DEMİR YUMRUK

1034 Words
Ne yani... Herkesin ayağa kalkıp alkışladığı, binbir türlü tezahüratlar yaptığı Demir Yumruk lakaplı kişi F1 pilotu aynı zamanda her gece rüyalarımı süsleyen Emir Saygın mıydı? Şaka yapıyorsun! Şok içinde bakakaldığımda kafesin kapıları açıldı ve içeriye girdi. Elini havaya kaldırdığında herkes yeniden coşkuyla bağırdı ve ben aralarında ufaldım, küçüldüm hiçbir şey yapamadım. "Demir Yumruk'un karşısına çıkabilecek bir baba yiğit var mı?" diye sordu spiker ve düdüğünü üfledi. Ortalık bir anda sessizleşip herkes aynı anda sandalyelerine oturduğunda salak gibi ayakta kaldım. "Sen mi?" dedi spiker şaşkınlıkla. Herkesin bakışları bana döndüğünde sertçe yutkundum. Bir tek ayakta dikilen bendim değil mi şu an? Lütfen birisi neden bu kadar şanssız olduğumu açıklayabilir mi? Ben de okumak isterim... Emir, köşeye geçip eldivenlerini giydiği için buraya dikkatini vermemişti. Bu yüzden beni henüz görmemişti. Stresle başımı iki yana salladım ve yerime oturdum. Bazıları bana deli görmüş gibi bakarken oturduğumu görüp rahatlamış bazısı ise korkup vazgeçtiğimi düşündüğü için gülmüştü. Spiker de derin bir nefes aldı. Sanırım ringte canımın çıkacağını o da biliyordu. Emir başını kaldırmadan "Dövüşmeden kazanmayı sevmem." dedi o derin sesiyle. İlk kez bu kadar sertti bu yüzden şaşırmıştım. Emir hakkında kim bilir daha neler öğrenecek nelere şaşıracaktım? Bu daha hiçbir şey olmalıydı. "Demir Yumruk'un karşısına çıkacak kimse yok mu şimdi?!" diye spiker bir daha. Bu sırada kafesin tellerine bir el çarptı. Uğultu kesilip herkes oraya odaklandığında muhtemelen bir gözü kör ve yapılı vücutlu bir adam "Ben." dedi hırıltılı sesiyle. Kalabalık "Zincir! Zincir! Zincir!" diye bağırmaya başladığında yüzümü buruşturdum. Adamın lakabını da öğrenmiştim. Emir namı değer Demir Yumruk'un dudakları kıvrıldı ve kollarını geriye yaslayarak oldukça rahat bir biçimde Zincir'e "Yenilmekten yorulmadın mı?" diye sordu. Böylece ilk dövüşleri olmadığını anladım. Zincir, "Bu sefer benden kurtuluşun yok Demir." deyip kendi köşesine geçti ve ağızlığını taktı. Eldivenlerini takarken göz göze geldiğimizde ürperdim. O da duraksadı. Bakışlarımı anında kaçırıp bacağımı stresle oynatırken tırnağımı yiyordum. Allah'ın cezası Simge neredeydi? "İlk rövanş başladı!" hakem düdüğünü çalarak geri çekildi aralarından. İkisi de savunmadaydı. Yumrukları tam önlerinde ileri geri sallanıyorlardı ancak ikisi de atak yapmıyordu. İlk atağı yapan kişi Zincir oldu. Emir'e bir yumruk salladığında Emir bunu kolayca savuşturdu ve alttan Zincir'in çenesine yumruk attı. Yumruk sesi tüm alanı doldurduğunda herkes sevinçle bağırmaya başladı ama ben tedirgindim. Öyle bir vuruyorlardı ki birbirlerine sanki öldürmek istiyorlardı. Zincir'de Emir'in yumruğundan kaçıp tam kaval kemiğine bir yumruk attı ve karnına tekme vurdu. Emir, tellere doğru savrulduğunda yüzümü buruşturdum. Zincir, Emir'in önüne geçip onun yüzünü yumruklarken nefeslerim sıkılaşmıştı. Emir birden atağa geçip Zincir'i yana savurdu ve asıl yumruklarını göstermeye başladı. Zincir'in burnunun kırıldığına dair gelen sesle yerimde sıçradım. Hakem müdahale etmiyordu. Seyirciler destekliyordu. Hiçbir yasal dövüş bunu kabul etmezdi ki! Resmen kazanmak için değil birbirlerini öldürmek için oynuyorlardı. Saçlarımı karıştırdım stresle. Bu esnada bir şey oldu. Emir'in gözleri ilk kez bana değdi. Beni fark etmeyip tekrardan ağırca Zincir'e yumruk attığında sanki benim kim olduğumu yeni fark etmiş gibi bana döndü. Gözlerindeki şaşkınlık, kızgınlığı buradan bile okuyabiliyordum. Onun bu boşluğundan yararlanan Zincir, Emir'i yere düşürüp üzerine oturarak başını bacakları arasında kıstırdı ve hareket etmesine izin vermeden yüzünü yumruklamaya başladı. Herkesten hayret nidaları koparken "Ne oldu?" diye sordum yanımdaki adama. Adamın sorgulayıcı bakışları bana döndü. "Asıl ben sorması, ne oldu?" sanki herkes bana bakıyormuş gibi hissediyordum. "Anlamadım." dedim saf saf. Adam derin bir nefes aldı. "Demir çoktan o aptal Zincir'in işini bitirmeliydi ama şuna bak..." ringi çenesiyle işaret etti. "Asıl Zincir, Demir'in işini bitirecek gibi." "İş bitirmekten kastın ne?" diye sordum merakla. Güldü. "Görürsün." gizem yaratmayıp söyleseydi ya! Ofladım ve kucağımdaki çantayı daha sıkı kavradım. "Tanışıyor musunuz?" dedi bu defa. "Hayır." dedim ve ringe döndüm. Emir, Zincir'in altında yumruklanıp ağzı yüzü kan çanağına dönmesine rağmen bir bana bir yanımdaki adama bakıyordu. Birden ağzındaki kanı tükürdü ve bir şeyler mırıldandı. Aniden Zincir'i üzerinden fırlatıp hiç acımadan öyle sert yumruklar atmaya başladı ki korkuyla titredim. Zincir bayılmak üzereydi, gözleri kayıyordu ama kimse müdahale etmiyordu. "Ölecek!" dedim adama stresle. Omuz silkti. "O kafese çıkmayı göze alıyorsan ölmeyi de göze alacaksın." dediğinde dehşete düştüm. Burada adam mı öldürüyorlardı? Hızlıca ayağa kalktığımda neredeyse sandalye düşüyordu. Zar zor durdurup "Gitmeliyim." diye mırıldandım. Kaşlarını kaldırdı. "Nereden çıktı bu? En güzel yerini kaçıracaksın." arkadan kırılma sesi geldiğinde başımı iki yana salladım. "Arkadaşım...arkadaşım bekliyordu." telefonu elimde sallayıp olabilecek en iyi yalanı söyledim ve kalabalığın arasından sıvışmaya çalıştım. Emir'in "Bırakma." dediğini duydum sanki ama umursamadım. "Pardon geçebilir miyim? Pardon...kusura bakmayın geçecektim...affedersiniz." "Hey! Kaçak kız." diye bağırdı biri arkamdan. O adamdı. Yanında oturup konuştuğum. "Patron seni görmek istiyor." dişlerimi sıktım ve önümdeki son adamı ittirip koşmaya başladım. Zincir'in sesi kesilmişti. Aylardır bir katili mi sevmiştim şimdi ben! Siktir ne diyorum, resmen döve döve bir adamı öldürmüşlerdi. Adam da arkamdan koşarken birilerine bağırdı. Merdivenleri ikişer ikişer inerken sol taraftaki kordirodan bir adam çıktı ve belimden kavrayarak yakaladı beni. "Bırak beni!" diye bağırdım ve dirseğimle yüzüne vurdum. İnleyerek bıraktığında çıktığı koridora girdim. Kapıdan çıkamazdım ne yapacaktım şimdi? Korku içinde koridorda koşarken ileriden gelen takım elbiseli adamları görerek duvarın arkasına yaslandım. "Kaçak giriş var." dedi birisi kulaklığını tutarak. Yanındaki koruma "Kaç kişiler?" diye sordu. "İki kişiler. VIP diye girmişler ama Sedef ve Pınar ikizlerinin isimlerini kullanmışlar." elimle dudaklarımı kapadım. Engin'in bize verdiği bilet başkasına aitti ve biz asla olmamız gereken bir yere gelmiştik. Koridorun diğer ucundan gelen sesle iyice duvara sindim. "Demir Yumruk o kadını bulun bana dedi." bu o adamdı. "Kaçak girmiş, patron bulursa kadın demez alır canını." gözlerim kocaman açıldı ve ses vermemek için kendimi kastım. "Bilmiyorum ama patrondan önce kadını bulup Demir Yumruk'a götürsek iyi olur." dediğinde en azındam beni öldürmek isteyen kişinin Emir olmadığını anlayarak rahatladım ama kafama vurdum. Neye rahatlıyorsam şu an? Adam yanımdan geçtiğinde tuttuğum nefesi verdim. Bu sırada bir çift ayak sesi geldi arkamdan. "Çok meraklısın değil mi?" kulağımın dibindeki sıcak nefesle olduğum yerde sıçradım ve arkamı döndüm. Az önce kaçtığım adam arkamdaydı. Ellerini ceplerine yerleşitirmişti daha yüzündeki kan kurumamıştı. "Emir..." diye mırıldandım korkuyla ve geriledim. Sırıtıp cıkladı. "Kaçma benden." belimden tuttuğu gibi kendine çekti. Normalde heyecandan ölürdüm ama şu an korkuyordum. "Kaçağı patrondan önce buldum demek." diye mırıldandı ve burnunu burnuma sürttü. Titrek bir nefes alıp "Bırak beni." dedim ittirerek. "Hayır." dedi sertçe ve belimi daha çok sıktı. Daha sonra ise aklımın bile almayacağı bir hızda beni duvara yapıştırdığında sırtım daha acımıştı. "Ne yapıyorsu-" dememe fırsat vermeden büyük, kalın dudakları dudaklarıma yapıştığında şaşkınlıkla ellerim havada kaldı. İlk öpücüğüm böyle gidecekti demek ki...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD