Emir Saygın, sert adımlarla yeri döve döve gidiyordu. Buna, kendi yanında karısına nasıl el sürülmüştü, buna nasıl cüret etmişlerdi kafayı yiyecekti ama çok iyi bir ders vereceğini biliyordu. Soğuk depoya adımını atar atmaz, içeriden gelen yumruk sesleri ve kan kokusunu kendini belli etmişti. Emir ilk önce duvarın arkasında durup sigarasını yaktı ve derin bir nefes aldı. İçindeki bu öfkeyle, o adamı haşat edebilirdi ama bilgi alması gerekiyordu. Sakin olmalıydı, ani kararlar da vermemeliydi. Bir 'ah' sesiyle sırıttı ve sigarasını duvarda söndürdü. Daha sonra kapıyı sertçe açıp içeri girdi. Bütün adamları onu görür görmez geriye çekildiğinde Emir iki adımda, adamın yanında bitti. "Demek sensin." diye fısıldadı, yüzündeki tebessümle. Kamil korkuyla geriye çekilmeye çalıştı ama bu manyak a

