KABULLENME AŞAMASI

1023 Words
Bana kabul et ikimiz de işimize bakalım demişti. Kararsızdım. Sanki bu kararsızlığımı fark etmiş gibi ayaklandı "Düşünecek bir şey yok." dedi sert sesiyle. Anlayışlı bir adam değildi, değil mi? Bu sabah gördüğü adam, tamamen oyun ve kurmacadan ibaretti. İyice bozguna uğrarken "Benim bu işten payım ne?" diye sordum kısık sesimle. Kıkırdadı. "Demek kabullendin ve kendine pay biçmeye başladın. Gerçi senin gibiler.." üzerimi süzdüğünde kaşlarımı çattım ve "Ne benim gibiler?" diye sordum. "Para isteyecektin değil mi? Senin gibiler paranın kokusunu alır almaz gerekirse kendini bile satar." dediğinde öfleyle ayağa kalktım ve hızlı adımlarla yanına gittim. Dikkatlice beni izlerken havaya kalkan elim hızla yanağına indi. Sert bir ses odayı doldururken Emir, gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldı. Sanki sakin olmaya çalışıyordu. "Eğer bu yaptığını bir daha yaparsan-" sinirle dişlerinin arasında tıslayıp elini çeneme sardı ve başımı geriye ittirdi. Boynuma ağrı girerken acıyla inledim ve çenemdeki parmaklarını tırnakladım. "Yaptığına pişman ederim. Anladın mı?" "Hı hı." dedim. "Aferin." deyip çenemi bırakınca ovuşturdum. Ben bu adamın yanında ne yapacaktım? Kurtulmak için evlenmem gerekiyordu, tamam ama beni onun elinden kim kurtaracaktı? Resmen kapana kısılmıştım. Kabul etmezsem Ali'nin hedefi, kabul edersem Emir'in oyuncağı olacaktım. "Kabul ediyorum." dedim. Başka çarem yoktu. "Ve biz ayrıldıktan sonra bana bir güvence vermeni istiyorum." tek kaşını kaldırdı. "Ne gibi?" sıkıntıyla nefes verdim. "Sırf eski karınım diye peşime bir düşman takılırsa eğer-" işaret parmağımı kaldırıp salladığımda avcuna aldı ve net bir sesle "Öyle bir şey olmayacak." dedi. "Seni koruyacağım. Ayrıca aylık hesabına yüz bin dolar yatacak." dediğinde şaşkınlıkla gözlerim aralandı ve "Ne?" dedim. O bana yüz bin dolar mı demişti? Ne için? Onunla sahte evlilik yapıp mafyaların hedefi haline geleceğim için mi? "İstemiyorum." dedim bakışlarımı kaçırarak. "Ne?" dedi kaşlarını çatarak. "Senden para falan istemiyorum dedim. O kirli ellerinle kazandığın paranın hiçbir kıymeti yok ben de." dedim keskince. "Öldürdüğün adamların parasını almayacağım." Sırtını duvara yasladı. Gözleri üzerimde üstün kötü gezinirken böyle bir şeyi ilk kez duymuş gibi meraklı ve şaşkındı. Herkes onun peşinden pervane olmalıydı -gerçi bu akşama kadar ben de öyleydim- şimdi onun parasını dahi reddetmem gururuna mı dokunuyordu? "İyi düşün. Bir daha teklif etmem." dedi yeniden. "Duymadın sanırım. Senin o kirli paranı istediğim falan yok. Ben hakkımla kazandığım parayı almayı tercih ederim." dedim ve kollarımı göğsümde birleştirdim. "Tamam." dedi gülerken ve göz kırptı. "Ama o katille evlenip onun o 'kirli' parasıyla aldığı evde yaşayacağını unutma." dediğinde gözden kaçırdığım şeylerle duraksadım. "Seninle yaşamam gerekecek." dedim yüzümü buruşturarak. "Sen ne sanıyordun?" gözleri alaylıydı. "Evcilik oynayacak yaşı çoktan geçtim." gözlerimi devirdim. "Bunu nasıl açıklayacağız? Birden bire ortaya benim çıkmam çok garip değil mi? Ayrıca arkadaşlarıma aileme ne diyeceğim? Hepsi beni öldürür!" diye sinirle yerimde kıpırdanırken umursamazca "Onlar senin problemin." dedi. Resmen kriz geçirecektim burada ama hala beni umursamıyordu! "Ayrıca hayır dikkat falan çekmeyecek. Onlar Işık ile ilgilenirken biz nikah kıydığımızda Işık'ın bir piyon olduğunu, asıl sahte sevgilimin o olduğunu sanarak ucunu sana çevirecekler." dedi. "Neyin ucunu?" diye merakla sordum. "Silahın." deyip omuz silkince dehşetle gözlerim aralandı. Bu halime dudaklarını kıvırarak "Şimdi tekrar soruyorum. Geri dönüşün olmayacak." gözlerimi yumdum. "Bu oyuna var mısın?" "Seninle evlenirim." dediğimde gözleri tehlikeli bir biçimde parıldadı. "Bu ne demek biliyor musun?" gözlerimi kırpıştırdım. "Biz gerçekten karı koca olacağız." diye devam etti. "Kabul ediyorum." dedim gözlerimi kaçırarak. "Bu gerçek karı koca sadece kağıt üzerinde olacak. Merak etme sana dokunmam." deyip yüzünü buruşturunca "Bana dokunmana izin vermem zaten." dedim. Tek kaşını kaldırdı. "Seni öptüğümde bile kendinden geçen kadına da bakın. Haddinden fazla dik başlı." "Koridordan gelen ayak seslerini duyunca oyununa ayak uydurdum işte!" dedim bahaneyle ama yalandı. Beş dakika önce bir adamı öldürmesine rağmen onun dudaklarına yapışmış ve bundan zevk almıştım. Bundan utanıyordum ama ona hayrandım. Hayrandım. Ancak şu an hissettiğim tek şey hayal kırıklığı ve nefretti. Artık ondan sadece ama sadece nefret ediyordum ve bu basitçe geçecek gibi de değildi. Kabaydı, sertti, öfkeliydi. Benim hayran olduğum adamdan çok uzaktı. "Ne zaman yapıyoruz şunları?" dediğimde elini uzattı. Boş boş baktım. "Kimliğini ver." dedi bıkkınca. "Nikah işlemlerini başlatalım." istemeye istemeye çantamın içinden cüzdanımı çıkardım ve kimliğimi verdim. Cebine yerleştirip çenesiyle kapıyı işaret etti. "Bugünlük sana bu kadar korku yeter." kapıyı açtı. Önünde o adam vardı. Yani benim yanında oturduğum ve sohbet ettiğim adam. "Mert, ben şunu eve bırakıyorum. Sen ortalığı kontrol et." Şunu. Benden böyle bahsetmesine gerek var mıydı? Kolumu tutup beni dışarı çıkardığında karşı çıkmıyor ona ayak uyduruyordum. Dışarı çıktığımızda lüks bir araba gittik. Rang Rover'ın kapısını açıp yolcu koltuğuna oturdum. Emir'de yanıma oturup arabayı çalıştırdı. "Hesabına para atacağım. Nikah için bir şeyler al. Düzgün şeyler." dedi bastırarak. "Benim param var." dedim. Gururuma yediremiyordum, ne yapsaydım? "Fotoğraf çekimi olacak." dedi tersleyerek. "Paranı kendine sakla da düzgün bir şeyler giyin anladın mı?" ofladım. "Anladım Emir." "Aferin." dedi. Sanki köpekle konuşuyordu. Ellerim kucağımda yumruk olurken evimin önünde duran arabayla kemerimi çıkardım. Arabadan inmeden önce kolumu tuttu. "Sabah sana mesaj atacağım. Sakın kaçmak gibi bir şey yapma." deyince aklıma bile gelmediği için gözlerimi devirdim. "Madem evleniyoruz birbirimizin sınırlarını bilmeliyiz. Kural bir! Göz devirmek yok." deyince içimden 'hasta' diye geçirdim. Emir Saygın gerçekten hasta olmalıydı! "Anladın mı?" "Anladım." "Güzel. Yarın görüşürüz." deyince arabadan indim. İner inmez araba toz olurken ellerimi hırkamın cebine yerleştirip sıkıntıyla apartmanıma girdim ve daireme çıktım. Eve girdikten sonra duş aldım, saçlarımı kuruladım. İnternette vakit geçirirken gördüğüm şeyle kaşlarım havalandı. Işık ile yaptıkları röportajdı. "Onunla evlenmek istiyorum." diyordu Emir. Bana baktığı gibi bakmıyordu ona. Şefkatliydi bakışları. Sanki tüm sevgisini ona veriyordu. Diğer kimseye o sevgiden bir şey kalmamıştı. "O mükemmel, harika bir kadın. Onu her sabah evimizin mutfağında görmek harika olacak." diyordu daha sonra. Gözlerim dolarken ağlamamak için alt dudağımı dişledim. Artık mutfağında ben olacaktım. Emir, hayalini kurduğu her şeyde beni görecekti ve ben her daim diğer kadın gibi hissettirilen diğer taraf olacaktım. Bu kadar kırılmam doğru değildi belki de. Düşünmem gereken başka şeyler vardı ama hayal kırıklığımdan başka hiçbir şeyi gözüm göremiyordu. Emir Saygın, bir katildi. Ve ben o katille evlenmek zorundaydım. Dudaklarımın arasından ilk kez bir hıçkırık kaçarken dudaklarımı birbirine bastırdım ve gözlerimi kuruladım. Her gece farklı kadınlarla görüntülenmesinin sebebi demek ki buydu. Kadir, sırf Işık'ı anlamasın diye yapmıştı. Ancak olay patlak verdiğinde saklama gereği de duymamıştı. Uzun zamandır piyasada olmamasının sebebi de buydu demek ki. Bu sırada gelen mesaj sesiyle gözlerimi son kez kurulayıp burnumu çektim. 0534 *** ****: Sabak dokuzda hazır ol.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD