O panik halinde nefes nefese kalmıştı. İlker'in kollarında ona döndüğünde alnını onun geniş göğsüne yasladı. -"Beni korkuttun." dedi. İlkerse onun korkusunun dinmesi için belindeki elini sırtına yaslayıp aşağı yukarı ovaladı. -"Amacım bu değildi üzgünüm." Başını kaldırıp ona baktığında sevimli bakan yeşil gözlerini görünce korkusunu biraz hafifledi. -"Neden geldin?" Şimdi o yeşiller muzipçe parlıyordu. -"Benden neden kaçtığınızı öğrenmek için geldim İsra hanım. Yüzüme bakmıyorsunuz. Acaba bilmeden bir kusur mu işledim size karşı öğrenmek istedim." İsra'nın komiğine gitti. Bir an kendini tutamayıp güldü ancak sonra onun gibi muzip bir hale büründü. -"Estağfurullah efendim ne kusuru. Bana karşı hiçbir kabahat işlemediniz." -"O zaman nevi şahsınıza münhasır o güzel simanızı, billur ses

