"Sen ne dediğini zannediyorsun ya?" diye büyük bir şaşkınlıkla sorduğumda çenesiyle bankı işaret etti. "Buranın her şeyi benim anlıyor musun tamirci kız? Ben istemediğim müddetçe seni buradan çıkarmam!" diyerek rest çektiğinde sinirle omzuna vurdum ve banka oturdum.
"Senin şu tırnaklarını sökmek gerek." deyince tek kaşımı kaldırdım. "Sen-" yüzümü sıvazladım. "Emir sen böyle bir insan değilsin, sen böyle bir insan değildin ya!" diye sesimi yükselttiğimde yanıma oturdu ve baş parmağını dudaklarımın üzerine kapadı.
"Ben tam da böyle bir insanım Duru." dedi sert bir biçimde. Parmaklarının baskısından kurtulmak için başımı geriye çektiğimde engel olup daha sert tuttu. "Sen benim sadece iyi tarafımı gördün, oynadığım taraflarımı gördün ya gerçek Emir?" alayla kaşlarını kaldırdı. "Ona katlanabilir misin?" gözlerimi devirdim.
"Katlanmama gerek olmayacak zaten. Çekip gideceğim buradan." dedim burnumdan solurken. Güldü. "Hiç sanmıyorum."
Saçlarımı karıştırdım. "Benden ne istiyorsun Allah aşkına Demir?" birden dudaklarımın arasından fışkıran kelimeye karışılık tek kaşını kaldırdı. "Demir'e çabuk alıştın bakıyorum."
"Çünkü Emir değilsin."
"Belki de." arka cebinden sigara paketini açtı ve bir dal çıkardı. Çakmağıyla ateşleyip bir duman çekti ve başını geriye yasladı. Adam elması her yutkunuşunda sertçe hareketlenirken bakışlarımı kaçırdım.
"Senden ne istediğimi merak ediyorsun değil mi?" başımı salladım. "Evet." dedim. "Ben senin işine yaramam. Hem kimseye söylemeyeceğim diyorum, zaten kimse inanmaz ki bana." diye resmen ona yalvardığımda cıkladı.
"İkna olmadım." ayağa kalkacağım sırada "Otur." dedi otoriter bir sesle. Kalktığım gibi geri otururken "Seninle bir anlaşma yapalım." dediğinde "Nasıl bir anlaşma?" diye sordum.
"Işık'ı biliyorsun." biliyordum. O sarışın kadını asla unutmazdım zaten. Bana bakışlarına kadar her şeyi aklımdaydı. Benim dokunamadığım Emir'i öpüyor ve dokunmaktan da hiç korkmuyordu. Sıkıntılı bir nefes verdim. Ne alakaydı şimdi?
"Biliyorum." dedim.
"Ya da şöyle yapalım. Hikayenin en başından başlayalım." deyip devam etmeye başladı. "Sadece bilmen gereken kadarını anlatıyorum, soru sorma." gözlerimi devirdiğimde çenemi sıktı. "Gözlerini devirme."
"Tamam." diye fısıldadım.
"Gördüğün üzere formula 1 pilotunun Emir Saygın'ı aynı zamanda kafes dövüşünün Demir Yumruk'u." sigarasından bir duman daha içine çekti. "Düşmanım çok fazla, tahmin ettiğinden daha fazla. O piçlerin çocuklarını tek tek ringte yendiğim için kuyruk acıları var. Ya da öldürdüğüm için bilemeyeceğim." deyip alay ettiğinde gözlerim aralandı.
Resmen öldürdüğünü itiraf etmişti!
"Son öldürdüğüm kişi mafya liderinin oğluydu. Orospu çocuğu öyle güvenerek çıkmıştı ki ringe onu yere sermem üç hamlemi aldı. Öldüğünde kim olduğunu öğrenmiştim." omuz silkti. "Gerçi bilmem bir şeyi değiştirmezdi. Kim karşıma çıkarsa bedelini ödeyeceğini bilmeli." diye sertçe konuştu.
"Birini öldürmüşsün nasıl bu kadar rahatsın?"
"Bugün sen de şahit oldun Duru." dedi gözlerini üzerime dikerek. "Oradan bakınca bunu umursuyor gibi mi görünüyorum?"
Sakin olmalıydım değil mi? Burada neler döndüğünü anlamak için sakin olmalıydım. Yanımda bir katil varken ne kadar sakin olabilirdim orası da muammaydı gerçi. Bankın köşesine getirip ellerimi oraya getirip sıktığımda Emir anlatmaya devam etti.
"Kadir Karanoğulları. Kemal'in babası. Öldürdüğüm boksörün yani. Babası bunu öğrendikten sonra peşime birilerini taktı ama çok siklemedim çünkü ilk kez tehdit edilmiyorum anlarsın ya?" dediğinde imaylıydı bu defa. Sanırım onu tehdit ettiğimi hatırlatmıştı.
Bir mafyadan dahi korkmuyorsa benim küçük tehditimden korkmasını beklemek aptallıktı zaten.
"Ama bu sefer bana saldıran kişi aptaldan fazlasıydı. En değerlime zarar vermeye çalıştı. Sevgilime, Işık'a." deyince kalbim alaşağı oldu sanki. Öyle küçük kramplar girmeye başladı ki paramparça olduğumu hissetmeye başladım.
En değerlime, Işık'a.
Ona en değerlim derken beni oradan oraya savuruyor muydu yani?
"Sonra?" dedim her şeye rağmen. Benden ne istediğini öğrenip bir an önce gitmek istiyordum. "Işık'a zarar verirlerse mahvolurum tamirci kız. Bu yüzden küçük bir oyun oynamaya karar verdim." beni baştan aşağı süzdü.
"Eğer hedeflerini şaşırtırsam Işık'a zarar veremeyeceklerini düşündüm ki haklıyım." hala anlayamıyordum. "Benden ne istediğini hala çözemedim.
"Yani hedefi şaşırtacağız. Sevgilim olan kişi Işık değil sen olacaksın." dediğinde şaşkınlık içinde dudaklarım ve gözlerim aynı anda büyüdü. "Sen..sen neyden bahsediyorsun?" dediğimde omuz silkti.
"Çok açık." dedi. Resmen önüme bir bomba fırlatıp gitmişti. "Yani senin sahte sevgilin olacağım öyle mi?"
"Evet." öylesine rahattı ki kafayı yememek elde değildi. "Saçmalama ya! Işık değil ben mi öleceğim yani?" diye yüzüne bağırdığımda "Sesinin tonuna dikkat et." dedi dişlerini sıkarak.
"Sesimin tonuna dikkat falan edemem tamam mı? Resmen seni hedef göstereceğim diyorsun bana." dediğimde rahatça "Aferin akıllı kız. Anlamışsın." dedi. Küçük bir çığlık atarak saçlarımı çekiştirdim. Delireceğim!
"Böyle bir şeyi asla kabul etmem! Asla anlıyor musun?" dediğimde omuz silkti. "Benlik bir sorun yok. Şimdi buradan çıkarım, geride kalan sen olursun ama ben başkasını bulurum zaten. Benim için çocuk oyuncağı." gözleri parıldırıyordu.
Resmen beni köşeye sıkıştırmıştı. Başka bir şansım olmadığını bildiği için eğleniyordu. Bunu düşündüğümü biliyormuş gibi devam etti. "Çok uzun sürmeyecek zaten. Kadir evlendiğimizi ilan ettiğimizde harekete geçecektir. Onu kıstırıp işi bitireceğim, sonra boşanırız." dedi çok sıradan bir şeyden bahsediyoruz gibi.
"Evlenmek mi?" dedim bu sefer hayretle. "Evlenmek." dedi yavaşça. "Kadir dün ki çocuk değil. Işık'la ayrılıp iki gün sonra başka biriyle sevgili olmamı yemez ama evlendiğimde işler karışır. Bu sefer Işık'ı hedef gösterdiğimi sanarak onu rahat bırakır."
Elimle yüzümü kapattım. Şu an nasıl bir şey demeliydim, nasıl tepki vermeliydim bilmiyordum. "Işık'a zarar gelmeyecek ama bana? Zaten ölmemek için çabalıyorum şu an." dedim dişlerimin arasından.
"Buradan kurtulmak için hiçbir şansın yok." dedi dudakları kıvrılırken. "Buradan tek çıktığım an işin biter ama eğer benimle olursan bir şansın olur. Seni koruyacağım Duru." rahatladım sanki.
"Işık'a bir şey olmaması için bana lazımsın." sigara dumanını yüzüme üflediğinde yüzümü buruşturdum. Tabii ki beni düşündüğü için değil sevgilisini düşünerek hareket edecekti.
"Seni hedef haline getireceğim ama bir şey olmaması için çabalayacağım." diye fısıldadı. "Bu evlilik ikimizin de işine yarayacak. Sen ölmeyeceksin, kurtulacaksın. Ben de başımdaki belanın çaresine bakacağım, anlıyor musun?" çaresizce gözlerine baktım.
Bu sabah çok sıradan Pit Stop çalışanıyken nasıl bu hale gelmiştik aklım ermiyordu. Bir anda kendimi yer altının karanlık dünyasında, mafyalarım arasında bulmuştum ve dizilerdeki gibi havalı değildi.
Daha bu sabah Emir Saygın'a hayran olarak uyanırken şu an yanımda, dip dibe olmamıza rağmen korkuyordum. Ona hissettiğim tek şey korkuyken Işık'tan bahsettiğinde kırılmama engel olamıyordum. Sanırım ona hem kırgın hem hayrandım.
Bir günde hayatım altüst olmuştu ve nasıl düzeltmem gerektiğini bilmiyordum. Yanımda oturan heybetli ve kendinden emin olan adam onunla evlenmemi istiyordu. Beni mafyaların arasında gözdesi haline getirip hedef tahtası yapacağından hiç gocunmadan bahsediyordu ancak benim buradan çıkmak için de başka şansım yoktu.
"Bana cevap ver Duru." dedi sertçe. Sigarasını bankta söndürüp kenara attığında daldığımı fark ettim. "Kabul etmezsem?"
"Ölürsün." dedi basitçe.
"Kabul edersem de yaşayacağımın garantisi yok."
"En azından şansın var." dedi omuz silkerek. "Kabul etmezsen senin beni kandırdığını ve köstebek olduğunu söylerim. Buranın bir numaralısıyım, Ali beni kaybetmemek için her şeyi yapar tamirci kız." dedi birden kulağıma eğilerek. Vücudum titremişti sanki.
"Kendini ölmemek için yalvarırıken bulursun." sıcak nefesi boynuma geçerek ayrıldığında göz göze geldik. "Kabul et. İkimiz de işimize bakalım."
Ne demeliydim buna karşı?