Dakikaların birbirini kovaladığı o ateşli anların ardından nefes nefese birbirlerinden ayrıldıklarında İsra utanıp alnını yine onun göğsüne yasladı. -"Sen yine mi utandın güzelim benim." İsra olduğu yerden bir milim kıpırdamadı. Sesi titriyordu. -"Ya İlker. Utandığımı biliyorsun ama niye dile getiriyorsun." Hoş kahkahasını duydu. -"Çünkü çok hoşuma gidiyor." İkili kıkırdarken yakınlardan gelen seslerle donup kaldılar. Ekinlerin arasında oldukları için kimse görmezdi ama yine de İsra tedirgin hissediyordu. Elini İlker'in dudaklarına bastırdı. -"Şşttt." O sırada sesler yaklaştıkça kaşları çatıldı. Bu sesleri tanıyordu. Dayıları, dedesi ve babasının sesiydi. -"Aşağı derenin odadaki tarlayı hasat edip ürünleri bir an önce fabrikaya satalım oğlum. Havalar çok sıcak cayır cayır yanıyor. Eki

