halletti. Ayşe Abla’yla beraber sarma sarmaya başladılar. İyi kadındı Ayşe, yaşına rağmen hiç durmadan çalışıyordu. Eşini kızını kaybetmişti Heja. Çok üzülmüştü ona. İşlerini bitirip eve gitti Heja. Daha evde yapılacak işleri vardı. Heja’nın evdeki işlerini bitirip yorgunlukla attı kendini yatağa. Zor bir hayatı vardı Heja’nın. Genç kızlık hevesleri yoktu mesela. Tek bildiği şey çalışmaktı. Hiç hayal kurmazdı Heja, gerçekleşmeyeceğini bilirdi çünkü… 4 gündür bu konakta çalışıyordu Heja. Mirza kafasını çevirdiği her yerde bu kızı görüyordu sanki. Bilerek ya da bilmeyerek çıkıyordu karşısına. Adam artık delirmek üzereydi… Ayşe Abla’ya ütü yapmasında yardım etti Heja. Kıyafetleri yerleştirmeye başladılar birlikte. “Mirza Ağa’nın” odasına girdi Heja, gömleklerini dolaba yerleştirdi. Tam çıkacakken odaya giren Mirza “Burda ne arıyorsun?” diye sordu. Korkuyla irkildi Heja. “Ağam, ben kıyafetlerinizi getirmiştim” diyerek konuştu, kafası önünde. “Benimle konuşurken yüzüme bak” dedi Mirza. Utanarak kaldırdı kafasını genç kız, baktı Mirza’nın gözlerine. Mirza Heja’ya yaklaşıp “Bak küçük kız, gözüme çok batıyorsun. Dolanıp durma ortalarda, yoksa senin için iyi olmaz” diyip uyararak konuştu. “Tamam” dedi Heja, hiç itiraz etmeden. “Müsadenizle” diyerek çıktı odadan… Böyleydi Heja, savunamazdı kendini. “Ne yaptım ben?” diye bile soramadı. Dolu dolu gözleriyle indi aşağı. O günden sonra bir daha Mirza’ya hiç görünmedi Heja. O evde olmadığı vakit işlerini halledip gidiyordu evine. Zaten anası okuyordu canını, bir de Mirza Ağa’yla uğraşamazdı…

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

KIZIL ŞEYTAN (BERDEL) TAMAMLANDI

read
14.1K
bc

İNFAZ

read
4.8K
bc

Sessiz Çığlık

read
9.9K
bc

Askerin Yaralı Gelini

read
26.2K
bc

Askerin Gelincik Çiçeği

read
32.9K
bc

KARŞI KOMŞUM Bİ ROMEO

read
7.3K
bc

YIKIK MESKEN

read
3.3K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook